 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:1989/15-406
K:1989/598
T:15.11.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* İŞ ALANI İTİRAZI
* GÖNDERME KARARI
* GÖREVLİ MAHKEMEYE BAŞVURMA
ÖZET :Mahkemece, iş alanı ilk itirazının kabulü üzerine alınan 1.10.1986 günlü gönderme kararı taraf vekillerine yüzüne karşı verildiğine göre, HUMK.nun 193/3. maddesindeki on günlük süre bu tarihten başlar.
(6762 s. TTK. m. 5)
(1086 s. HUMK. m. 193/3)
Taraflar arasındaki "maddi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (İstanbul Asliye 1. Ticaret Mahkemesi)nce davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 4.3.1987 gün ve 3832-709 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 14.6.1988 gün ve 3433-2305 sayılı ilamiyle; (..TTK.nun 5. maddesinin son fıkrasında, vazifesizlik sebebiyle dava dilekçesinde reddi halinde uygulanacak sürelere dair usul hükümlerinin iş sahasına ait iptidai itirazın kabulü halinde de uygulanacağı öngörülmüştür.
Görülüyor ki, iş sahasına ilişkin verilen kararlarda HUMK.nun 193. maddesine yollama yapılmış bulunmaktadır. 3156 sayılı Yasa ile değişik HUMK.nun 193. maddesinin son fıkrasında ise, görevsizlik ve yetkisizlik kararı verilmesi üzerine davacının, temyiz süresinin sona erdiği tarihten itibaren 10 gün içinde yeniden dilekçe vermesi veya dosyanın gönderildiği mahkemede diğer tarafa yeniden davetiye tebliğ ettirmesi kuralı getirilmiştir.
Olayda, iş sahasına ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı davacıya 28.10.1986 tarihinde tebliğ edilmiş olup 15 günlük temyiz süresi 12.11.1986 tarihinde sona ermektedir. Oysa davacı 14.10.1986 tarihinde yenileme dilekçesi vermiştir. Bu durumda TTK.nun 5/son madde yollamasıyla HUMK.nun 193/son madde hükmüne uyulmuş olduğundan davaya bakılması gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi yanlıştır. gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemedeki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı vekili, İstanbul Asliye 5. Hukuk Mahkemesinde atığı maddi tazminat davası ile; davalıdan, 25.044.526 liranın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ise; süresinde, iş alanı ilk itirazında bulunmuştur.
Hukuk Mahkemesi, iş alanı ilk itirazının kabulüne 1.10.1986 günü raf vekillerinin yüzüne karşı kesin olarak karar vermiş ve ayrıca gerekçeli kararı da taraf vekillerine tebliğe çıkartmıştır. Davacı vekili 14.10.1986 günlü dilekçe ile; dosyanın, karar gereği Ticaret Mahkemesine gönderilmesini istemiş ve dosyanın gönderildiği Ticaret Mahkemesi de (Gönderme kararının yüze karşı verildiği tarihten itibaren HUMK.nun 193. maddesindeki 10 günlük sürenin geçirilmiş olduğu..) gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına hükmetmiştir.
Özel Daire, metni yukarıya alınan kararıyla, hükmü bozmuştur.
24.4.1967 gün, 12/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararıyla; gönderme kararlarının kesin olduğu vurgulandıktan sonra, işe görevli mahkemede bakılabilmesi yönünde yapılacak usuli işlemleri sıralamış can HUMK.nun 193/3. maddesindeki on günlük sürenin hangi tarihte başlaması gerektiğinin tesbitinde, bu kararların özelliklerinin gözönünde bulundurulmasını ilke olarak belirtmiştir. Aynı içtihatta, bu özelliği nedeniyle gönderme kararlarının nihai olduğu ve ancak esası halleden hükümle birlikte temyiz edilebileceği hususlarına değinilmiştir. Ayrıca, gönderme karalarının nitelikleriyle bağdaşmayacak biçimde masraf ve avukatlık parasına hükolunmuşsa, sadece kararın bu kısmının temyiz olunabileceği ve başolan başvurulması halinde de, kararın bir örneği ile temyiz dilekçesinin ve buna verilen cevap layihasının Yargıtay'a gönderileceği ve dosyanın , gönderme kararı gereğince görevli mahkemeye tevdi edilmesi gerektiği hükmü getirilmiştir.
11.10.1976 gün 5/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da, 1967 gün, 12/3 sayılı İçtihattaki ilkeler aynen tekrar edilmekle beraber, yine açıkta; HUMK.nun 193/3. maddesinde yazılı 10 günlük sürenin "Gönderme 'ararı aleyhine temyize başvurma olanağının kalmadığı başka bir anlatına, tebliği izleyen 15 günlük temyiz süresinin bitmesinden itibaren başlama~ı j~5bedeceği" ve yine "Yüze karşı verilmiş olsa dahi anılan sürenin gönderme kararının ilgiliye tebliğinden itibaren hesaplanması gerektiği" şeklindeki görüşlerin, yasa hükümlerinin öz ve sözüne uygun düşmeyeceği, vurgulanmıştır. Ayrıca bu içtihatta; 10 günlük sürenin, yüze karşı verilen ve usulünce tefhim olunan kararlarda kararın verildiği, gıyapta verilen kararlarda ise kararın ilgiliye tebliği tarihinden işlemeye başlayacağı sonucuna varılmıştır.
Her ne kadar, 6.4.1985 günü yürürlüğe giren 156 sayılı Yasa ile de değiştirilen HUMK.nun 193/3. maddesinde; 10 günlük sürenin başlangıcı yönünden kararın tebliği esası getirmiş ise de, bu düzenlemenin, gönderme kararlarının yukarıda açıklanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlarına konu edilen ve özellikle kesin olma niteliği karşısında yüze karşı verilen bu tür karar için 11.10.1976 tarih, 5/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında hükme bağlanan 10 günlük yasal sürenin hesaplanmasına ilişkin kabulü değiştirmeye etkili olamayacağı kuşkusuzdur.
Somut olayda, mahkemece iş alanı ilk itirazının kabulü üzerine alınan 1.10.1986 günlü gönderme kararı, taraf vekillerinin yüzüne karşı verildiğine göre HUMK.nun 193/3. maddesindeki 10 günlük süre bu tarihten başlar. 0 halde, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.
Sonuç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, direnme kararının yukarıda açıklanan ve yerel mahkeme kararında gösterilen nedenlerle (ONANMASINA), gerekli harcın peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına 8.11.1989 günü yapılan ilk görüşmede üçte iki karar çoğunluğu sağlanamadığından 15.11.1989 günü yapılan ikinci görüşmede salt çoğunlukla karar verildi.