 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1989/675
K: 1990/78
T: 14.02.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tapulama tesbitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Foça Kadastro Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 8.12.1983 gün ve 1983/1 - 8 sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 7.12.1986 gün ve 1984/16310 - 1986/1008 sayılı ilamıyle:
(... Bozma kararına uyulmakla orada açıklanan biçimde araştırma, inceleme yapılması ve yine orada benimsenen hukuksal esaslar uyarınca karar verilmesi konusunda yararına bozulan taraf için usulü kazanılmış hak meydana gelir. Bu durumda mahkemece bozma kararı çerçevesinde işlem yapılması zorunludur. Oysa, bozma kararından sonra mahkemece yapılan araştırma ve uygulama yetersizdir. 1054 sayılı parsele revizyon gören kayıtlar ilk oluşturulduğu günden başlanılarak gittileri ile birlikte 1054 parsel içinde, yöreyi iyi bilen yaşlı tarafsız bilirkişiler aracılığı ile varsa bilirkişilerce bilinmeyen sınırlar yönünden tarafların göstereceği tanıklar dinlenerek ayrı ayrı uygulanmak suretiyle kapsamlarının belli edilmesi ve bu kayıt kapsamı olan yerler ile sınırlarının yeri ve niteliği krokide gösterilmeli, bu uygulamada o yöreye ait en eski tarihli askeri Bon paftalarından yararlanılmalı kayıtlardaki sınırların örneğin yapay doğal ve kişi taşınmazlarının nerede ve ne şekilde oluştuğu Gediz Nehri sınırının tapu kayıt tarihindeki yeri açık ve seçik bir biçimde saptanmalı, bu uygulama sonunda 1054 sayılı parselin hangi kaydın kapsamında kaldığı, bu kayıtlarda dava konusu parsellerin nerede ve ne şekilde sınır olduğunun gösterildiği bir kısım bilirkişilerin bildirdiği bu yerlerin eski Gediz Nehri yatağı olup olmadığı, aynı şekilde vergi kayıtları uygulanmak suretiyle belirlenmeli, bu uygulamayı izleme olanağı sağlayacak biçimde bilirkişiden 1054 parsel ve çevresini de bir arada gösterir birleşik haritalı rapor alınmalı, bilirkişi ve tanıkların sözleri, komşu kayıt durumu parsel tutanağı içeriği ile denetlenmeli zilyetlik yönünden bozma kararında açıklandığı biçimde araştırma yapılmalı, ondan sonra toplanan deliller hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve uygulama yapılmaksızın dayanaktan yoksun bilirkişinin sözlerine değer verilerek hüküm kurulmuş olması isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : 3402 sayılı Kadastro Kanununun öngördüğü kurallar çerçevesinde tapu kayıtlarının kapsamı, varsa yerine uygulama olanağı bulunan haritasına yok ise ve sınırlar kısmen değişebilir nitelikte bulunuyorsa değişmez sınırlarla bağlantı kurularak yüzölçümüne göre belirlenir. Değişmez sınırlarla bağlantı kurmanın zorunlu bulunması nedeniyle tapu kaydındaki yüzölçümünden fazla taşınmazda tapu kaydı kapsamında kalabilir. Olayda mahkemece dava konusu 1055 ve 1093 sayılı parsellerin Haziran 1336 tarihli 11,13,15,17,18,19 ve 20 sayılı sicillerden gelen gitti tapu kayıtlarının kapsamında kaldığı gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuştur. Oysa davacı tarafın dayandığı tapu kayıtlarında örneğin Gediz Nehri ve şose tariki belirlenebilir. Sınırlardan ise de bir mevkii tanımlayan Kara Sıvat ahali bağları ile harman yeri ağıl tepesi, armutlu tepe, mera ahlat ağaçları niteliği itibariyle değişebilir sınırlardandır. 11 sayılı özel meraya ait tapu kaydı Temmuz 1952 tarihinde ifraz görmüş ve 25.7.1952 tarih 82 sayılı müfrez tapu kaydında sınırlar doğuda ahlat ağaçları ve kara sıvat, batıda Hazineye ait ve ifrazen oluşan tapulu taşınmaz Kuzeyde şose tariki, güneyde Gediz Nehri olarak gösterilmiş, yüzölçümü ise 418, 077 m2 olarak bilirtilmiştir. Bu durumda 82 sayılı ifraz tapu kaydının kapsamının Batıda ifraz kaydına ve eski haritasına göre tesbit edilen Hazine (Devlet su işleri kanalı) kuzeyde şose tariki güneyde en eski tarihli askeri haritaya göre belirlenecek Gediz sınırı esas alınmak ve bu sınırlar ile bağıntı kurulmak suretiyle doğuya doğru ve yüzölçümüne göre saptanması gerekir. Bu kapsam birleşik haritada gösterilmeli böylece özel mera tapu kaydının muhtevası belirlenmelidir. Daha sonra Haziran 1336 tarihli 20 sayılı sicilden gelen 15 sayılı 10 dönüm tarla hakkında oluşturulan Kerimağa Kara Sıvat mevkiili 4 tarafı mera sınırlı tapu kaydı da gözönünde tutularak yeniden uygulanmalı, kapsamı olan taşınmaza yüzölçümüne göre belirlenmeli sınırda ismi geçen Emin Efendi zeytinliği Yedi Abalı Bağı, Tevfik ve Baki Bey taşınmazlarının nerede ve ne şekilde sınır olduğu aynı haritada işaretlenmelidir.
Davacı taraf iddiasında ayrıca vergi kayıtlarına da dayanmıştır. Getirilen vergi kayıtlarında sınırlar yazılı değildir. Bu itibarla vergi kayıtları ilk oluştuğu tarih ve şekli ile birlikte getirtilip yerel ve uzman bilirkişi aracılığıyla uygulanarak kapsamı aynı haritada gösterilmelidir. Bu uygulama ile ilgili olarak uzman bilirkişiden açıklamalı rapor alınmalıdır. Tapu ve vergi kaydı dışında kalan taşınmaz yönünden hayvan otlatmanın iktisap sağlayıp sağlayamayacağı araştırılmalıdır. Yine belgeye dayalı taşınmaz dışındaki bir yere elatmak suretiyle kazanılan ve bir bütünlük gösteren taşınmazın belgesiz olarak ancak 100 dönümlük bölümünün zilyetlikle iktisap edilebileceği gözönünde tutularak zilyetlik delilleri değerlendilmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Böylesine bir uygulama yapılmadan eksik araştırma ile hüküm kurulamaz. Bu itibarla Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına bu nedenle uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. O halde direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 14.2.1990 gününde oyçokluğuyla karar verildi.