 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1989/616
K: 1989/676
T: 20.12.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Nizailli Asliye 2. Hukuk Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair verilen 28.12.1987 gün ve 141-423 sayılı kararın incelyenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi4nin 9.12.1988 gün ve 6299-22754 sayılı ilamıyle; (...Borçlar Kanununun 113. madde ile alacağın aslı ödenirken fer'ileri bakımından haklar saklı tutulmadıkça veya halin icabından anlaşılmadıkça bu haklar esas alacağın ödenmesiyle düşer. Bu yön davalı tarafça savunulduğuna ve davacı tarafça hakkın saklı tutulduğu isbat edilmemiş olmasına göre davanın reddi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz edenler: Davalı vekilleri.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Kural olarak ana alacakla birlikte ek haklar da sona erer. Ek haklar anlam bakımından bir ana hakkın varlığına ihtiyaç gösteren ve ancak ona bağlı olarak doğabilen haklardır. Faizlerde bu haklar arasındadır.
BK.nun "Borçların fer'ilerinin sukutu (eklentilerinin sona ermesi)" başlığını taşıyan 113. maddesinin birinci fıkrasında, ana borcun ödeme veya sair bir surette sakıt olduğu takdirde kefalet, rehin vesair fer'i haklaın dahi sakıt olacağı ilke olarak hükme bağlanmış; ikinci fıkrasında ise bu ilkenin iki istisnasına yer verilmiştir.
Bunlar, daha önce işlenmiş olyan faizleri isteme hakkının saklı tutulduğunun bildirilmiş olması veya durumun özelliğinden bunun anlaşılmış olmasıdır.
Somut olayda, davacı taşınmazına ait kamulaştırma bedel farkını henüz almadan lehine kamulaştırma yapılan idareye 16.1.1987 ve 26.1.1987 günlü dilekçelerle yaptığı başvurusunda artan bedel farkını talep ederken geç ödenme halinde faiz de istediğini açıkça belirtmiştir.
Belgelenmiş olan bu olgu karşısında artık davacının faiz isteğini saklı tuttuğunun kabulü halin icabına tamamen uygun düşmektedir. Bu itibarla mahkemece yazılı olduğu üzere mevcut kanıtlar değerlendirilerek davanın kabulüne ilişkin önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekillerinin temyiz itirazlarını reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONAMASINA), Harçlar Kanununun değişik, 13. maddesinin (İ) bendi gereğince harç alınmamasına, 20.12.1989 gününde oyçokluğu ile karar verildi.