 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1988/626
K: 1988/790
T: 12.10.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "şuf'a" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çanakkale Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 2.3.1987 gün ve 1986/729 1987/118 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 23.9.1987 gün ve 6660 - 8813 sayılı ilamiyle; Davacı 24.10.1985 tarihinde paydaşlardan (Ö.)in davalıya pay satmış olduğunu, ancak bu satışı 13.11.1986 tarihinde öğrendiğini iddia ile 14.11.1986 tarihinde işbu davayı açmıştır. Davalı hak düşürücü sürenin geçirildiğini savunmuş, bu konuda şahitlerini dinletmiştir. Davacı vekili mukabil şahitleri olduğunu beyanla bunların dinlenmesini istemiş, mahkeme bu konuda olumlu olumsuz bir karar vermeden davayı bitirmiştir. Davacı tarafın mukabil delil ibrazına ve şahit ikamesine hakkı vardır. Bu itibarla gösterilecek davacı şahitlerinin dinlenmesi, tüm delillerin bir arada değerlendirilerek davanın çözümlenmesi gerekirken bundan zuhulle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Medeni Kanunun 659. maddesi hükmünce bir gayrimenkulun hissedarları onun şayi bir hissesini satın alan üçüncü şahsa karşı kanuni şuf'a hakkına haizdir.
Şuf'a hakkının kullanılmasını Yasa hak düşürücü bir süre ile sınırlamış olup, bu haksatıma ıttıla gününden itibaren bir ay içerisinde kullanılmalıdır. Ittıladan amaç satım konusu, bedeli ve koşullarına ıttıladır. Şuf+a hakkını kullanan kişi hakkı ıttıla tarihinden itibaren bir ay içerisinde kullandığını ispat yükümlülüğü altında değildir. Şuf'a hakkını kullanan süresi içerisinde bu hakkı kullandığını iddia eder, karşı taraf sürenin geçirildiğini ileri sürüyorsa sürenin geçirildiği konusunda isbat yükü davalıya yani aleyhine şuf'a hakkı kullanılan tarafa düşer. Sürenin geçirildiği hakkında davalı, tanık dinlettiği takdirde davacı da kuşkusuz karşı delil göstermek hakkını haizdir. Bu savunma hakkının doğal sonucudur. Olayda davalı hak düşürücü sürenin geçirildiğini iddia etmiş, bu konuda şahitlerini dinletmiştir. Davacı vekili mukabil şahitleri olduğunu beyanla bunların dinlenmesini istemiş, 3.2.1987 günlü liste ile şahitlerini bildirmiştir. Mahkeme bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar vermeden davayı bitirmiştir. Bu durumda davacı şahitlerinin de dinlenmesi, tüm delillerin bir arada değerlendirilip sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri erilmesine, 12.10.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.