Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 2004/8-30
K: 2004/49
T: 24.2.2004

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


  • ŞARTLA SALIVERME
  • PARA CEZASININ HÜRRİYETİ BAĞLAYICI
  • CEZAYA ÇEVRİLMESİ
  • CEZALARIN MAHSUBU
İçtihat Özeti: Para cezasıyla cezalandırıldığı suçtan dolayı tutuklu veya gözaltında kalmış bulunan hükümlünün para cezasını ödememesi halinde, 'para cezasıinceleme tarihinde 647 sayılı Yasanın 5. maddesinde belirtilen miktarlar üzerinden hapse çevrilip, 647 sayılı Yasanın 19 ve Ek 2. maddesi uyarınca koşullu salıverilme süresi saptandıktan sonra, bu süre üzerinden TCY.nın 40. maddesi uyarınca mahsup işlemi yapılmalıdır.
Gaziosmanpaşa 3. Asliye Ceza Mahkemesince 2:11.2000 gün ve 733-631 sayılı ilam ile 6136 sayılı Yasanın 13/1, 647 sayılı Yasanın 4, TCY.nın 72, 456/1,457/1,51/1,647 sayılı Yasanın 4,5 ve TCY.nın 72. maddeleri uyarınca toplam 1.749.150.000 lira ağir para cezası ile cezalandırılmasına karar verilen hükümlü Osman hakkındaki hükmün, Özel Dairece 6.3.2002 gün ve 12704-2425 sayı ile onanmak suretiyle kesinleşmesi ve hü., kümlünün yasal süresi içerisinde para cezasını ödememesi üzerine, Gaziosmanpaşa C. Savcılığına para cezası hapse tahvil edilmiş, tutuklu kalınan sürenin cezasının1/2'sini karşılayıp karşılamadığı konusunda mahkemesinden
karar isteminde bulunulması üzerine, Gaziosmanpaşa 3. Asliye Ceza Mahkemesince 28.2.2003 gün ve13 sayi ile gözaltı ve tutuklulukta geçen sürelerin para cezasından dönüştürülen hapis cezasının 1/2'sini karşıladığı görüşü ile şartla tahliye yönünden ilamın infaz edilmiş sayılmasına karar verilmiş, bu karara yönelik itiraz ise Eyüp 1. Ağır Ceza Mahkemesince 8.4.2003 gün ve 241 sayı ile kabul edilerek toplam para cezasından tutukluluk ve gözaltında geçen 46 günün mahsubu ile kalan 951.543.396 liranın 647 sayılı Yasa hükümleri uyarınca infazına karar verilmiştir.
Eyüp 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 8.4.2003 gün ve 241 sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığınca yazılı emir isteminde bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 28.10.2003 gün ve 8178-5389 sayı ile;
"Ödenmeyen para cezasının hapis olarak infazında, Ceza Infaz Tüzüğünün 92/son maddesi uyarınca şartla salıverilme hükümlerinin uygulanacak olması karşısında ve bu nedenle tutuklulukta geçen 46 günlük sürenin cezaevinde geçmesi gereken hapis cezasını karşıladığının anlaşılmış bulunmasınedeniyle Gaziosmanpaşa 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.2.2003 gün ve 2003/13 D.iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesinde isabet bulunmadığından Eyüp BirinciAğır Ceza Mahkemesinin 8.4.2003 tarih ve 2003/241 D.iş sayılı kararının (BOZULMASINA), ortadan kaldırılmasına, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına" karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığınca 10.2.2004 gün ve 128766 sayı ile;
"Öğretide ve uygulamada. infazda kazanılmış hak ilkesinin uygulanamayacağı ve para cezasından dönüştürülen hürriyeti bağlayıcı cezalarda koşullu salıverilme hükümlerinin uygulanması gerektiği büyük bir çoğunlukla kabul edilmektedir.
Öte yandan, uygulamada TCY.nın 40. maddesinde koşulları açıklanan mahsup işlemi koşullu salıverilme hükümlerinden önce temelcezadan yapılmakta bundan sonra kalan ceza üzerinden koşullusalıverilmeye ilişkin indirimler dikkate alınmaktadır. Örneğin, süreli bir hürriyeti bağlayıcı cezanın çektirilmesi sırasında önce tutuklulukta geçen süre mahsup edilerek kalan süre hükümlünün ınfaz kurumuna alındığı tarih üzerine eklenmek suretiyle bi hakkın tahliye tarihi bulunduktan sonra koşullu salıverme hükümlerine göre hesaplanacak indirim süreleri bu tarihten indirilerek koşullu salıverilme tarihleri hesaplanmaktadır.
Dolayısıyla tutuklulukta geçen süre koşullu salıverilme hükümlerinden uygulanır ilkesinden ayrılmayı gerektirir bir neden bulunmamaktadır. Bu ilke gereğince, uygulamada tutuklulukta geçen süre para cezasına dönüştürüldükten sonra verilen para cezasından mahsup edilmekte geri kalan ve ödenmesi gereken bu miktar için hükümlüye ödeme emri çıkartılmaktadır. 647 sayılı Yasanın 5/7. maddesi uyarınca hapse dönüştürülecek ceza ödeme emrinde yer alan Ne ödenmesi gereken ceza olduğu ortaya çıkmaktadır.
Yüksek Yargıtay'ın bir çok içtihadı da bu görüşüdoğrulamaktadır. Örneğin:
Yüksek Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 28.10.2003 gün ve 80705388 sayılı kararında: "Hükümlünün tutuk kaldığı 38 günlük süre, 647 sayılıKanunun 5. maddesi uyarınca günlüğü 17.340.000 liradan paraya çevrilerek bulunan 658.920.000 liranın, temel ceza olan 1.050.250.500 liradan düşüldükten sonra geriye kalan 391.330.500 liranın 647 sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince günlüğü 17.340.000 liradan hapse çevrilmek suretiyle infazın yerine getırilmesi gerektiği gözetilmeksizin itirazın kabulü yerine, eksik infaza yol açacak şekilde itirazın reddine karar verilmesi kanuna aykırıdır" ve yine Yüksek Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 29.5.1997 gün ve 5886/5976 sayılı kararında: "İnfaz işlemlerinde müktesep haktan söz edilemeyeceğinden, fazladan çektirilen hürriyeti bağlayıcı cezanın 647 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca para cezasına çevrilmesinden sonra infazı gereken ağır para cezasından indirim yapılarak arta kalan para cezası ödenmediğinin belirlenmesi halinde hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürülerek infazın yapılması gerekeceğine, Dairemizin 5.10.1994 gün ve 8389/11821 .sayılı örnek kararında bu görüş doğrultusunda bulunduğu" görüşüne yer verildiği" gerekçeleri ile itiraz yasa yoluna başvurularak Özel Daire kararının kaldırılıp, yazılı emirle bozma isteminin reddine karar verilmesi isteminde bulunulmuştur.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
Özel Daire ile Yargıtay G. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, hapis cezasından muhavvel ağır para cezasıyla mahkum edilip, bu suçun.yargılaması sırasında tutuklu kalan birkişinin hükümlendirildiği para cezasını ödememesi nedeniyle mahkumiyethükmü infaz edilirken, yerine getirmenin dolayısıyla mahsup işleminin,
1- Tutuklu kalınan süre 647 sayılı Yasanın 5. maddesindeki ölçütlere göre para cezasına çevrilip hükümdeki para cezasından indirilmek suretiyle
2- Yoksa hükümdeki paracezası aynı ölçüttere göre hapis cezasına çevrilip tutuklu kalınan süre nazara alınmak suretiyle mi, yapılacağına ilişkindir.
Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir hukuki sonuca ulaşllabilmesi için, mahsup ve tutuklama kavramları ile mahsup kurumumm hukuki gelişimi, mahsup konusunda kabul edilen sistemler, bu konudaki yasal düzenlemeler, yargısal uygulamalar ve öğretideki görüşlerin irdelenmesi gerekmektedir.
Tutuklama, ceza yargılamasının güvenli yürümesini ve amacına erişmesini sağlamaya yönelik ve yargılama hukuku açısından zorunlu hallerde hakimin verdiği karara dayanan bir önlemdir. Yargılamadaki amaca göre önleyjci bir koruma önlemi olduğu kadar kişi özgürlüğünü kısıtlayan bir içerikde taşımaktadır. Bu nedenle mukayeseli hukukta, sistemler ve sistemlerin dayandığı prensipler farklı olmakla birlikte, kendisine ceza verilmiş olan şahsın, bu cezasından daha önce sınırlandırılmış özgürlük sürelerinin indirilmesi kabul edilmiştir. Mevkufiyetin (tutukluluğun) mahsubu dıarak adlandırılan bu kurumdan amaç, kendisine ceza verilmiş mahkumun bu cezasından daha ewel çekilmiş, özgürlüğü sınırlayıcı önlemler nedeniyle özgürlüğünden yoksun kaldığı sürelerin tamamen veya kısmen indirilmesinden ibarettir.
Mahsup konusunda mukayeseli hukukta dört sistem kabul edilmiş olup, bunlardan birincisi, her türlü indirmeyi reddeden politik (siyasi) sistem, bu' sistem taraftarlarına göre, tutuklama soruşturmanın mecburiliğinin. zaruri bir sonucuolduğundan kişi, daha sonra suçu sabit olsun veya olmasın, tazminat veya mahsup yollarına sapmaksızın bu duruma katlanmalıdır.
Kusursuz tutukluluğun mahsubunu kabul eden ikinci sistemde, hakim tarafındanfailin kusuru olmaksızın tutuklulukta geçen süre mahkumiyetten mahsup edilecek, failin kusuru ile geçen süre .ise mahsup edilmeyecektir.
Mahsubu hakimin takdirine bırakan üçüncü sistemde, mahsup konusunda hakime takdir yetkisi verilmiş olup, hakim sanığın ve koğuşturmanın gösterdiği özelliklere göre tutuklulukı:;üresini kısmen veya tamamen cezadan mahsup edecek veya mahsubu red edecektir.
Hukuki sistem olarak da adlandırılan mahsubun mecburiliği sisteminde ise, mahkumun tutuklu kaldığı tüm süreler verilen cezadan mahsup edilecektir. Bu sisteme göre, mahkum kurusu ile tutuklu kalmış olsa dahi, tutukluluk süresinin verilen cezadanindirilmesi zorunludur. Bu sistemde yargıcın görevi, indirim yapılması için gerekli yasal koşulların doğup doğmadığını kontrol, doğmuş ise yapılan indirimin hesabında hata yapılıp, yapılmadığını denetlemekten ibarettir.
Ceza Yasamız 40. maddesinin 1. fıkrasında, "hüküm kesinleşmeden önce meydana gelentutukluluk ceza mahkumiyetlerindeq inçlirilir, hükmü ile mahsubu n mecburiliği (hukuki) sistemi kabul etmiş, benzer düzenlemelere,
1632 sayılı Askeri Ceza Yasasının 177 ve 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Yasasının 251/1 maddelerinde de yer verilmiştir.
Mahsubun hukuki niteliği hakkında, bu kurumun cezanın hafifletilmesi nedenlerinden biri olduğu, evvelce çekilmiş bir ceza olduğu, hususi af olduğu konusunda çeşitli görüşler bulunmakta ise de mahsup, suçlu olduğu henüz kesin olarak bilinmeyen kişilerin Özgürlüklerinden yoksun bırakılmasıdolayısıyla ortaya çıkan haksızlıkları gidermek için başvurulan ve kişisel özgürlükleri anayasal düzeyde güvence altına alan, öneliyici amaçlarla yoksun bırakılan özgürlüğün iadesi için kabul edilen hukuki bir kurumdur (İçel,. Kayıhan, Mevkufen Geçen Müddetin Mahsubu, sh. 571 vd, Centel, Nur, Ceza Muhakemesi Hukukunda Tutuklama ve Yakalama, sh. 211 vd, Gölcüklü, Feyyaz, Ceza Davasında Şahıs Hürriyeti, sh. 161. vd.).
Ancak buradaki mevkufiyet (tutukluluk), teknik anlamda, tutuklama müzekkeresine dayanılarak özgürlüğün sınırlandırılması anlamındadar yorumlanmayıp, "bir suç dolayısıyla suçlunun hürriyetinin sınırlandırılması mahiyetfhde ve o maksatla geçirdiği süre" şeklinde geniş yorumlanmalı, yasalarda aksine bir düzenlemenin bylunmadığı hallerde, (örneğin CYUY.nın 404/2. maddesi) kesin hükümden önce sanığın özgürlüğünü sınırlandırılması sonucunu. doğuran ,tüm süreler şeklinde anlaşılmalıdır. Nitekim bu husus, Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 11.10.1993 gün ve 103-101 sayılı kararında, "iş lenen bir suç sebebiyle maruz kalınan her türlü özgürlüğü kısıtlayıcı sürelerin
niteliğine bakılmaksızın hükümlülük süresinden indirilerek cezanın infazının yapılması gerekmektedir" şeklinde açıklanmıştır.
(Görüldüğü gibi, TCY.nın 40. maddesi uyarınca, mahkumiyet hükmü ke.sinleşmeden önce gerçekleşen tutukluluk veya özgürlüğün kısıtlanması sonucunu doğuran tüm süreler ceza mahkumiyetinden indirilecektir.
TCY.nın 40. maddesinin son fıkrasında; "Eğer yalnız cezayı nakdi tertip olunmuş ise tenzil, 19'uncu maddedeki hesaba göre yapılır" hükmü ile para cezası tayininde mahsubun nasıl yapılacağı belirtilmiştir.
TCY.nın 19. maddesinin Resmi Gazetede yayınlanan ilk metninde; "bir liranın bir gün hapse tahvilolunacağı ve mahsup kalınan her gün için bir lira indirim" yapılacağına ilişkin 2 ve 4. fıkralardaki miktarlar, 11.6.1936 gün ve 303.8 sayılı Yasa değişikliği ile de 3. ve 5. fıkralar olarak aynen korunmuş, 10.6.1949 gün ve 5435 sayılı Yasa ile3 liraya çıkarılmıştır. TCY.nın 19. maddesinin 2-9. fıkralarındaki infaza yönelik bu düzenlemeler 13.7.1965 gün ve 647 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesi ile, anılan Yasanın 5. maddesinin de aynı konuları düzenlemesi karşısında uygulanırlığını yitirmiş, 7.12.19.8.8 gün ve 3506 sayılı Yasanın 10. maddesi ile de 5435 sayılı Yasanın yürürlükten kaldırılması sonucu bu fıkraların da yürürlükten kalktığı kabul edilmiştir.
Para cezalarının tarifi, tesbiti ve yerine getirilmesi başlığını taşıyan 647 sayılı Yasanın 5. maddesinde, 3.5.1973 gün ve 1712 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle "ödenmeyen para cezalarında bir gün 10 lira sayılmak üzere hükümlünün, hapsedileceği, 10 liradan aşağı hükmolunan para cezalarının bir gün hapse çevrileceği ve mahpus kalınan her gün için 10 lira indirileceği" kuralı getirilmiş, maddenin 6 ve 9. fıkralarındaki bu miktarlar 12.6.1979 gün ve 224.8 sayılı Yasa ile "1003, 2.8.7.1999 gün ve 4421 sayılı Yasa ile de her yıl yeniden değerleme oranının arttırılmak üzere "3.000.000" lirayaçıkarılmıştır. Bu hüküm uyarınca arttırılan miktarlar, 2000 yılında 4.563.000, 2001 yılında 7.11.8.000, 2002 yılında 10.904.000, 2003 yılında 17.337.000, 1.1.2004'den itibaren de 22.278.000 -liraya yükseltilmiştir. .
Görüldüğü gibi, gerek doğrudan, gerekse 647 sayılı Yasanın 4. maddesi hükmü uyarınca özgürlüğü bağlayıcı cezadan dönüştürülen para cezalarının ödenmemesi halinde, TCY.nın 2. maddesi hükmü de nazara alınarak, inceleme tarihinde 647 sayılı Yasanın 5. maddesindeki miktarlara göre özgürlüğü bağlayıcı cezaya çevrilerek infazı yapılacaktır.
Şartla salıverilmeyi düzenleyen 647 sayılı Yasanın 19. maddesinde, "... şahsi hürriyeti bağlayıcı cezalara mahkum edilmiş olanlar hükümlülük süresinin 1/2'ni çekmiş olup da, Tüzüğe göre iyi halli hükümlü niteliğinde bulundukları takdirde, talepleri olmasa dahi şartla salıverilirler" hükmüne yer verilmiş, aynı Yasaya 214.8 sayılı Yasa ile eklenen, Ek 2. maddede "...her ay için, 6 gün 19'uncu maddenin 1, 2 ve 3 üncü fıkralarına göre tespit edilecek şartla salıverilme tarihinden inairilmek suretiyle şartla salıverilme işleminin yapılacağı, Cezaların İnfazına Dair Tüzüğün 92. maddesinde ise, "Para cezasından çevrilmiş. hürriyeti bağlayıcı cezanın infazında da şartla Salıverilme hükümleri"nin, geçerli olduğu belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde,hükümlü Osman, 17.9.2000 tarihinde işlediği silahlı etkili eylem ve ruhsatsız silah bulundurmak suçundan sonuç olarak 1.7 49.150.000 lira ağır para cezasına mahkum edilmiş, bu suçların yargılaması esnasında gözaltı süresi de dahil olmak üzere toplam 46 gün tutuklu kalmıştır. TCY.nın 2. maddesi hükmü dikkate alındığında inceleme tarihi olan 2004 yılında, 647 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca bir gün 22.278.000 lira sayılmak suretiyle, hükümlü hakkındaki 1.749.150.000 lira para cezası, 78 gün olarak hapse çevrilecek bundan sonminfaz işlemi yapılacaktır.
Şartla salıverilme işlemi hükümlü hakkında hükmolunan ceza miktarı nazara alınarak yapılacağından öncelikle, hükümlünün cezaevinde yatacağı süreye tekabül eden miktarın saptanması gerekmektedir, somut olayda bu ilkeler ışığında hesaplama yapıldığında, hükümlünün cezaevinde kalacağı süre, 647 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca (78/2=39)otuz dokuz gündür, bu süreden, 2148 sayılı Yasa ile eklenen Ek 2. madde uyarınca altı günlük indirim de uygulandığında, hükümlünün şartla salıverilme işlemine esas alınacak sürenin otuz üç gün olduğu anlaşılmaktamr.
Mahsubun hangi aşamada dikkate alınacağı sorununa gelince, bu sorunun çözümünde sağlıklı bir sonuca ulaşabilmek için öncelikle, şartla salı verilmenin niteliği ve sonuçları üzerinde durulmalıdır. 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Yasa'da düzenlenen şartla salıverme, özgürlüğü bağlayıcı cezasının yasa koyucu tarafından belirlenen bir bölümünü çekmişolan, bu süre içindeki tutum ve davranışlarıyla topluma uyum sağlayabileceği izlenimi veren, hükmolunan cezadan daha kısa sürede uslandığını iyi davranışları ile kanıtlayan hükümlüye, cezasının geri kalan bölümünü özgürolarak geçirme fırsatını tanıyan ve cezanın kişiselleştirilmesini sağlayan bir infaz kurumudur. Şartla salıverilmenin en önemli ögeleri ise, cezanın belirli bir süre çekilmiş olması, hükümlünün bu süre. içinde iyi hal göstermesi, şartla salıverildikten sonra gereklerine uymaması halinde şartla salıvermekararının TCY.nın 17. maddesi uyarınca geri alınabilmesidir.
Görüldüğü gibi şartla salıverilme kararı ile hükümlülüğün infazı bitmemekte, bir başka deyişle ceza infaz edilmemekte, ancak hükümlülüğün belirli bir bölümünü iyi hall e geçiren kişiye kalan cezasını. yasanın öngördüğükoşullar çerçevesinde özgür olarak geçirme fırsatı tanınmaktadır. Hükümlübu sürede koşullara uymadığı taktirde kalan cezası aynen infaz edilecek, bu süre yasa gereklerine uygun olarak geçirildiği takdirde ise ceza infaz edilmiş sayılacaktır.
Koşullu salıverilme ile cezanın infazı sona ermediğinden, öncelikle hükümlünün şartla salıverilmeye hak kazanması için cezaevinde geçireceği süreler saptanmalı, daha sonra ise mahsubu gereken miktar bu süreden indirilerek, şartla salıverilme kararı verilmelidir.
Bir an için, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazında belirtildiği şekilde, önce toplam cezadan hükümlünün tutuklu olarak geçirdiği sürenin mahsubundan sonra kalan ceza üzerinden şartla tahliye süresinin hesaplanac;iğını varsayalım, somut olayımızda hapse çevrilen süre 78 gün olup, bu süreden hükümlünün tutuklulukta ve göz altında geçirdiği süreler olan toplam 46 günlük indirim yapıldığında kalan süre 32 gündür, bu süre üzerinden şartla salıverilme sGresi hesaplandığında, hükümlüriün şartla salıverilmesi için 16 gün daha infazı gereken cezasının olduğu görülecektir,. görüldüğü gibi hakkında henüz bir mahkumiyet hükmü bulunmayan hükümlünün, mahkumiyetinden önce bir süre tutuklukalma,sı halinde 78. günlük hapis cezası 52 gün olarak infaz edildikten sonra şartla salıverilmekararı verilecek, oysa aynı hükümlü hiç tutuklu kalmamış olsa idi, 78 günlük bu sürenin 33 gün olarak infaz edilmesi ile hükümlü şartla salıverilecekti, bu kabul, TCY.nın 40. maddesinin felsefesine, yasamızın dayandığı sisteme uymamakta, adalet hislerini de zedelemektedir. Hükümlü lehine kabul edilen bir kurumun, onuh aleyhine sonuçyerecek şekilde uygulanması hakkaniyet ilkelerinede aykırıdır.
Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının (REDDİNE), dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 24.2.2004 günü yapılan müzakerede oybirliğiylekarar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini