 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1989/579
K: 1990/68
T: 14.02.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "yıkım" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kars 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 16.12.1987 gün ve 177 - 366 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 3.10.1988 gün ve 13560 - 12395 sayılı ilamı:
(... Uyuşmazlığın niteliği bakımından seçilmesi gereken mütehassıs bilirkişinin mühendis seviyesinde olması gerekir. Gerçekten mahkemece son yapılan keşiflerde bu nitelikte bilirkişi seçilmiş olmakla beraber bunlar tarafından düzenlenen raporlarda kalın fahiş zararı müeddi olup olmadığı yönünde bir açıklık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık M.K.nun 648. maddesine girer. Bu durumda az önce açıklanan hususun raporda belirlenmesi gerekir. Bu itibarla hükme dayanak yapılan mütehassıs bilirkişi mühendisten yukarıda belirlenen doğrultuda ek rapor alınmak veya yeniden bir keşif yapılarak olunacak sonuca göre bir karar verilmek gerekirken mahkemece bundan zuhul ile yeterli açıklığı taşımıyan raporlar esas alınarak uyuşmazlık hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtları mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle dava taraflar arasında önce görülen ve kabulle sonuçlanıp kesinleşen taşınmaz üzerindeki binanın yıkımı isteğine ilişkindir.
Kural olarak M.K.nun 648/2. maddesi gereğince kendi levazımı ile başkasının arsasına yer sahibinin rızası olmaksızın yapılan bina hakkında temelli nitelikte olması ve yıkımının aşırı zarar doğuracağının belirlenmesi halinde, yıkım kararı verilemez. Bunu izleyen M.K.nun 649. maddesinde de yapının üzerinde bulunduğu ana taşınmaz malın tamamlayıcı parçası olup ona tabi bulunması nedeniyle, yer sahibi yararına meydana gelen sebepsiz zenginleşme dolayısıyla arsa sahibinin yapı sahibine muhik bir bedel ödemesi öngörülmüştür. Bu bedelin belirlenmesinde, davalının çekişmeli yapıyı yapmada iyi ya da kötü niyetli olduğunun tayini gerekeceği kuşkusuzdur. Bu itibarla, Özel Dairece M.K.nun 648 ve 649. maddeleri çerçevesinde hiç bir sapma göstermeden tam bir kararlılıkla sürdürülen yargısal kararlara uygun biçimdeki bozma kararı tamamen yerindedir. Ancak olayda çekişmeli yapının inşaat mühendisi bilirkişi tarafından belirlenen değeri 264 bin lira enkaz bedelide 99 bin liradır. Saptanan bu değerler itibariyle yapının basit nitelikte bir muhdesat olduğu duraksanmayacak biçimde anlaşılmaktadır.
İtiraza uğramayan bu maddi olgu karşısında artık yapının yıkımının aşırı zarar doğurmayacağının kabulü icap eder. O itibarla somut olay nedeniyle bu konuda tahkike gerek görülmemiştir. Hal böyle olunca direnme kararı yerinde olduğundan onanmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 14.2.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.