 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 2003/6-292
K: 2004/5
T: 20.01.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TCK. 497, 68, 77, 4616 SK
Trabzon Ağır Ceza Mahkemesinin 26.11.2001 gün ve 67-341 sayılı ilamı ile TCY'nın 497/2, 81/1-3. maddeleri uyarınca 20 yıl 1 gün ağır hapis cezası ile, Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.2.2002 gün ve 31-42 sayılı ilamı ile TCY'nın 497/1, 80, 522, 81/1-3. maddeleri uyarınca 19 yıl 12 ay 1 gün ağır hapis cezası ile hükümlü Eyüp Terzi'nin kesinleşmiş her iki mahkOmiyetinin içtimaı yolunda Trabzon C.Savcılığı tarafından yapılan talep Trabzon Ağır Ceza Mahkemesince 26.3.2003 gün ve 136 D.iş sayı ile reddedilmiş, Trabzon C.Başsavcılığının bu karara yönelik itirazı da Rize Ağır Ceza Mahkemesince 20.4.2003 gün ve 111 müt. sayı ile reddedilmiştir.
Adalet Bakanı tarafından anılan kararın bozulması hususunda olağanüstü temyiz (yazılı emir) yasayoluna başvurulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 29.9.2003 gün ve 6260-5941 sayılı ile;
"Hükümlü Eyüp Terzi'nin, Trabzon Ağır Ceza Mahkemesinin 26.11.2001 tarih, 1999/672001/341 sayılı kararı ile hükmolunan 20 yıllgün ağır hapis cezası ile Eyüp 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 18.2.2002 tarih, 2000/31-2002/42 sayılı kararı kapsamındaki 19 yıl 12 ay 1 gün ağır hapis cezasının birleştirilip toplanmasına karar verilmesi isteminin reddine ilişkin, Trabzon Ağır Ceza Mahkemesinin 26.3.2003 tarih, 2003/136 D.iş. sayılı kararına itiraz üzerine verilen, Rize Ağır Ceza Mahkemesinin 28.4.2003 Tarih, 2003/111 Müt. sayılı ret kararına karşı Adalet Bakanlığının 19.6.2003 gün ve 29966 sayılı kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay C.Başsavcılığının
7.7.2003 gün ve Y.E.106312 sayılı ihbar yazısı ile infaz dosyası 25.8.2003 tarihinde Dairemize gönderilmekle incelendi:
Anılan yazıda;
"Hükümlünün cezalarının, TCK.nun 77/1.maddesi gereğince 36 yıl ağır hapis cezası
olarak birleştirilmesi ve bu sürenin 4616 Sayılı Kanun kapsamında olan 20 yıl 1 günlük kısmına anılan Kanun hükümlerinin uygulanması, artan cezasının tabi olduğu infaz hükümlerine göre infazı gerekirken, cezaların farklı infaz rejimlerine tabi olduğu gerekçesiyle birleştirmetoplama isteminin reddine ve cezaların ayrı ayrı infazına karar verilmiş olmasına göre, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş olduğundan bahisle CMUK.nun 343.maddesi uyarınca anılan kararın bozulması" dairemizden istenilmiştir.
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay C.Başsavcılığının ihbar yazısı incelenen dosya içeriğine göre yerinde görüldüğünden kabulü ile yağma suçundan hükümlü Eyüp Terzi hakkında Rize Ağır Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 28.4.2003 tarih ve 2003/111 Müt.sayılı kararın CMUK.nun 343.maddesi gereğince bozulmasına" karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise bu karara karşı 8.12.2003 gün ve 106312 sayı ile;
"İtiraz konusu yapılan sorun, ilke olarak değişik yasa hükümlerine göre farklı şekilde infazı gereken cezaların içtimaının mümkün olup olmadığı, somut olaya göre de, hükümlünün 4616 sayılı Yasa kapsamında bulunan 20 yıl 1 gün ağır hapis cezası ile 647 sayılı Yasanın 19. maddesi gereğince infazı gereken 19 yıl 12 ay 1 gün ağır hapis cezasının TCY 7711. maddesi uyarınca 36 yılolarak toplanıp toplanamayacağı, toplanması yerindeyse 36 yıllık süreye öncelikle hangi cezanın dahil edileceğine ilişkindir.
Cezaların toplanmasına ilişkin ilkeler, genel anlamda TCY'nın 68-77 ile CMUY'nm 403 ve 405. maddelerinde yer almaktadır.
Yüksek Yargıtay'ın yerleşik içtihadına göre bir infaz kurumu olan "içtima" uygulamasında yapılan yanlışlıklar kazanılmış hak konusu olamazlar.
Hukuk sistemimize göre, kuralolarak cezaların toplanması (içtiması) zorunlu olmakla birlikte bir çok durumda "içtimanın" mümkün olmadığı, cezaların ayrı ayrı çektirilmesi zorunluluğunun bulunduğuna ilişkin Yasal düzenlemeye ve içtihada rastlanmaktadır.
TCY'nın 74. maddesinin i. fıkrasında, " Başka nev'iden hürriyeti bağlayıcı muvakkat cezalara mahkfımiyet halinde bu cezaların hepsi ayrı ayrı ve tamamen tatbik olunur" hükmü konulmuştur.
Yüksek Yargıtay'ın bu konudaki görüşünün ortaya konulması bakımından özellikle şu kararlardan söz edilebilir:
Ceza Genel Kurulunun 23.03.1992 gün ve 1-65/88 sayılı kararında, "Koşullu salıverilmenin geri alınmasından dolayı verilen cezanın tamamı çektirileceğinden ve bir daha koşullu salıverilmeden yarar sağlanamayacağından, bu cezalar farklı infaz rejimine bağlı diğer cezalarla birleştirilemezler."
6. CD'nin 29.04.1997 gün ve 4547- 4363 sayılı kararında, "içtima kararına konu cezaların farklı infaz rejimine tabi bulunduklarının anlaşılması karşısında, 3713 sayılı Kanun hükümlerine göre infazı gereken ilamlar ile 647 sayılı kanun hükümlerine göre infazı gereken ilamlardaki cezaların ayrı ayn içtima edilmek suretiyle yerine getirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi yerinde değildir. "
1. Ceza Dairesinin 08.11.2002 gün ve 3729 - 4016 sayılı kararında, "Suç tarihi ve suç nev'i nedeniyle 4616 sayılı Yasa ile değişik 4758 sayılı Yasalara dahil olmayan suçlar için infaz şartları ayn olduğundan içtimanın buna göre yapılması gerekir. "
7. CD'nin 3.02.1976 gün ve 1405-1289 sayılı kararında "tahsil şekli ayn olan para cezalarının içtima ettirilmesi doğru değildir. "
Görüşlerine yer verildiği görülmektedir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenleme ve içtihatlar ışığında somut olaya bakıldığında:
Hükümlüye verilen ceza kararlarının incelenmesinden, 20 yıl 1 günlük ağır hapis cezasının 4616 Sayılı Yasa, 19 yıl 12 ay 1 günlük ağır hapis cezasının ise 647 sayılı Yasanın 19 ve ek 2. maddeleri uyarınca infaz edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, Yasada bu konuda hüküm bulunmadığından TCY'nın 77/1. maddesinde belirlenen 36 yıllık süreye hangi cezaların katılacağının belirlenmesinin ve Hükümlünün çekmesi gereken sürenin içtima çözülmeden hesaplanmasının olanaksızlığı gibi bir çok sorun aşılamayacağından, infaz şekilleri birbirinden farklı cezaların toplanması (içtiması) olanağı yoktur. Nitekim yukarıda anılan içtihatlar da bu görüşü açıkça doğrular niteliktedirler. Bu bakımdan Rize Ağır Ceza Mahkemesinin 26.03.2003 gün ve 2003/136 D. İş sayılı kararı yerinde olduğundan yazılı emirle bozma isteminin reddi gerekir." görüşüyle itiraz yasayoluna başvurarak Özel Daire kararının kaldınlmasına, Adalet Bakanının olağanüstü temyiz (yazılı emir) isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme konusu olayda;
Hükümlü Eyüp Terı:i, 22.1.1999 tarihinde işlediği maskeli ve silahlı gasp suçundan Trabzon Ağır Ceza Mahkemesinin 26.1 1.2001 gün ve 67-341 sayılı ilamı ile TCY'nın 495/1.maddesi delaletiyle 497/2, 81/1-3. maddeleri uyarınca 20 yıl 1 gün ağır hapis cezası ile,
16.11.1999 tarihinde işlediği gasp suçundim ise Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.2.2002 gün ve 31-42 sayılı ilamı ile TCY'mn 497/1,80,522,8111-3. maddeleri uyarınca 19 yıl 12 ay 1 gün ağır hapis cezası ile cezalandınlmış, her iki hüküm de kesinleşmiştir.
İJıfaz aşamasında Trabzon C.Başsavcılığı hükümlünün cezalarımn içtimaı için başvuruda bulunmuş, Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi ise; "hükürolünün 20 yıllgün ağır hapis cezasından dolayı 4616 sayılı Yasanın 4758 sayılı Yasa ile değişik 112. maddesi gereğince çekmesi gereken cezasından 10 yıl indirildikten sonra cezası bir gün dahi infaz edilmeden şartla tahliye edilmesi gerektiği, 19 yıl 12 ay 1 gün ağır hapis cezasına konu suç ise süre yönünden 4616 sayılı Kanun kapsamında bulunmadığından 647 sayılı Yasanın 19 ve 2148 sayılı Yasa ile eklenen Ek 2. maddesi gereğince cezasının 1/2'sini iyi halli olarak çektikten sonra şartla tahliye edilmesi gerektiği, dolayısıyla hükümlünün her iki ilamımn farklı infaz rejimIerine tabi olduğu, içtimaa dahil ilamlardan birinin daha sonra çıkan bir yasa ile tamamen infaz kabiliyetini yitirmesi veya farklı bir infaz rejimine tabi olması halinde toplamanın mümkün olmadığı" gerekçesiyle başvuruyu reddetmiş,
Bu karara yönelik itiraz da, Rize Ağır Ceza Mahkemesince reddedilmiştir.
Bu kez Adalet Bakanı; "Hükürolünün cezalarımn, TCK.nun 77/1.maddesi gereğince 36 yıl ağır hapis cezası olarak birleştirilmesi ve bu sürenin 4616 Sayılı Kanun kapsamında olan 20 yıl 1 günlük kısmına amlan Kanun hükümlerinin uygulanması, artan cezasının tabi olduğu infaz hükümlerine göre infazı gerektiği" görüşüyle anılan kararın bozulması hususunda olağanüstü temyiz (yazılı emir) yasayoluna başvurmuş, Özel Daire de başvuruyu haklı bularak, Rize Ağır Ceza Mahkemesi kararının kaldınlmasına karar vermiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise; infaz şekilleri birbirinden farklı cezaların içtimaına olanak bulunmadığım belirterek, itiraz yasayoluna başvurmuştur.
Görüleceği üzere, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, sanığın biri 4616 sayılı Yasa kapsamında olan, diğeri ise anılan Yasa kapsamına girmeyen iki ayn suçuna ilişkin mahkumiyetlerinin içtima ettirilip ettirilemeyeceğine ilişkindir.
6123 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten sonra Ceza Yasamızda benimsenen ve "Toplama sistemi" ya da "maddi içtima sistemi" diye adlandınlan sistemde, "kaç suç işlenmişse o kadar ceza verilir" prensibi uygulanır ve esas itibariyle fail, işlediği bütün suçların cezalarını ayrı ayrı çeker.
Bu sisteme karşı, bazı cezaları birbirlerine eklemenin mümkün olamayacağı veya bir birine eklenen birden fazla muvakkat cezamn, failin bütün hayatı boyunca sürecek bir nitelik alarak müebbet bir şekle dönüşeceği yolunda eleştiriler yöneltilmiştir. Bu sakıncalara karşı da,
toplama sisteminde genel bir sınır konulabileceği, bu sınıra varıldığı takdirde, geri kalan cezaların çektirilmesinden vazgeçileceği, birbirine eklenmesi mümkün olmayan cezalar söz konusu olduğunda ise ya cezanın nev'inin değiştirileceği yahut toplama imkansız olduğundan, erime sisteminin istisnaen kabul edilebileceği görüşü ileri sürülmüştür. (Dönmezer-Erman, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, 12. bası, İst-1997, Cilt III, s.106)
Ceza Yasamızın 68. maddesine göre: "Bir kimse müteaddit suçlardan dolayı hüküm veya ceza kararnamesiyle mahkUm edilirse, cezalar bu bap hükümlerine göre içtima ettirilir."
Birden fazla suçlardan verilecek mahkümiyet kararları, aynı hüküm veya ceza kararnamesinde yer alabileceği gibi, ayrı hüküm veya ceza kararnamelerine de konu oluşturabilir. İlk durumda, Ceza Yasamızın 68. maddesine göre içtima hükümleri uygulanacak, ikinci halde ise infaz aşamasında Ceza Yargılaması Usulü Yasasının 403. maddesine göre mahkemeden karar istenecektir.
Yasamızın kabul ettiği toplama sisteminde içtima kurallarına egemen olan prensipleri ise şu şekilde özetleyebiliriz.
Birinci prensip, cezaların mümkün oldukça toplanmasıdır. Buna göre, aynı nev'iden cezalar birbirleri ile toplanacak, cezalar ayrı nev' iden ise her biri ayrı ayrı infaz edilecektir. (TCY'nın 71/1, 72, 74 ve 75. md.)
Cezaların çevrilmesi prensibi de denilen ikinci prensip, bazı cezalarda toplama sisteminin imkansız olması veya fazla ağır sonuçlar doğurması halinde, nev'ilerinin' değiştirilmesinden ibarettir. (TCY'nın 70, 71/2 ve 73. md)
3. prensip ise, içtima kurallarının uygulanması suretiyle elde edilecek cezaların genel bir yukarı sınırı aşmamasını sağlamaktır.
Toplama sisteminin, cezaları, adeta niteliklerini değiştirecek surette ağırlaştırdığı yolundaki eleştirilerin karşılanması amacıyla, bu sistemde arttırmaya ve genel toplama bir yukarı sınır çizilmesi ve bu sınıra varıldıktan sonra geri kalan cezaların çektirilmesinden vazgeçilmesine ilişkin bu prensipten esinlenen Yasamız, farklı ceza nev' ileri için değişik yukarı sınırlar getirmiş bulunmaktadır. Sözgelimi; 77. maddenin birinci fıkrasına göre, içtima eden birden fazla hürriyeti bağlayıcı ceza aynı nev'iden ise, "tatbik edilecek ceza ağır hapiste 36, hapiste 25, hafif hapiste 10 seneyi geçemez." Buna göre, hakim her bir ceza nev'i için gösterilen bu yukarı sınırlara varıncaya kadar cezaları toplayacak, fakat bu sınırları aşamayacak ve geri kalan cezalar çektirilemeyecektir. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre; içtima eden birden fazla hürriyeti bağlayıcı cezalar ayrı nev' iden iseler, "bunların mecmuu 30 seneyi geçemez.."
Ancak Yasamız iki nev'i hürriyeti bağlayıcı cezada bu prensipten ayrılmıştır. Bunlardan birincisi, müebbet ağır hapisle diğer bir hürriyeti
bağlayıcı cezanın (TCY'nın' 70 ve 73. md.), ikincisi ise her biri 24 yıldan az olmayan birden çok muvakkat ağır hapis cezalarının (TCY'nın 71/2. md) içtimaıdır.
Öte yandan, 22.12.2000 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelemesine Dair 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin 2. bendi şu şekilde düzenlenmiştir:
"Müebbet ağır hapis cezasına hükümlü olanların çekmeleri gereken toplam cezalarından; şahsı hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkfun edilenler ile aldıkları ceza herhangi bir nedenle şahsı hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürülenlerin toplam hükümlülük süresinden on yıl indirilir. İndirim, verilen her bir ceza için ayrı ayrı değil, toplam ceza üzerinden bir defaya mahsus yapılır. Ancak bir kişinin muhtelif suçlarından dolayı cezaları ayrı ayrı tarihlerde verilmiş olsa bile, bu cezalarının toplamı üzerinden yapılacak indirim on yılı geçemez.
Tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından veya toplam hükümlülük sürelerinden on yıllık indirim yapıldıktan soma ceza süresi veya hükümlülük süresi dolmuş olanlar, iyi haıli olup olmadıklarına bakılmaksızın ve istemleri olmaksızın derhal; toplam cezaları on yıldan fazla olanlar ise tabi oldukları infaz hükümlerine göre fazla olan cezalarını çektikten soma şartla salıverilider."
Bilahare Anayasa Mahkemesi 18.7.2001 gün ve 4-332 sayılı kararıyla 4616 sayılı Yasanın bir kısım hükümleri ile birlikte 1. maddesinin 2. bendinin 1. paragrafında yer alan, "şahsıhürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edilenler ile aldıkları ceza herhangi bir nedenle şahsı hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürülenlerin toplam hükümlülük süresinden on yıl indirilir." Bölümünün Anayasa'ya aykırı olduğunu belirterek iptaline karar verdiği gibi, yine sözü edilen hükmün iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan, aym bendin ikinci paragrafındaki, ". . ... veya toplam hükümlülük sürelerinden..." sözcüklerinin de iptaline karar vermiştir.
Yasakoyucu bu kez, 23.5.2002 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4758 sayılı Yasa ile 4616 sayılı Yasanın iptal edilen kimi hükümlerini ve bu arada 1. maddenin 2. bendini yeniden düzenlemiştir. Bu yeni düzenlemeye göre 2. bent şu şekildedir.
"Müebbet ağır hapis cezasına hükümlü olanların veya şahsı hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkfun edilenlerin ya da aldıkları ceza herhangi bir nedenle şahsı hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürülenlerin tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından on yıl indirilir. İndirim, verilen her bir ceza için ayrı ayrı değil, toplam ceza üzerinden bir defaya mahsus yapılır. Ancak bir kişinin muhtelif suçlarından dolayı cezaları ayrı ayrı tarihlerde verilmiş olsa bile, bu cezaların toplamı üzerinden yapılacak indirim on yılı geçemez.
Birinci paragraf hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından on yıllık indirim yapıldıktan soma ceza süresi dolmuş olanlar iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın ve istemleri olmaksızın derhal; toplam cezaları on yıldan fazla olanlar kalan cezalarını çektikten
sonra şartla salıverilirler.
Ancak bir başka başvuru üzerine Anayasa Mahkemesi bu defa 6.11.2002 gün ve 24928 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 28.5.2002 gün ve 99-51 sayılı kararı ile, 4616 sayılı Yasanın 4758 sa'yılı Yasa ile yeniden düzenlenen 2. bendini biçim yönünden Anayasa'ya aykırı bularak iptaline karar vermiştir. Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirtilen her iki iptal kararında da vurgulandığı üzere, her iki iptal kararına konu 2. bentteki kurallar, müebbet ve 10 yıldan fazla süreli hükümlülükler bakımından cezadan indirim öngören, tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından veya toplam hükümlülük sürelerinden on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza süresi veya hükümlülük süresi dolmuş olanlar bakımından ise, belirli bir süreyle suç işlemerne bozucu (infısahi) koşuluna bağlanmış toplu özel af niteliğindedir.
Görüleceği üzere, bazı suçlar yönünden verilen cezaların 10 yıllık bölümünün çekilmiş sayılması gibi hükümlü lehine sonuçlar doğuran ve hukuki niteliği toplu özel af olarak belirlenen bu yasal düzenlemeler ile cezaların infazı konusunda 647 sayılı Yasadan farklı bir sistem öngörülmediği gibi cezaların içtimaına engel bir hüküm de sevkedilmemiştir. Öte yandan, gerek hükmedilen ağır hapis cezaları toplamının 36 yılla sınırlandırılmasına ilişkin TCY'nın 71/1. maddesinde öngörülen kural, gerekse 4616 sayılı Yasada öngörülen ve yukarıda açıklanan kurallar hükümlü lehine getirilen yasal düzenlemeler olduğundan, bu kuralların hükümlü aleyhine sonuç doğuracak biçimde yorumlanmasına da olanak bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olayı değerlendirdiğimizde, hükümlü Eyüp Terzi'nin 4616 sayılı Yasa kapsamında bulunan 20 yıl 1 gün ağır hapis ve anılan Yasa kapsamında bulunmayan 19 yıl 12 ay 1 gün ağır hapis cezasına ilişkin iki ayrı kesinleşmiş mahkumiyeti bulunmaktadır. Hürriyeti bağlayıcı cezalarda toplama prensibinin istisnasını oluşturan durumlar söz konusu olmadığına göre, bu iki cezanın toplanması ve TCY'nın 77/1. maddesi uyarınca hükümlünün cezasının 36 yıl ağır hapisle sınırlandırılması zorunludur.
Kaldı ki, hükümlünün her iki kesinleşmiş mahkumiyeti içtima ettirilmeksizin ayrı ayrı infaza verildiği takdirde, Ceza Yasamızda ağır hapis cezaları yönünden hükümlü lehine öngörülen 36 yıllık sınırın aşılması söz konusu olacağı gibi, bir cezası nedeniyle 4616 sayılı Yasa uyarınca şartla salıverilecek olan hükümlünün diğer cezası nedeniyle infaza devam edilecektir ki, bu da cezanın infazını zorlaştıracak ve karışıklığa neden olacaktır.
Öte yandan, C.Başsavcılığı itirazında emsal gösterilen Ceza Genel Kurulu ve Özel Daire kararları, farklı şartla salıverilme ve infaz rejimlerine tabi cezaların içtimaına olanak bulunmadığına ilişkin olup, 4616 sa.yılı Yasanın 647 sayılı Yasadan farklı bir şartla salıverilme ve infaz rejimi öngörmernesi nedeniyle somut olayla örtüşmemekte, Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi kararında emsalolarak gösterilen Ceza Genel Kurulu kararının ise konumuzla ilgisi bulunmamaktadır.
Bu itibarla, hükümlünün her iki cezasının toplanarak TCY'nın 71/1. maddesi uyarınca yıl ağır hapis cezası olarak sınırlandırılması ve bu mahkumiyetin 20 yıl 1 günlük kısnı hükümlü lehine toplu özel af niteliğinde düzenlemeler getiren 4616 sayılı Yasa hükümlerinin
gulanması, artan cezasının ise tabi olduğu 647 sayılı yasa hükümlerine göre infazı gerektiğine Yargıtay C.Başsavcılığının cezaların içtimaına olanak bulunmadığı yolundaki itirazının redd karar verilmelidir.
SONUÇ; Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının REDDİNE, dosya yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 20.01.2004 günü oybirliği ile karar verildi.