 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 2002/4-178
K: 2002/287
T: 9.7.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- GÖREVİ İHMAL ( Hangi Nedenle Olursa Olsun Memuriyet Görevini Yapmakta Savsama ve Gecikme Gösterme-Üstün Yasaya Göre Verdiği Buyrukları Geçerli Bir Neden Olmadan Yapmama )
- KASTEN İŞLENEBİLEN SUÇ ( Görevi İhmal Suçu )
- MEMURUN GÖREVİNİ BİLEREK VE İSTEYEREK SAVSAMASI ( Görevi İhmal Suçunun Oluşması )
765/m.230
DAVA : Görevi ihmal suçundan sanık Alim B'nın TCY.nın 230/1, 59/2 ve 647 sayılı Yasanın 4 ve 6. maddeleri uyarınca 304.200.000 TL. ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine ilişkin Niksar Asliye Ceza Mahkemesince verilen 14.12.2000 gün ve 67/405 sayılı hüküm, sanığın temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4.Ceza Dairesince 9.4.2002 gün ve 4076/5859 sayı ile onanmıştır.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 7.6.2002 gün ve 6874 sayı ile; "Kamu davasının konusu; Niksar İcra Ceza Mahkemesinin 1999/55 esas sayılı dosyasının 27.5.1999 tarihli tensip tutanağı ile 30.6.1999 ve 8.7.1999 tarihli oturumlara ait duruşma tutanaklarının kaybolması nedeni ile sanığın görevini savsamasına ilişkindir.
Davanın mahiyeti gözönüne alındığında 22.5.1999 tarihli tensip tutanağı ile arka arkaya olan 30.6.1999 ve 8.7.1999 tarihli duruşma günlerine ait tutanağın tek bir sayfadan ibaret olduğu muhtemeldir.
Zabıt Katibi sanık Niksar Asliye Hukuk- İcra Hukuk- İcra Ceza Mahkemelerinin kalem muamelatı ile ilgili tek katip olarak görevlendirilmiştir.
Sanık Hukuk ve Ticaret Mahkemelerinin Yazı İşleri Yönetmeliğinin 4 üncü maddesi gereğince duruşma tutanaklarını dosya içinde saklamadan Mahkeme Yazı İşleri Müdürü ile birlikte müştereken sorumludur. Anılan yönetmeliğin belirtilen maddesi gereğince dosyanın tertibi ve dosya içinde bulunan evrakların saklanmasından sorumlu olan zabıt katibi sanığın tek katip olarak baktığı üç mahkemeye ait başka dosyalarda, herhangi bir belgenin kaybolmasına sebebiyet verdiği veya kalem işlemlerinin yürütülmesine ilişkin işlemler nedeniyle disiplinsizlik içinde olduğunu belgeleyen bilgiler dosya içinde mevcut değildir. Başka bir deyişle kaybolan dava konusu duruşma tutanağı haricinde işlerini yapmakta ve dosyalarını denetlemekte ihmali bir davranışı bulunmamaktadır.
Öğretide ve tatbikatta görevi savsama suçunun genel kasıtla işlenen suçlardan olduğu kabul edilmektedir. Tek dosyanın muhtemelen tek sayfadan ibaret duruşma zabtının kaybolması sanığın genel kastını göstermez.
Mahkeme gerekçeli kararda "bir zabıt katibinin bakabileceği dosya sayısının nerede ise yarısına baktığı halde" biçimindeki açıklama ile sanığın işlerinin çokluğundan kaynaklanan insani yanılgı ile suça konu duruşma zabtının başka dosyalara karışma ve herhangi bir şekilde kaybolabileceği biçimindeki savunmasını reddetmiştir.
Mahkemenin sayıca baz aldığı dosya sayısı; sanığın tek katip olarak baktığı üç mahkemenin suç tarihi olan 20.1.2000 tarihindeki 485 derdest dosyadır. Oysa Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 14.9.1981 gün ve 125 sayılı ilke kararı ile saptanan miktarlar 1 yıl içerisinde bir katibin bakabileceği azami dosya sayısını göstermektedir. 20.1.2000 tarihinden geriye doğru 1 yıl gidildiğinde sanığın sorumlu olduğu dosya sayısının 1000'in üzerinde olduğu anlaşılmakta ve Mahkemenin bu konudaki gerekçesi de gerçeklere ters düşmektedir.
Yüksek 4. Ceza Dairesi 6.5.2002 gün ve 2002/479-7917 sayılı ilamında; "Savunma araştırılarak mahkemedeki yıllık iş hacmi ve personel sayısına göre; katip olan sanığın yakınanların cevap layihasını dosyasına koymak yerine ayrı bir dava dilekçesi gibi yeniden esasa kayıt etmesinin insani yanılgı niteliğinde olup olmadığı tartışılmadan hüküm kurulması"nı yasaya aykırı görmüştür. Bu karardan da anlaşılacağı üzere her kimsenin taşıyabileceği yükün bir sınırı olduğu ve genel kasıt olmaksızın bazı insani yanılgıların da hatalara sebebiyet verebileceğidir.
Takip edilmemesi nedeniyle "şikayet hakkının düşürülmesi" ile neticelenen asıl dosyada; Yüksek Kurulumuzca saptanan ölçütlerin üzerinde iş yüküyle donatılan sanığın, görevi savsama genel kastıyla hareket etmeyerek insani yanılgıdan kaynaklanan eylemi nedeniyle cezalandırılması yasaya aykırıdır" görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurularak, Özel Daire onama kararının kaldırılıp, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Sanığın görevi ihmal suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, atılı suçun unsurları itibariyle oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Niksar İcra Ceza Mahkemesinin 1999/55 sayılı dosyasında, 27.5.1999 tarihli tensip tutanağı ile 30.6.1999 ve 8.7.1999 günlü duruşma tutanaklarının kaybolduğunun saptanması üzerine, tutanak katibi olarak görev yapan sanık Alim B. hakkında suç ihbarında bulunulmuştur.
TCK.nun 230 ncu maddesinde, "Hangi nedenle olursa olsun memuriyet görevini yapmakta savsama ve gecikme gösteren veya üstünün yasaya göre verdikleri buyrukları geçerli bir neden olmadan yapmayan memur....cezalandırılır...." hükmü yer almaktadır.
Madde metninden de anlaşılacağı üzere belli bir kamu hizmeti veya görevi yapan memurun yapmakla görevli olduğu işi yapmaması veya yasaya göre yapılması gereken biçimde yerine getirmemesi veya geciktirmesi suç sayılmıştır. Bu suç kasten işlenebilen suçlardan olup, oluşması için, memur görevini bilerek ve isteyerek savsayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında dosyadaki kanıtlar incelendiğinde; sanık C.Savcılığında ve duruşmada, Asliye Hukuk Mahkemesi zabıt katibi olarak görev yaptığını, aynı zamanda icra ceza ve icra tetkik mercii dosyalarının da kendi sorumluluğunda bulunduğunu, önceleri iki katip olarak çalışmakta iken, diğer katibin yetkili olarak gitmesi üzerine tek başına çalışmaya başladığını, duruşmada iken avukatların kendilerine ait dosyaları yerlerinden alıp, ara kararlarını inceleyip varsa masraflarını dosya içine koyduklarını, duruşma bittikten sonra kaleme gelip dosyaların işlemlerini yaptığını, bu nedenle dosyaları takipte güçlük çektiğini, ilgili dosyanın tutanağının başka dosyalar içine karışmış olabileceğini, karar yazılırken tensip tutanağının kaybolduğunun saptandığını, suçsuz olduğunu savunmuştur.
İlgili mahkemelere ait iş cetvellerinin incelenmesinde; 20.1.2001 tarihi itibariyle derdest dosya sayılarının Asliye Hukuk Mahkemesinde 349, İcra Tetkik Merciinde 29 ve İcra Ceza Hakimliğinde 107 olduğu ve aynı mahkemelerde bir yıl öncesinden suç tarihine kadar sırasıyla 369, 37 ve 168 dosyanın karara bağlandığı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 14.9.1981 gün ve 125 sayılı ilke kararında ise; bir yıl içinde Asliye Hukuk Mahkemesinde 750-800, İcra Tetkik Mercii ( ceza )bölümünde 1000-1200, ( hukuk )bölümünde 800-900 dosyaya bakılabileceği, zabıt katibi kadrosunun ise Asliye Hukuk Mahkemelerinde 3, icra tetkik merciinde 2 olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
İcra Ceza Mahkemesinin 1999/55 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Bağkur Genel Müdürlüğünce sanık Mustafa T. hakkında taahhüdü ihlal suçundan 13.5.1999 tarihinde şikayette bulunulduğu, şikayetçi vekilinin 20.1.2000 tarihli oturuma mazeretsiz katılmaması üzerine şikayet hakkının düşürülmesine karar verildiği, 20.1.2000 tarihli oturumda zabıt katibi olarak sanığın adı yazılmasına rağmen tutanağın ve gerekçeli kararın katip Aydın Ö. tarafından yazılıp imzalandığı, 24.8.1999 ve 27.10.1999 tarihli oturumlara da farklı zabıt katiplerinin çıkıp tutanakları imzaladığı saptanmıştır.
İncelenen dosya kapsamına göre, büyük bir olasılıkla tek bir sahifeden ibaret tensip ile 30.6.1999 ve 8.7.1999 günlü oturumlara ait tutanağın kaybolduğu sabit ise de; atılı suçun oluşması için failde ihmal kastının bulunması gerektiği, olayın "görevi ihmal" kastından değil, sanığın tek başına birden çok mahkemede çalışmasından kaynaklandığı, sanığın bu yöndeki savunmasının da dosya içeriği ile doğrulandığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, sanığa yüklenen suçun manevi unsurunun oluşmadığı gözetilmeden, beraeti yerine mahkumiyetine karar verilmesi ve bu hükmün Özel Dairece onanmasında isabet bulunmadığından Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile, Özel Daire onama kararının kaldırılıp Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki kurul üyesi atılı suçun oluştuğu görüşüyle itirazın reddi yönünde oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜ ile, Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 9.4.2002 gün ve 4076/5859 sayılı onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün BOZULMASINA, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 9.7.2002 günü oyçokluğuyla karar verildi.