 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1989/20
K: 1989/136
T: 08.03.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 3. Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.9.1986 gün ve 1986/159-1986/500 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25.5.1987 gün ve 1344-3195 sayılı ilamı: (... Davacı dava dilekçesinde delillerini göstermiş ve bir kısım delillerini de dilekçesine ekli olarak mahkemeye sunmuştur. Bu durumda HUMK.nun 180. maddesi hükmüne uygun şekilde hareket etmiş bulunmaktadır.
Davacının son oturuma mazeret göstererek duruşmanın talikini istemesi üzerine davalının buna karşı çıkması sebebiyle mahkemece mazeret kabul edilmiyerek davanın reddedilmesi isabetli olmamıştır. Zira davalı taraf davayı takip edeceğini açıkça bildirmemiş ve mahkemece de bu husus kendisinden sorulmamıştır. Davanın davalı tarafından takip edilmemesi halinde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekir. Davalı davayı takip etmek istediğinde ise, davanın ibraz edilen, belirtilen delilleri ile davanın niteliğine göre mahkemece yapılması gereken tahkik işlemlerinin yerine getirilmesi ve incelemesi için davalı tarafın gerekli masrafları yatırması icabeder. Davacı delilleri böylece incelendikten sora dava sabit görülmediği takdirde reddine karar verilmek gerekir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere, davacı mazaret ileri sürmüş, davalı taraf da davayı takip etmiyeceğini bildirmemiş olması ve dava delillerini göstermiş olması karşısında deliller toplanmadan davanın isbat edilemediği gerekçesiyle reddi yoluna gidilemeyeceğine göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 8.3.1989 gününde oyçokluğuyla karar verildi.