 |
T.C
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E : 2002/4-291
K : 2002/422
T : 03.12.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- HAKİMİN DAVAYA BAKAMAYACAĞIHALLER
- TANIĞIN O DAVADA HAKİMLİK YAPAMAMASI
1412 s. CMUK/21
Görevli memurlara sövme suçlarından sanık I.B.B.'ın TCY.nın 266/1, 267, 251, 59, 647 sayılı Yasanın 4, TCY.nın 266/1, 267, 251, 59, 647 sayılı Yasanın 4, TCY.nın 482/3, 251, 59, 647 sayılı Yasanın 4 ve TCY.nın 72. maddeleri uyarınca sonuç olarak 201.786.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, bu cezasının 647 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca birer aylık aralarla 10 eşit taksitte alınmasına, sanıktan alınacak 250.000.000 lira manevi tazminatın katılan Ahmet'e, 500.000.000 lira manevi tazminatın katılan Mustafa'ya verilmesine ve nispi harca ilişkin Yargıtay 4. Ceza Dairesince 19.09.2002 gün ve 34-30 sayı ile karar verilmiştir.
Bu kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Ceza Yargılamaları Usulü Yasasında Ceza Genel Kurulunda incelemenin duruşmalı yapılacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığından sanığın bu konudaki isteminin CYUY.nın 318. maddesi uyarınca oybirliği ile reddine karar verildi. Dosya üzerinde yapılan incelemede;
Sanığın, sövme suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Dairenin bu kararı sanık tarafından, tanıkların yeniden ve baskıdan uzak dinlenmeleri gerektiği, eksik soruşturma ile savunma hakkı kısıtlanarak cezalandırılmasına karar verildiğinden bahisle temyiz edilmiştir.
İncelenen dosyada, son soruşturma aşamasında istinabe yoluyla ifadeleri saptanan katılanların yakınmaları ile anlatımları hükme dayanak olarak alınan tanıklar M.K., M.D., M.Ö.A., A.G., N.T.(Y.), A.M.B. ve S.A.'nın beyanlarının, hazırlık soruşturması aşamasında ihzari soruşturma yürüten Gaziantep C. Başsavcısı ile Adalet Müfettişi tarafından tanık sıfatıyla yemin verilerek dinlenmiş olan ve iddianameye konu iki olay sırasında aynı yerde görevli bulunun Adıyaman Hakimi İ.S. tarafından alındığı anlaşılmaktadır.
CYUY.nın hakimin davaya bakamayacağı halleri belirleyen 21. maddesinin, 5. bendinde, bu hallerden biri "Aynı davada tanık veya bilirkişi sıfatıyla dinlenmiş ise." şeklinde düzenlenmiştir. Yasakoyucu bu halde, anılan maddede anılan diğer hallerde olduğu gibi hakimin uyuşmazlığın çözümünde tarafsız kalamayacağını varsayarak yargılama görevini yapamayacağını öngörmüştür. Yasanın bu maddesi ile getirilen hüküm, uyulması zorunlu bir usul kuralıdır.
Nitekim, Ceza Genel Kurulunun 31.03.1986 gün ve 444-185 sayılı, 25.05.1987 gün ve 144-314 sayılı ve 23.10.2001 gün ve 229-230 sayılı kararlarında da gerek hazırlık soruşturmasında gerekse, son soruşturma aşamasında tanık sıfatıyla dinlenmiş olan kimsenin, o davada hakimlik yapamayacağı hususu vurgulanmıştır.
Bu itibarla diğer yönleri incelenmeyen hükmün öncelikle sapların usuli nedenle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ: Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 19.09.2002 gün ve 34-30 sayılı hükmünün diğer yönleri incelenmeksizin öncelikle saptanan usuli nedenle BOZULMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 03.12.2002 günü oybirliği ile karar verildi.