 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 2002/7-131
K: 2002/258
T: 21.5.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- SÜRÜCÜ BELGESİZ ARAÇ KULLANMAK ( Erteleme Sınırları İçinde Kalmak Kaydıyla Birden Fazla Suçtan Mahkumiyet Halinde Mahkemenin Cezaların Birini Erteleyip Diğerini Erteleme Kapsamı Dışında Tutamaması )
- DİRENME HÜKMÜNÜN ORTADAN KALKMASI ( Ceza Genel Kurulunun Bozma Kararıyla )
- ÖZEL DAİRE TARAFINDAN İNCELENMEYEN HÜKÜM ( Hükmün Doğrudan Doğruya ve İlk Kez Ceza Genel Kurulunca İncelenmesinin Mümkün Olmaması )
2918/m.3,112
2253/m.38,26
1412/m.326
DAVA : Sürücü belgesiz araç kullanmak suçundan sanık Fatih E'un 2918 sayılı Yasanın 36/3, TCY.nın 119/5, 2253 sayılı Yasanın 12/2, TCY.nın 59 ve 647 sayılı Yasanın 4 ve 5. maddeleri uyarınca 49.128.000 lira hafif para cezasıyla cezalandırılmasına, bu cezasının birer aylık 12 eşit taksitte alınmasına ve 2253 sayılı Yasanın 38. maddesi uyarınca ertelenmesine ve 1 yıllık deneme devresine tabi tutulmasına ilişkin Sandıklı Sulh Ceza Mahkemesince 27.2.2001 gün ve 265-53 sayıyla verilen kararın Yerel C.Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 8.6.2001 gün ve 10009-10810 sayı ile; "Suç tarihinde 15 yaşını bitirmeyen sanık hakkında yargılamanın gizli yerine açık ve 3005 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılması telafisi mümkün olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
4262 sayılı Yasa ile değişik 2918 sayılı Kanunun ek 3/3. maddesinde bu Kanun hükümlerine göre faillere uygulanan hafif para cezalarının tecil edilemeyeceği hükme bağlanmış olunduğu gözetilmeden hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrili hafif para cezasının yanında doğrudan tayin olunan hafif para cezasının da teciline karar verilmesi" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 29.8.2001 gün ve 211-280 sayı ile; "kanun koyucunun ayrıntılı düzenlemelerle ve lehe hükümlerle çocuk suçlular için cezanın ertelenmesini öngörmüş bulunması karşısında artık 2918 sayılı Yasanın ek 3/3. maddesi uyarınca hükmolunan cezaların ertelenemeyeceğinin kabul edilmesi, alınan düzenlemelerle güdülen amaca aykırılık teşkil edecektir. Çocukların yargılanmaları, haklarında hükmolunan cezaların infazı ve tecilini ayrıntılı biçimde ve çocuk suçluların yararını düşünerek düzenleyen 2253 sayılı Yasanın 38. maddesinin 2918 sayılı Yasanın ek 3/3. maddesine göre bu nedenle özel hüküm olduğu ve çocuk suçlular hakkında öncelikle uygulanması gerektiği kabul edilmelidir.
Kaldı ki 15 yaşını bitirmeyen çocukların KTK.da belirtilen suçlardan daha ağır suçları işlemeleri halinde cezalarının 2253 SK.nun 38. maddesine göre tecil edilmesi imkanı mevcutken hırsızlık, müessir fiil gibi suçlardan çok daha hafif olduğu su götürmez bulunan somut olaydaki ehliyetsiz vaziyette trafikte ilk kez araç kullanmak suçundan dolayı verilen cezanın tecil edilememesini kabul etmek mümkün değildir. Nitekim Sayın Yargıtay 7. Ceza Dairesi "tecilde bölünmezlik" ilkesine aykırılık teşkil edecek biçimde KTK. uyarınca verilen hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilen para cezalarının dahi tecil edilebileceğini kabul etmektedir. Somut olayda sayın Daire, mahkememizin küçük sanık hakkında hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilen para cezasının tecilini bozma konusu yapmamıştır ve fakat doğrudan tayin olunan hafif para cezasının da diğer ceza ile birlikte tecil edilmesinin kanuna aykırı olduğunu vurgulamıştır.
Erteleme sınırları içinde kalmak koşulu ile birden fazla suçtan mahkumiyet halinde mahkeme cezalarının birini erteleyip diğerini erteleme kapsamı dışında tutamaz, buna göre;
a )Ertelenebilmesi için içtimaa giren cezaların toplamının kanun gösterdiği sınırı geçmemesi gerekir,
b )Cezaların toplamı kanunun gösterdiği sınırları geçmese bile bu suçlara ait cezaların ertelenmesi diğerlerinin ise infazına karar verilebilmesi mümkün değildir,
c )Cezaların toplamı bu sınırları geçtiği takdirde cezası erteleme sınırı içinde kalmış olan suçlardan birinin ayrılması ile yalnız bunun cezasının ertelenmesi mümkün değildir." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yerel C.Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 20.11.2001 gün ve 253-266 sayı ile;
"İncelenen dosya içeriğine göre, bozmadan sonra adli ara verme süresi içerisinde yargılama yapılarak sanığın bozmaya karşı diyeceklerinin 31.7.2001 günlü oturumda sorulduğu, hükmün de 29.8.2001 günlü oturumda tefhim edildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar 2918 sayılı Yasanın 112/2. maddesi hükmü gereğince, trafik suçlarına ilişkin davaların 3005 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılması gerekiyorsa da, 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Yasanın 26. maddesinde; "Küçükler tarafından işlenen suçların soruşturma ve kovuşturmasında 3005 sayılı Meşhut Suçların Muhakeme Usulü Hakkındaki Kanun hükümleri uygulanmaz." hükmü yer almaktadır. Buyurucu olan bu hüküm karşısında, 14.4.1986 doğumlu küçük sanık hakkında 3005 sayılı Yasa hükümlerine göre yargılama yapılması olanaksızdır." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkemece 12.2.2002 gün ve 3-29 sayı ile bozmaya uyularak gereği yerine getiriliş, ancak önceki gerekçelere dayalı olarak direnme kararı verildiği belirtilmiştir.
Bu kararın da Yerel C.Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istekli 30.4.2002 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Yerel Mahkemenin 29.8.2001 gün ve 211-280 sayılı direnme kararı, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca usuli nedenle bozulmuş Yerel Mahkeme bozma gereğini yerine getirerek yeniden karar vermiştir.
Ceza Genel Kurulunun uyum ve süreklilik gösteren kararları gereğince, bozma kararı ile direnme hükmü tümüyle ortadan kalkmıştır. Yerel Mahkeme artık, yeni ve değişik bir karar vermekte serbesttir. Bozmaya uyularak verilen kararlar da yeni bir karar olup hukuken direnme niteliğinde değildir. Bu nedenle öncelikle Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir. Özel Dairece incelenmeyen bir hükmün doğrudan doğruya ve ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi Yargılama Yasasına aykırıdır.
Özel Daire görüşünün belli olduğundan bahisle, tekrar dairece inceleme yapılmasının davayı gereksiz yere uzatacağı gibi bir görüş de ileri sürülemez. Çünkü Özel Daire görüşünde değişik olabileceği gibi davaların uzamasını önlemek amacıyla da olsa buyurucu usul kurallarının uygulanmasından vazgeçilemez.
Öte yandan Ceza Genel Kurulu bozma kararına uyulduktan sonra verilen kararın yeniden ve doğrudan Ceza Gene Kurulunca incelenmesi, Ceza Genel Kurulu kararlarına karşı direnilemeyeceğine ilişkin CYUY.nın 326 maddesine aykırıdır. Zira, doğrudan doğruya Ceza Genel Kurulunca inceleme yapılması, Yerel Mahkeme kararına direnme niteliği verecek ve Ceza Genel Kurulu bozma kararına karşı direnilmiş olacaktır. Bu nedenlerle hukuken yeni olan bu kararın Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle tebliğnamedeki görüşe aykırı olarak temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 21.5.2002 günü oybirliğiyle karar verildi.