Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 2002/2-236
K: 2002/358
T: 15.10.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
· KÜÇÜKLER HAKKINDA YAKINMADAN VAZGEÇME
· KÜÇÜK SANIKLARIN YARGILANMASININ GİZLİLİK KOŞULU
· BOZULAN KARARIN YENİDEN GEREKÇELİ YAZILMASI KOŞULU
İÇTİHAT ÖZETİ: l- Küçükler hakkında şikayete bağlı bir suçtan dolayı kamu davası açılmasından sonra şikayetin geri alınması halinde davanın düşürülmesi olanaklı değildir. 2253 sayılı Yasanın 24. maddesi uyarınca yargılamaya devam edilir, suçun sabit olması halinde ceza uygulanmaz.
Küçük sanıklar hakkında yargılama mutlaka gizli yapılır, hüküm de gizli tefhim edilir.
Bozulmakla bir karar tamamen ortadan kalkmış olacağından, Yerel Mahkemece CYUY.nın 260, 261, 268 ve 308. maddeleri uyarınca yeniden gerekçeli büküm kurulması gerekir.
(2253 s. ÇMK. m. 24,25)
(1412 s. CMUK. m. 260, 261, 268, 308)
 
Basit etkili eylem suçundan sanık Çağlar hakkındaki kamu davasının şikayetten vazgeçme nedeniyle ortadan kaldırılmasına ilişkin (Samsun 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 28.2.2000 gün ve 41-169 sayılı hükmü C.Savcısı tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay ikinci Ceza Dairesince 21.6.2001 gün ve 7346-11698 sayı ile;
"1- 2253 sayılı Yasanın. 24. maddesi gereğince sanık Çağlar hakkında vaki şikayetten vazgeçmeden bahisle kamu davasının TCY'nın 460. maddesi gereğince ortadan kaldırılmasına karar verilemeyeceği anılan madde gereğince işlem yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
2-......" isabetsizliğinden bozulmuştur.
 
Bozmanın (2) numaralı bendine eylemli olarak uyup gereğini yerine getiren Yerel Mahkeme (1) numaralı bentte belirtilen bozma nedeni yönünden 5.11.2001 gün ve 742-1108 sayı ile;
"Sanıklar hakkında Samsun C.Başsavcılığının 1999/7270 esas 31.12.1999 tarihli iddianamesiyle müessir fiil ve adiyen müessir fiil suçlarından sanıklardan Erol'un TCK.nun 456/4, 457/1, 2253 S.Kanunun 12/3. maddesi, sanıklardan Çağlar'ın TCK.nun 456/4, 2253 S.K.nun 12/3. maddesi uyarınca cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, sanıklardan Çağlar'ın hakkındaki davanın TCK.nun 460. maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına, sanıklardan Erol hakkında TCK.nun 456/4, 457/1, 51/1. 2253 S.K.nun 12. maddesi uyarınca 30.000.000.-TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği bu cezasından 647 S.K.nun 6. maddesi uyarınca teciline dair verilen 28.2.2000 tarihli 2000/41 esas 2000/169 karar nolu mahkememiz kararına temyiz üzerine Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 21.6.2000 tarih 2001/7346-11698 karar nolu ilamı ile bozularak dosya mahkememize iade edilmiş yeniden yapılan yargılamada aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesi ile önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de C.Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının 19.7.2002 günlü "bozma" isteyen tebliğnamesi ile 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup, düşünüldü.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, kovuşturulması şikayete bağlı etkili eylem suçundan dolayı yakmanın son soruşturma aşamasında şikayetini geri alması halinde, 2253 sayılı Yasanın 24. maddesi hükmüne göre küçük sanık hakkındaki yargılamanın sürdürülmesi mi, yoksa TCY'nın 460. maddesi gereğince kamu davasının ortadan kaldırılmasına mı karar verilmesi gerektiğinin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
1-İnceleme konusu olayda;
16 yaşında ve sezgin olan mağdur Temel'in etkili eylem nedeniyle 5 gün iş ve gücüne engel biçimde yaralandığı, olayın ertesi günü mağdurun babası Kadir'in kolluğa başvurup sanıktan şikayetçi olduğu, iddianame ile son soruşturmanın açılmasından sonra mağdur Temel'in küçük sanık Çağlar hakkındaki şikayetten vazgeçtiği anlaşılmaktadır.
CYUY'nın 344/2. maddesinde; "Mağdurun kanuni temsilcisi varsa şahsi dava açmak ona aittir." hükmüne yer verilmiştir. 15.4.1942 gün ve 14/9 sayılı içtihadı Birleştirme Kararında da; "Sezgin Küçükler, doğrudan doğruya kişiliklerine karşı işlenmiş olan suçlardan dolayı dava ve şikayet hakkına sahiptir. Bu küçükleri temsil hakkına sahip olan kişilerin dava yetkisi, sezgin küçükler dava ve şikayette bulunmadıkları takdirde onların yerine geçerek yararlarını korumaktan ibarettir." denilmektedir. Yine Ceza Genel Kurulumuzun 18.12.1971 gün ve 43-50 sayılı kararında vurgulandığı üzere, sezgin küçükler, kanuni temsilcilerinin rızası olsun olmasın şikayetten vazgeçebilirler.
Açıklanan bu yasal düzenleme ve yargısal kararlara göre, somut olayda mağdurun babası tarafından hazırlık soruşturması sırasında yapılan şikayet ve sezgin küçük olan mağdur tarafından son soruşturma aşamasında şikayetin geri alınması işlemleri usulüne uygun ve geçerlidir.
Öte yandan, kovuşturulması şikayete bağlı suçlarda "şikayet" bir yargılama şartı olup, son soruşturmada geri alınması halinde bu durum genel kurul gereği yargılamanın devamına mani olacaktır. Ancak şikayetin geri alınması konusu, küçüklerin yargılanmasına ilişkin özel düzenlemeler getiren 2253 sayılı Yasada genel hükümlerden farklı biçimde düzenlenmiştir.
Anılan Yasanın "Soruşturma" başlıklı 24. maddesinde; "Kovuşturma yapılabilmesi dava ve şikayete bağlı suçlardan, suçtan zarar gören kimselerin vazgeçmesi kamu davasını düşürmez. Ancak, yargılama sonunda suçun sabit olması halinde ceza uygulanmaz. Bu hal 10. maddede yazılı tedbirlerden birinin uygulanmasına mani değildir." hükmü yer almaktadır.
Maddenin gerekçesinde de; "Çocuğu suç işlemeye sevk eden sebep ve amillerin isabetle tespit ve teşhisi, ancak yapılan kovuşturma sonucunda anlaşılacaktır. Bu bakımdan çocuklar hakkında takibi dava ve şikayete bağlı hususlardan dolayı açılan kamu davalarının, şikayetin geri alınması sebebiyle düşürülmemesi esası kabul edilmiş, ancak yargılama sonucunda suçun tespit olunması halinde cezai mesuliyet bertaraf olunmuştur. Bu halde dahi 10. maddede yazılı tedbirlerden biri uygulanabilecektir." açıklamasına yer verilmiştir.
Maddedeki düzenlemeden ve gerekçesinden açıkça anlaşılacağı üzere, iddianame düzenlenerek son soruşturma açıldıktan sonra şikayetten vazgeçilmesi halinde kamu davası düşürülemeyecek, yargılamaya devam edilecektir, suçun tespit olunması halinde küçük sanığa ceza verilemeyecek, ancak yargılamayı yapan makam gerekli görürse 10. maddede yazılı tedbirlerden birine hükmedebilecektir.
Nitekim Ceza Genel Kurulumuzun 22.5.2001 gün ve 104-106 sayılı kararında da bu husus vurgulanarak; küçüklerin işledikleri kovuşturulması şikayete bağlı suçlardan hazırlık soruşturması sırasında şikayetten feragat halinde C.Savcıları tarafından takipsizlik kararı verilmesi gerektiği, böyle yapılmayıp kamu davası açılmışsa davanın düşürüleceği, ancak şikayet üzerine kamu davasının açılmasından sonra şikayetin geri alınması halinde davanın düşürülmesine karar verilemeyeceği, bu durumda 2253 sayılı Yasadaki özel düzenleme uyarınca kovuşturmaya devam edilmesi gerektiği, belirtilmektedir.
Bu itibarla, kovuşturulması şikayete bağlı basit etkili eylem suçundan dolayı küçük sanık hakkında açılan kamu davasının, son soruşturmada şikayetin geri alınması nedeniyle ortadan kaldırılmasına ilişkin Yerel Mahkeme uygulaması bu yönüyle isabetsiz olup, direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
2- Öte yandan, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141. maddesinde, duruşmaların herkese açık olacağı, bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına ancak genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde karar verilebileceği, küçüklerin yargılanması hakkında kanunla özel hükümler konulacağı belirtilmiştir. Duruşmaların aleniyetine ve gizlilik kararı verilebilecek hallere ilişkin bu hüküm CYUY'nın 373. maddesinde de aynen yer almıştır.
CYUY'nın 375. maddesi ise zorunlu gizlilik halini düzenleyerek, "on beş yaşını henüz bitirmemiş olan çocuklara ait duruşmanın mutlaka gizli olacağını, hükmün dahi gizli tefhim olunacağını" hükme bağlamıştır.
Daha sonra yürürlüğe giren ve 15 yaşını bitirmeyen küçükler tarafından işlenen suçların yargılanması ile ilgili özel düzenlemeler içeren 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında 2253 sayılı Yasanın 25. maddesi de aynı ilkeyi düzenlemiştir. 2253 sayılı Yasanın, 15 yaşını bitirmeyen çocukların işlediği, genel mahkemelerin görevine giren suçlarla ilgili davaların yargılaması konusunda çocuk mahkemelerini görevli kılan 6. maddesi ile küçüklerin işlediği suçların yargılamalarının gizli olacağını hükme bağlayan 25. maddelerini birlikte değerlendirdiğimizde, 2253 sayılı Yasanın, CYUY'nm 375. maddesini değiştirmediğini, yürürlükten kaldırmadığını, aksine bu ilkeleri duraksamaya yer bırakmayacak şekilde vurguladığını görürüz.
Bu açıklamalardan sonra CYUY'nın 373 ve 375. maddeleri ile 2253 sayılı Yasanın 6. ve 25. maddeleri hükümleri birlikte düşünüldüğünde ortaya çıkan kurallar şunlardır: 15 yaşını bitirinceye kadar küçükler hakkındaki duruşma mutlaka gizli olarak yapılacak, 15 yaşını bitirdikten sonra açık olarak yürütülecek ve hüküm dahi açık olarak verilecektir. Aleniyet ilkesi gereği ve kural olarak 15 yaşını bitirenlerin duruşması herkese açık olacağından, CYUY'nın 373. maddesindeki koşullar bulunmadığı halde bunların duruşmasının gizli yapılması CYUY'nın 308/6. maddesi uyarınca mutlak bozma nedenidir.
Somut olayda, 1.9.1985 doğumlu olan sanık Çağlar 15 yaşını bitirdiği halde, bozmadan sonra 21.9.2001 ve 5.11.2001 tarihli oturumlardaki yargılamanın gizli yapılması ve hükmün dahi gizli tefhim olunması usule aykırıdır.
3- Anayasanın 141 ve CYUY'nın 32. maddeleri gereğince mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Hükmün gerekçeyi içermemesi CYUY'nın 308/7. maddesi uyarınca "kanuna mutlak muhalefet" hali oluşturmaktadır. Gerekçe ise, hükmün dayanaklarının akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun açıklamasıdır. Gerekçenin dosyadaki bilgi ve belgelerin yerinde değerlendirildiğini gösterir biçimde geçerli, yeterli ve yasal olması aranmalıdır. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açar. Keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, denetim yapılmasına olanak sağlamak için hükmün gerekçeli olması gerekir.
Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş uygulamalarına göre, bozulmakla bir karar tamamen ortadan kalkacağından, Yerel Mahkemece CYUY'nın 260, 261, 268 ve 308. maddeleri uyarınca yeniden hüküm kurulması ve gerekçenin gösterilmesi zorunludur.
İncelenen dosyada; Yerel Mahkemece önceki hükümde eylemli olarak direnilirken bu ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış, direnme nedenleri gösterilmemiş, bozma kararına niçin uyulmadığı açıklanmayarak, bozulan kararın tarihi ve sayıları değiştirilmek suretiyle yeniden ve aynen yazılmasıyla yetinilmiştir.
Bu itibarla, bozma kararına hangi nedenlerle uyulması belirtilmeden, yasal ve yeterli direnme gerekçesi gösterilmeden, önceki kararın aynen tekrarı ile yetinilmesi yasaya aykırı olduğundan, hükmün bu usul yanılgısından dolayı da bozulmasına karar verilmelidir.
Sonuç : Açıklanan nedenlere, Yerel Mahkeme direnme hükmünün sair yönleri incelenmeksizin öncelikle yukarıda açıklanan üç ayrı usul yanılgısı nedeniyle BOZULMASINA, 15.10.2002 günü kısmen tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oybirliği ile karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini