Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:1989/1-710
K:1990/124
T:28.02.1990

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • İPTAL DAVASI KOŞULLARI
  • ACİZ BELGESİ
ÖZET : Borçlunun haczedilen menkul mallarının borcun tamamını  karşılamadığını gösteren  haciz  tutanağı,  geçici  aciz  belgesi  niteliğindedir  ve alacaklıya tasarrufun iptali davası açabilme olanağı sağlar. İptal  davası,  işlemin  iptali  ve  dava  sabit  olduğunda  davaya konu mal  üzerinde,  eğer  dava konusu taşınmaz mal ise üçüncü şahıs üzerindeki kaydın  düzeltilmesine gerek  olmadan  cebri  icra  yoluyla  hakları  alınması  yetkisini  verir. Kural olarak  tapu  kaydı  iptale  kadar  geçerli  olduğuna  göre,  kayda  üstünlük tanınarak elatmanın önlenmesine karar verilmesi doğrudur.
(2004 s. İİK. m. 277, 283)
 
Taraflar arasındaki "men'i  müdahale  ve  iptal"  davasından  dolayı  yapılan  yargılama sonunda,  (Sarıyer  Asliye  1.  Hukuk  Mahkemesi)nce davanın kabulü, karşılık davanın reddine  dair  verilen  3.2.1988  gün  ve  1986/  620-1988/41  sayılı  kararın  incelenmesi davalı-karşılık davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay  1.  Hukuk Dairesi'nin  3.11.1988  gün  ve  10792-11601  sayılı  ilamiyle;  (...Davacı,  kayden satın aldığı çekişmeli dairelerde haklı ve  geçerli  bir  nedene  dayanılmaksızın  oturulduğunu  ileri sürmüş;  dairelerin  boşaltılmasını  istemiştir.  Davanın  reddini  savunan davalılardan İsmiye ise  karşılık  davasında;  çekişmeli  dairelerin boşandığı eşi tarafından kendisi ve üç çocuğu için  biriken  ve  icra  takibine  konu  yapılan  nafaka  borcunun ödenmesinin engellemesi amacıyla  arsa  payına  bağlantılı  olarak  davacıya  düşük  bir  bedelle  satıldığını  bildirilmiş; İcra  İflas  Yasasının  277  ve  sonraki  maddeleri gereğince iptal talebinde bulunulmuştur. Gerçekten,  İcra  İflas  Yasasının  277,  278,  279  ve 280. maddeleri; borçlunun kötü niyetli hareketlerle mal varlığından çıkardığı veya böyle olmasa dahi borcun ödenmesine engel olan bağışlara  yada  yasanın  bağış  hükmünde saydığı tasarruflara konu yaptığı mal, alacak ve hakların, cebri  icraya  olanak  sağlanmak  üzere  tekrar  onun  (borçlunun)  malvarlığına dönmesini amaçlamıştır. Ancak,  yasa  bu  amacın  gerçekleştirilmesine  yönelik  iptal davalarının, elinde kesin veya  geçici  aciz  belgesi  bulunan  alacaklı  yada  alacaklılar tarafından  açılabileceğini  öngörmüştür.  Bunun  yanısıra,  değinilen hususun dava koşulu olduğu  da  kararlılık  kazanmış  yargısal uygulamada açıkça ifade edilmiş; ayrıca haczi kabil mal  bulunmaz  ise bu durumu belgeleyen haciz tutanağının aciz belgesi hükmünde sayılacağı icra dairesinin takdir ettiği değere göre haczi  kabil  malların  borcu  karşılamaya yetmediğinin  anlaşılması  halinde  de  bunu  gösteren belgenin geçici aciz belgesi yerine geçeceği  vurgulanmıştır.  Somut  olayda,  çekişmeli,  dairelerin  nafaka  borcundan dolayı aleyhine  icra  takibine  gelen  borçlu  Ali tarafından  takip  sırasında  davacıya 3.500.000 lira bedelle  ve  arsa  payına  bağlantılı  olarak  kayden satıldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, bu satışın önceki  nafaka  borçlarına  ilişkin  haczin  kaldırılmasından  sonra  gerçekleştirildiği de  sabittir.  Ne  varki;  biriken  nafaka  borcundan  ötürü  sonradan  yeni  bir  icra takibine başlanıldığı, bu takibin Beyoğlu 3. İcra Memurluğu'nun 1986/915 Talimat sayılı dosyası üzerinden yürütüldüğü ve o dosyada da haciz tutanağı düzenlendiği saptanmıştır.
O  halde,  sonraki  icra  takibi  nedeniyle  düzenlenen  haciz  tutanağı  ve  toplanan  tüm deliller  incelenerek  İcra İflas Yasasının 277 ve müteakip maddeleri uyarınca değerlendirme yapılması  ve  varılacak  sonuca  göre  bir  hüküm kurulması gerekirken yanılgıya düşülüp, ilk,takibe ve onunla, ilgili olan haciz tutanağına değer  verilmek  suretiyle  davanın reddedilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı-karşılık davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek  direnme  kararının  süresinde  temyiz  edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı  Nilüfer,  tapu  ile  kayden  malik  olduğu taşınmazına davalının geçerli bir nedene dayanmaksızın elattığını ileri sürerek  önlenmesini  istemiştir.  Davalı  İsmiye,  çekişmeli taşınmazın  ayrıldığı  eşi  Ali'ye  ait  iken,  kendisi  ve  müşterek  üç  çocuk  için  biriken  ve icra  takibine  konu  yapılan  borcunun  ödenmesinin  engellenmesi  amacıyla  arsa  payına bağlantılı olarak elatmanın  önlenmesi  davacısına  düşük  bir  bedelle  ve  kötüniyetle satıldığı  savı  ile  İİK.nun  277.  ve  onu  izleyen  maddelerine dayanarak iptal isteğiyle yasal süresinde karşılık dava açmıştır.
Esas davacı Nilüfer'in dava  konusu  apartman  dairesinin  kayden  maliki  olduğu tartışmasızdır. Kural  olarak  tapu  kaydı  iptale kadar geçerlidir. Bu durumda mahkemece davanın  hasredildiği  İsmiye hakkında kayda üstünlük tanınarak elamanın önlenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Bu hususa yönelik temyiz. itirazı yerinde görülmediğinden reddi ile hükmün bu kısmı onanmalıdır.
İİK.nun  277  ve  onu  izleyen  maddeleri  gereğince  açılan  karşılık davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince:
İsmiye, eski malik  ayrıldığı  kocası  aleyhine  kendisi  ve  çocukları  için  biriken  nafaka borcundan  ötürü  yeni  bir  icra  takibine  girişmiş  ve  22.5.1986  tarihli  haciz  tutanağı  ile borçlu Ali'nin haczedilen menkul mallarının borcun tamamını karşılamadığı sabit olmuştur.
İçeriği  itibariyle  bu  haciz  tutanağı  İİK.nun  105.  maddesinin  2.  fıkrasında  vurgulandığı üzere muvakkat  aciz  vesikası  niteliğindedir.  Bu  niteliği  gereği  de  alacaklıya  tasarrufun iptali  davasını  açabilme  olanağı  sağlar.  Hemen  belirtmek  gerekirki iptal davası işlemin iptalini  ve  dava  sabit  olduğu  takdirde İİK.nun 283. maddesinin 1 . fıkrasına göre davaya konu  olan  mal  üzerinde  ve eğer davanın konusu taşınmaz mal ise üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine  gerek  olmadan  cebri  icra  yoluyla  hakkın  alınması  yetkisini  verir. Nitekim  H.G.K.nun  9.4.1975  gün,  1274-528  sayılı  kararında  da davanın kazanılmasının başlıca  sonucu  borçlunun  patrimuanından  çıkarılmış  olan  malın davacı alacaklı lehine tekrar cebri  icra  yoluna  sokulması  olacağı  hükme  bağlanmak  suretiyle  aynı  görüş benimsenmiştir.
Somut  olayda  borçlu, karşılık davacının eski kocasıdır. Çekişme konusu çekme katın da bulunduğu  beş  daireden oluşan apartmanın tamamının maliki iken 18/19 payını 1975 yılında dava  dışı  üçüncü  şahsa  4 milyon lira bedelle satmıştır. Apartmandaki diğer 73/91 payın tamamını  ise  elatma  davacısına  30.7.1985  tarihinde  3.5  milyon  lira  bedelle  temlik etmiştir. Mahkemece uzman bilirkişi aracılığıyla yaptırılan keşifte  73/91  payın  akit tarihi itibariyle  değerinin  30  milyon  lirayı  aştığı  saptanmıştır.  Yine;  borçlu  tarafından hakkında  girişilen  ilk  icra  takibine dayalı haczin kaldırılmasından hemen sonra ancak aile bireyleri  itibariyle  yeniden  kendinden  nafaka  isteneceği aşikar olduğu dönemde elatma davacısına  73/91  payın  temliki  gerçekleştirilmiştir.  Hal  böyle  olunca  mahkemece aciz vesikası  alınarak  dava  şartının  oluştuğu  ve  İc.  İf. K.nun 278/2. maddesinde öngörülen koşullarının da  duraksanmayacak  biçimde  ortaya  çıktığı  gözetilerek  karşılık  davanında kabulüne  karar  verilmesi  gerekirken,  yanılgılı  değerlendirme  ile  davanın  reddi  usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç :  Yukarıda  açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin elatmanın önlenmesine ilişkin  karar  kısmının  (ONANMASINA),  karşılık dava kısmı yönünden hükmün HUMK.nun 429. maddesi  gereğince  BOZULMASINA,  istek  halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 28.2.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini