Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 2002/6-47
K: 2002/176
T: 19.2.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • SAHTECİLİK VE DOLANDIRICILIK SUÇLARI
İÇTİHAT ÖZETİ: TTY.nın 692. maddesinde öngörülen koşullum uygun biçimde düzenlenmiş olan "çek", muhatap (banka) nezdinde açılmış bir hesap bulunmaması ya da kapatılmış olması halinde de hukuken geçerliliğini sürdürür. Bu nedenle, hesabını kapatan katılanın bankaya geri vermeyerek sakladığı boş çek yaprağını haksız biçimde ele geçirerek anılan maddede öngörülen unsurları içeren ve aldatıcılık yeteneği bulunacak surette sahte olarak düzenleyip ciro eden sanığın eylemi "resmi belgede sahtecilik" suçunu oluşturur.
(765 s. TCK. m. 349, 503/1)
(6762 s. TTK. m. 692, 695)
 
Sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından sanık Rıdvan'ın dolandırıcılık suçundan TCY'nın 503/1, 522/1, 59/2 ve 647 sayılı Yasanın 4/1, maddeleri uyarınca 139.150,000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, sahtecilik suçundan beraatine ilişkin (İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 28.11.2000 gün ve 281/249 sayılı hüküm katılan ismail vekili tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince dolandırıcılık suçu yönünden onanmış, sahtecilik suçu yönünden kurulan hüküm ise 19.2,2001 gün ve 1575-1499 sayı ile;
"Oluşa, dosya içeriğine ve mevcut delil durumuna göre suçun sübuta erdiği gözetilmeden yerinde olmayan gerekçelerle beraat kararı verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme 30.10.2001 gün ve 113-331 sayı ile; "Yerleşik kararlarda; belge ile hukuki bir sonuca varılmıyorsa, diğer bir deyişle sonuç elde edilemiyorsa, sahtecilik suçunun yasal unsurlarının oluşmayacağı vurgulanmaktadır.
Olayımızda da; sanığın elde ettiği çek yaprağının kapatılan bir hesaba ait olması nedeniyle bankaya ibraz edildiğinde yapılacak kontrolde hesabın kapalı olduğu anlaşılarak çekle ilgili işlem  yapılmayacaktır. Sanığın dolandırıcılık suçunda kullandığı çek bankaca hukuki işleme tabi tutulamayacağından, sahtecilik suçunun asıl unsurlarından olan hukuki sonuç doğuran belge niteliğine sahip değildir. Bu nedenle atılı sahtecilik suçunun unsurları oluşmamıştır." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de C. Savcısı ile katılan İsmail tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C. Başsavcılığının "bozma" istekli 25.1.2002 gün ve 186048 sayılı tebliğnamesi ile 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
Oluşu yönünden uyuşmazlık bulunmayan somut olayda; hesabını kapatan katılanın bankaya iade etmeyerek masa gözünde sakladığı boş çek yaprağını, yanında işçi olarak çalışan sanığın haksız biçimde ele geçirdikten sonra, bunu sahte olarak düzenleyip ciro ederek araç tamir bedeli karşılığında diğer katılan Ragıp'a verdiği, bankaya ibraz edilen çekin kapatılmış hesaba ait olması nedeniyle hamile ödeme yapılmadığı, sanığın tevilli ikrarı, katılanların anlatımları ve dosyadaki kanıtlardan anlaşılmaktadır.
Yerel Mahkemece, sanığın dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine ilişkin olarak kurulan hüküm önceden kesinleşmiş olup, çekin kapatılmış bir hesaba ait olması nedeniyle hukuken geçerli olmadığı, dolayısıyla sahtecilik suçunun unsurlarının gerçekleşmediği gerekçesi ile bu suçtan beraatine ilişkin hüküm ise Özel Daire tarafından, sahtecilik suçunun oluştuğu belirtilerek bozulmuş, Yerel Mahkeme önceki hükmünde direnmiştir.
Görüleceği üzere, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sahtecilik suçunun oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Türk Ceza Yasamızın 3679 sayılı Yasa ile değişik 349. maddesinin ikinci fıkrasına göre; "emre veya hamile yazılı olarak tanzim edilen kambiyo senetleri, emtiayı temsil eden evrak yahut ortaklık veya alacaklılık sağlayarak belli bir meblağı temsil eden hisse senetleri, tahviller ve Hazine bonoları gibi kıymetler ile bunlar dışında kalan kıymetli evrak ve mali değerleri temsil eden veya ihraç edenin mali yükümlülüklerini içeren her türlü evrak resmi varaka hükmündedir."
Esasta özel nitelikte olan bir kısım belgelerin resmi evraka eşit sayılmalarının nedeni, bu gibi evrakın özel sosyal önemi olmasıdır. Gerçekten de emre veya hamiline yazılı kambiyo senetleri ticaret dünyasında elden ele ve süratle dolaşırlar hatta yabancı piyasalarda da bu değerlerini korurlar bir poliçe çek veya bonoyu kabul eden kimse çok kere ne keşideciyi ne cirantaları ne de aval verenleri tanımaz, bir isme, bir imzaya güvenmek zorunda kalır. Bu güvenin ise önemle korunması gerekir. Kaldı ki Kanun bu gibi ticari senetlere icra bakımından da üstünlük tanımaktadır. Nitekim icra ve iflas Yasamız da kambiyo senetleri için özel bir takip usulü öngörmüştür, işte Ceza Yasası, ticari işlemleri kolaylaştırmak ve ticaret alanında güveni sağlamlaştırmak maksat ve düşüncesiyledir ki bu gibi ticari senetleri resmi evraka eşit saymıştır. (Prof. Dr. Sahir Erman, Kamu Güvenine Karşı işlenen Suçlar, İstanbul-1996, sy. 581 vd.)
Yasamızda öngörülen bu eşitlik, yalnızca yaptırım bakımından olmayıp, bu gibi evrakın her yönüyle resmi evraka eşit sayılmasını gerektirmektedir. Dolayısıyla, resmi belgelerde olduğu gibi, TCY'nın 349. maddesinde belirtilen belgelerde yapılan sahtecilik cürmünde de korunan hukuki yarar kamu güvenidir. Ayrıca bu belgelerin sahte olarak düzenlendikleri anda resmi belgede sahtecilik suçu oluşacak, özel belgede olduğu gibi, suçun oluşumu için belgenin kullanılması gerekmeyecektir. Sahte olarak düzenlenen bu belgelerin suç oluşturabilmesi için aldatma yeteneklerinin de bulunması şarttır. Keza, böyle bir belgenin kamunun güvenine mazhar olabilmesi, bunda yapılan sahteciliğin bu güveni sarsabilmesi ve failin sahtecilik suçundan cezalandırılabilmesi için, bu yazının hukuken geçerli olması, başka deyişle hukuk düzeni içinde belirli bir takım sonuçlar doğurabilecek nitelikte olması gerekir.
Kambiyo senetlerinden olan  çekte  bulunması  gerekli unsurlar ise TTY'nın 692. maddesinde sayılmıştır. Buna göre çek;
1- "Çek" kelimesini ve eğer senet Türkçeden başka bir dille yazılmış ise o dilde "Çek" karşılığı olarak kullanılan kelimeyi;
2- Kayıtsız şartsız muayyen bir bedelin ödenmesi için havaleyi;
3- Ödeyecek kimsenin "muhatabın" ad ve soyadını;
4- Ödeme yerini;
5- Keşide gününü ve yerini;
6- Çeki çeken kimsenin (keşidecinin) imzasını, ihtiva etmelidir.
Bu unsurları taşıyan bir senet, çek olarak geçerlidir.
Öte yandan, TTY'nın 695. maddesinin 1. fıkrasında; "Bir çekin keşide edilebilmesi için, muhatabın elinde keşidecinin emrine tahsis edilmiş bir karşılık bulunması ve keşidecinin bu karşılık üzerinde çek keşide etmek suretiyle tasarruf hakkını haiz bulunacağına dair muhatapla keşideci arasında açık veya zımni bir anlaşma mevcut olması gerekir. Şu kadar ki bu hükümlere riayetsizlik halinde senedin çek olarak muteber olmasına halel gelmez." hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükümden de açıkça anlaşılacağı üzere; karşılığın ya da çek anlaşmasının bulunup bulunmaması keşideci ile muhatap (banka) arasındaki iç ilişki bakımından hüküm ifade edebilirse de, çekin geçerliliğini etkilemez. Dolayısıyla TTY'nın 692. maddesinde öngörülen şartlara uygun biçimde düzenlenmiş olan çek, muhatap (banka) nezdlnde açılmış bir hesap bulunmaması ya da kapatılmış olması halinde de hukuken geçerliliğini sürdürmektedir. Nitekim bu görüş öğretide çeşitli yazarlar tarafından savunulduğu gibi (İsmail Doğanay Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Ankara-1990, 3. Bası, sy. 1914,,Prof. Dr. Reha Poroy, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, İstanbul-1984, 9. Bası, sy,£66, Prof. Dr. Seza Reisoğlu, Türk Hukukunda Bankacılık ve Uygulamasında Çek, Ankara-1998, 2. Bası sy. 223, Prof. Dr. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara-1997, 2. Bası, sy. 1083 vd.) çeşitli yargısal kararlarda da (Örneğin; 11. H.D'nin 8.12,1987 gün ve 6456-6904 sayılı K.-YKD, C.KIV, Haziran 1988, sy. 797) vurgulanmıştır.
İnceleme konusu olayda; hesabını kapatan katılanın bankaya iade etmeyerek sakladığı boş çek yaprağını haksız biçimde ele geçirerek, TTY'nın 692. maddesinde öngörülen unsurları taşıyacak ve aldatıcılık yeteneği bulunacak surette sahte olarak düzenleyip ciro eden sanığın eylemi, resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturur. Bu itibarla, sanığın beraatine ilişkin Yere! Mahkeme direnme kararının bozulmasına karar verilmelidir.
Sonuç : Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 19.2.2002 günü tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oybirliği ile karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Emlakçı dolandırıcılığı 
  • 22.06.2025 06:35
  • [Ceza davaları] Kripto Transferi Nedeniyle 7258 Sayılı Kanundan Yargılanıyorum – Yardımcı Olur Musunuz? 
  • 18.06.2025 04:12
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini