 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 2003/4-4
K: 2003/12
T: 4.3.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- YEDİEMİNLİK GÖREVİNİ KÖTÜYE
- KULLANMAK SUÇU
İçtihat Özeti: Muhafaza etmek için kendisine resmen teslim edilen mahcuz mal üzerinde TCY.nın 276/1. maddesinde belirtilen şekilde suç işleyen sanığın eylemi, aynı malın yeni bir haciz ve teslimi yapılmadığı sürece tek bir suçu oluşturur.
(765 s. TCK. m. 276/1)
Yedieminlik görevini kötüye kullanmak suçundan sanık Tahir'in TCY.nın 276/1, 59, 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 200.000.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin (Kargı Asliye Ceza Mahkemesince 5.7.2001 gün ve 151-118 sayı ile verilen kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 13.11.2002 gün ve 14465-16840 say ı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 7.1.2003 gün ve 142352 sayı ile; "Olayımızda önceki satış kararları üzerine tayin edilen satış günlerinin ilkinde haczedilen malın satış yerine getirilmemesi üzerine ikinci ve 3. defa satış kararları alınmış ve satış günleri tayin edilerek yeni işlemler tesis edilmiştir. llK.'nun 106 ve 110. maddeleri uyarınca satış kararları haciz tarihinden itibaren 1 yıl içinde alındığından dolayı da mallar üzerinde geçerli bir haciz işlemi bulunmamaktadır.
Daha önceki iki satış kararı üzerine tayin edilen iki satış gününden ilkinde haczedilen malın satış yerine getirilmemesiyle icra müdürlüğü tarafından Kargı Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur. Mahkemece, bu suç duyurularının sonucu araştırılmamıştır. Bu suç duyuruları üzerine eylemleri nedeniyle sanık hakkında dava açılmış olması muhtemel ve hatta bu suç duyuruları üzerine açılan davalarda sanığın mahkumiyetine karar verilmiş olması imkan dahilindedir. Eylemsel ve kişisel yönden aralarında 959 bağ bulunması nedeniyle önceki suç duyuruları yazılarının araştırılması, dava açılmış ve henüz karara bağlanmamış ise o davaların bu dava ile birleştirilerek yargılamanın birlikte sürdürülmesi gerekmektedir. Bu araştırmanın yapılmaması durumunda sanık hakkında her eylemin ayrı ayrı suç sayılması ve sanığın aynı suçtan üç kez mahkumiyet kararı verilmiş olması gibi bir sonucun ortaya çıkması söz konusu olacaktır. Nitekim mahkeme de sanığın son eyleminden dolayı açılan bu davada sanığın her fiilinin ayri suç teşkil edeceğine karar vermiştir. Halbuki; aynı hacze dayalı olarak birden fazla satış kararı alınması ve tayin edilen satış günlerinde haczedilen malın satış yerine getirilmemesi durumunda ortada yeni bir haciz ve yeni bir teslim söz konusu olmadrğından birbirinden bağımsız üç ayrı suçun oluştuğu söylenemez. Aynı hacze dayalı olarak ilk satış kararı ile suç oluştuktan sonra ikinci satış kararı alınarak ikinci kez malın getirilmemesi durumu TCK.'nün 80. maddesinin uygulanmasını gerektirebilir. Her bir eylemi bağımsız suç saymak uygun değildir. Olayda borç bir tanedir. Haciz de bir kez yapılmıştır. Bu hacizden sonra mallar üzerine yeni bir haciz uygulanmadığı gibi malların yediemin olarak yeni bir işlemle sanığa teslimi söz konusu değildir.
Nitekim Yargıtay 4. Ceza Dairesinin kararları da bu yöndedir. Yukarıda belirtilen araştırmanın yapılmaması bir eksik soruşturma durumudur. Bu araştırmanın yapılmaması aynı hacze dayalı olarak alınan satış kararları üzerine satış günü haczedilen malları satış yerine getirmeyen failin her satış kararı üzerine gerçekleştirdiği eylemin bağımsız suç sayılmasına ve her fiilden dolayı ayrı ayrı yargılanıp üç kez mahkumiyeti ile sonuçlanmasına neden olacaktır." görüşüyle itiraz yoluna başvurarak, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
Sanığın yedieminlik görevini kötüye kullanmak suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, sanığın hukuki durumunun belirlenmesi bakımından, hakkında aynı borca ilişkin olarak önceki suç duyuruları nedeniyle ne gibi bir karar verildiğinin araştırılması suretiyle soruşturmanın genişletilmesinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Yedieminlik görevinin kötüye kullanılması suçu, resmen teslim olunan bir eşyanın fail tarafından, kendisinin veya başkasının yararına saklanması, sahibine veya başkasına verilmesi, tebdil edilmesi veya teslimden kaçınılması gibi seçimlik hareketlerden birisinin yapılması ile oluşan bir suçtur. Suç, seçimlik hareketlerle işlenebildiğinden, açıklanan bu hareketlerin birinin veya birkaçının bir arada işlenmesi halinde tek suç meydana gelecektir. Bu suçun konusu, rehinli, hacizli veya elkonulmuş mallar olup, korunan hukuki yarar kamu idaresinin otoritesidir. Fail, bir işlem ile kendisine teslim edilen mal üzerinde bir kez bu suçu işledikten sonra, aynı malın yeni bir haciz ve teslimi yapılmadığı sürece, bu eşyayı tekrar teslim etmemesi halinde bu eylemi yeni bir suç oluşturmayacak, tek suç olarak kabul edilecektir. Nitekim öğretide S.Erman-Ç.Özek, Ceza Hukuku Özel Bölüm, Kamu idaresine Karşı işlenen Suçlar adlı eserlerinde aynı görüşe yer vermişlerdir, (sh.468) Öte yandan Özel Dairenin yerleşmiş uygulamalarında da, aynı hacze dayalı olarak alınan ilk satış kararı ile bu suçun işlenmesinden sonra, yeniden satış kararı istenerek ikinci kez satış kararı alınması halinde, sanığın aynı eşyayı satış yerine getirmemesi halinde yeni bir teslim bulunmadığından teselsül hükümlerinin uygulanacağı ve sanık hakkında tayin olanacak cezanın TCY.nın 80. maddesi ile artırılacağı vurgulanmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alınıp incelendiğinde, Kargı icra Müdürlüğünün 1999/7 tal. sayılı takip dosyasına göre;
Kastamonu Birinci icra Müdürlüğü 8.2.1999 tarihinde Kargı icra Müdürlüğüne yazdığı talimat ile alacaklı Yapı ve Kredi Bankası AŞ. tarafından borçlular Mahir ve Abdullah haklarında yürütülen icra takibi nedeniyle, borca yeterli mallarının haczedilmesini istemiştir.
Kargı icra Müdürlüğünce 16.2.1999 tarihinde düzenlenen haciz tutanağından, borçluların adresinde televizyon, buzdolabı, çamaşır makinası, fırınlı ocak, radyo-kasetçalar gibi taşınır malların haczedildiği, haczedilen bu eşyaların borçluların babaları olan sanık Tahir'e yediemin olarak teslim edildiği anlaşılmaktadır.
Kastamonu Birinci icra Müdürlüğünce 8.3.1999 günlü yazı ile haczedilen malların satışının yapılması istenmesi üzerine, Kargı icra Müdürlüğünce 16.3.1999 tarihinde, malların 8-9.4.1999 tarihlerinde açık arttırma ile satışı için karar alınmış, gerekli ilanlar yapılarak satış ilanı ve muhtırası 25.3.1999 tarihinde sanığa bizzat tebliğ edilmiştir, ancak 8.4.1999 tarihinde düzenlenen tutanağa göre sanık malları satış yerine getirmemiş ve 9.4.1999 tarihinde hakkında yedieminlik görevini kötüye kullanmaktan dolayı C.Savcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur.
Kastamonu Birinci icra Müdürlüğünce bu kez 17.5.1999 günlü yazı ile mahcuz malların satışının yapılmasının istenmesi üzerine, Kargı icra Müdürlüğünce 25.5.1999 tarihinde, mahcuz malların 22-23.6.1999 tarihinde açık arttırma ile satışı için karar alınmış, gerekli ilanlar yapılarak satış ilanı ve muhtırası 27.5.1999 tarihinde bizzat sanığa tebliğ edilmiştir. Ancak, 22.6.1999 tarihinde düzenlenen tutanağa göre sanık, mahcuz malları satış yerine getirmemiş, ve aynı tarihte hakkında yedieminlik görevini kötüye kullanmaktan dolayı suç duyurusunda bulunulmuştur.
Kastamonu Birinci icra Müdürlüğünce 23.8.1999 günlü yazı ile mahcuz malların muhafaza altına alınarak satışının yapılması ve borçluların borcu yeterli başka mallarının da haczedilmesinin istenmesi üzerine, Kargı icra Müdürlüğünce 2.9.1999 tarihinde düzenlenen tutanağa göre, daha önce malların haczedildiği adreste, durum yediemin sanığa anlatılmış, sanık malların kendisinde olduğunu bildirmiş ve ilçe çevresinde taşınır malların muhafazası için herhangi bir depo ve başkaca da yediemin olacak kimse bulunmadığından mahcuz mallar muhafaza altına alınamamış, başkaca haczedilebilecek mal bulunamamıştır. Bunun üzerine, 1.9.1999 tarihinde, mahcuz malların 11.11.1999 ve 25.11.1999 tarihlerinde satışına karar verilmiş ve gerekli ilanlar yapılarak satış ilanı ve muhtırası 6.9.1999 tarihinde bizzat sanığa tebliğ edilmiştir.
Yerel Mahkemece, sanık hakkında daha önce aynı suçtan dolayı yapılan suç duyurularının akibeti hususunda herhangi bir araştırma yapılmamıştır, ancak, bozmadan önce yapılan yargılamada icra dosyasının incelenmek üzere istendiğinde, aynı mahkemenin 1999/57 esas sayılı dosyasının içerisinde olduğu ve karara çıkan bu dosyanın ise temyiz incelemesi için Yargıtaya gönderilmiş olduğu anlaşılarak dönüşünün beklendiği ve 5.7.2001 günlü oturumda da bu dosyada, sanığa yüklenen suçun 4616 sayılı Yasa kapsamında kaldığından bahisle kararın bozulduğu hususu tutanağa geçirilmiştir.
Yukarıda da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, 16.2.1999 tarihinde haczedilerek kendisine yediemin olarak teslim edilen malların, yeni bir haciz ve teslim yapılmaksızın sanık tarafından birçok kez satış yerine getirilmemesi eylemlerinin tek bir suç mu yoksa, teselsül eden suç mu oluşturduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Bu saptamanın yapılabilmesi için soruşturma genişletilerek, sanık hakkında bu eylemleri nedeniyle suç duyurusunda bulunulması üzerine başka davalar açılıp açılmadığı araştırılmalı ve açılan davalar varsa sonuçlanmamış olması halinde davalar birleştirilmeli, sonuçlanmış ise incelenerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının (KABULÜNE), 4. Ceza Dairesinin 13.11.2002 gün ve 14465-16840 sayılı kararının (KALDIRILMASINA), Kargı Asliye Ceza Mahkemesinin 5.7.2001 gün ve 151-118 sayılı kararının eksik soruşturma nedeniyle (BOZULMASINA), dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine 4.3.2003 günü oybirliğiyle karar verildi.