 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1988/903
K: 1989/105
T: 01.03.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "elatmanın önlenmesi ve tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Zile Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 18.3.1987 gün ve 208 - 149 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 18.12.1987 gün ve 10443 - 12630 sayılı ilamı : (... Yanlar arasındaki uyuşmazlık M.K.nun 661 ve 662. maddelerinde deyimini bulan komşuluk hukukundan kaynaklanmakta olup, davacı davada; davalının açtığı kuyudan gelen suların kendi taşınmazında zarara sebebiyet verdiğini ileri sürmüş bu suretle ortaya çıkan müdahalenin önlenmesinin ve uğranılan zarar karşılığınınödetilmesi istemiştir. Gerçekten davalının açtığı kuyudan akıtılan suların davacıya ait komşu taşınmazın bir kısım yeride sürekli birikim yaparak hoşgörü sınırını aşan zarara yol açtığı uzman bilirkişi raporuyla saptanmıştır. Ne varki raporda zararı giderici önlemlere işaret edilmemiş ve önlemlerin neler olabileceğine hiç değinilmemiştir. Bilindiği ve HUMK. nun 275. maddesinde ifade edildiği üzere hakim; hukuk mesleğinin gerektirdiği bilgiyle değil ancak özel ve teknik bilgilerin sonuçlarıyla çözüme ulaştırılabilecek konularda bilirkişi incelemesi yaptırmak zorundadır.
O halde konunun uzmanı olan bir bilirkişi aracılığıyla yerinde yeniden keşif yapılması uzman bilirkişiden taşınmazların niteliğine yöresel örfe ve bilimsel verilere göre zararı giderici önlem yada önlemlerin neler olabileceğini içeren ayrıntılı rapor alınması ve alınacak raporda önerilen önlem yada önlemlerden olaya en uygun düşenin ve adil olanına hükmedilmesi gerekirken mahkemece "... kuyu açılmak suretiyle vaki müdahalenin menine ve kuyunun kapatılmasına" denilmek suretiyle mülkiyet hakkının kullanılmasını engelleyecek sosyal ve ekonomik çıkarların tümüyle ortadan kaldırılması sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulması isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki karrada direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle dirennme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 1.3.1989 gününde BOZULMASINA, oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacının taşınmazı ile davalının taşınmazı sınır komşusudur.
Davalının kendi arazisi içinde fakat davacının taşınmazına yakın bir yerde kazdığı sulama kuyusu çukurluk meydana getirdiği, bu yüzden davacının tarlasında toprak kayması, göçme vukua geldiği, neticede kayan ve göçen kısım ziraat edilemez durum aldığı, hatta davacının taşınmazında miktar yönünden azalma bile olduğu, sınırların bozulduğu, hiç bir tereddüde mahal bırakmayacak şekilde anlaşılmaktadır.
Mahkemece mahallinde iki defa keşif yapılmıştır.
23.7.1985 tarihli uzman bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda dava konusu sulama kuyusu açılmasından mütevellit sınırları bozulan komşu tarlanın sınırlarının eski hale gelmesi için taş duvar örülmek suretiyle toprak dolgusu yapılarak mümkün olabileceği belirtilmiştir.
Maddi vakıaya uygun ve uyuşmazlığı kanuna göre çözümlemeye elverişli olan bu rapordan sonra yeniden keşif ve uzman bilirkişi dinlenmesine gerek olmadığı kanaatındayım.
Yerel mahkemenin davalının açtığı kuyunun etrafına taş duvar örülmek suretiyle davacının taşınmazındaki toprak kaymasının engellenmesine şeklindeki kararını isabetli bulduğundan hükmün onanması görüşündeyim.