 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1988/858
K: 1989/90
T: 15.02.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tescil ve el atmanın önlenmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Acıpayam Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 16.10.1987 gün ve 352-540 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 29.12.1987 gün ve 15988-16082 sayılı ilamı: (... Nizalı taşınmazların men'i müdahale davasının davacısı Halil Altın'ın miras bırakanı Ayşe'ye ait olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Tescil davasının davacıları olan Havva Ana ile Mustafa bu taşınmazların miras bırakan Ayşe tarafından kendilerine ölünceye kadar bakma akdi ile ve ayrıca satılıp devredildiğini ve zilyedliğinin teslim edildiğini ileri sürerek adlarına M.K.nun 639. maddesi uyarınca tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Ayşe'nin mirasçısı Halil ise 1981/85 esas sayılı dava ile 20 parça taşınmazın Ayşe'den kaldığını satış ve devrin söz konusu olmadığının bildirerek Mustafa'nın müdahalesinin men'ine karar verilmesini istemiştir. Dava dilekçesinin 5 ve 2 numarasında yazılı taşınmazlar hakkındaki men'i müdahale davasından Halil vazgeçmiş bulunmaktadır. Dinlenen bilirkişi ve tanık ifadelerine göre nizalı taşınmazların miras bırakan Ayşe'ye ait iken sağlığında tescil davalarının davacıları Havva Ana ve Mustafa'ya satıldığı bir kısmının ölünceye kadar bakma akdi ile davacılar adına Havva Ana'ya verildiğini zilyetliklerinin devir edildiği anlaşılmaktadır. 10.11.1979 tarihli ve 11.12.1979 tarihli senetler tanık ifadelerini doğrular nitelikte bulunmaktadır. 10.11.1979 tarihli 14 parça taşınmazın ölünceye kadar bakma hakkı ile davacılardan Havva Ana'ya devir edildiğine dair senet, bir aza onayının eksik olması nedeniyle H.U.M.K.nun 297. maddesinde de açıklanan şekle uygun değil ise de, tanık ifadeleri ile bu yön doğrulanmış olduğuna göre senedin eksik olması durumda bir değişiklik yaratmamıştır. Bu deliller gözönünde tutulmak suretiyle uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken delil durumuna aykırı biçimde men'i müdahale davasının kabulüne ve tescil davalarının reddine karar verilmesi Yasa'ya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve H.U.M.K.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/2. maddesi gereğince duruşma isteklerinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tapusuz taşınmaz mallarını da, tapulu taşınmazlarda olduğu gibi ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi ile verilebilmesi için sözleşmenin, 5.6.1977 gün ve 13-20 sayılı tevhidi içtihat kararına göre ve 13-20 sayılı tevhidi içtihat kararına göre, yasada öngörülen şekil kurallarına uygun olarak yapılması zorunludur.
Olayda, bu şekil koşulların uyulmadan bir sözleşme yapılmış olmakla beraber, geçersiz sözleşmenin öngördüğü yükümlülükleri taraflar sanki geçerli bir sözleşme varmış gibi ona bağlanarak iyi niyetle yerine getirmişlerdir. Hal böyle olunca, bakım alacaklısının mirasçıları murisinin ölümünden sonra sözleşmenin geçersizliğine dayanamazlar. O halde, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına bu nedenle uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 15.2.1989 gününde oyçokluğu ile karar verildi.