 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1989/637
K: 1990/79
T: 14.02.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki <<tahliye>> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şişli 4. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 15.2.1989 gün ve 1988/28 - 1989/155 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 3.5.1989 gün ve 5621 - 8178 sayılı ilamı:
( Davacının işyeri ihtiyacı kanıtlanmış ancak bu ihtiyacın dava konusu iki taşınmazdan birisinde giderilebileceğinin rapor edilmesi ve kısmi tahliyenin davacı tarafça kabul edilmemesi nedeniyle dava reddedilmiştir. Aslında bu karar usulen doğrudur. Ancak davacı taraf temyiz dilekçesine ek olarak verdiği dilekçede kısmi tahliyenin davalının tutumu sebebiyle kabul edilmediğinin bu defa kısmi tahliyeye karar verilmesini istediklerini bildirmişlerdir. İddianın hasredilmesi ve daraltılması her zaman mümkündür. Bu itibarla kısmi tahliye ye karar vermek üzere hükmün bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki karada direnilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı: Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, işyeri ihtiyacına dayalı boşaltma isteğine ilişkindir.
Davacıya ait dava konusu iki adet 90'ar metrekare yüzölçümündeki dükkan aradan kapı açılıp irtibat sağlanarak, tek sözleşme ile davalıya kiralanmıştır.
Bilgisine başvurulan bilirkişiler, davacının kızının kurduğu firmanın faaliyetini yine davacıya ait çekişmeli taşınmazın üzerindeki ikametgahında sürdürdüğünü, işinin gereği kiralananlara ihtiyacı bulunduğunu ancak bu ihtiyacın kira konusu dükkanların birlikte yada birinde görülüp karşılanabileceğini bildirmişlerdir. Davalı vekili bilirkişilerin kiralananın işe uygunluğuna yönelik mütalaası dışındaki görüşlerine bir itirazı olmadığını bildirmiştir. Davalı tarafın bu bildiriminin kısmi tahliyeye muvafakatı içerdiği biçiminde yorumlanması gerekir. Davacı taraf her ne kadar işini kiralananın tamamında sürdürebileceğini ifade etmişse de bu ileri sürüş iddiasının gereği olup kısmi tahliyeye muvafakat etmediği anlamında nitelendirilemez. Hemen belirtmek gerekirki taşınmaz mal kira sözleşmesi bir
bütün olup bu bütünlüğünün korunması gerekir. Kısmi tahliye ancak istisnai hallerde söz konusu olabileceği ve de sözleşmenin bütünlüğünü bozacağı cihetle, bu konuda tarafların muvafakatlarının bulunması icabeder. Olayda, davacının işyerine ihtiyacı bulunduğu ve bu iddiasında samimi olduğu hususu kanıtlanmıştır. Kaldı ki bu yön, davacıdan kiralananın hangi kısmının boşaltılmasını tercih ettiğini bildirmesi isteğinde bulunmakla mahkemesinde kabulündedir.
Hal böyle olunca, olayda davacının işyeri ihtiyacının gerçek ve samimi olduğu belirlendiği gibi tarafların kısmi tahliyeye muvafakatları bulunduğu da anlaşılmakla mahkemece bu yönde değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerektiği düşünülmeden yazılı olduğu üzere davanın reddedilmesi isabetsizdir. O halde direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, birinci görüşmede gerekli çoğunluk sağlanamadığından, 14.2.1990 günü yapılan ikinci görüşmede oyçokluğuyla karar verildi.