 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1988/847
K: 1989/74
T: 08.02.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "şuf'alı payın iptali ve tescili" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 3. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 7.7.1987 gün ve 1987/6891 -8052 sayılı ilamı ile; (...Şuf'alı payın ilişkin olduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin tasarrufundaki yeri ve ona tekabül eden payı bir üçüncü şahsa starsa, satıcı zamanında o yerde hak iddia etmeyen davacının, tapuya pay satışı şeklinde yapılan işlem nedeniyle şuf'a hakkını kullanması MK.'un 2. maddesinde yer alan objektif iyiniyet kuralı ile bağdaşmaz. Kötüye kullanılan bu hak Kanunen himaye göremez. 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu hususun davanın her aşamasında ileri sürülmesi, hatta mahkemenin kendiliğinden nazara alması gerekir. Savunmanın tevsii bu gibi durumlarda söz konusu değildir. davanın bu bakımdan reddi gerekir.
Olayımızda: Şuf'alı payın ilişkin olduğu taşınmazın paydaşlar arasında fiilen taksim edildiği davacının belirli bir arazi kesimine bina yaparak burayı kullandığı, davalıları Pakize, Nesrin ve Mehmet I.'tan 32/A kapı no. sunu taşıyan dükkanı satın aldığı, ancak tapuda kat mülkiyeti kurulmadığı için arsa payı satışı şeklinde işlem yapıldığı anlaşılmıştır. Bu durumu bilen davacının taşınmazda yapılan işlemden yararlanarak şuf'a hakkını kullanması, yukarıda açıklandığı gibi iyiniyet kuralları ile bağdaşmaz. Bu cihet nazara alınarak sabit olmayan davanın reddi gerekirken kabul edilmesi usul ve yasaya aykırıdır. gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalılar Vekili
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 8.2.1989 gününde oybirliği ile karar verildi.