 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1989/329
K: 1989/423
T: 14.06.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; KONYA Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 27.11.1987 gün ve 1986/13 E., 1987/833 K. sayılı kararın incelenmesi davacı idare vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 12.4.1988 gün ve 1988/1801-5066 sayılı ilamı: (... 6831 sayılı Yasanın değişik 1. maddesinin 1. fıkrasında; orman sayılan yerler tabii olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaçcık toplulukları yerleri ile birlikte orman sayılır. şeklinde tanımlanmış, aynı Yasanın 17. maddesinde de,devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alacaklı olarak yapılacak ve her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere, her çeşit bina ve ağıl inşaatı ve hayvanların barınmasına mahsus yerle yapılması ve tarla açılması, işlenmesi ekilmesi ve orman içine yerleştirilmesinin yasak olduğu bildirilmiş, ayrıcı 2. ve 3. fıkralarnda tarla açmanın keza orman Kanununa aykırı olduğu, bu gibi yerlerin orman olduğu belirtilmiştir. Şu hale göre, orman, 1. maddenin 1. fıkrasında sayılan ve 17. maddede açıklanan ağaçcık toplulukları ile bunların yerleridir. Ormana ilişkin uyuşmazlıklarda bilirkişi raporlarından yararlanılması gerekmektedir. Bir yerin orman olup olmadığı sadece orman kadastro komisyonlarınca belirlenmez, orman kadastro komisyonları dışında genel hükümlere göre açılan davalarda yine uzman bilirkişi görüşüne başvurularak suretiyle nizalı yerin orman olup olmadığı saptanabilir. Olayımızda da genel hükümlere göre açılmış tapu iptali davası söz konusudur. Orman tahdidi yapılmamış olsa bile böyle bir yerin orman olup olmadığı yöntemine göre incelenmek suretiyle bu yerin orman olduğu sonucuna varılabilir, Nitekim, uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen 30.11.1986 tarihli raporda 2563 parsel hariç diğer parsellerin ihtiva ettikleri bitki örtüsü, meyil derecesi ve toprrak karakteri itibari ile orman sayılan yerlerden olduğu, bu yerlerin öncesinin orman olup açma suretiyle elde edildiği, tarım arazisi olarak kullanılmasının mümkün bulunmadığı, erozyona müsait bulunduğu, bütün bu gerekçelere göre, 6831 sayılı Yasanın 2896 sayılı Yasa ile değişik 1. maddesi hükmüne göre, orman sayılan yerlerden olduğu açık bir şekilde belirtilmiştir. Ormancılık işi bir uzmanlık işidir. Bilirkişiler tarafından belirtilen görüş, fenni ve bilimsel şekilde hükümden düşürülmedikçe mahkemeler bununla yetinmek zorundadırlar. O itibarla, orman olan bir yer için elde edilen tapu kayıtları bir değer taşımaz. Bu sebeple olayın 3402 sayılı yasa ile getirilen yeni hükümlerle de ilgisi bulunmamaktadır. Ayrıca 6831 sayılı Yasanın 1. maddesinin f ve g bentlerinde açıklanan hükümlerin olaya uygulanması mümkün bulunamamaktadır. Bilirkişi raporuna göre taşınmazların dört tarafı ormanla çevrilidir. Taşınmazlar fiilen orman sınırları içinde bulunduğuna göre istisna hükümlerinden olan 1. maddenin g bendinin olaya uygulanması bu bakımdan mümkün olmadığı gibi, tarım arazisi olmaması nedeniyle 1. maddenin f bendinin de olaya uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Gerçekten de davalı tarafa ait tapu kaydının açıklanan bu kentler karşısında bir değer taşıması söz konusu olamaz. O itibarladdır ki, ormandan açılan bir yer için ya da fiilen orman olan bir yer hakkında alınmış olan bir tapu kaydına itibar edilmesi gereken bir sahiplik belgesi sayılmaz. Bu gerekçelerle anılan parseller için davanın kabulü yönünde gidilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı biçimde hüküm verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, oyçokluğu ile karar verildi.