 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1989/687
K: 1990/50
T: 07.02.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çameli Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 18.7.1988 gün ve 101 - 106 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 30.1.1989 gün ve 12058 - 535 sayılı ilamı:
(...Davacı koca, eşinin cinsel ilişkiye yanaşmadığını ileri sürmüş davalı ise kocasının hoyratça hareketleri yüzünden ilişkiden kaçındığını beyan etmiştir. Bu durumda davalının sözleri, iddiayı ikrar niteliğinde olmayıp gerekçeli inkardan ibarettir. Hal böyle olunca, isbat yükü davacıya düşer. Çünkü herkes iddiasını isbat etmekle yükümlüdür. (M.K.6) bu konuda kazai içtihatlar söz birliği içinde olduğu gibi, bilimsel görüşlerde aynı doğrultudadır. Davacı karısının ilişkiden kaçındığını isbat etmek zorundadır. Oysa davacı, tanıkların beyanı buna elverişli değildir. Söylenen sözler tamamen davacıdan duymaya dayanmakta ve bir tahmin ve kanaatı, değişik biçimde izah etmekten ibarettir. Öyle ise davanın reddi gerekirken boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı koca, eşinin tedavi ettirilmesine rağmen evlendikleri günden itibaren dört yıla varan süredir, cinsel ilişkiye yanaşmadığını ve bu durumun şiddetli geçimsizliğe yolaçtığını ileri sürerek boşanmaya karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı kadın davaya karşı verdiği yazılı cevapta hoyrat itici ve taşkın hareketleri nedeniyle cinsel ilişkinin gerçekleşmediğini savunarak, boşanma talebine katıldığını kusurun davacıda olduğunu bildirmiş ancak duruşmalara gelmediği gibi savunmasını kanıtlayan hiç bir delille göstermemiştir.
Mahkemece (Bu halin şiddetli geçimsizliğe neden olduğu ve geçimsizlikte de davalının daha ziyade kusurlu bulunduğu) gerekçeşiyle tarafların boşanmalarına ve aylık 30.000 lira tedbir nafakasına hükmetmiştir.
Özel Daire metni yukarıya aynen alınan ilamiyle kararı bozmuştur.
Dinlenen davacı tanıkları davalının cinsel ilişkiye yanaşmaması sonucu Aile Birliğinin temelden sarsıntıya uğradığını ve bu davranışın şiddetli geçimsizliğe yolaçtığını bildirmişlerdir.
Tüm dosya içeriğine göre 4 yıla varan bir süre içerisinde devam edegeldiği hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmayan bu durum karşısında artık evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve tarafların müşterek hayatı yeniden kurarak sürdürmelerine imkan bulunmadığının kabulü gerekir.
O halde yerel mahkemece mevcut kanaatları değerlendirilmek suretiyle yazılı olduğu üzere davanın kabulüne ilişkin olarak verilen direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davalının temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 7.2.1990 gününde oyçokluğuyla karar verildi.