 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 2004/8-21
K: 2004/66
T: 09.03.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
(6136 S.K. m. 13/1)
6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan sanık Mehmet Bal'ın 6136 sayılı Yasanın 13/1, TCY'nın 59, 647 SY'nın 4 ve 5. maddeleri uyarınca sonuçta 1.542.294.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının taksitlendirilmesine ilişkin Balıkesir I.Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 5.2.2002 gün ve 950-76 sayılı hüküm, sanık tarafından temyiz. edilmekle dosyayıinceleyen Yargıtay 8.Ceza Dairesince 1.12.2003 gün ve 12133-6561 sayı ile;
"Suça konu silahın elde edilememesi nedeniyle 6136 sayılı Yasa kapsamında kalıp kalmadığı ve atışa elverişli olup olmadığının saptanamaması karşısında, sanığın beraati yerine yazılı biçimde mahkümiyetine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur. Yargıtay C.Başsavcılığı 22.1.2004 gün ve 33630 sayı ile;
"Yüksek Yargıtay 8. Ceza Dairesinin bozma kararı ruhsatsız ve ele geçmeyen tabancalar ile ilgili kararlar için uygulanabilir. Ancak; dosyamızda özel bir durum vardır. Gerek bulundurma ve gerekse taşıma ruhsatlı tabancalarda yönetmelik hükümleri gereğince silah tespit zaptıile nitelik ve menşeleri, atışa elverişli olup olmadıkları mutlak surette belirtilmektedir. Bu açıdan silah ruhsat dosyasındaki ruhsat bilgilerine göre ve olayın özel statüsü içerisinde delillerin ikrarla birlikte değerlendirilmesi, mahkftmiyete bu açıdan yeterli olup olmadığının araştırılması gerekmektedir.
Tabanca el yapımı olmayıp orijinal durumda ruhsata bağlı yönetmelik hükümlerine göre cins kapasite ve menşei belli olup verilme anında sağlam ve atışa salip olduğu ruhsat gereği açıktır.
Tabancanın herhangi bir şekilde ruhsat sahibi tarafından anza nedeniyle tamirata götürüldüğü ifade edilmemiş olup, Sanığın tabancayı taşıdığına dair savunması içerisinde, aksinin söylenmernesi nedeniyle sağlamlık açısından da ikrann varlığının kabul edilmesi doğaldır.
Kaldı ki tabancalardaki anzalann çalışmaya engelolması ancak silah ustasının esaslı, aletli müdahalesi sonucu düzeltilebilen anzaların varlığı halinde mümkündür. Tanık tarafından bu yolda herhangi bir anzadan bahs edilmemiştir.
Sanık gerek hazırlık gerekse son soruşturmada tabancayı eşinin muvafakati ile üzerine alıp taşıdığını CMUK.nun 247. maddesindeki yasal biçimde ikrar etmiştir.
Tabancanın ruhsat sahibi tanık eşi Zeliha Bal'da yolda gasp ya da başına kötü bir şey gelmemesi için evinden ayrılan eşine tabancayı kendi serbest iradesi ile verdiğini beyan edip son soruşturmada yeminli anlatımında kaybedilen ruhsatlı tabancanın sağlam ve çalışır biçimde olduğunu açık bir biçimde ifade etmiştir.
İkrarın delil niteliğinde olabilmesi için serbest irade mahsulü olması ikrar edilen olayın mümkün bulunması, ikrann hakim huzurunda olması, geri alınmaması ve yan delille desteklenmesi gerekir.
Olayımızda ikrardan geri dönülmemiştir. Desteklenen delil ise ruhsattaki tabancanın evsafı ile ilgili bilgiler ve sanığın buğday satışından dolayı elde ettiği yüklü miktardaki parasının gasp edilmemesi ve yolda korunmak için sağlam ve çalıştığını bildiği tabancasını yanına alması olgusudur. Taşıma eylemi içerisinde olayın özelliği nazara alındığında sanık tarafından taşınan tabancanın kaybedilme tarihinde sağlam ve atışa salih olduğu açıktır. Toplanan delillere göre tabanca ele geçirilememiş ise de sağlam olup olmadığının tespit ediiememiş olması sanık açısından şüpheli bir durum yaratacak nitelikte olmayıp, şüphenin sanık lehine yorumlanacağı genel kaidesinin bu olayın özelliğine göre sanığa uygulanmasını gerektiren bir durumu ortaya çıkartmamaktadır.
Olayımızın özelliği nazara alınarak ikrar, tanık anlatımı ve ruhsat bilgileri birlikte değerlendirildiğinde CMUK.nun 247. maddesinde açıklanan hükme esas alınmasını temin eden ve suçun varlık ve oluşmasını gerçekleştiren açık, samimi ve şüpheden uzak kesin delilolma özelliğini taşımaktadır." görüşü ile itiraz yasayoluna başvurarak Özel Daire kararının kaldırılmasına Yerel Mahkeme kararının onanınasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme konusu olay,da;
Balıkesir, Merkez, Yağcılar Köyünde oturan sanık Mehmet Bal'ın, eşine ait olup konutunda bulundurulmak üzere 1998 yılında ruhsata bağlanmış bulunan tabancayı 21.4.2001 günü üzerine alıp Susurluk ilçesine kamyonuyla tahıl götürdüğü sırada mola yerinde kaybettiği, bilahare zabıtaya bu yolda açıklamada bulunması üzerine hakkında izinsiz silah taşıma suçundan yasal işlem yapıldığı dosyadaki kanıtlardan anlaşılmaktadır.
Olayın, açıklanan biçimde geliştiği hususunda Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında bir uyuşmazlık yoktur. Çözümlenecek sorun, izinsiz silah taşıma suçunda kullanılan tabanca ele geçirilemeyip üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması olanağı bulunmadığı halde, sanığa 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan ceza verilip verilemeyeceğine ilişkindir.
Ruhsatsız tabanca taşımak veya bulundurmak suçundan mahkumiyet hükmü kurulabilmesi, silahın kullanıma ve atışa elverişli olduğunun, bilimsel yöntem ve somut kanıtlarla ortaya konulması veya bu niteliklerinin reddi mümkün olmayan olgularla saptanmasına bağlıdır. Ceza Genel Kurulumuzun duraksamasız uygulamaları da bu doğrultudadır. Somut olayda silahın elde edilememesi nedeniyle üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılamamış, fonksiyonlarına uygun biçimde bir eylemde kullanıldığı belirlenememiştir. Sanığın, taşıdığı sürede silahla ateş ettiğine ilişkin bir anlatımı da bulunmamaktadır. Silahın ruhsata bağlanmış olması, ruhsat tarihi itibariyle silahın kullanıma ve atışa elverişli olduğunu kanıtlama bakımından önemli bir olgu ise de, zaman içinde gerek mekanik gerek çeşitli dış etkenlerle silahların bu niteliklerini yitirebilmeleri mümkündür. Öte yandan suça konu ruhsatlı silahın maliki olan tanık Zeliha Bal, silahın sağlam ve çalışır durumda olduğunu belirtmiş ise de, silahın çeşitli yöntemlerle etkin ve yeterli biçimde denenmesi ya da bizzat ateş edilerek bu niteliklerinin sınanması gibi bir tecrübeye dayanmayan, genel ve soyut nitelikteki bu beyanın, tabancanın kullanıma ve atışa elverişli olma niteliğinin kanıtıolarak kabul edilmesi de olanaklı değildir.
Suça konu silahın suç tarihinde kullanıma ve atışa elverişli olduğu yolunda Yargıtay C.Başsavcılığı itirazında ileri sürülen düşünce ise varsayıma dayalıdır. Bu durumda, ele geçmeyen ve üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması olanağı bulunmayan silahın kullanıma ve atışa elverişli olduğu en azından kuşkulu bulunmaktadır.
Bu itibarla, sanığa yüklenen suçun oluştuğuna ilişkin Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ; Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazımn REDDİNE, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 09.03.2004 günü oybirliği ile karar verildi.