 |
T.C
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E: 2004/13-342
K: 2004/353
T: 09.06.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- SÖZLEŞMENİN İFA EDİLECEĞİ YER
- YETKİ
1076 s. HUMK/10
818 s. BK/73
Taraflar arasındaki "sözleşmenin feshi işleminin iptali-alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya Asliye 4. Hukuk Mahkemesince dava dilekçesinin yetki yönünden reddine dair verilen 11.6.2001 gün ve 347-471 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 6.1.2003 gün ve 2002/13146-2003/175 sayılı ilamı ile; (Davacı, Kasım 1993 tarihinden bu yana Eczacılık yaptığını; davalı Emekli Sandığı ile en son 1.4.2000 tarihli sözleşme düzenlendiğini, sözleşme devam ederken gerçeğe aykırı faturaların sandığa gönderildiği gerekçesiyle sözleşmenin 7 yıl süre ile fesh edildiğinin kendisine bildirildiğini yapılan fesih işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek davalı kurum tarafından tesis olunan fesih işleminin iptali ile ödenmeyen 5.455.465.000 TL ilaç bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, yetkili mahkemenin Ankara Asliye hukuk Mahkemesi olduğunu beyanla yetki itirazında bulunmuş, esas yönden de davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, istek halinde dosyanın Ankara Asliye Hukuk Mahkemecince gönderilmesine karar verilmiştir. Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık; taraflar arasında düzenlenen ilaç satış sözleşmesinden kaynaklanan sözleşmenin feshi işleminin iptali ve ödenmeyen ilaç bedelinin tahsili isteğine ilişkindir. Her ne kadar HUMK. da ki genel kurala göre davanın davalının ikametgahı mahkemesinde açılacağı kabul edilmiş ise de, HUMK.nun 10. maddesi uyarınca aynı zamanda sözleşmenin icra olunacağı yer mahkemesinde de açılabileceği kabul edilmiştir. Ayrıca sözleşmede yetki kuralı kararlaştırılması da genel ve özel yetkili mahkemenin yetkisini ortadan kaldırmaz. Sözleşmenin icra mahallinin Konya olduğu toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece yetki itirazının reddine karar verilerek işin esası incelenmeli ve ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, dava dilekçesinin yetki yönünden reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, taraflar arasındaki ilaç satış sözleşmesinin feshine ilişkin davalı işleminin iptali ve ödenmeyen ilaç bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, taraflar arasında, davalı Kurum mensuplarına ait reçetelerin davacının eczanesince karşılanması konusunda 01.01.2000 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere sözleşme düzenlendiğini; davalı Kurumun, davacıya gönderdiği 29.03.2001 günlü yazıyla, müfettiş soruşturması sonucunda düzenlenen rapora dayanmak suretiyle, emekli kişiler adına düzenlenen gerçeğe aykırı yatan hasta reçetelerinin kendisine fatura edildiği gerekçesiyle sözleşmenin yedi yıl süreyle feshedildiği yolunda bildirimde bulunduğunu; bu fesih işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, feshe gerekçe yapılan sahte fatura tanzimi konusunda herhangi bir yargı kararı bulunmadığını, davacı tarafından karşılanan reçetelerin tüm şekil unsurlarını taşıdıklarını, ileri sürmüş ve davalının sözleşmenin feshine ilişkin işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunun tespitiyle iptaline, ödenmemiş fatura bedellerinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu'nun 1. maddesine göre, davalı Kurumun ikametgahının Ankara'da olduğunu, öte yandan, taraflar arasındaki sözleşmenin dayanağını oluşturan 2000 Yılı Bütçe Uygulama Talimatında da, ihtilaf halinde Kurumun bulunduğu yer mahkemelerinin yetki olacağına dair hüküm yer aldığını, bu durumda hem HUMK. nun 9. maddesi ve hem de sözleşmedeki yetki kuralı uyarınca davaya bakma yetkisinin Ankara Mahkemelerine ait olduğunu ileri sürerek yetki itirazında bulunmuş, ayrıca esasa ilişkin cevaplarını da bildirmiştir.
Yerel Mahkemece verilen; gerek davalı Kurumun Genel Merkezinin Ankara'da olması karşısında HUMK.nun 9. maddesi ve gerekse sözleşmedeki yetki kuralı uyarınca davaya bakma yetkisinin Ankara Mahkemelerine ait bulunduğu gerekçesine dayalı, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine (Mahkemenin yetkisizliğine) dair karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.
Konya'da eczane işleten davacı eczacı ile, davalı Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü arasında, davalı Kurum mensuplarına ait reçetelerin karşılanması konusunda 01.01.2000 tarihli sözleşmenin düzenlendiği; bu sözleşmenin dayanağını oluşturan ve sözleşmede açıkça atıf da yapılan, Maliye Bakanlığı ile Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti arasındaki "Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliği" uyarınca kurum mensuplarının eczanelerden temin edecekleri ilaçlarla ilgili olarak kurumlarla eczaneler arasında yapılacak anlaşmalara dair, 20.03.2000 günlü Resmî Gazete'de yayımlanan Protokolün "İHTİLAF" başlıklı bölümünün 1. maddesinde, uyuşmazlıkların çözümünde davalı Kurumun bulunduğu yer mahkemelerinin yetkili olacağına dair hükmün yer aldığı, çekişmesizdir.
Yine, davalı Kurumun merkezinin (ikametgahının) Ankara'da bulunduğu da uyuşmazlık konusu değildir.
Bu noktada, yetkili mahkeme konusundaki yasal düzenlemelere ilişkin şu açıklamaların yapılmasında yarar görülmüştür:
HUMK.nun 9. maddesi, tersine bir yasa hükmü olmadıkça, her davanın, açıldığı tarihte davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde görüleceğini öngörmektedir. Bu hükme göre, genel yetkili mahkeme, davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir.
10. maddede ise, sözleşmenin ifa edildiği veya davalı ya da vekilinin dava tarihinde orada bulunması kaydıyla, sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinde dahi dava açılabileceği belirtilmiştir. Bu hüküm, özel yetkiye ilişkin bir düzenlemeyi içermektedir.
Yasa'nm 22. maddesinde, tarafların yetki sözleşmesi yapmak suretiyle yetkili olmayan bir mahkemenin yetkisini kabul edebilecekleri belirtilmiştir.
Görülmekte olan davada, hem taraflar arasındaki sözleşmenin feshine yönelik davalı işleminin hukuka aykırı olduğunun tespiti ile iptali ve hem de, davalının aynı gerekçeyle ödemediği ilaç bedellerinin ödetilmesi istenilmiştir.
Davacının bu isteklerinin, sonuç itibariyle, davalının feshettiği sözleşmenin aynen ifasına yönelik olduğu açıktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.10.1966 gün ve esas: T/302, Karar: 279 sayılı kararındaki kabulün ters anlamından da anlaşılacağı üzere, bir tarafça haksız şekilde feshedildiği ileri sürülen sözleşmenin aynen ifasının diğer tarafça istenildiği hallerde, Borçlar Kanunu'nun 73/1 ve HUMK. nun 10. maddeleri uygulama alanı bulur. Eş söyleyişle, hem sözleşmenin aynen ifasının ve hem de o sözleşmeden kaynaklanıp alacaklının ikametgahında ödenmesi gereken bir alacağın ödetilmesinin istenildiği bir dava, B.K. nun 73. ve HUMK. nun 10. maddelerine dayalı olarak, davaya konu sözleşmenin ifa edileceği (ve o sözleşme uyarınca alacağın ödenmesi gereken, alacaklının ikametgahının bulunduğu) yer mahkemesinde açabilir. Zira, sözleşmenin aynen ifasının istenildiği bir dava, sözleşmeden kaynaklanan bir davadır. Öğreti de aynı yöndedir (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Ciltl, sh: 449).
Önemle vurgulanmalıdır ki, tarafların sözleşmede yetkili mahkemeyi kararlaştırmış olmaları, HUMK. nun 9. maddesi uyarınca genel yetkili olan ve 10. maddedeki kural gereğince özel yetkili bulunan mahkemelerin yetkilerini kaldırmaz. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede (Yasa veya sözleşme gereğince özel yetkili mahkemelerin birden çok olduğu durumlarda bunlardan birinde) açılabilir.
Yetkiye ilişkin bu yasal hükümler karşısında somut olay değerlendirildiğinde:
Somut olayda, davalının ikametgahı Ankara'da bulunduğundan, genel yetki kuralı uyarınca Ankara Mahkemeleri yetkili olacaktır. Ayrıca, taraflar, Ankara Mahkemelerinin yetkili olacağını sözleşmede kararlaştırmış; bu yönde yetki sözleşmesi yapmışlardır. Böylece, gerek HUMK. nun 9. maddesindeki genel yetki kuralı ve gerekse taraflar arasındaki yetki sözleşmesi uyarınca, davaya bakma yetkisi Ankara Mahkemesine aittir.
Ne var ki, HUMK.nun 10. maddesi, ifa yeri mahkemesinin de yetkili olacağına ilişkin bir özel yetki kuralı getirmiştir.
Yukarıda açıklanan şekilde, somut olayda, sözleşmenin aynen ifası istenildiğinden ve sözleşmenin ifa yeri de Konya olduğundan, davacının HUMK.nun 10. maddesindeki kurala dayanarak eldeki davayı açtığı Konya Asliye Hukuk Mahkemesi, davaya bakma yetkisine sahiptir.
Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece, aynı gerekçeye dayalı Özel Daire bozma kararma uyulmak gerekirken, olaya uygun düşmeyen gerekçelerle direnme kararı verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 09.06.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.