 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1989/548
K: 1990/108
T: 21.02.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 6. Ticaret mahkemesince davanın reddine dair verilen 21.10.1987 gün ve 1985/440 - 1987/752 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 29.3.1988 gün ve 256-1826 sayılı ilamı;
(.. Sözleşmede iki otuz günlük kira parasının davacı - kiralayana peşin ödeneceği ve gemi ziyanna uğrasa dahi kiracıya iade edilmeyeceği öngörülmüştür. Dava dışı kiracı firma gemiyi teslim aldığı anda ödemiş olsa idi geri alamayacağı bu otuz günlük kira parasını fiilen ödememiş olmasından yararlanarak ödememek hakkına sahip değildir.
Kiracının mukavele hükümlerine sadık kalacağını davacıya karşı yazılı biçimde garanti eden davalı ise B.K.nun 110. maddesi anlamında üçüncü şahsın fiilini taahhüt eden kimse sıfatıyle bu otuz günlük kira bedelinin ödenmemesinden davacıya karşı sorumludur.
Şu halde davacının otuz günlük kira bedeli alacağının (broker ve komisyon ücretleri düşülerek) net tutarı üzerinden davanın kabulüne, yakıt bedeline ilişkin ise şimdi olduğu gibi reddine karar verilmek icap ederken aksine düşüncelerle davanın tamamen reddi cihetine gidilmiş olması doğru görülmemiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve usulün 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/2. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava navlun ücretinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir.
Davacı ile kiralayan arasında zaman ve sefer esasına dayalı bir kira sözleşmesi yapıldığı, geminin kiracıya teslim edildiği, ancak gittiği İspanya limanında, yükleme sırasında yükte çıkan yangın nedeniyle gemi ve yükün hasar gördüğü, seferin yapılamadığı çekişme konusu değildir. Uyuşmazlık, davalı aracı şirketin, taraflar arasındaki anlaşmanın yerine getirilmesi için garanti verip vermediği konusunda toplanmaktadır. 29.5.1984 tarihinde akdedilen kira sözleşmesinden sonra 1.6.1984 günlü çekilen ve içeriği çekişmesiz olan teleks metninde davalı (kiracıların anılan sözleşme hükümlerine sadık kalacaklarını taahhüt ve tekeffül) etmiştir. Taahhüt ve tekeffül edilen konu, akdedilmiş bulunan kira sözleşmesine göre kiracıya düşen borçların ifasıdır. Sözleşme hükümlerine sadık kalmak onun hükümlerine uymak, yüklemiş olduğu yükümlülükleri yerine getirmek demek bulunduğu aşikardır. Kaldı ki, davalının bu teleksi göndermekte sözleşme hükümlerine göre akçalı yararı da vardır. O halde teleks metnini kefalet değil ancak B.K.nun 110. maddesinde düzenlenen başkasının fiilini taahhüt olarak nitelemek gerekir. Bu itibarla Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 21.2.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.