Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 2002/3-197
K: 2002/288
T: 9.7.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
· KASTEN EV YAKMAK İSTERKEN ORMAN
YANGININA NEDEN OLMA
· DOLAYLI KASIT
İÇTİHAT ÖZETİ: Kasten ev yakmak isterken, rüzgarın ters yönde esmesi sonucu Devlet ormanının yanmasına neden olduğu anlaşılan sanığın dolaylı kasdı nedeniyle kasten orman yakmak suçundan dolayı cezalandırılması gerekir.
(6831 s. OK. m. 110/4)
(765 s. TCK. m. 369,370)
 
Kasten orman yakmak suçundan sanık İbrahim'in 6831 sayılı Yasanın 110/4 ve TCY.nın 59. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay ağır hapis ve 7.909.200.000 TL. ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında TCY.nın 31, 33 ve 40. maddelerinin uygulanmasına, para cezasının 647 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca birer aylık 24 eşit taksitle alınmasına, katılan idarenin özel hukuka ilişkin haklarının saklı tutulmasına ilişkin (Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesi)nce verilen 8.2.2002 gün ve 220-30 sayılı hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 27.5.2002 gün ve 6743/6226 sayı ile;
"Sanığın babasından miras kalan evde, ablası, eniştesi ve yeğenleri ile beraber yaşamaya başladıkları sırada, iki aileye yetmeyecek olmasından ve evi boşaltmamalarından dolayı çıkan tartışma sonrasında, oturduğu evi yakmaya yönelik olarak otları tutuşturduğu, rüzgarın etkisiyle 875 m2 orman alanının yanmasına sebebiyet verdiği dosya içeriğinden anlaşılmış olması karşısında; kasten orman yangınına neden olmak amacıyla hareket etmeyen sanığın, eyleminin dikkatsizlik ve tedbirsizlikle orman yangını çıkarmak suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgı sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi" isabetsizliğinden oyçokluğuyla bozulmuştur.
Yargıtay C. Başsavcılığınca 19.6.2002 gün ve 49501 sayı ile;
"Sanığın, yoğun bir kast ve kararlılıkla evi yakmaya karar verdikten sonra 15 metre uzaklığındaki ormanlık alana girerek kuru otları ateşe vermek suretiyle yangını başlattığı ve bu şekilde ormanda meydana gelen yangının eve sirayetini amaçladığı anlaşılmaktadır. Sanık tüm aşamalardaki savunmalarında oluşun bu şekilde olduğunu ancak, rüzgarın etkisiyle yangının eve doğru değil, ters yöndeki ormanlık alana doğru yayıldığını samimi olarak beyan etmiştir. Yargılama aşamasında mahallinde orman bilirkişi marifetiyle yapılan 19.11.2001 günlü keşifte de, yanan orman alanının yakılmak istenen eve en yakın mesafesinin 15 metre olduğu ve bu mesafenin engebeli ve yangını eve sirayet ettirebilecek çalı, çırpı ve ot gibi bitki örtüsü bulunmayan çıplak alan olduğu, bu sebeple de mevcut fiziki şartlara göre ormanda çıkan yangının eve sirayetinin mümkün olmadığı tespit edilmiştir. Yerel Mahkeme de sanık hakkında açılan kasten bina yakmaya teşebbüs suçundan işlenemez suç ilkesine göre beraat kararı vermiştir.
Burada üzerinde durulması gereken önemli nokta şudur; sanık akrabaları ile ortak kullandığı evi yakmaya karar vermiştir, ancak evi doğrudan ateşe vermek imkanı olduğu halde başka bir metodu uygulamaya koymuştur, o da, evin hemen yakınındaki ormanı ateşe vererek çıkacak yangının eve sirayetini sağlamaktır. Bu da göstermektedir ki, sanık esas amacını elde etmek için, öncelikle ormanı yakmak suretiyle araç suç işlemeyi tercih etmiştir. Bu durumda sanığın ormanı yakmayı amaçlamadığı, meydana gelen neticenin, sanığın dikkatsizlik ve tedbirsizliğinin sonucu olduğunun kabulü olanaklı değildir. Sanık her iki neticeyi de isteyerek ve bilerek eylemini gerçekleştirmiştir." görüşüyle itiraz yoluna başvurularak, Özel Daire bozma kararının kaldırılıp, Yerel Mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi istenilmiştir.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
Sanığın kasten orman yakmak suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda; Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, eylemin kasten mi, yoksa taksirle mi, işlendiğinin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Türk Ceza Yasasında kast tanımlanmamış, ancak 45. maddesinin 1. fıkrasında; "cürümde kastın bulunmaması cezayı kaldırır. Failin bir şeyi yapmasının veya yapmamasının neticesi olan bir fiilden dolayı kanunun o fiile ceza tertip ettiği ahvalmüstesnadır." denmek suretiyle, failin eyleminin oluşturduğu sonuçtan sorumlu tutulması için kastın (manevi unsurun) bulunmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir.
Öğretide kastı açıklayan kuramlar üç ana grup altında toplanmıştır.
Tasarım kuramı taraftarlarınca kast; yasanın suç saydığı sonucun tasavvur edilmesi olarak tanımlanmış, ancak kuram, kast ve taksir kavramları arasında karışıklık doğurduğu ve iradiliğin anlamını kişi aleyhine olarak genişlettiği gerekçesiyle eleştirilmiştir.
İrade kuramı taraftarları ise kasdı, "belli bir sonuca yönelmiş irade" biçiminde tanımlamışlar, bu görüşte istenmiş olması gereken neticenin neden) ibaret bulunduğunun ve bu iradenin neleri kapsadığının belirlenmesindeki i güçlük nedeniyle eleştirilmiştir.
Yasamız tarafından kabul edilen ve öğretide de ağırlıklı görüş olan "bilinç ve irade teorisi", "karma teoriye" göre ise kast; yasanın suç saydığı bir eylemi ve onu meydana getirecek hareketin sonuçlarını bilerek ve öngörerek, isteyerek işleme iradesidir.
Kısaca, öngörülen ve suç oluşturan bir fiili gerçekleştirmeye yönelen irade biçiminde tanımlanan kastın iki unsuru bulunmaktadır.
Bunlar; düşünme ve öngörme (bilme) unsuru ile irade (isteme) unsurudur.
Failin kasten hareket etmiş sayılabilmesi için, tipe uygun hareketi, önceden düşünüp öngörmüş, zihinde canlandırmış olması gerektiği gibi, sonucu j da bilmiş ve öngörmüş olması gerekmektedir. Sonuç, icrai suçlarda yasanın yasakladığı, ihmali suçlarda ise yasanın gerçekleştirilmesini emrettiği sonuçtur.
Kastın varlığı için, hareketten doğacak sonucun sadece bilinmesi, yani tasavvur edilmesi, öngörülmesi yeterli değildir. Ayrıca sonucun istenmesi gerekir. Buna kastın irade (isteme) unsuru denir.
Fail hareketinden doğacak sonuçları bilerek ve isteyerek hareket etmişse kast gerçekleşmiştir. Buna karşılık, fail belli bir sonucu gerçekleştirmek üzere hareket ederken, bunun yanında başka sonuçların meydana gelmesini de göze almış ve bu sonuçlar da gerçekleşmişse, falin bu sonuçlar açısından da kasten hareket ettiği kabul olunur. Çünkü fail, asıl kastettiğinden başka, hareketinden doğacak diğer sonuçları tahmin ettiği veya büyük olasılıkla öngördüğü halde hareketine devam etmiştir. Dolaylı kast olarak adlandırılan bu kast türüne, belirli olmayan kast gayrimuayyen kast, olursa olsun kastı veya doluş eventualis de denmektedir. (Centel, Türk Ceza Hukukuna Giriş sh.305 vd, Artuk-Gökcen-Yenidünya, Ceza Hukuku Genel Hükümler, sh.592 vd.Önder Ceza Hukuku Genel Hükümler c.2, sh 293 vd, Alacakaptan Suçun Unsurları sh.139 vd. Demirbaş, Ceza Hukuku Genel Hükümler, sh.312 vd.).
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 3.6.1985 gün ve 83/330 sayılı kararında ise dolaylı kasta sorumluluk şu şekilde açıklanmıştır.
Belirli olmayan kast, ancak netice ile belirlenir. Bu gibi halleri kesinlik öngörmesinden çıkarıp, ihtimal veya imkan öngörmesine sokmak yerinde bir davranış olmaz. Mesela, bir uçurumdan kaya parçasını kalabalığın üzerine fırlatan kimse, bu hareketten birkaç kişinin öleceğini veya yaralanabileceğin! kesin olarak öngörmüştür; maksadı oluşturan iradenin dışında kalan zorunlu neticeler, ancak gerçekleştikleri takdirde ve ölçüde faile yüklenir, bu nedenle fail asıl hedef tuttuğu kimseye bir zarar vermemişse, kastının konusuna göre, onu öldürmeye veya yaralamaya tam teşebbüs etmiş sayılır; buna karşılık maksadın dışında kalan zorunlu neticelerden hiçbiri gerçekleşmemiş, mesela kaya parçası boşa gitmiş ya da sadece hedef tutulan kişiye isabet etmiş ise, zorunlu neticeler bakımından belirli olmayan kasta ilişkin kurallar uygulanacağından, fail gerçekleşmiş olmayan bu zorunlu neticelerden sorumlu tutulamaz. Zorunlu neticeler gerçekleşmiş ise, gerçekleştikleri ölçüde fail bunları kasten meydana getirmiş sayılır, yani hedeften başka kimseler yaralanmışsa fail, kasten müessir fiilden.ölmüşlerse kasten adam öldürmeden dolayı cezalandırılır.
Bir kimseye ateş eden, mağdurun yanında bulunan kimseyi de yaralayabileceğin!, bunun ihtimal içinde olduğunu öngörmüş olabilir. Bütün bu gibi hallerde, fail gerçekleşebileceğini muhtemel gördüğü neticeleri önceden düşünmüş ve öngörmüştür; yani kastın 1. unsuru vardır; bunlardan başka bu ihtimale rağmen hareketinden caymamak ve bunu yapmakla, sözü geçen ikinci derecedeki ve muhtemel neticelerin gerçekleşmesini de istemiştir. Her ne kadar burada açık ve seçik bir isteme yoksa da, aynı sonucu doğuran, "istememiş olmama" vardır. Bu nedenle, kastın iki unsuru da ihtimal öngörülmesi halinde gerçekleşmiştir."
O halde maksat dışında kalmakla birlikte, maksada zorunluluk veya ihtimal bağı ile bağlı olan neticeler bakımından da failin "belirli olmayan kast" kuralları çerçevesinde sorumluluğu söz konusu olacaktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Babasından kalma evde, eniştesi olan Bülent ve ailesiyle birlikte ikamet eden sanık İbrahim ile Bülent arasında, evin iki aileye yetmemesi nedeniyle tartışmalar çıktığı, sanık İbrahim'in bu tartışmaların etkisi ile birlikte oturulan evi yakmaya karar verdiği, bu amacını gerçekleştirmek için evin yukarısında-ki orman alanına giderek, kurumuş otları tutuşturduğu, ancak ateşin eve doğru değil, ormana doğru ilerlediği, sonuçta İzmir L-20-94 pafta nolu memleket haritasında orman içinde kaldığı saptanan ve amenajman planında da 143 nolu bölmede bozuk meşe baltalığı olduğu belirlenen 875 m2'lik orman alanının yandığı, yanan alanın eve en yakın noktadan olan uzaklığının 15 metre olduğu, iki nokta arasında çalı çırpı bulunmaması ve zeminin engebeli olması nedeniyle, eve en yakın noktada yangının çıkması halinde dahi evin yanma olasılığının bulunmadığı saptanmıştır.
Sanık her ne kadar amacının ormanı yakmak olmadığını savunmuş ise de toplanan kanıtlardan yangının başlatıldığı alanın orman arazisi olduğu, evin yanması halinde dahi bir kısım orman arazisinin yangının başlangıç noktası itibariyle yanmasının kaçınılmaz olduğu, ormanın yanacağını öngörmesine rağmen, hareketinden vazgeçmeyerek iradi olarak yangını başlatan sanığın hareketinin olası sonuçlarının da gerçekleşmesini istediğini kabulde zorunluluk bulunduğunu maksat dışında kalsa bile, amaca zorunluluk veya ihtimal bağı ile bağlı olan sonuçlar bakımından failin (belirli olmayan kast) kurallar çerçevesinde meydana gelen orman yangınından kasten sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığının itirazı yerinde olup, kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kurul üyesi, Özel Daire ilamında belirtilen nedenlerle itirazının reddi yönünde oy kullanmıştır.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle; Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜ ile Özel Daire bozma ilamının kaldırılmasına, diğer yönleri de usul ve yasaya uygun bulunan, Yerel Mahkeme hükmünün ONANMASINA, dosyanın yerine gönderilmesi için Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 9.7.2002 günü oyçokluğuyla karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Demirbaş + Ortak gider.. Hepsi aidatla karşılanıyor.. 
  • 05.08.2025 01:36
  • Tapu babamın adına, kira sözleşmesi benim adıma. Kiracı tahliye hk.? 
  • 01.08.2025 20:09
  • İşveren bizimle yapmış olduğu protokolü baskıyla bozdu. 
  • 01.08.2025 11:18
  • Hırsızlıkla suçlanıyorum 
  • 01.08.2025 09:20
  • alt kattaki kiracı geceden sabaha kadar klima açıyor motor sesi çok rahatsız edici 
  • 28.07.2025 02:29


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini