 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:1988/9-40
K:1988/143
T:24.02.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* HAFTA TATİLİ ÜCRETİ
ÖZET:Kısa, yakın ve uzak sefer yapan gemilerde çalışan gemi adamı, hafta tatili geminin seferde bulunduğu zamana rastlıyorsa, haftanın tatilden önceki günlerinde sürekli olarak çalışmamış olsa bile, bir iş karşılığı olmayan bir gündelik tutarında hafta tatili ücretine hak kazanır.
(854 s. DİK. m. 42/son)
Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (İstanbul 2. İş Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair verilen 14.5.1987 günlü, esas: 1987/756, karar: 1987/991 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 30.6.1987 günlü, sayılı ilamiyle; (Davacı, 854 sayılı Deniz İş Kanununun 42. maddesinin son fıkrası uyarınca; kısa, yakın ve uzak sefer yapan gemilerde çalışan gemi adamlarına geminin seferde bulunduğu müddete rastlayan hafta tatili günleri için bir iş karşılığı olmaksızın, ödenen bir gündelik tutarı ücretten ayrı olarak bir gündelik tutarında hafta tatili ücreti daha ödenmesi gerektiği halde, ödenmediğini iddia ederek istekte bulunmuştur.
Davalı, davanın haksız olduğunu savunarak reddini istemiştir.
Mahkeme, isteği kabul etmiştir. Gerçekten, 854 sayılı Deniz İş Kanununun 42. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanunun uygulandığı gemilerde, haftanın tatilden önceki günlerinde sürekli olarak çalışmış bulunan gemi adamlarına çalışılmayan hafta tatili günü için işveren veya işveren vekili tarafından bir iş karşılığı olmaksızın bir gündelik tutarında ücret ödeneceği belirtildikten sonra, bunu takip eden fıkralarında da, orada yazılı sürelerle sınırlı olmak üzere işveren tarafından verilen izinler ile, hekim raporlarıyla verilen dinlenme ve hastalık izinleri ve zorlayıcı ve ekonomik sebepler olmadan geminin işveren veya,vekili tarafından tatil edilmesi gibi haller ücretli hafta tatiline hak kazanabilmek için çalışılması gerekli altı günün hesabında, fiilen çalışılmış günler gibi nazara alınacağı benimsenmiş, son fıkrasıyla da aynen; "kısa, yakın ve uzak sefer yapan gemilerde çalışan gemi adamlarına işveren veya işveren vekili tarafından geminin seferde bulunduğu müddete rastlayan hafta tatilleri günleri için yukarıdaki şartlar aranmaksızın ve bir iş karşılığı olmaksızın ayrıca bir gündelik tutarında hafta tatili ücreti ödenir" şeklinde bir hüküm getirilmiştir.
Burada uyuşmazlık konusunu teşkil eden husus; kısa, yakın ve uzak sefer yapan gemilerde çalışan gemi adamlarına çalışılmayan hafta tatili ücretini de kapsayan aylık ücretleri dışında, geminin seferde bulunduğu müddete rastlayan hafta tatili günleri için bir iş karşılığı olmaksızın ayrıca bir hafta tatili ücreti daha ödenmesi gerekip gerekmeyeceğine ilişkindir.
Madde metninden açıkça görülmektedir ki; yasakoyucu, çalışılmayan hafta tatili ücretine hak kazanabilmek için haftanın tatilden önceki günlerinde sürekli olarak çalışma esasını getirmiş izinli, raporlu gibi bazı halleri de fiilen çalışılmış günler gibi sayarak, bu durumda bulunanlar için bir gündelik tutarında ücret ödeneceğini kabul etmiştir. Maddede gemi adamlarına ikinci bir ücret ödenmesinden söz edilmemiştir. Yasada, kısa, yakın ve uzak sefer yapan gemilerde çalışan gemi adamlarına geminin seferde bulunduğu müddete rastlayan hafta tatili günleri için bir iş karşılığı olmaksızın ödenecek hafta tatili ücreti adedi bakımından ayrık bir durum da öngörülmemiştir. Bunlar için ayrık tutulan husus, sadece çalışılmayan hafta tatili ücretine hak kazanabilme koşulları yönündendir. Buna göre, bir iş karşılığı olmaksızın hafta tatili gününe ait ücret ödemesinde, seferde olmayan gemide çalışan gemi adamları için maddenin önceki fıkralarında aranan koşullar, geminin seferde bulunduğu sırada çalışan gemi adamları için aranmayacaktır.
Esasen kural olarak iş hukuku alanında ücret bir iş karşılığıdır. Çalışma olmadan ücret istenemez. Yasakoyucu ancak bazı hallerde iş karşılığı olmaksızın ücret ödemesini kanunlarda kabul etmiştir. Durum böyle iken, çalışılmayan hafta tatili günü için kanuna çift ücret ödenmesinin getirilmiş olacağının düşünülmesinde isabet olamaz.
Maddedeki "ayrıca" sözcüğüde çalışılmayan hafta tatili günü için ikinci bir ücret ödenmesini gerektirecek biçimde (daha) veya (ilaveten) gibi sözcükler yerine kullanılmış değildir.
Bu sözcük, geminin seferde bulunduğu müddete rastlayan hafta tatili günleri de çalışan gemi adamlarına, bu çalışma karşılığından ayrı olarak, önceki fıkralardaki koşullar aranmaksızın, yeni haftanın tatilden önceki günlerinde sürekli olarak çalışma ya da ikinci veya üçüncü fıkralardaki koşullar aranmaksızın ve bir iş karşılığı olmaksızın bir yevmiye tutarında hafta tatili ücreti ödeneceğini göstermektedir ki, bu konuda taraflar arasında esasen bir uyuşmazlık yoktur.
Bu durumda davacı çalışılmayan hafta tatili günleri için ayrıca bir ücret daha istenemeyeceğinden davanın reddi gerekirken, yazılı düşüncelerle kabulü isabetsizdir....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Uyuşmazlığın konusu; kısa, yakın ve uzak sefer yapan gemilerde çalışan gemi adamlarına geminin seferde bulunduğu müddete rastlayan hafta tatili günleri için bir iş karşılığı olmaksızın verilecek yevmiyenin bir mi, yoksa iki mi olması gerektiği sorunudur. Bu sorunun çözümlenebilmesi için, öncelikle "ücretli hafta tatili" kurumunun tarihsel gelişimi ve halen yürürlükte bulunan Deniz İş Kanununun ilgili maddeleri üzerinde durulmasında yarar görülmüştür.
8.6.1936 günlü, 3008 sayılı ilk "İş Kanunu"nda sadece 29 Ekim günü için bir iş karşılığı olmaksızın işçilere ücret ödenmesinin öngörülmesiyle yetinilmiş, hafta tatili günleri için ise, böyle bir hak tanınmamıştır. Ancak, kısa bir süre sonra yürürlüğe konulan 9.8.1951 günlü, 5837 sayılı Kanunla, hafta tatili günleri için de, bir iş karşılığı olmaksızın, ücret ödenmesi ilkesi benimsenmiştir. Gerçekten bu Kanunun 1. maddesinde; "İş Kanununun, uygulanmakta olduğu işyerlerinde haftanın tatilden evvelki günlerinde devamlı olarak çalışmış olan işçilere çalışılmayan hafta tatili günü için işveren tarafından bir iş karşılığı olmaksızın yarım gündelik ücret ödenir" ve 8. maddesinde de, "aylık ücret alan işçilere hafta tatili günü çalıştıkları takdirde tatil günlerine ait ücretleri ayrıca verilir" biçimindeki hükümlere yer verilmiştir. Kısa bir süre sonra da 8.6.1956 günlü, 6734 sayılı Yasa ile çalışılmayan hafta tatili günü için işçilere verilmesi gereken ücret, yarım gündelikten tam gündeliğe çıkarılmıştır. Daha sonra, birbiri ardına yürürlüğe giren 28.7.1967 günlü, 931 sayılı ve 25.8.1971 günlü, 1475 sayılı İş Kanunlarında da, ücretli hafta tatili hakkı güvence altına alınmıştır.
Kara İş Hukuku alanındaki bu gelişmelere paralel olarak, Basın ve Deniz İş Hukuku çevresinde de benzer kurallar konularak, işçiler arasında eşitlik sağlanmaya çalışılmıştır. Gerçekten, 13.6.1952 günlü, 5953 sayılı "Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 212 sayılı Yasa ile değişik 19/1. maddesinde, gazetecilere haftada bir gün ücretli dinlenme hakkı tanınmıştır. 10.3.1954 günlü, 6379 sayılı ilk "Deniz iş Kanununda" ücretli hafta tatili kurumuna yer verilmemiş ise de, daha sonra yürürlüğe giren ve halen yürürlüğünü sürdüren 20.4.1967 günlü, 854 sayılı Deniz İş Kanunu, bu konuyu günün koşullarına uygun olarak ve ayrıntılı biçimde düzenlemiştir.
Bu açıklamadan sonra, 854 sayılı Deniz İş Kanununun konu ile ilgili hükümlerine gelince: "Hafta tatili ücreti" başlıklı 42. maddenin birinci fıkrasında, "Bu kanunun uygulandığı gemilerde, haftanın tatilden önceki günlerinde sürekli olarak çalışmış bulunan gemi adamlarına çalışılmayan hafta tatili günü için işveren veya işveren vekili tarafından iş karşılığı olmaksızın ve ücret ödeme şekline bakılmaksızın bir gündelik tutarında ücret ödenir" denilmektedir. Bu kural, esas itibariyle 1475 sayılı İş Kanununun aynı konuyu düzenleyen 41. maddesinin birinci fıkrası doğrultusunda bulunmaktadır. Yasakoyucu bu hükümle yetinseydi kuşkusuz tüm gemi adamlarına bir iş karşılığı olmayan hafta tatili ücretinin ödenebilmesi için haftanın tatilden önceki günlerinde sürekli olarak çalışmış olmaları koşulu aranacaktı. İşte yasakoyucu, gemi adamlarının çalışma koşullarına bakılmaksızın aynı kurala tabi tutulmalarının kısa, yakın ve uzak sefer yapan gemilerde çalışan gemi adamları aleyhine eşitliğe ve adalete aykırı sonuçlar doğuracağını dikkate alarak 42. maddeye son fıkrayı ilave etmiştir. Bu hükme göre; "Kısa, yakın ve uzak sefer yapan gemilerde çalışan gemi adamlarına işveren veya işveren vekili tarafından geminin seferde bulunduğu müddete rastlayan hafta tatili günleri için yukarıdaki şartlar aranmaksızın ve bir iş karşılığı olmaksızın ayrıca bir gündelik tutarında hafta tatili ücreti ödenir." Yukarıdaki koşullar ise maddenin, sistemin içerisinde "haftanın tatilden önceki günlerinde sürekli olarak çalışmış bulunma" koşuludur. Demek ki kısa, yakın ve uzak sefer yapan gemilerde çalışan gemi adamı, hafta tatili, geminin seferde bulunduğu zamana rastlıyorsa haftanın tatilden önceki günlerinde sürekli olarak çalışmamış olsa dahi bir iş karşılığı olmayan bir gündelik tutarında hafta tatili ücretine hak kazanacaktır. Bu ayrıcalıklı durum, kuşkusuz seferde bulunma halinin özellikleri ve güçlükleri dikkate alınarak getirilmiştir. Bunun dışında söz konusu ücretin iki gündelik tutarında olacağı hakkında yasada bir düzenleme bulunmamaktadır. Oysa, İş Hukukunda mali yükümlülüklerin Yasa veya sözleşme hükümleri İle (Toplu veya ferdi iş sözleşmeleri) getirilmeleri asıldır. Gerek 1475 sayılı İş Kanununun ve gerekse Deniz İş Kanununun getirdiği sistem de tamamen bu doğrultudadır. Ayrıca şu hususta belirtilmelidir ki Deniz İş Kanununun yürürlüğe girdiği 29.4.1967 tarihinden beri sürdürülen uygulamaya devam olunacağı da, yapılan Toplu İş Sözleşmesinde de (ki bu da uygulanması gereken objektif kural niteliğindedir) teyit olunmuştur.
Diğer taraftan şunu da belirtmek gerekir ki, İş Hukukunda ücret; bir iş karşılığıdır; çalışmadan ücrete hak kazanılamaz. Bu genel kural, her zaman ve her yerde geçerli olmuştur. Bundan dolayıdır ki, işçilerin ücretli hafta tatili hakkını elde edebilmeleri yakın zamana kadar mümkün olamamış ve bugünkü duruma gelinceye kadar da bir çok aşamalardan geçilmiştir. Gerçekten konuyu ilk kez düzenleyen 5837 sayılı Kanun, çalışma karşılığı olmayan ücreti yarım gündelik olarak saptanmışken, sonraki yasalar bu miktarı tam günlüğe çıkarmış ve diğer yandan uygulanma alanını da genişletmiştir. Ücretli hafta tatilini bir çok aşamalardan sonra ve nisbeten yakın bir zamanda kabul eden Yasakoyucunun, "kısa, yakın ve uzak sefer yapan gemilerde çalışan gemi adamları" için çift yevmiye ödenmesini kabul ettiği düşünülemez.
42.maddenin birinci fıkrası, daha önce de belirtildiği gibi, 1475 sayılı Yasanın 41. maddesi doğrultusunda ve aynı zamanda genel~ bir hüküm niteliğindedir. Son fıkrası ise, onun aksine, özel hükümleri içermektedir. Yukarıda da değinildiği gibi, açık denizde sefer yapan gemilerde çalışan gemi adamlarının çalışma koşulları ve güçlükleri karşısında onlara özgü bir düzenleme yapılması gereksinimi duyulmuş ve bunun sonucu olarak da özel hükümlere yer verilmiştir. Madde metnindeki "ayrıca" sözcüğü, çalışılan hafta tatili günü yevmiyesine ek olarak "bir iş" karşılığı olmaksızın bir yevmiye daha ödenmesini amaçlamaktadır. Bunun dışında "ayrıca" sözcüğünden bir iş karşılığı olmayan tatil ücretinin iki gündelik tutarında olacağı anlamını çıkarmaya olanak yoktur. Ne iş hukukuna özgü işçiyi koruma ilkesi ve ne de genel yorum kuralları buna elverişlidir. Konu ile ilgili öteki yasa kurallarına da bakılacak olursa "ayrıca" sözcüğünün hep bu anlamda kullanıldığı görülür. Gerçekten aynı Kanunun "genel tatil ücreti" başlıklı "Bu kapsamına giren gemilerde çalışan gemi adamlarına, 2739 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatil Kanunu ile anılan kanuna ek 3466 ve 221 sayılı Kanunlarda yazılı bulunan Ulusal Bayram ve Genel tatil günlerinde, bir iş karşılığı olmaksızın bir günlük ücreti tutarında tatil ücreti, ücret ödeme şekline bakılmaksızın ayrıca ödenir" biçimindeki 43. maddesinde yer alan "ayrıca" sözcüğü, çalışılan her bayram günü yevmiyesine "bir iş" karşılığı olmaksızın bir yevmiye daha ödenmesini amaçlamaktadır. Konuyu ilk kez düzenleyen 9.8.1951 gönlü, 5837 sayılı Kanunun 8. maddesindeki "ayrıca" sözcüğü de aynı anlama gelmekteydi: Gerçekten anılan maddede "aylık ücret alan işçilere hafta tatili günü çalıştıkları takdirde tatil günlerine ait ücretleri ayrıca ödenir" denilmekte idi. Buna karşılık, 1475 sayılı İş Kanununun "hafta tatili ücreti" başlıklı 41. madde metninde "ayrıca" sözcüğüne yer verilmediği gözlenmektedir. Bunun da nedeni, yasakoyucunun hafta talili günlerinde kural olarak işçilerin dinlenmelerini öngörmüş olmasıdır. Bu düzenlemeye göre işçiler, çalıştıkları altı gün ile dinlendikleri bir gün için toplam yedi gündelik alacaklardır. Tatil günü de çalışmaları öngörülmüş olsaydı yedi gündelikten başka bir ilave yevmiye daha alabilmeleri için kuşkusuz "ayrıca" sözcüğüne veya aynı anlamda bir başka deyime madde metninde yer verilmesi gerekecekti.
42. maddenin son fıkrasına göre, iki gündelik ödenmesi kabul edildiği takdirde, gemi adamının çalıştığı her gün için bir, iş karşılığı olmaksızın hafta tatili günü için ise iki gündelik alması durumu ile karşılaşılacaktır ki, bunun, adalet, hakkaniyet ve eşitlik kuralları ile bağdaştırılması olanağı yoktur. Öte yandan, hafta tatilini ailelerinden uzakta açık denizde geçirdikleri için yasakoyucunun çift yevmiye esasını kabul ettiği sayının da bir dayanağı yoktur. Çalışılan her gün için çift yevmiyeyi kabul etmeyen yasakoyucunun çalışılmayan hafta tatili için buna olanak verdiği düşünülemez.
Açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 24.2.1988 günü yapılan ikinci görüşmede salt çoğunlukla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı gemi adamının çalıştığı geminin; 854 sayılı Deniz İş Kanununun uyguladığı gemilerden olduğunda ve bu geminin uzak sefer yaptığında ve davacının haftanın tatilden önceki günlerinde sürekli çalışmış bulunduğunda, taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur.
Uyuşmazlık, uzak sefer yapan bir gemide çalışan gemi adamına, haftanın tatilde önceki günlerinde, sürekli çalıştığı halde, anılan Yasanın 42. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, çalışılmayan hafta tatili günü için bir iş karşılığı olmaksızın ve ücret ödeme şekline bakılmaksızın, bir günlük tutarında ödenecek ücretten başka, birde 42. maddenin son fıkrasına göre, ayrıca bir gündelik tutarında, hafta tatili ücreti ödenip ödenmeyeceği konusundadır.
Sayın çoğunluk, özel Dairenin görüşünü benimseyerek böyle bir ücretin ödenemeyeceği sonucuna ulaşmıştır. Bu görüşe katılmak, olanaksızdır. Zira 854 sayılı Kanunun 41 ve 42. maddeleri, İş Kanunun 41. maddesinin birlikte incelenmesinden, şu sonuç çıkmaktadır:
Hafta tatili ücreti, işçiye hiçbir çalışma karşılığı olmaksızın hafta tatili günü için ödenmesi gereken bir gündelik tutarındaki ücrettir. Haftanın 6 günü çalışıp yorulan işçinin, bir gün dinlenmesi için tanınan tatil gününde, ücretinden yoksun kalmaması sosyal düşüncelerle amaçlanmıştır. İşçinin, gemi adamı olması halinde, hafta tatilinin daha değişik bir düzenlemeye tabi tutulması gereklidir. Çünkü, bazı gemi adamları, liman hizmeti görmekte şehir hattı gemilerinde çalışmaktadırlar. Bunların hafta tatillerini ülkelerinde, evlerinde aileleriyle birlikte geçirmeleri, bedenen ve ruhen dinlenme olanağı bulmaları ve 6 gün sürekli çalışmanın bedensel ve ruhsal yorgunluğunu giderip, eskisi gibi çalışmaya hazır hale gelmeleri mümkündür.
Fakat kısa, yakın, uzak sefere çıkan ve bu nedenle limanda ve şehirde olmayan gemilerde çalışan gemi adamları, hafta tatillerini, açık denizde, geminin içinde, icabında ülke, memleket, mesken ve ailelerinin dışında geçireceklerdir. Böyle bir ortamda yapılan hafta tatilinin, öteki işçiler ve liman ve şehir hatlarında çalışan gemi adamlarının hafta tatillerine benzemeyeceği ve onlar mertebesinde, bedeni ve ruhi bir dinlenme sağlayamayacağı açık ve seçiktir. İşte yasakoyucu, kısa yakın ve uzak sefer yapan gemilerde çalışan gemi adamları aleyhinde bulunan bu durumu, tekifi amacıyla, 854 sayılı Kanun m. 42/son fıkrasını sevketmiştir. Gerçekten böyle yapmasaydı, hem eşitliği sağlamamış, hem de hafta tatilini limanda evinde geçirenle, açık denizde ağır koşullarda yeterli dinlenme olanağından yoksun geçirenler arasındaki hizmet zorluğundan kaynaklanan farklılığı ödüllendirmemiş, eşit olmayan işlere eşit ücret vermiş olurdu. Böyle bir görüşün Anayasa, adalet, nefaset ve sosyal görüşlerle bağdaşmayacağı yönü ise ortadadır. Ve abesle iştigal edilemez.
O halde, 42/1. madde gereğince, haftanın tatilden önceki günlerinde, sürekli çalışmış, yani 6 gün fiilen çalışmış veya 2 ve 3. fıkralar gereği olarak çalışmış sayılmış gemi adamı, 1 gündelik tutarında hafta tatili ücreti alacaktır. Zira 42/1. maddede "Bu Kanununun uygulandığı gemi... "tabiri, son fıkrada sözü edilen kısa, yakın ve uzak seferdeki gemileri de kapsamaktadır. Kuşkusuzdur ki, 6 gün çalışma veya çalışmış sayılma unsuru gerçekleşmemişse m. 42/1 de yazılı hafta tatili ücretini alamaz. Ne var ki; olayda tatilden önceki 6 gün, sürekli çalıştığı konusunda ihtilaf olmadığından, bu hafta tatili ücretini alacaktır. Bundan başka 42/son fıkra uyarınca, gemi uzak seferde olduğundan ve hafta tatili bu sefer günlerine rastladığından, ayrıca bir gündelik tutarında hafta tatili ücreti alacaktır. Bu son fıkraya dayanan hafta tatili ücreti de, iş karşılığı olmaksızın ödenen bir paradır. İşin önemli yanı, 42. maddenin son fıkrasından önce gelen fıkralarında, hafta tatili ücreti ödenmesi için aranan öteki şartlar, örneğin hafta tatilinden önceki günlerde sürekli çalışma, yada çalışmış sayılma şartları aranmaksızın ödeme yapılacaktır. Bu çevrede, 42/1. madde gereğince, hafta tatili ücretinden yararlanamayan bir gemi adamının, 42/son maddedeki hafta tatili ücretinden faydalanması olasıdır. Fakat, gemi adamının çalışmaları kendisinin, hem 42/1, hem de 42/son fıkralardan yararlanmasını gerektirecek biçimde ise, her iki fıkra uyarınca, sonuçta 2 hafta tatili ücreti alacaktır. Nitekim, böyle bir durumda duraksamaya yer olmadığını vurgulamak için son fıkrada "... ayrıca bir gündelik tutarında hafta tatili ücreti ödenir" denilmiştir; Belirgindir ki buradaki "ayrıca" sözcüğünün anlamı, 42/1. maddeye göre ödenecek hafta tatili ücretinden ayrıca, 42/son maddeye göre de ödeme yapılacağını vurgulamaktır. Ve bu düzenleme biçimidir ki, tabiri caizse sistemi kemale erdirmekte, açık denizde seferde olan gemide çalışan gemi adamlarının bu ayrıcalı çalışma koşullarını, eşit işe eşit ücret verilmesi yolundaki anayasal kurala paralel olarak değerlendirerek, bunlara so~~l gereklere, iş düzenine, adalet ve nesafet kurallarına tamamen uygun ek bir imkan getirmektedir.
Bu itibarla, yerel mahkemenin direnme kararı örnek niteliktedir. Onanması gerekirken, yazılı gerekçelerle bozulmasına ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne karşıyım.