 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1989/402
K: 1989/648
T: 13.12.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "rücuan alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Samsun İş Mahkemesi)'nce davanın reddine dair verilen 28.11.1988 gün ve 1985/1675-1988/644 sayılı kararın incelenmesi davacı kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine, yargıtay onuncu hukuk Dairesi'nin 14.31989 gün ve 231-2340 sayılı ilamıyle; ("Davada sigortalının saptanan % 10.2 oranındaki meslekte kazanma gücü kaybı gözönünde tutulmak suretiyle davacı kurum tarafından fiilen ödenmiş bulunan miktar araştırılıp saptanarak talep aşılmak kaydıyla bilinen bu fiili ödeme miktarına hükmedilmek gerekirken, gerçek belli ise varsayıma gidilemez kuralına aykırı biçimde, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle sigortalının işverenden isteyebileceği tazminat tutarına (tavana) hükmedilmiş bulunması usul ve kanuna aykırıdır...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : 18.8.1983 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle davacı Kurum tarafından işveren aleyhine açılan ilk rücuan alacak davası sonunda 220.512 liranın davalı işverenden tahsiline karar verilmiştir.
Davacı Kurum vekili, görülmekte olan temyize konu dava ile önce görülen davada saklı tuttukları fazlaya ilişkin hakları ve gelir artışı nedeniyle toplam 348.706 liranın daha işverenden alınmasını istemiştir. Olayda işverenin % 75 kusurlu olduğu sigortalının % 10.2 meslekte kazanma gücünü kaybettiği belirlendiğinden sigortalının isteyebileceği tazminat miktarının 38.277 lira bulunduğu saptanmıştır. Mahkemece de gerçek zarardan daha fazlasının önce görülen davada hüküm altına alındığından bahisle dava reddedilmiştir.
Davacı Kurum vekilinin temyizi üzerine özel Daire, yukarıya metni aynen alınan ilamla hükmü bozmuştur.
Bu tür davalar halefiyet ilkesine dayanır. Kural olarak da sigortalının halefi olan Kurum'un rücu hakkı, sigortalının tazmin sorumlularından isteyebileceği tazminat miktarı ile sınırlıdır. Somut olayda bu tazminat miktarı ölüm tarihine kadar yapılan fiili ödemelerin altındadır. Bu itibarla fiili ödemeler tutarına hükmedilmesi halinde tavan, yani sigortalının tazmin sorumlularından isteyebileceği miktar aşılarak halefiyete davalı davada halef olan Kurum, sigortalının isteyebileceği tazminat miktarından daha fazlasını almış olacaktır.
Bu da halefiyet ilkesinin zarardan sorumlu olanların hukuken durumlarını ağırlaştırmayacağı ve sigortalının halefine sahip olduğu haktan daha fazlasını devredemiyeceğine ilişkin 31.3.1954 gün ve 18/11 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı'na aykırı düşecektir. O halde yerel mahkemece mevcut deliller değerlendirilmek suretiyle davanın reddine dair kurulan önceki hükümde direnilmesi usul ve yasaya uygun bulunduğundan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 13.12.1989 gününde oybirliği ile karar verildi.