 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1988/855
K: 1989/130
T: 08.03.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Dava: Taraflar "şuf'a" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kartal Asliye 2. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 17.7.1987 gün ve 1985/ 660 - 1987/635 sayılı kararın incelenmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 19.1.1988 gün ve 1987/14901 - 1988/508 sayılı ilamiyle; (... Davacı (M.A.K.), müşterek paydaş olduğu 994 ada 11 parselde diğer paydaş (H.A)'un hissesini davacının yakın akrabası (A.K.)a' 10.5.1985 tarihinde satışını 27.6.l985 tarinde öğrenmesi ile önalım hakkını dava yolu ile kullanmak iştemiştir.
Davacı öğrendiğini ileri sürdüğü tarihe göre 23.7.1985 tarihinde (a.K.) hakkında dava açmış, dava devam ederken(A.K.)'a yönelterek sürdürmüştür. Davalı taraf diğer itirazları meyanında şuf'a hakkının, yasanın öngördüğü 1 aylık süre içerisinde kullanılmadığını; satışı, özellikle ilk alıcı (A.K.)'a yapılan satış günü öğrendiği; hatta kendisine, alması için teklif yapıldığını; bedelde anlaşamadıkları için davacının almak istemediğini ileri sürüp bu konuda tanık göstermişlerdir.
Davacı: Dinlenen davalı tanıklarından ilk satıcı (H.A.) savunmayı aynen doğrulamış, hem satıştan önce hem satış yapıldıktan hemen sonra hissesini satmak isteyip davalı (A.)' e sattığını davacıya söylediğini, böylece davacının aynı gün satıştan ve satış bedeli ile alcasından haberdar olduğunu açıkça ifade etmiştir. Bundan başka (M.M.) da aynı doğrultuda ifadede bulunmuş, alıcı (A.)'in kardeşi(H.K.) da vakıaya müstenid savunmayı doğrulamıştır. Bu ifadeler karşı davacı vekili 10.2.1987 günlü oturumda bir diyeceği olmadığını beyan etmiştir. Buna karşılık davacının dinlettiği tanıklar şuf'a olayını daha sonra öğrendiğine dair kanaat vermeye yeterli bir beyanda bulunmamışlardır. Bu delillerin birlikte değerlendirilmesinden davacının şuf'a hakkını kullanmısına imkan verecek şekilde satışı, satış tarihinde bildiği anlaşılmaktadır. Buna rağmen şuf'a hakkı bir aylık hak düşürücü süre içerisinde kullanılmamış, bu süre geçtikten sonra ilk alıcı (A.K.) hakkında 23.7.1985 tarihinde açılan dava ile kullanılmak istenmiştir. Bu durumda davanın süreden reddi gerekirken davalı tanıklarının sözlerine hiç bir değer verilmeden davanın kabul edilmesi yasaya ve delilleri durumuna aykırı düşmüştür.. gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıdıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı şuf'a davası açmış, yargılama sırasında davalı payını üçüncü kişiye satmış, davacı bu defa usulün 186ncı maddesi hükmünce davayı üçüncü kişiye yöneltmiştir. Toplanan delillerle davacının şuf'a hakkını ilk davalıya karşı süresinde kullanmadığı anlaşılmaktadır.Ne var ki, davalı yargılama sırasında payı üçüncü kişiye devretmiş, davacı da yasal süre içerisinde bir aylık şuf'a hakkına ilişkin süre geçirilmeden davayı usulün 186 nci maddesi uyarınca bu üçüncü kişiye yöneltmiştir. Burada şu husus belirtilmelidir ki ilk şuf'a davası süresinde açılmış bulunsaydı davacı ikinci şuf' hakkı nedeniyle ikinci dava birincinin devamı niteliğinde olacağından şuf' hakkı nedeniyle şufIa bedeli olarak ilk şuf'a bedeli esas alınacaktır. Olayda ilk dava süresinde olmadığına göre şuf'a bedeli esas alınacaktır. Devirde kötüniyet olmadıkça ikinci satıştaki bedel olarak kabul edilmelidir. Diğer taraftan şu husus doğaldır ki şuf'a bedelinde muvazaa iddiası herhalde dinlenilir. Bu durum karşısında sözü edilen üçüncü kişiye karşı şuf'a hakkı süresinde kullanılmış sayılacağından direnme bu gerekçe ile yerinde olmakla esasın incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle dosyanın 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 8.3.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.