Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1988/286
K: 1988/642
T: 24.06.1988

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Taraflar arasındaki "tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Ankara 7. Sulh Hukuk Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair verilen 16.3.1987 gün ve 1986/662-1987/238 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesin'in 14.10.1987 gün ve 7369-9806 sayılı ilâmıyle; (...Davacı, akde dayanarak ihtiyaç nedeniyle açtığı tahliye davasını takip etmemiş, 16.4.1986 tarihinde mürecaata bırakmıştır. 16.5.1986 tarihinde, 6570 sayılı Yasanın 7/d maddesindeki süreden yararlanarak temyize konu iş bu davayı tarafları, sebebi ve konusu aynıdır. ilk dava sonuçlanmadan ikinci dava açıldığına göre derdestlik itirazı yerindedir. İlk davanın akde göre, ikinci davanın 6570 sayılı Yasanın 7/d maddesine göre açılmış olması önem taşımamaktadır. Bu bakımdan derdestlik itirazının kabulü ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek gerekirken bundan zuhulle yazılı şekilde hüküm tesisi usuûl ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
   Temyiz eden: Davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek, direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
 
KARAR : Davacının 6570 sayılı Yasanın 7/d maddesine dayanarak açtığı dava mahkemece kabul olunmuş, karar; Özel Dairece, davacının daha önce açıp mürecaata bıraktığı dava karşısında ileri sürülen derdestlik itirazının kabulü gerektiği nedeniyle bozulmuşk, mahkeme önceki karada direnmiştir.
Derdestlik itirazı, auçılan davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açılmış olupta görülmekte bulunduğu yolundaki itirazdır. Temyize konu olayda önemli olan husus açılıpta müracaata bırakılan dava ile temyize konu olan davanın aynı olup olmadığı sorunudur. Derdestlik açısından aynı dava olma koşulları, maddi anlamda kesin hüküm olma koşulları ile birlik gösterir. Fark olarak sadece kesin hükümde önceki davanın kesinleştiği, derdestlik itirazında ise önceki davanın bakılmakta olduğu ileri sürülür.
Olayda önceki dava, davacı tarafından davalı aleyhine ihtiyaç ileri sürülerek 6570 sayılı Yasanın 7/c maddesine, temyize konu dava ise gene ihtiyaç ileri sürülerek aynı Yasanın 7/d maddesine dayanılarak açılmıştır. Kesin hüküm koşullarından taraf ve müddeabih birliğinin varlığı tatışmasızdır.
Burada uyuşmazlığın çözümünde önemli unsur dava sebeplerinin aynı olup olmadığı hususudur. Kesin hüküm koşullarının tayininde, dava sebebi dava dilekçesinde ileri sürülen maddi vakıaların tümüdür. O halde, dava sebebi açısından maddi vakıalar değerlendirilirken bunlardan sadece belirli bir kısmı dikkate alınamaz. Olayda az önce de açıklandığı gibi, davacı müracaata bıraktığı ilk davayı kira sözleşmesine dayanarak, sözleşmenin sona eriş tarihini dilekçede açıklayarak, ihdiyacını da ileri sürmek suretiyle 6570 sayılı Yasanın 7/c maddesine göre açmıştır. Temyize konu bu davayı ise, dava dilekçesinde taşınması iktisap ettiğini belirterek, iktisap tarihini de açıklamak suretiyle aynı Yasanın 7/d maddesine göre altı aylık süreye de uyarak açmıştır. Bu maddi vakıalar yukarıda açıklanan hukuki esaslar uyarınca değerlendirildiğinde, maddi olayların tümü itibariyle ayniyet mevcut olmadığından hukukkî sebep birliğinden kesin hüküm koşullarının ve dolayısıyla derdestlik koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemez.
Bu nedenle direnme uygun bulunduğundan, işin esasının incelenmesi için dosyanın özel Daireye gönderilmesi gerekir.
 
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle direnme uygun bulunduğundan dosyanın işin esası incelenmek üzere 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine,24.6.1988

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


gününde oyçokluğu ile karar verildi.
 
KARŞI OY YAZISI
Davacılar, davalı aleyhine açtıkları iki ayrı tahliye davasında aynı olaylara dayanmışlardır. Bu maddi olaylar için ayrı ayrı Yasa hükümlerinin uygulanmasının istenmesi derdestlik ilk itirazının reddini gerektirmez. Çünkü, ayrı ayrı açılan tahliye davalarına ilişkin dava dilekçelerinde değişik maddi olaylar ileri sürülmemiştir. Yargıtay'ın kökleşen uygluamasına göre derdestlik itirazı yerinde olduğundan yerel mahkeme kararının bozulması düşüncesiyle çoğunluk gerekçesine katılmıyorum.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini