Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 2003/7-298
K: 2003/306
T: 30.12.2003

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


  • YAZILI EMİR İLE BOZMA
  • KISA SÜRELİ HÜRRIYETİ BAĞLAYICI
  • CEZANIN PARA VEYA TEDBİRE ÇEVRİLMESİ
İçtihat Özeti: I- 1163 sayılı Kooperatifler Yasasına aykırılık suçlarından.dolayıverileiı ağır hapis hariç kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezalar, 647 sayılı Yasanın 4. maddesinde öngörülen. koşulların bulunmasıhalinde; hemekadar 1163 sayılı Yasanın Ek-2. maddesi uyarınca para cezasına çe\!rilemese de, 647 sayılı Yasanın 1/2-3-4 ve 5. bentlerindeki tedbirlere çevrilebilir.
II- Yazılı emir yoluyla bozulması istenen mahkeme kararı, davanın esasını çözen bir karar ise CYUY.nın 343. maddesi uyarınca, yeniden inceleme ve araştır~ yapılamayacağındçın, kararı bozan Daire öngördüğü tedbirin neden olduğu ilamında gösterilmelidir.
(647 s. CIK. m. 1, 4).
(1412 s. CMUK. m. 343)
Kooperatifler Yasasına muhalefet suçundan sanıklar Mehmet Ali ve Orhan'ın 1163 sayılı Yasanın 45. maddesi yollaması ile Ek 2/2. ve TCY.nın 59. maddeleri uyarınca 25 gün hapis ve 79.050.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmalarına,hürriyeti bağlayıcı cezalarının paraya çevrilmesi ne yasal olanak b~lunmadığına, cezalarının ertelenmesine ilişkin Eskişehir 3. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip temyiz edilmeksizin kesinleşen h9küm Adalet Bakanının yazılı emir yasayoluna başvurusu üzerine dosyayı inceleC. yen Yargıtay Yedinci Ceza Dairesince 1.10.2003 gün ve '1 0357/7685 sayı ile; 1163 sayılı Kanuna aykırılık nedeni ile, sanıklar Mehmet Ali ve Orhan'ın anılan Kanunun Ek 2., TCK.nun 59. maddeleri gereğince 25'er gün hapis ve 76.050.000'er lira ağır para cezası ile hÜkümlülüklerine, 647 sayılı Kanunun 6. maddesi gereğince cezalarının ertelenmesirie ilişkin, Eskişehir 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2.4.2002 tarih, 2000/1061-2002/206 sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığından verilen 30.4.2003 gün ve 20235 sayılı yazılı emre müsteniden dava dosyası Cumhuriyet Başsavcıliğının 2.6.2003 gün ve Y.E. 2003/76890 sayılı ihbarnamesi ile daireye ver:ilmekle okundu.
Mezkur ihbarnamede;
1163 sayılı Kanunun Ek-2/5. maddesinde getirilen engelin para cezasına çevirme ile st~ırlı olması karşısında, hükmonUlan cezaların sürelerine gö~ re, 647 sayılı KanUnun 4/1. maddesindeki tedbirlerden birine çevrilmesi zo~ runluluğunur;ı gözetilmemiş. olmasında isabet görülmemiş ve CMUK.nun 343. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu yazılı emre atfen ihbar olunmuş bulunmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
Cumhuriyet Başsavcılığının yazılı emre dayanan ihbarnamemün.derecatı yerinde görüldÜğünden Eskişehir 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2.4.2002 gün ve 2001/,1 061 ~2002/206 sayılı kararının CYUY.nın 343. maddesi uyarınca bozulmasına, hapis cezasının çektirilmemesine, hükmün diğer kısımlarının aynen bırakılmasına ve infazın bu şekilde yapılmasına" oyçokluğu ile karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise bu karara karşı 11.12.2003 gün ve 76890 sayı ile;
"Itirazkonusu yapılan ve tartışılması gereken sorun, somut olay bağlamında: .
a) ,1163 sayılı Kooperatifler Yasasının ek 2. maddesi uyarınca, hükümlülere verilen hürriyeti bağlayıcı cezaların para cezasının dışında başka önleme çevrilip çevrilemeyeceği;
b) Kabulegöre de, Yüksek'Ceza Dairesinin bozmadan sonra uygulanacak tedbiri kararda göstermesi gerekip gerekmediğine ilişkindir.
Somut olaya ilişkin bozma konusu karar, hükümlüler haklarındaki davanın sasını çözen bir karar olup kapsamı yukarıda belirtilmiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Yasasının Ek 2. maddesinil\ 5. fıkrasında şu hükme yer verilmiştir: "Bu maddede öngörülen hürr,iyeti bağlayıcı cezalar paraya tahvil edilemez".
"Yazılı Emir ile Bozma" kurumunun çerçevesi CMUY.nın 343. maddesinde çizilmiştir. "Yazılı emir ile Bozma" başlığını taşıyan maddenin hükmü aynen şöyledir:
"Hakim tarafından ve mahkemelerden verilen ve Yargıtay'ca tetkik edilmeksizin kat'ileşen karar ve hükümlerde Kanuna muhalefet edildiğini haber alırsa Adalet Bakanı, o karar ve hükmün bozulması için Yargıtay'a müracaat etmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı emir verebilir. Bu emirde bozulmayı müstelzim kanuni sebepler gösterilir.
Cumhuriyet Başsavcısı tebliğnamesine yalnız bu" sebepleri yazar ve dosyayı Yargıtay'a verir.
Yargıtay dermeyan olunan sebepleri varid görürse karar ve hükmü bozar.
Mahkemelerden davanın esasına da şamil olarak verilen hükümlerin bu suretle bozulması alakadar kimseler aleyhine tesir etmez.
Bozulma, bu kimselerin lehine ise aşağıda yazılı gibi muamele olunur:
1- Varid görülen bozma sebepleri mahkum olan kimsenin cezasının tamamiyle kaldırılmasın! müstelzim ise, YarQJtay ewelce hükmolunan cezanın çektirilmemesini kararına ayrıca yazar.
2- Varid .görülen bozma sebepleri mahkum olan kimsenin cezasının tamamiyle kadırılmasını müstelzim olmayıp da hafif bir cezanın tatbıkini mucip ise, Yargıtay tatbiki iktiza eden cezanın neden ibaret olduğunu da kararında gösterir.
Eğer bozma davanın esasını halletmeyen kararlar hakkında ise, yeniden yapılacak inceleme ve araştırma neticesine göre gereken karar verilir."
Bu maddenin hükmüne. göre, yazılı emir ile bozma kurumunun olağanüstü bir yasa yolu olduğu öğretide ve uygulamada kabul edilmektedir:Yargıtay'ca incelenmeden kesinleşen kararlarda yasaya aykırılık saptandığı durumlarda karar aleyhe etki etmemek üzere bozulur.
Eğer bozma kararı hükümlüler lehindeyse bu durumda yapılması gereken işlem iki başlık altında açıkça belirlenmiştir:
a) Bozma nedeni hükümlünün cezasının tümüyle kaldırılmasını gerektiriyorsa, önce verilen cezanın çektirilmemesine karar verilir.
b) Bozmadan sonra hükümlünün cezasının tümüyle kaldırılması gerekmeyip de daha hafif bir cezanın uygulanması gerekiyorsa infazı gereken ceza kararda gösterilir.
Yukarıya alınan yasa hükümleri karşısında;
1) Öncelikle tartışılmasıgereken sorun, 1163 sayılı Yasanın Ek 2. maddesi bağlamında verilen hürriyeti bağlayıcı cezaların para cezasının dışında, başka bir önleme (tedbire) çevrilip çevrilemeyeceğine ilişkindir. 1163 sayılı Kooperatifler Yasasının Ek 2. maddesinde, "Bu maddede öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezalar paraya tahvil edilemez" hükmüne yer verilmiştir. Madde,.. nin söylemine bakıldığında ve dar bir şekilde yorumlandığında, hürriyeti bağlayıcı cezanın paraya dönüştürülmesi yasaklanmıştır. Diğer önlemlere çevril- . mesine engel bir durum yoktur sonucuna ulaşılabilir. Ancak, Yasanın genel amacına ve izlediği yöntemegöre bu maddeyi yorumlamakgerektiği kanısındayız. Yasakoyubunun, kooperatiflerin dürüst ve güvenilir bir şekilde yönetilmesine özel bir önem verdiği açıktır. Bu nedenle, hürriyeti bağlayıcı cezanın paraya çevrilmesini yasaklamıştır. Dolayısıyla, önlemlerden daha ağır olan para cezasına çevrilmesini istemediği bir cezanın daha hafif önlemlere
dönüştürülmesini istediğini söylemek oldukça zordur. Bu nedenleyapılan uygulama bakımından kararda bir yanlışlık bulunmadığından yazılı emirle bozma isteminin reddedilmesi gerektiği kanısına ulaşilmıştır.
2) Kabule göre ise, karşı oy gerekçesinde de açıklandığı gibi, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23.3.1987 gün ve 7/8-147 sayılı kararında vurgulanan ilkeye göre, "yazılı emir yoluyla sanık lehine yapılan bozmada, uygun görülen bozma nedenleri hüküm giyen kişinin cezasının tümüyle kaldırılmasını içermeyip daha hafif bir cezanın uygulanmasını gerektirmekteyse, Yargıtay Özel Dairesinin uygulanmasıgerekencezanın neden ibaret olduğunu da kararında belirlemesi CMUY.nın. 343. maddesinin buyurucu hükmügereğidir. Sanık hakkında Yerel Mahkeme davanın esasını çqzen hüküm kurmuştur. Bu hükmün yazılı emirle bozulması durumunda, yargılamanın tekrarlanmasına olanak bulunmadığı 3.6.1936 gün ve 129/11 sayılı Içtihadı Birleştirme Kararında belirlenmiştir. Yapılan bozma cezanın kaldırılmasını gerektirmemektadir: Bu itibarla Yerel Mahkeme kararını hükümlü lehine bozan Yüksek Dairenin uygulanması gereken tedbirin neden ibaret olduğunu kararında göstermesi gerekmektedir. Bu durumda kararın bozulmasına hükmetmekle yetinilerek cezanın çektirilmemesine karar verilmesi, uygulanacak önlemin neden ibaret olduğunun kararda gösterilmemiş olmasının CMUY.nın 343. maddesinin.öngördüğü kurala uygun düşmediği kanısına varılmıştır. Çürıkü işin esasınahükmeden kararların yazılı emirle bozulması sonrasında yeniden yargılama yapma olanağı yoktur" görüşüyle itiraz yasayoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılarak yazılı emirle bozma isteminin reddine karar verilmesini, bu talep uygun görülmediği takdirde kabule göre, boz.ma kararının kaldırılarak hükümlülere verilen hürriyet[ bağlayıcı cezanın 647 sayılıYasanın 4. maddesinde öngörülen tedbirlerden birine çevrilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
İnceleme konusu olayda;
Sanıkların Yönetim Kurulu Başkanı ve üyesi bulundukları Kooperatifin genel kurulunu Kooperatifler Yasasında olağan genel kurul toplantıları için örıgörülen zorunlu süre içinde toplantıya çağırmadıkları gerekçesiyle 1163 sayılı Yasanın 45. maddesi aracılığı ile Ek 2/2. ve TCY'nın 59. maddeleri uyarınca 25'er gün hapis ve 76.050.000'er lira ağır para cezaları ile cezalandırılmalarına, hürriyeti bağlayıcı cezalarının paraya çevrilmesine yasalolanak. bulunmadığına, cezalarının ertelenmesine ilişkin Yerel Mahkeme hjjkmü Yargıtayca incelenmeden kesinleşmiştir.
Bu hükme karşı Adalet Bakanı "1163 sayılı Yasanın Ek 2/5. maddesinde getirilen engel para cezasına çevirme ile sınırlı olduğundan, sanıklara verilen hürriyeti bağlayıcı ce;anın 647 sayılı Yasanın 4/1. maddesindeki tedbirlerden birine çevrilmesinin zorunlu bulunduğu"nu belirterek yazılı emir yasayoluna başvurmuş, Özel Daire istemi yerinde görerek; Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına, hapis cezasının çektirilmemesjne, hükmün diğer kısımlarının aynen bırakılmasına ve infazın bu şekilde yapılmasına" karar vermiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise bu kararakarşı, öncelikle sanıklara verilen cezanın tedbire çevrilmesine olanak bulunmadığı, yasalolanak bulunduğu kabul edilse dahi, bozma nedenine göre Özel Dairenin hapis cezasının çektirilmemesine karar veremeyeceği, hapis cezası yerine uygulanmasıgereken tedbirin neden ibaret olduğunu kararında göstermesi gerektiği görüşüyle itiraz etmiştir.
Görüleceği üzere Özel Daire çoğunluk görüşü ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlıklar;
1- Kooperatifler Yasasının Ek 2/2. maddesi uyarınca sanıklara verilen kısa süreli hapis cezasının 647 sayılı Yasanın 4. maddesinde öngörülen tedbirlerden birine çevrilmesine yasalolanak bulunup bulunmadığı,
2- Tedbireçevrilmesi olanağı ve zorunluluğu bulunduğunun kabulü halinde, yazılı emir yasayoluna başvurulması üzerine Özel Dairece bozulan hükümdeki hapis cezasının çektirilmemesine mi karar verileceği yoksa tedbire mi hükmolunacağı hususuna ilişkindir.
Uyuşmazlık konusu hususları öncelikler sıralamasına göre inceleyecek olursak;
1- 16.7.1965 tarih ve 12050 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Cezaların İnfazı Hakkındaki 647 sayılı Yasanın 3. maddesinde kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezalar belirlenmiş, 4. maddesinin 1. fıkrasında, suçlunun kişiliğine, sair hallerine ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre kısa süreiLhapis ve hafif hapis cezası yerine mahkemece uygulanabilecek para cezaları ve tedbirler gösterilmiş, 22.6.1979 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2248 sayılı Yasanın 10. maddesi ile değişik 2. fıkrasında ise suç tarihinden ön.ce para cezasına veya tedbire çevrilmiş olsa dahi, hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edilmemiş olanlar hakkında, hükmolunan otuz güne kadar (otuz gün dahil) hürriyeti bağlayıcı cezalarla, suçtarihinde 18 yaşını bitirmemiş olanların mahkum edildikleri kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların para cezasına veya tedbire çevrilmesinin zorunlu bulunduğu kabul edilmiştir.
Görüleceği üzere yasakoyucu, 647 sayılı Yas~nın 4. maddesinin 1. fıkrası ile, kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların bu şekilde infazı yerine, bunları para cezasına veya aynen iade veya tazmin, altı ayı geçmemek üzere bir eğitim veya ıslah kurumuna devam etme, bir yılı geçmemek kaydıyla belirli bir yere gitmekten, bazı faaliyetleri veya meslek ve sanatı icradan men, her nev'i ehliyet ve ruhsatnamenin bir aydan bir yıla kadar geçici süreyle geri alınması gibi tedbirlere çevirmeye olanak sağlamış, 2. fıkrasındaki düzenleme ile de suç tarihinde 18 yaşını bitirenlerin para cezası veya tedbire çevrilmiş olsa dahi önceden hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkum olmamaları şartıyla, bunlar hakkında hükmolunacak otuzgüne kadar (otuz gün dahil) hapis ve hafif hapis cezalarının, para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesini ,zorunlu kılmıştır.
Ancak yasakoyucu, 647 sayılı Yasadan sonra yürürlüğe giren kimi yasalarda bu genel kuraldan ayrılmayı yeğlemiştir. Örneğin; Türk Ceza Yasasının 536. maddesinin 4209 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılan S. fıkrasında; "...suçlardan dolayı h,ükmolunacak cezalar ertelenemez ve bunların yerine 647 sayılı Cezaların Infazı Hakkındaki Kanunun 4. maddesinde belirtilen ceza ve tedbirler uygulanamaz", yine İcra ve İflas Yasasının 8.6.1985 tarih ve 3222 sayılı Yasa ile düzenlenen ve madde numarası 4949 sayılı Yasa ile değiştirilen 352/b maddesinde; "Bukanun uyarınca hükmolunan cezalar tecil edileme:z, hürriyeti bağlayıcı cezalar 647 sayılı Yasanın 4. maddesinde yazılı para cezasına, ve tedbirlere çevrilemez, keza 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasasının 13. maddesinde; "Bu Kanunkapsamına giren suçlardan dolayı verilen cezalar, para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilemez ve ertelenemez" hükümlerine yer verilmiştir.
Oysa 1163 sayılı Kooperatifler Yasasının Ek 2. maddesinin 3476 sayılı Yasa ile düzenlenen 5. fıkrasında "Bu maddede öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezalar paraya tahvil edilemez" hükmüne yer verilmiştir. Görüleceği üzere bu yasal düzenleme, yukarıda sayılan ve para cezası veya tedbire çevirme zorunluluğu ile cezanın ertelenmesi olanağını tümüyle kaldıran diğer yasal düzenlemelerden daha farklıdır. Sadece para cezasına çevrilrneyi engellemiş olup, tedbire çevirme zorunluluğu yör:ıünden genel kurala istisna oluşturan bir hüküm içermemektedir. Bunun bir unutkanlık eseri olduğu düşünülemeyeceği gibi, Anayasamızın 38. maddesinde düzenlenen "tedbirlerin kanuniliği" ilkesi ve, Ceza Hukukunun evrensel prensiplerinden olan "genişletici yorum yasağı" karşısında, "yasakoyucu hürriyeti bağlayıcıcezanınpara cezasına çevrilmesini engellediğine göre, tedbire çevrilmesini engellerneyi öncelikle murat etmektedir" şeklinde genişletici bir yorum yapılması da olanaksızdır.
Kaldı ki, yasakkoyucunun Kooperatifler Yasasının Ek 2. maddesinde öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezaların tedbire çevrilmesini engellemek istemesi halinde, diğer yasal düzenlemelerde olduğu gibi istisnaya ilişkin hükme sadece "ve tedbire" ifadesini eklemesi yeterliydi.
Bu itibarla, suç tarihinde 18 yaşını bitirdikleri ve geçmiş mahkumiyetleri bulunmadığı anlaşılan sanıklar hakkında Kooperatifler Yasasının Ek 2. maddesi uyarınca verilen 25 gün hapis cezasının 647 sayılı Yasanın 4. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, aynı maddenin birinci fıkrasında yazılı tedbirlerden birine çevrilmesi zorunlu bulunduğundan, Yargıtay..C. Başsavcılığının birinci nedene. yönelik itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Kurul Üyesi; Yargıtay C. Başsavcılığının birinci nedene yönelik itirazının haklı nedenlere dayandığını ileri, sürerek itirazın kabulü yolunda karşı oy kullanmışlardır.
2- CYUY.nın 343. maddesinde, hakim tarafından veya Mahkemelerden verilip Yargıtay'ca incelenmeksizin kesinleşen hüküm ve kararlarda yasaya aykırılık bulunduğunu haber alan Adalet Ba,kanının, o karar veya hükmün bozulması bakımından Yargıtaya başvuruda bulunması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı emir verebileceği öngörülmüştür. Olağanüstü bir yasayolu olan ve öğretide "olağanüstü temyiz"de denilen yazılı emir yasayolu ile gerçekleştirilen başvuru üzerine, Yargıtay, ileri sürülen nedenleri yerinde bulursa karar ve hükmü bozacaktır.
Yasamızdaki düzenlemede bozma sonrası yapılacak işlemler yönünden ikili bir ayrıma gidilmiştir: Şayet bozma davanın esasını halletmeyen mahkeme kararları hakkında ise, Yargıtay hükmü bozduktan sonra dosyayı yeniden inceleme ve araştırma yaparak sonucuna göre bir karar vermek üzere hükmü bozulan mahkemeye gönderecektir.
Davanın esasına şamil olarak verilen hükmün bozulması halinde ise, bozma sebebi cezanın tamamıyla kaldırılmasını gerektiriyorsa, Yargıtay, önceden hükmolunan cezanın çektirilmesini kararına yazacak, bozma nedenine göre daha hafif bir ceza uygulanması gerekiyorsa, bu
takdirde de uygulanacak,cezayı kararında gösterecektir.
Görüldüğü üzere yasamız, davanın esasını halleden hükümler yönünden başvurulan olağanüstü temyiz (yazılı emir) yasayolu nedeniyle verilen bozma kararlarını, olağan yasayolu olan temyiz üzerine verilen bozma kararlarından farklı bir sonuca bağlamış ve olağanüstü temyiz halinde yeniden yargılama yapılmasını engellemiştir.Nitekim 26.10.1932 gün ve 29/12 sayılı Içtihadı Birleştirme Kararında; "Adalet Bakanının uygulamadaki hatalardan başka esas ve hükme etkili olan hatalardan dolayı da yazılı emir vermeye yetkili olduğu, yazılı emir üzerine bozulan mahkeme hükmünün davanın esasını halletiği surette yargılamanın tekrarlanmaması, davanın. esasını halletmediği surette yargılamanın tekrarlanması gerektiği", yine 3.6.1936 gön ve 129/11 sayılı Içtihadı Birleştirme Kararında ise; "mahkumi yet ve beraat kararı ile zamanaşımı, af ve davadan vazgeçme gibi düşme sebeplerine dayanılarak verilen kararlı;ırın davanın esasını halleden kararlardan olduğu" belirtilerek, "yargılamanın tekrarlanması yasağı"nın sınırları belirlenmiştir.
Öte yandan, 1961 Anayasasında "ceza tedbirleri", 1982 Anayasasında "güvenlik tedbirleri" kavramıyla ifade edilen tedbirler ise, suçludaki tehlike . haliyle orantılı olarak hükmedilen ve esas itibariyle sosyal savunma amacına yönelmiş bulunan yaptırımlardır.
İnceleme konusu olayda, sanıkların 25 gün hapis cezasıyla cezalandırılmalarına ilişkin ve temyiz edilmeksizin kesinleşmiş bulunan hüküm, yazılı emir (olağanüstü temyiz) yasayoluna başvurulması üzerine, hürriyeti bağlayıcı cezanın 647 SY'nın 4/1. maddesinde yazılı tedbirlerden birine çevrilmesi zorunluluğuna uyulmamış olması nedeniyle bozulmuş, ayrıca hapis cezasının çektirilmemesine karar verilmiştir.
Bozulan mahkumiyet hökmü davanın esasını halleder nitelikteki kararlardan olduğundan, Yerel Mahkemece yeniden inceleme ve araştırma yapılmasına ve yeni bir hüküm kurulmasına olanak bulunmamaktadır. Öte yandan, bozma nedeni cezanın tamamıyla kaldırılmasını gerektirmemekte, sanı kı ara verilen hapis cezasının, cezadan daha hafifbir yaptırım türü olan tedbire çevrilmesini gerektirmektedir. Yargılamanın tekrarlanması yasağı nedeniyle, bu uygulamanın Özel Dairece yapılacağında kuşku bulunmamaktadır.
Kişinin hürriyetini, haklarını ve malvarlığını ilgilendiren tedbirlerin, yine kişilerin her türlü hürriyetlerini ve haklarını sınırlandırabilen cezalarla yakın benzerlik ve olağanüstü temyizin (yazılı emir) ihdas nedenleri ile sınırlamaları dikkate alındığında, CYUY.nın 343. maddesinde sözü edilen "hafif bir cezanın tatbikini mucip ise" tanımının güvenlik tedbirlerini de kapsadığında kuşku bulunmamaktadır.
Bu itibarla, sanıklann-1163 sayılı Kooperatifler Yasasının Ek 2/2. maddesi uyarınca 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin hükmü olağanüstü temyiz (yazılı emir) üzerine, hürriyeti bağlayıcı cezaların güvenlik teabirine çevrilmesinin zorunlu olduğu gerekçesiyle bozan Özel Dairece hapis cezasının çektirilmemesine karar verilemeyeceği gibi, hapis cezasının çevrileceği tedbire de dairece hükmedilmesi gerektiğinden, Yargıtay C. Başsavcılığının bu ikinci nedene yönelen itirazının kabulü ile Özel Daire kararının kaldırılmasına ve sanıklara uygulanacak tedbirin belirlenmesi yönünden dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Kurul Üyesi; Özel Daire kararının haklı nedenlere dayandıgını ileri sürerek, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının ikinci neden yönündenreddi gerektiği görüşü ile karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının birinci neden yönünden REDDiNE, ikinci neden yönünden KABULÜNE, Yargıtay Yedinci Ceza Dairesinin 1.10.2003 gün ve 10357-7685 sayılı bozma kararının (KALDIRILMASINA), hürriyeti bağlayıcı ceza yerine hükmedilecek tedbir hususunda bir karar verilmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 30.12.2003 günü her iki nedenyönünden de oyçokluğu ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini