 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1990/111
K: 1990/261
T: 02.05.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Beypazarı Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.. Hukuk Dairesinin 31.3.1989 gün ve 1989/1245-3109 sayılı ilamiyle; (..3444 sayılı Kanunla değişik Medeni Kanunun 144. maddesi uyarınca, istek halinde ve özellikle talep hakkının doğumuna ilişkin şartlar varsa, süresiz olarak yoksulluk nafakası takdir olunur. Davalı yoksulluk nafakası istemeye hak kazanmış ve süresiz nafaka istemiştir. Öyle ise süresiz nafaka takdiri gerekirken, altı ay süre ile yoksulluk nafakası verilmesi usul ve kanuna aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle 3444 sayılı Kanun ile değişik M.K.'un 144. maddesinde "boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek eşin kusuru daha ağır olmamak şartıyla geçimi için diğer eşten mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği" hükmü getirilmiş, son fıkrasında da nafaka yükümlüsünün kusurunun aranmayacağına işaret edilmiştir. Madde metninde önceki metne göre yapılan değişiklik kabahatsız olma yerine kusuru daha ağır olmamak koşulu ile eski metindeki "bir sene müddetle nafaka itasına mahkum edilebilir" sözcükleri yerine de "süresiz olarak nafaka isteyebilir" tümcesine yer verilmiş olmasıdır.
Hemen belirtmek gerekir ki, yoksulluk nafakası, boşanma davasının eki niteliğindedir.
O itibarla boşanma davası hükme bağlanıncaya kadar dava dilekçesinde talep edilmiş olma koşulu aranmaksızın ayrı bir dava ile istenilmesini engelleyen yasal bir engel de yoktur. Ancak bu istek boşanma davası sonucuyla kesin bağlılık içerisinde bulunmaktadır. O nedenle 3444 sayılı Yasanın yürürlüğünden önceki dönemde, bu konuda ayrı bir dava açılmış olması aranmaksızın, görülmekte olan boşanma davası içerisinde yapılan inceleme ve sonucuna göre, koşulları mevcutsa talep eden eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekeceğine ilişkin uygulama hemen hiç bir sapma göstermeden yargısal kararlarda aynen sürdürülmüştür.
3444 sayılı Yasa ile M.K.'un 144. maddesinde yapılan değişiklikte Yasanın çıkarılış amacı ve özellikle yoksulluk nafakasının niteliği gözetildiğinde, bu konudaki eski uygulamayı değiştirmeyi, örneğin bunun ancak harcı verilmiş bir dava ile istenebileceğine ilişkin görüşü haklı sayacak bir nedenin bulunmadığının kabulü gerekir.
Nitekim H.G.K.nun 14.3.1990 gün 1990/112-188 sayılı kararında da tam açıklık olmamakla birlikte aynı ilke benimsenmiş ve yoksulluk nafakası talep eden eşin bu doğrultudaki duruşma tutanağına alınan beyanı sonuç olarak istek için yeterli görülmüştür.
Hal böyle olunca, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel Dairenin yoksulluk nafakasına ilişkin bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 2.5.1990 gününde, bozmada oybirliği, nedeninde oyçokluğu ile karar verildi.