 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1989/678
K: 1990/129
T: 28.02.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İskilip Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 3.6.1988 gün ve 308-176 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 6.12.1988 gün ve 7258-10481 sayılı ilamı:
(.. Davacılar 6.9.1963 tarihli noter senedine dayanarak istimlak bedelinden hak talep etmektedirler. Buna karşın davalı 17.12.1987 tarihli keşif tutanağında bu noter senedi düzenlendikten sonra kadastro tesbiti sırasında 13 nolu parselden 14 nolu parsele yer verdiğini savunmuş ve davanın reddini talep etmiştir. Davacıların itirazlarının dava konusu parsel bakımından sınırla ilgili olduğu binaya ilişkin yapılarak reddedilmek suretiyle kesinleşmiş bir itirazları bulunmadığı gözönünde tutulduğunda, mahkemenin kabulü dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş davalının savunması doğrultusunda HUMK. 75. maddesi de gözönünde tutularak tarafların bu konuda delillerini toplayarak bu konuda bir sonuca varmaktır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : 6.9.1963 günü noterde yapılan (gayrimenkul taksim mukavelesi) nin 4. maddesinde taraflar, davacılara ait olup da davalı parseline kısmen taşan binanın, ileride yola kalbedilmek üzere yıkılması halinde, enkazı ile kamulaştırma bedelinin tamamen davacılara ait olacağını kararlaştırmışlardır. Daha sonra yapılan kadastro tahdidi sırasında da sözleşmeye açıkça göndermede bulunmuşlar ve geçerliliğini vurgulamışlardır.
Böylece sözleşmenin taliki şartı ihtiva eden içeriği itibariyle hukuki kıymetini koruduğu anlaşılmıştır.
O halde, anılan sözleşmenin 4. maddesine göre binaya ilişkin kamulaştırma bedelinin tesbitiyle bu değer üzerinden davanın kabulüne karar vermek gerekirken, redde dair önceki kararda direnilmesu usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı, bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, 28.2.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.