Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1989/445
K: 1989/613
T: 22.11.1989

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir Asliye 10. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 7.11.1988 gün ve 301-952 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 16.3.1989 gün ve 82-2369 sayılı ilamı:
(.. Bir mahkeme hükmünün hukuki varlık kazanabilmesi için onun tefhim edilmesi gerekir. Mahkemenin verdiği hüküm ile hükmün ne şekilde tefhim edildiğini duruşma tutanağına yazması zorunludur. (HUMK. m. 151/II) Bu nedenle hükmün tefhim edilip edilmediği duruşma tutanağı ile kanıtlanır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 3156 sayılı kanunla değiştirilen 381. maddesi hükümlerin ne şekilde tefhim edileceğini düzenlemektedir. Bu madde hükmüne göre "Mahkemece, hazır olan tarafın iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararı tefhim eder.
Kararın tefhimi, en az 388. madde de belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.
Zorunlu nedenlerle yalnız hükmün sonucunun tefhim edildiği hallerde gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlıyarak 15 gün içinde yazılması gerekir.
Bu hükümden anlaşılacağı gibi, mahkeme hükmünü, gerekçesi ile birlikte tam olarak yazmış olsa bile bunu duruşma tutanağına tamamen yazdırması ve okunması gerekir. Zorunlu nedenlerle hükmün gerekçesi ile birlikte tamamen yazılamadığı hallerde mahkeme sadece hükmün sonucunu tefhim etmekle yetinebilir. Hükmün sonucunun ne olduğu ise 388. maddenin 2. fıkrasında belirtilmiştir. Buna göre "hükmün sonucu kısmında istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." Bu nedenle en azından hükmün sonucunu açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde duruşma tutanağına geçirilip okunmadan "ekli karar tefhim edildi" gerekçeli kararın mahkeme kaleminden alınmasına veya benzeri şekilde tutanağa geçirilen beyanlarla hüküm tefhim edilmiş sayılamaz.
Mahkemece 7.11.1988 tarihli oturum tutanağında "davanın kısmen kabulüne ilişkin karar açıkça okunup anlatıldı" demekle yetinilmiştir. HUMK.nun 388/II. maddesinde gösterildiği şekilde hüküm sonucunu belirtmeyen böyle bir beyanla hüküm tefhim edilmiş ve hukuki varlık kazanmış sayılamaz. Başka bir anlatımla Hakim yargılamaya sona erdirdiği 7.11.1988 günkü oturumda hiç bir karar vermemiştir. Diğer taraftan HUMK.nun 428/II. maddesindeki hükmün sonucunu etkilemiyen usul yanlışlıklarının bozma sebebi yapılamayacağına ilişkin kural HUMK.nun 381 ve 388. maddesine uygun şekilde duruşma tutanağına geçirilip tefhim edilen hükümlerle ilgilidir. Yukarıda açıklanan nedenler karşısında ortada hukuki varlık kazanmış bir karar mevcut olmadığından anılan 428. maddenin uygulanması da söz konusu bulunmamaktadır. Bu bakımdan yeniden yargılama yapılarak HUMK.nun 381 ve 388. maddelerinde gösterildiği şekilde hüküm verilmek üzere temyiz olunan kararın bozulması gerekmiştir..) gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
 
KARAR : 3156 sayılı Yasa ile değişik HUMK.nun 381. maddesinde kararın tefhiminin en az 388. madde de belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olacağı hükmü getirilmiştir. 388/son maddesinde de; "Hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi" öngörülmüştür.
Buradan da anlaşılacağı üzere; yargılamaya son verildiğinde kısa kararda az önce açıklandığı gibi, hakimin tereddüt uyandırmayacak şekilde taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar açısından gereken açıklamayı tutanağa yazdırması icap eder. Kaldı ki, bu husus HUMK.nun 389. maddesinin de hükmü gereğidir.
İlke bu olmakla beraber, her davanın özelliklerini de ayrı ayrı gözönünde bulundurmak gerekir:
Bir boşanma davasında; davanın kabulüne veya reddine denilmesi, yukarıda belirtilen ilkeye uygun olabileceği halde, muhtelif istekleri içeren bir davada-kısmi kabul halinde-davanın kabulüne veya reddine denilmesi, ilkeye aykırı olabilir. Aynı şekilde, istek para alacağı gibi tek olsa dahi kısa kararda miktar belirtilmeksizin "davanın kısmen kabulüne" denilmesi de yeterli görülmeyebilir. Ancak, şu husus da belirtilmelidir ki, davanın kabul ve ya reddi konusunda bir açıklama yapılmadan "ekli karar okundu" biçiminde kısa karar oluşturulması, başlı başına bozma sebebidir. (H.G.K.'nun 1.12.1986 gün 480-1045, 4.2.1987 gün 753-68 ve 18.3.1987 gün 16-209 sayılı kararları).
Somut olayda, dava 9.828.000 lira alacağın tahsili isteğine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 1.828.000 liraya hükmolunduğu halde, kısa kararda "Davanın kısmen kabulüne ilişkin karar açıkça okunup anlatıldı" denilmiştir. Mahkemenin, bu davada ne miktar alacağın kabulüne veya reddine hükmettiği tutanağa geçirilen kısa karardan kesinlikle anlaşılamamaktadır. Bu usuli hata yukarıda açıklanan ilkeye aykırı olup, hükmün sonucunu etkileyici niteliktedir. O halde, direnme kararı, bu nedenle bozulmalıdır.
 
SONUÇ : Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, 22.11.1989 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43
  • Beraat sonrası yurtdışı çıkış yasağı kaldırma sorunu 
  • 16.04.2024 15:18
  • [İcra takipleri] Icrada borçlunun yaptiği işlem zamanaşimini keser mi? 
  • 16.04.2024 14:18


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini