 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1989/443
K: 1989/600
T: 15.11.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "Suya vaki elatmanın önlenmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ayancık İselyi Hukuk Mahkemesind=ce davanın kabulüne dair verilen 22.12.1987 gün ve 1984/ 114 - 1987/ 878 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 13.9.1988 gün ve 2951 - 7208 sayılı ilamiyle; (..Davalının taşınmazından kaynadığı anlaşılan nizalı suyun, kaynadığı yeraltı gölünün taşınmazın sınırları içinde kalamayacak kadar büyük olması, suyun yeryüzüne çıkar çıkmaz bir dere haline gelmesi ve özel mülkiyetebağlı sayılmasının umum için zararlı olacağı hallerde, kaynakların arzun mütemmim cüz'ü sayılamayacağı cihetle, anılan hususlarda bir inceleme ve araştırma yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik iceleme ile hüküm tesisi yerinde görülmemiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilişitir. Temyiz eden: Davalılar Vekili
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava konusu suyun, davacının dayandığı tapu kapsamı içinde kalan ve M.K. nun 679. maddesinde sözü edilen kaynak suyu olduğu saptandığı takdirde davanın kabulü tabiidir. Ne var ki, suyun kaynadığı taşınmaz içinde kalıp kalamayacağı, taşınmaz içinde kalamayacak kadar büyük olması halindeveya özel mülkiyete bağlı sayılmasının umum için zararlı olması hallerinde kaynak, arzın mütemmim cüz'ü sayılamayacağından bu tür suların herkesin yararlanabileceği yerel su olarak kabulü gerekir.
Ayrıca da birtaşınmazın aşağısında bulunan diğer birtaşınmaza akan ve ona lazım olan suyun yukarıdaki taşınmaz sahibinin kendisine lazım olan dereceden fazlasını mülkünde tutamayacağı da M.K. nun 666/2. maddesi hükmü gereğidir.
Hal böyle olunca değinilen konularda bir araştırma ve inceleme yapılması, uzman bilirkişiden duraksamaya yer vermeyecek incelikte rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yetinilerek davanın kabulü usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin direnme kararının bozulması gerekir.
SONUÇ : Davalılar vekilinin temyizi itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK. nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA 15.11.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.