 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1989/599
K: 1990/26
T: 31.01.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "Şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İSTANBUL 1. İcra Tetkik Mercii Mahkemesince davanın reddine dair verilen 17.2.1987 gün ve 1827-113 sayılı kararın incelenmesi Davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 26.1.1988 gün ve 3002-458 sayılı ilamı: (..Bir ticari senedin zilyedliğinin yetkili hamil olup olmadığı yekdiğerini takip eden ciro silsilesinden anlaşılabilir.
Olayda, borçlu senet lehtarına ait olduğu öne sürülen ilk ciro imzasının bu kişinin imzası olmadığını, takip yapanın bu imzayı taklit ettiğini öne sürmesi karşısında bu idianın gerçek olup olmadığının usulüne uygun şeknilde araştırılması gerekirken inceleme yapılmaksızın red kararı verilmesi isabetsizdir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 31.1.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
BOZULMASINA, oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Emre muharrer senet borçlusu davacı Cüneyt Kurtbay aleyhine, lehdar M. Emin Yıldız'ın beyaz cirosu ile hamil bulunan alacaklı davalı Nihat İpekçioğlu tarafından kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla girişilen icra takibine, davacı tetkik mercii hakimliğine yaptığı itirazla, senet bedelini vadesinde ödediğini ve lehdarın ciro imzasının taklit edildiğini ileri sürmüştür.
Senet arkasında lehdar ile birinci ciranta N. İpekçioğlu ve ikinci ciranta K. Atlas'ın imzaları bulunmaktadır.
Davalı, senedin meşru hamili olduğunu, vadesinde ödenmeyen ve protesto edilen senedin bedelini 2. cirantaya ödeyerek senedi geri aldığını, 2. ciranta tarafından senedin tahsil için bankaya verildiğinde, vadeden evvel ödendiği iddiasının ileri sürülmediğini, davacının lehtar ile anlaştığını savunarak şikayetin reddine istemiştir.
Borçlu delil olarak, lehdar M. E. Yıldız'ın "30.8.1994 vade tarihli senet bedelinin vadesinden evvel borçlu Cüneyt'ten bizzat tahsil ettiğine dair noterce tesbit edilmiş 24.12.1986 tarihli beyanını ibraz etmiştir.
Yüksek 12. Hukuk Dairesi ile tetkik mercii arasındaki uyuşmazlık, takibi yapan alacaklının meşru hak sahipliği, yani yetkili hamil olup olmadığı konusundan kaynaklanmaktadır.
Kural olarak, bir emre muharrer senet borçlusu, senette şeklen hak sahibi olduğu anlaşılan ve senedi ibraz eden şahsa ödenemed bulunması gerekir. TTK'nun 690. maddesi yollaması ile bonolar hakkında da uygulama olanağı bulunan aynı kanunun 598. maddesine göre, ibraz olunan senette hak sahibi olma hususu, senetteki ciroların birbirine bağlılığı araştırılarak tesbit edilir. Ciroların birbirine bağlılığı, ilk cironun lehdar, sonraki ciroların ise önceki ciroda kendisine ciro edilen tarafından yapılmasıdır. Cirolar arasındaki bağlılığın kontrolü sadece dış görünüşü bakımından yapılır. Aradaki bir imzanın sahte olması vea yetkisiz kimse tarafından atılmış bulunması ciro zincirini sedelemez (TTK md. 622). Bu suretle hakkı birbirine bağlı cirolardan anlaşılan ve senedi el inde bulunduran kimsenin senette mündemiç alacağın sahibi olduğu farzedilmektedir. Ancak bu karinenin aksini iddia eden kişinin bu iddiasını ispat etmesi gerekir. Şeklen hak sahibi görünen bir hamilden emre mahurrer senedi iktisap eden hamil, senedi iyiniyetle ve ağır kusuru olmaksızın iktisap etmişse, bu iktisabında korunur. (TTK 598/LL) Hamilin kötüniyetli olduğuna ilişkin iddiaların menfi tesbit davası şeklinde dermiyan edilmesi icabeder.
İcra tetkik mercii, takip konusu senedin kambiyo senedi niteliğini taşıyıp taşımadığı itirazı dışında, senet kambiyo senedi mahiyetinde olmakla beraber, alacaklının kambiyo hukuku gereğince takip hakkına sahip olup olmadığını, TTK'nun da mevcut bu normlar çerçevesi içinde incelemelidir (İİK md. 170/a). Borçlu alacaklının dayandığı kambiyo senedinden anlaşılamayan itiraz sebeplerini, özellikle ciro imzalarına sahteliğini ileri süremez. Alacaklının emre yazılı kambiyo senedini iktisap ederken, bile bile borçlunun zararına hareket etmiş ve bu yoldan borçlunun şahsi defilerini bertaraf etmiş bulunması TTK md. 599/I) takip borçlusunun şahsi defileri ileri sürmüş olması (TTK 591, 737). Senedi hatır için verilmiş bulunması gibi itiraz ve iddiaların icra tetkik merciinin görevi dışında kalır, bunların menfi t esbit veya istirdat davaları ile değerlendirilmeleri gerekir.
Bu nedenlerle merci kararı doğru olup, bozmaya yönelik çoğunluk kararı gerekçesine katılmıyorum.