 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 2004/9-20
K: 2004/37
T: 17.02.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Cumhuriyeti, askeri kuvvetleri ve emniyet muhafaza kuvvetlerini neşren tahkir ve tezyif etmek suçundan sanık Bülent Demirel'in Devletin askeri kuvvetlerini ve emniyet muhafaza kuvvetlerini neşren tahkir ve tezyif etmek suçlarından beraatına; Cumhuriyetin manevi şahsiyetini neşren tahkir ve tezyif etmek suçundan ise 5680 sayılı Yasanın 16/2. maddesi delaleti ile 4744 sayılı Yasa ile değişik TCY.nın 159/1. ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 1.732.114.800 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, bu cezasının 647 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca birer ayarayla 10 eşit taksitle tahsiline ilişkin Beyoğlu 2. Ağır Ceza Mahkemesince 18.04.2002 gün ve 318-132 sayı ile verilen hükmün sanık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 16.12.2002 gün ve 2421-2485 sayı ile;
"TCK.nun 2. maddesi gözetilerek hükümden sonra yürürlüğe giren 4771 sayılı Yasanın 2. maddesinin (A) bendi ile TCK.nun 159. maddesine eklenen fıkra hükmü uyarınca sanığın hukuki durumunun yeniden ele alınıp değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması" gerekçesiyle hükmün diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 30.04.2003 gün ve 9-76 sayı ile; "Maddeye eklenen fıkra hükmü maddenin özünde ya da suçun unsurlarında herhangi bir değişiklik ya da yenilik öngörmemektedir. Sadece Avrupa Birliğine girme koşullarını tamamlama çabası içerisinde olan ülkemize en çok yöneltilen düşünce ve ifade özgürlüğünün kısıtlandığı iddialarının önünü kesmek amacı ile uygulamacılara suçun unsurlarının saptamada titizlik göstermelerini emretmektedir.
Eleştirinin hakaret boyutuna ulaşmadıkça cezayı müstelzim olmadığı kuşkusuzdur. Bu dıurum TCK.nun 159. maddesi metninde zaten vardır. Bu sebeple 4771 sayılı Yasayla maddeye eklenen fıkra olmadan da uygulama aynı idi, sonra da aynı olacaktır. Mahkememizce sanığın zaten eleştri sınırını aşan ve hakaret suçunu oluşturan eylemi cezalandırılmıştır." gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.
Bu kararın da sanık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının "bozma" istekli 31.12.2003 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın Cumhuriyeti neşren tahkir ve tezyif etmek suçudan cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, TCY.nın 159. maddesinde hükümden sonra 4771 sayılı Yasa ile yapılan değişikliğin sanığın hukuki durumunu
etkileyip etkilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Yerel Mahkemece hüküm kurulmasından sonra 03.08.2002 tarihinde kabul edilip, 09.08.2002 günlü Resmi Gazetede yayımlanarakyürürlüğe giren 4771 sayılı Yasanın 2 inci maddesinin (A) bendi ile TCYnın 159 uncu maddesine, "1. fıkrada sayılan organları veya kurumları tahkir ve tezyif kastı bulunmaksızın, sadece eleştirmek maksadıyla yapılan yazılı, sözlüveya görüntülü düşünce açıklamaları cezayı gerektirmez" şeklinde bir fıkra eklenmiştir.
Yine, direnme kararından sonra, 07.08.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4963 sayılı Yasanın 1. maddesi ile TCYnın 159. maddesinin 1. fıkrasında yer alan yaptırım ve daha önce 4771 sayılı Yasa ile eklenen son fıkra hükmü yeniden değiştirilmiştir.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlığın niteliği ve uygulanacak yaptırımın süresinin değişmesi nazara alındığında sanığın hukuki durumunun TCYnın 2 nci maddesi gereğince bu yeni düzenlemeler çerçevesinde Yerel Mahkemece yeniden ele alınıp, değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla Yerel Mahkeme direnme hükmünün diğer yönleri incelenmeksizin öncelikle bu nedenden dolayı bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 17.02.2004 günü tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.