Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:1990/11-208
K:1990/342
T:30.05.1990

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • BİRLİKTE KEFALET
  • ORMAN KADASTROSUNA İTİRAZ
ÖZET: Her birlikte kefalette,  kefillerden  biri  ve  birkaçının  imzasının  bulunmaması halinde imzası bulunan  kefil  kendiliğinden  sorumluluktan  kurtulamaz. Sorumluluktan kurtulma, birlikte kefaletin diğer  kişi  veya  kişilerin kefaletinin  de  kefil  tarafından  şart  koşulması  ve  alacaklının da  kefilin bu koşulla kefalet ettiğini bilmesi ile mümkün olur.
(818 s. BK. m. 488)
Taraflar arasındaki "itirazın iptali, alacak" davasından dolayı  yapılan  yargılama sonunda;  (İstanbul Asliye 6. Ticaret Mahkemesi)nce davanın davalı Ragıp hakkındakinin reddine,  A. Kemal hakkındakinin kabulüne dair verilen 9.12.1987 gün ve 1985/455-1987/942 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili ile davalılardan  A.  Kemal  vekili  tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay  11.  Hukuk  Dairesi'nin  29.12.1988  gün  ve  1988/ 3859-8005  sayılı ilamıyla; (...BK.nun 1. maddesi hükmüne göre bir aktin tamam olması için iki tarafın karşılıklı  ve  birbirine  uygun  irade  beyanlarının  birleşmesi  gerekir.  Kefalet de  bir  akit  olduğuna  göre  (BK.  483)  alacaklı ile  kefilin  bu konuda irade beyanlarının birleşmesi  zorunluluğu  vardır.  Oysa  olayda davalı Ragıp'ın ilk ve esas savunması kefalet iradesinin  olmadığıdır.  Kefalet  iradesi  olmadığı  savunması ile davalı tarafından sonradan ileri sürülen birlikte kefalet iradesi bulunduğu savunması kabil-i telif  değildir. Binnetice  kefaletin  varolduğu  kabul  edildiği  takdirde  bunun  sadece  müteselsil  kefalet olarak  kabulü  gerekir.  Mahkemece  davalı  Ragıp'ın  kefaleti geçerli kabul edilmiş ve fakat birlikte kefalet olarak  nitelendirilmiştir.  Davalı  Ragıp,  kefaletinin  olmadığı  yolundaki savunması  yönünden  kararı  temyiz  etmemiş  bulunmakla  adı geçenin kefaleti kesinleşmiş bulunmaktadır.
Bu durumda ve yukarıdaki gerekçelerle davalı Ragıp'ın borçlu  şirket  ile  birlikte müteselsil  kefil  sıfatıyla  sorumlu  olduğunun  kabulü  ile  bu  kabule göre hüküm tesisi gerekirken birlikte  kefaletin  mevcudiyetinden  bahisle  davalı  Ragıp  hakkındaki  davanın reddi bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak  dosya  yerine  geri  çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek  direnme  kararının  süresinde  temyiz  edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
BK.nun  488.  maddesi  hükmü  uyarınca,  birden  fazla  kişi  bölünebilir  bir  borca  kefil olduklarında  birlikte  kefalet  olgusu  gerçekleşmiş  olur. Yine aynı madde hükmüne göre, birlikte kefalet, adi birlikte kefalet şeklinde olabileceği gibi  müteselsil  birlikte kefalet  şeklinde  de  yapılabilir.  Müteselsil  birlikte  kefaletde  kefillerden  her  biri  borcun tamamından  alacaklıya  karşı  sorumlu  olup, ancak diğer kefillerin paylarına düşen miktar bakımından onlara rücu etme hakkına sahiptir. Yine, aynı maddenin son cümlesi hükmüne göre de,  aynı  borca  başka  kişi  veya  kişilerin  kefil  olması  şartı ile kefil olunması halinde bu kişi  veya  kişilerin  kefaletlerinin  gerçekleşmemesi  durumunda  bu  şartla kefil olan kişinin kefalet sorumluluğundan kurtulacağı hükmü bağlanmış bulunmaktadır. O halde bu açıklamalara göre, her birlikte kefalette, kefillerden biri veya  birkaçının  imzasının  bulunmaması halinde  imzası  bulunan kefilin kendiliğinden sorumluluktan kurtulmaması mümkün değildir. Sorumluluktan kurtulma,  birlikte  kefaletin  diğer  kişi  veya  kişilerin  kefaletinin  de  kefil tarafından  şart  koşulması  ve  alacaklının  da  kefilin  bu  koşula  kefalet  ettiğini bilmesi ile mümkün  olur.  Bu  konuda  uyuşmazlık  çıktığı  takdirde ise, kefalet senedinin bu koşulla imzalandığının isbat yükümlülüğü de bu hususu ileri süren kefile ait olması gerekecektir.
Bu  genel  açıklamalardan  sonra  dava  konusu olaya bakıldığında davacı alacaklı banka tarafından  düzenlenen  (276.000.000)  liralık  ticari  kredi senedinin 28. maddesi (müteselsil kefalet)  başlığı  taşımakta  olup,  BK.nun  487.  maddesinde  belirtilen  müteselsil kefaletin tüm unsurlarını  taşıyacak  şekilde  düzenlenmiştir.  Yine  aynı  Yasanın  488.  maddesi cümlesinde öngörülen şartı içermeyen bu senedin altıda o tarihte şirket müdürü olan davalı tarafından müteselsil kefil  sıfatı  ile  imzalanmış  bulunmaktadır.  Bu  durumda  anılan davalının,  davacı  bankaya  karşı  asıl  borçlunun müteselsil kefili olduğunun kabulü gerekir. Esasen  sözleşmenin 28. maddesi hükmü bulunmasa dahi asıl borç ticari bir borç niteliğinde olduğuna göre  böyle  bir  borca  kefalet  TTK.nun 7/2. maddesi hükmü uyarınca müteselsil kefalet  niteliğini  yasa  gereği  taşımaktadır.  Alacaklı  banka  tarafından  bu  şekilde  ve bu amaçla  düzenlenmiş  bir  senedin  altını  müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan kişinin BK. nun 488.  maddesi  son  cümlesi  koşulundan  yararlanabilmesi için kefaletinin diğer kişi veya kişilerin  kefaleti  ile  geçerli  olabileceğini  şart  olarak  bir  ihtirazi  kayıtla  beyan  etmesi gerekir.  Yoksa,  mücerret  olarak  senedin  altına  başka  kimselerin  adlarının açılmış ve onlarca imzalanmamış olması bu şartın gerçekleştiğinin delili sayılamaz.
O  halde  yukarıda  açıklanan  nedenlerle  ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire  bozma  kararındaki bozma nedenlerine uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davacı  vekilinin  temyiz  itirazlarının  kabulü ile, direnme  kararının  Özel Daire  bozma  kararında  ve  yukarıda  gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince  (BOZULMASINA),  istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 30.5.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini