Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 2002/4-116
K: 2002/245
T: 7.5.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
· SALDIRGAN SARHOŞLUK SUÇU
· TABANCANIN ZOR ALIMI
İÇTİHAT ÖZETİ: Aldığı alkolün etkisiyle 100 promillik sarhoş vaziyette mağdurenin oturduğu apartmanın daire kapısının zilini defalarca çalmasına karşın açılmaması üzerine "kişisel demirbaş tabancası" ile daire önünde bir el ateş ederek apartmanı terkeden sanık polis memurunun eylemi bütün halinde "saldırgan sarhoşluk" suçunu oluşturduğundan saldırgan sarhoşluk suçunda kullanılan tabanca ve ekleri - ilgili Yönetmenliğin 72 ve 84. maddelerine göre devlet malı silah sayılmayacağından- zoralımına karar verilmesi doğrudur.
(765 s. TCK. m. 572/1,36)
 
Saldırgan sarhoşluk suçundan sanık Bircan'ın TCY.nın 572/1, 59/2,647 sayılı Yasanın 4 ve 6.maddeleri uyarınca 76.050.000 TL.hafif para cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine, suçta kullanılan tabanca, şarjör ve 5 adet 9 mm. çapındaki merminin TCY.nın 36. maddesi uyarınca zoralımına ilişkin (Balıkesir 1. Asliye Ceza Mahkemesi)nce verilen 6.10.2000 gün ve 804/1326 sayılı hüküm sanık vekili tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 4.3.2002 gün ve 2054/2942 sayı ile onanmıştır.
Yargıtay C.Başsavcılığı 15.4.2002 gün ve 165578 sayı ile;
1- Olayda almış olduğu alkolün de etkisiyle sanığın müştekiye ait apartmana geceleyin 04.00 sularında girmesiyle sarhoşluk suçunun saldırganlık öğesinin bu şekilde oluştuğu ve girme anı itibarıyla umumiyet unsurunun bulunduğu konusunda Yüksek Daire ile Başsavcılığımız arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Keza sanığın müsaderesine karar verilen silahının, 6136 SY'nın ek madde 8 uyarınca satın aldığı zati demirbaş tabanca olduğu hususu da dosya içerisindeki belgelerle sabittir.
Ancak saldırgan sarhoşluk suçu, belirtilen şekilde apartmana girmekle işlenmiş ve tamamlanmıştır.Bu safhadan sonra umumi olmayan mahaldeki eylemler, saldırgan sarhoşluk suçunun konusu içerisinde yer alamaz. Dolayısıyla olayda apartman içerisindeki ateş etme hali, saldırgan sarhoşluk suçu içerisinde yer alamayacağından, zati demirbaş tabancanın ateş edilmek suretiyle bu suçta kullanıldığından da bahsedilemez.
Mahkemece, sanığın görevinde kullanılması gereken silahla, görevi haricinde belirtilen şekilde ateş etmek şeklindeki eylemi TCK'nun 240. maddesi kapsamında kabul edilmeyerek, TCK'nun 191/son maddesi çerçevesinde değerlendirilip; bu suç nedeniyle de şikayetten vazgeçildiğinden bahisle düşme kararı verildiğine göre (bu şekilde bu suçlar nedeniyle bin mahkumiyet kararı bulunmamakla ); yukarıda izah edildiği üzere bu eylemlerin de bir bütün halinde saldırgan sarhoşluk suçu kapsamında kaldığından bahisle, zati demirbaş tabancanın saldırgan sarhoşluk suçunda kullanıldığından hareketle müsadere kararı verilmesi isabetli değildir. Kaldı ki aksi düşüncede bile, zaptedilen dolu mermiler hiçbir suç ya da olayda kullanılmış değildir. Bu nedenle müsadere koşulları oluşmamıştır.
2- Sanığa ait zati demirbaş tabanca, şarjörü ve dolu mermilerin saldırgan sarhoşluk suçunda kullanıldığı kabul edildiğinde ise, bu tabancanın kuvve kaydı içerisinde yer alması nedeniyle müsaderesi mümkün değildir. Şöyle ki;
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Kanuna 3448 sayılı Kanunun 2. maddesi ile eklenen ve 29.8.1996 tarih ve 4178 sayılı Kanunla değişik ek madde 8 ( keza 3448 sayılı Kanunun 2. maddesi ile eklenen ek madde 9 ve 10. maddeler) hükmüne göre, Emniyet Genel Müdürlüğü'nce temin edilen tabanca ve mermilerin, Emniyet Hizmetleri Personeli ile Emniyet Genel Müdürlüğü'nün merkez ve taşra ünitelerinde istihdam edilen çarşı ve mahalle bekçilerine ... görevlerinde kullanılmak üzere bedeli mukabili "zati demirbaş silah" olarak satılacağı; satılma şekil ve şartlarının ise bu hususta çıkarılacak yönetmelikte düzenleneceği ifade edilmektedir.
6136 sayılı Kanunun ek madde 8 ve ek madde 9 hükümlerine dayalı olarak çıkartılan ve en son 31.10.1998 tarihinde (31.10.1998 tarih-23509 RG) değişikliğe uğrayan 17.3.1989 tarih ve 20111 sayılı RG'de yayımlanan "Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeline Görevlerinde Kullanılmak Üzere Bedeli Mukabili Zati Demirbaş Tabanca Satışına Dair Yönetmelikte" konu düzenlenmiş; 3.maddenin (f) bendinde zati demirbaş tabancanın, "Emniyet Teşkilatının kuvvesinde kayıtlı Devlet malı silah iken, bu yönetmelik hükümleri gereği Emniyet Hizmetleri Sınıfı personeline bedeli mukabili satışı yapılan, personelin memuriyeti süresince Devlet malı silah statüsünü muhafaza eden, görev süresince taşınmak ve kullanılmak mecburiyeti olan, 3. kişilere satış, devir ve hibesi yapılamayan, ancak; personelin emekli olup memuriyetten ayrılmasından sonra kuvve kaydından çıkarılarak personelin zati malı olacak silahı" ifade ettiği yolunda tanımı yapılarak, konu bu yönetmelikte ayrıntılarıyla düzenlenmiştir.6136 sayılı Kanun uyarınca çıkartılan ve 1.6.1991 tarih ve 20888 sayılı RG'de yayımlanan "Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin" 2. maddesinde de zati demirbaş tabancanın yukarıda belirtilen yönetmeliğe paralel olarak tanımı yapılmış ve bu yönetmeliğin 72 ila 84. maddeleri arasında da konuya ilişkin hükümler sevkedilmiştir.
Bu hükümler uyarınca kuvveden sayılan zati demirbaş tabancaların yargısal uygulamalarda dikkate alınarak müsadere edilemeyeceği hususu içişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 7.10.1994 tarih ve 250405 sayılı; Adalet Bakanlığı Ceza işleri Genel Müdürlüğü'nün 2.12.1994 tarih ve 26/118-1994 sayılı genelgelerine konu olmuş; Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin 9.10.2000 tarih ve 6735/6795 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere bu statüdeki tabancaların müsaderesine karar verilemeyeceği hususu ifade edilmiştir.
Bu hükümlerden hareketle Emniyet Genel Müdürlüğü'nün demirbaşına (=kuvve'ye) kayıtlı silahlar arasında zat'i demirbaşa kayıtlı silahların da bulunduğunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Anılan kurumun belirtilen personeline, belirli koşullar altında, görevlerinde ve görevleri süresince kullanılmak üzere verilen bu silahlar; görev süresince de devlet malı statüsünü muhafaza etmektedir.
Demirbaşa kayıtlı devlet malı olan tabancanın, belirtilen kanun ve yönetmelik hükümleri uyarınca yapılan satışı sonucunda bir süre daha devlet malı statüsünü muhafaza ettikten (=yani zati demirbaş tabanca niteliğinde olduktan) sonra, kanunun öngörmesi nedeniyle yönetmelikte belirtilen belirli koşullarda kişi mülkiyetine geçmesi hali de Anayasa'nın 35.maddesine aykırı değildir. Çünkü, bu halde doğal olarak kişilerin kısıtlanan değil, korunan bir mülkiyet durumu söz konusudur.
Suçta kullanılan eşyanın müsaderesi TCK'nun 11.maddesi uyarınca bir ceza olmadığına göre, müsadereye etkili ve ayrıntı içerin hususların mülkiyet yönünden dahi yönetmelikte yer almasında bu nedenle aykırılık teşkil eden bir yön de bulunmamaktadır.
Müsadere ile malın mülkiyeti devlete geçtiğine göre, görev süresince devlet malı statüsünü muhafaza eden zati demirbaş tabancaların suçta kullanıldıklarından bahisle müsadere edilmeleri düşünülemez." gerekçesiyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılıp, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Yargıtay 1. Başkanlığına göndermekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
Polis memuru olan sanık Bircan'm 14.5.2000 günü gecesi saat 03.45 civarında aldığı alkolün etkisiyle sarhoş bir şekilde, aynı müdürlükte çalıştığı polis memuresinin oturduğu apartmana giderek içeri girdiği, mağdurenin daire kapısının zilini çaldığı, kapı merceğinden bakan mağdurenin dışarıda kimseyi görmemesi üzerinde zile yanlışlıkla basılmış olduğunu düşünerek kapıyı açmadığı, sanığın ısrarla zile basması üzerine, korkuya kapılan mağdurenin, silahını çekerek kapı arkasında beklemeye başladığı, kapıyı açtıramayacağını anlayan sanığın zati demirbaş tabancası ile daire kapısı önünde bir el ateş ederek apartmanı terkettiği, durumun polis haber merkezine bildirilmesi üzerine 100 promil alkollü olarak suça konu silahıyla birlikte yakalandığı, Yerel Mahkemece de eylemleri sair tehdidat ve saldırgan sarhoşluk suçları kapsamında değerlendirilerek sair tehdidat suçundan açılan kamu davasının TCY.nın 99.maddesi uyarınca düşürülmesine, saldırgan sarhoşluk suçundan cezalandırılmasına ve suçta kullanılan tabanca, şarjör ve 5 adet 9 mm. çapındaki merminin zoralımına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda oluş biçimi anlatılan olayda Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, suça konu tabancanın saldırgan sarhoşluk suçunda kullanılıp kullanılmadığı, kullanıldığı kabul edildiği tekfirde ise zati demirbaş tabanca olması nedeniyle zoralımına karar verilip verilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Zoralım, yasalarda gösterilen durumlarda belirli malların mülkiyet hakkının sahiplerinden alınarak Devlete geçmesini sağlayan ve bazen ceza bazen de tedbir olarak uygulanan bir yaptırımdır. TCY.nın 36.maddesinin 1.fıkrasının; "mahkumiyet halinde cürüm veya kabahatte kullanılan veya kullanılmak üzere hazırlanan veya fiilin irtikabından husule gelen eşya fiilde methali olmayan kimseye ait olmamak şartıyla mahkemece zapt ve müsadere olunur." hükmü ile suçta kullanılan eşyanın zoralımı bir ceza olarak öngörülmüştür.Bu fıkraya göre zor alım kararı verebilmesi için sanığın eyleminin suç teşkil edip etmediği, suça konu eşyanın sanığa ait olup olmadığı, sanığa ait değil ise onayıyla kullanılıp kullanılmadığı saptanmalıdır.
Saldırgan sarhoşluk suçu, TCY.sının 572.maddesinde, genele açık veya genelin girebileceği yerlerde halkın rahatını bozacak veya rezalet çıkartacak şekilde ve açıkça sarhoş olan kimsenin başkalarına saldırması ve genelin istirahatini bozması şeklinde tanımlanmıştır. Başkalarına saldırı genellikle, etkili eylem, sövme, tehdit, mala zarar verme ve konut dokunulmazlığını bozma şeklinde olup, bu tecavüz sarhoşluğun etkisiyle işlenmektedir.
Somut olayda; sarhoş bir şekilde, genelin gelip geçtiği caddeden geçerek, mağdurenin bulunduğu binanın dış kapısından içeri girmek suretiyle sarhoşluğunu saldırgan hale getiren sanığın, mağdurenin oturduğu kata çıkarak daire kapısının zilini birkaç kez çaldığı, kapının açılmaması üzerine de silahıyla ateş ederek saldırgan davranışlarını sürdürdüğü, eylemin bütün halinde saldırgan sarhoşluk suçunu oluşturduğu, zati demirbaş tabancanın da bu suçta kullanıldığı anlaşıldığından Yargıtay C.Başsavcılığının tabancanın saldırgan sarhoşluk suçunda kullanılmadığına ilişkin itiraz nedeni yerinde değildir.
Yine 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun 23.2.2000 gün ve 4534 sayılı Yasa ile değişik Ek 8. maddesinde; "Milli Savunma Bakanlığınca temin edilen tabanca ve mermiler, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki subay, astsubay ve uzman jandarma çavuşlara; Emniyet Genel Müdürlüğünce temin edilen tabanca ve mermiler, emniyet hizmetleri sınıfı personeli ile Emniyet Genel Müdürlüğünün merkez ve taşra ünitelerinde istihdam edilen çarşı ve mahalle bekçilerine, görevlerinde kullanmak üzere bedeli mukabili zati demirbaş silah satılır. Satılan silahların; ayrılma, ihraç ve benzeri sebeplerle geri alınma usul ve esasları ile satılma şekil ve şartları, zayi, hasar, onarım, kadro standardı dışı bırakılması, eğitim ve görevde kullanılan mermilerin bedelli veya bedelsiz temini diğer hususlar, çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir." hükmü yer almış,
6136 sayılı Yasanın Ek 8 ve Ek 9. maddelerine istinaden hazırlanıp 17.3.1989 gün ve 20111 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeline Görevlerinde Kullanılmak Üzere Bedeli Mukabili Zati Demirbaş Tabanca Satımına Dair Yönetmeliğin S.maddesinin (f) bendinde ise "Zati demirbaş Tabanca; Emniyet teşkilatının Kuvvesinde kayıtlı Devlet malı silahı iken, bu Yönetmelik hükümleri gereği Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeline bedeli mukabili satışı yapılan, personelin memuriyeti süresince devlet malı silah statüsünü muhafaza eden, görevi süresince taşınmak ve kullanmak zorunluluğu olan 3. kişilere satış, devir ve hibesi yapılamayan ancak; personelin emekli olup, memuriyetten ayrıldığında kuvve kaydından çıkarılarak personelin zati malı olacak silahı," ifade edeceği belirtilmiş,
1.6.1991 gün ve 20888 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 2.maddesinin (n) bendinde ise zati demirbaş tabanca; Emniyet Teşkilatının kuvvesinde kayıtlı devlet malı silah iken, bu Yönetmelik hükümleri gereğince Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeline bedeli mukabili satışı yapılan, personelin memuriyeti süresince Devlet malı silah statüsünü muhafaza eden, görev süresince taşınmak ve kullanmak mecburiyeti süresince Devlet malı silah statüsünü muhafaza eden, görev süresince taşınmak ve kullanmak mecburiyeti olan 3. kişilere satış, devir ve hibesi yapılamayan, ancak; personelin emekli olup memuriyetten ayrılmasından sonra kuvve kaydından çıkarılarak personelin zati malı olacak silah şeklinde tanımlanmış; aynı Yönetmeliğin 72 ila 84. maddelerinde ise zati demirbaş tabancaların satışı ile ilgili yapılacak işlemler ayrıntılı olarak düzenlenmişti.
Ancak; bu Yönetmelikte; Bakanlar Kurulunun 2.12.1999 gün ve 99/13749 sayılı kararı ile yürürlüğe konulmasına karar verilip, 29.12.1999 gün ve 23921 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle yapılan değişiklik ile 2. maddesinin (n) bendindeki zati demirbaş tabanca "Emniyet Genel Müdürlüğünce temin edilen ve Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli ile Emniyet Genel Müdürlüğünün merkez ve taşra birimlerinde istihdam edilen çarşı ve mahalle bekçilerine ve Türk Silahlı Kuvvetlerince bünyesindeki subay, astsubay ve uzman jandarma çavuşlara görevlerinde kullanılmak üzere, bedeli mukabili satılıp da emekli olduklarında kendilerine zati silah olarak ruhsata bağlanacak tabancaları, ifade eder" şeklinde yeniden tanımlanmış, zati demirbaş tabancalara ilişkin düzenlemeleri içeren 72 ila 84. maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
Bu değişiklik ile "zati demirbaş tabancaların" personelin memuriyeti süresince Devlet malı silah sayılmalarına son verildiği, ancak görevde kullanılma koşulunun korunduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla sanık tarafından saldırgan sarhoşluk suçundan kullanılan zati demirbaş tabanca ile eklentilerinin Yerel Mahkemece zoralımına karar verilmesine ve bu hükmün Özel Dairece onanmasında bir isabetsizlik bulunmayıp, Yargıtay C.Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
Bir Kurul üyesi, Yargıtay C.Başsavcılığının (2) nolu itiraz nedeninin yerinde olduğu görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
Sonuç : Açıklanan nedenlerle; Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının (REDDİNE), 7.5.2002 günü yasal oyçokluğuyla karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini