Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 2002/5-106
K: 2002/232
T: 16.4.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
· 15 YAŞINDAN BÜYÜK MAĞDUREYİ RIZASIYLA
KAÇIRIP ONUN IRZINA GEÇME SUÇU
· KAMU DAVASININ ERTELENMESİ
· ZAMANAŞIMI SÜRESİ
İÇTİHAT ÖZETİ: Dava zamanaşımının, TCY.nun 434. maddesi uyarınca verilen erteleme kararına esas olan evlenmekle kesilmediği ve durmadığı kabul edilmiştir.
Sanık hakkında, 15 yaşını bitiren mağdureyi "rızaen kaçırıp ırzına geçme suçundan" açılan kamu davası, "evlenme" nedeniyle ertelenmiş daha sonra katılanın açtığı boşanma davası "boşanmaya" karar verilerek kesinleştikten sonra kamu davası TCY.nun 434. maddesine göre "yenilenmiştir." Ancak suç günü 1.10.1994 den inceleme gününe kadar iddianame yazılması, sorguya çekme gibi zamanaşımını kesen işlemler de dikkate alındığında TCY.nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık "dava zamanaşımı" süresi dolduğundan kamu davalarının "ortadan kaldırılmasına" karar verilmesi gerekir.
(765 s. TCK. m. 416/son, 430/2, 434,102/4,104/2)
 
Zorla ırza geçmek ve alıkoymak suçlarından sanık Abdullah'ın beraatine ilişkin (Isparta Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 10.5.1999 gün ve 3-48 sayılı hüküm katılan vekili tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 27.11.2000 gün ve 2864 - 6543 sayı ile;
"Olay tarihinde sanığın 15 yaşını bitiren mağdure Rahime'yi rızaen kaçırıp cinsi münasebette bulunduğu iddia, doktor raporu, sanığın duruşmada vaki ikrarı, Asliye Hukuk Mahkemesinin 6.1.1997 günlü boşanma ilamı ve dosya içeriği ile sabit olduğu ve bu itibarla mahkumiyete karar vermek gerektiği halde yazılı gerekçelerle beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yere Mahkeme 13.2.2001 gün ve 14-23 sayı ile beraate ilişkin hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının zamanaşımı nedeniyle davanın ortadan kaldırılmasını isteyen 27.3.2002 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, suçların sübutuna ilişkindir.
inceleme konusu olayda;
Sanığın 7.8.1979 doğumlu olan katılan Rahime'yi 1994 yılı ekim ayı içinde komşularının evine çağırarak rızaen cinsel ilişkide bulunduğu ve bir süre alıkoyduğu, başlangıçta olayı kimseye anlatmayan katılanın ilerleyen süreç içinde sanığın söz vermesine karşın kendisiyle evlenmeye yanaşmaması nedeniyle durumu ailesine bildirdiği ve C.Savcılığına başvurarak sanıktan şikayetçi olduğu, açılan kamu davasının yargılaması sırasında mahkemece yapılan sorgusunda suçunu açık biçimde ikrar eden sanığın 3.8.1995 tarihinde katılanla evlenmesi üzerine hakkındaki kamu davasının TCY.nın 434.maddesi uyarınca teciline karar verildiği, bilahare Isparta Asliye Hukuk Mahkemesinin 6.11.1997 gün ve 448-1362 sayılı ilamı ile katılanın şiddetli geçimsize nedenine dayalı olarak açtığı boşanma davasının kabulüne ve tarafların boşanmalarına karar verildiği, kararın ise 7.7.1998 tarihinde kesinleştiği, boşanmaya haksız surette neden olan sanık hakkındaki takibatın TCY'nın 434. maddesi uyarınca yenilendiği ve yargılama sonunda beraatine karar verildiği, hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece; sanığın reşit olmayan katılanla rızasıyla cinsel ilişkide bulunmak ve kaçınmak suçlarının sabit olduğu gerekçesiyle bozulduğu, Yerel Mahkemenin ise önceki hükmünde ısrar ettiği, sanığın Mahkeme huzurundaki açık ikrarı, katılanın iddiası, doktor raporları, boşanma ilamı nüfus kayıtları gibi kanıtlardan kuşkuya yer bırakmayacak biçimde anlaşılmaktadır.
Sanığın sabit olan, 15 yaşını bitirmiş gayrireşit katılanla rızaen cinsel ilişkide bulunmak suçu TCY'nın 416/son, rızaen alıkoymak suçu ise 430/2. mad-desine uymaktadır. Anılan maddelerde belirtilen hürriyeti bağlayıcı cezaların üst sınırına göre, bu iki suç da TCY'nın 102/4. maddesi uyarınca beş yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabidir. Ancak, kamu davasının açılması, sanığın sorgusu gibi zamanaşımını kesen ve yeniden işlemeğe başlamasına neden olan işlemler de dikkate almadığında, sanığın her iki suçunun TCY'nın 102/4 ve 104/2. maddelerine göre belirlenen dava zamanaşımı sürelerinin asli ve feri olmak üzere toplam 7 yıl 6 ay olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan, sanığın her iki suçu da 1995 yılı ekim ayında işlediği anlaşılmakta ise de, suçların ekim ayının hangi gününde işlendiği kesin biçimde saptanamamıştır. Bu bakımdan, zamanaşımının hesabında sanığın en lehine sonuç verecek tarih olan 1 Ekim 1994 gününün zamanaşımının başlangıç günü olarak kabulü zorunludur.
Bu aşamada incelenmesi gereken bir başka sorunda, TCY'nın 434. maddesi uyarınca verilen tecil kararına esas olan evlenmenin zamanaşımını kesip kesmeyeceği ya da durdurup durdurmayacağı, dolayısıyla evlenme tarihi ile boşanma kararının kesinleşme tarihi arasındaki sürenin dava zamanaşımının hesabında dikkate alınıp alınmayacağı hususudur.
TCY.nın 104/1. maddesinde dava zamanaşımını kesen nedenler, 107. maddesinde ise zamanaşımı durduran nedenler sayılmıştır. Öğreti ve yarısal kararlarda genel kabul gördüğü üzere, bu nedenler anılan maddelerde sınırlı olarak sayılmış olup yorum yoluyla genişletilemezler. Kamu davasının ertelenmesine konu evlenme ise, anılan maddelerdeki nedenler arasında sayılmamaktadır.
Nitekim bu genel ilke doğrultusunda Ceza Genel Kurulunun 3.10.1988 gün ve 220 - 322 sayılı kararında; evlenme nedeniyle kamu davasının ertelenmesinin zamanaşımını durdurmayacağı vurgulanmış, yine öğretide değişik yazarlar tarafından; "dava zamanaşımı süresinin evlenmekle kesilmediği ve durmadığı"belirtilmiştir (Sedat Bakıcı, Genel Adap ve Aile Adabı Aleyhine Cürümler, Ankara-1994, syf. 495, Artuk - Gökçen - Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara - 2000, 2. Bası, syf. 781).
Bu görüşden hareketle; suç tarihinden itibaren başlayan dava zamanaşımının evlenmekle kesilmediği ve durmadığının kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla; somut olayda suç tarihi olarak belirlenen 1 Ekim 1994 tarihinden inceleme tarihine kadar iddianame yazılması, sanığın sorguya çekilmesi gibi zamanaşımını kesen işlemler de dikkate alındığında TCY'nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık dava zamanaşımı süresi dolmuştur. Zamanaşımı gerçekleşmiş bulunduğundan sanığın her iki suçtan beraatine ilişkin Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına, sanığın zorla ırza geçmek suçundan dönüşen suç niteliğine göre reşit olmayan on beş yaşını bitirmiş katılanla rızaen cinsel ilişkide bulunmak ve alıkoymak suçlarına ilişkin kamu devalarının CYUY'nın 322. maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına karar verilmelidir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, CYUY'nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak bu hususta bir karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkında dönüşen suç niteliğine göre reşit olmayan on beş yaşını bitirmiş katılanla rızaen cinsel ilişkide bulunmak ve alıkoymak suçlarından açılan kamu davalarının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle TCY'nın 102/4 ve 104/2. maddeleri uyarınca (ORTADAN KALDIRILMASINA), dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 16.4.2002 günü tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler



YARGITAY KARARLARI :
İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

Diğer Bölümlerimiz +
Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini