 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1988/876
K: 1989/16
T: 25.01.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; EDİRNE 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 9.6.1987 gün ve 519-186 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 25.1.1988 gün ve 10879-380 sayılı ilamı: (... Dava, B.K.nun 18. maddesinde deyimini bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal isteğine ilişkin olup, gerçekten yanların ortak miras bırakanları anneleri Feride Karakurt'un sağlığında çekişmeli taşınmazların satış suretiyle davalı çocuklarına temlik ettiği sabittir. Somut olayda uyuşmazlık, temliki işlemin gerçek yönünden ne olduğu (bağış mı, yoksa gerçek satış mı olduğu) noktasından kaynaklanmaktadır. Bilindiği üzere, muvazaalı temlik iddiasına dayalı davalarda sağlık ve adil bir sonuca varılabilmesi, temlik yapan miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakılmayacak şekilde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bunu sağlıyabilmek ise, yanların iddia ve savunmalarında ileri sürdükleri delillerin eksiksiz olarak araştırılıp değerlendirilmesi ile mümkündür. Davalılar vekili, 5.3.1987 günlü dilekçede (... Davacının inşa ettirdiği ev için piyasaya borçlanması üzerine, borçlarının miras bırakan anne tarafından ödendiğini, davalı evlatlarından alınan satış parasından da davacı namına piyasaya ödeme yapıldığını...) bildirmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, böyle bir vakıanın kanıtlanması miras bırakanın asıl irade ve amacının ortaya kanulmasında elbette etkili olabilecektir. O halde mahkemece, davalılara 5.3.1987 günlü dilekçelerinde bildirdikleri maddi vakıa yönünden de delil gösterme olanağı tanınmalı gösterdikleri takdirde bu yöndeki delilleri dinlenilmeli ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Yerel mahkemenin 5.3.1987 günlü dilekçede ileri sürülen hususu yeterince araştırıp, değerlendirmeden noksan soruşturmayla yetinerek yazılı şekilde hüküm kurması doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 25.1.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.