 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 2002/2-188
K: 2002/317
T: 24.9.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
· ÖNÖDEME ÖNERİSİNE AVUKATLIK ÜCRETİNİN KATILMAMASI KURALI İÇTİHAT ÖZETİ: Sanığa TCY.sının 119. maddesi uyarınca gerek C.Savcısına gerekse mahkemece yapılacak önödeme önerisine vekalet ücretinin dahil edilmesi olanaklı değildir.
(765 s. TCK. m. 119)
!ki ayrı tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu yaralamaya neden olmak suçundan sanık Ali hakkındaki kamu davasının vaki önödeme nedeniyle TCY.nın 119. maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına ilişkin (Balıkesir 2. Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 5.4.2001 gün ve 1451/489 sayılı hüküm katılan vekili tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay ikinci Ceza Dairesince 15.5.2002 gün ve 3529/8804 sayı ile onanmıştır. Yargıtay C.Başsavcılığı ise 19.6.2002 gün ve 101254 sayı ile;
"Sanık Ali, Balıkesir ilinde emekli sağlık memuru olup sünnetçilik yaptığı ve olay tarihinde katılanın küçük çocukları olan Gökhan ve Ersan'ı sünnet ettiği, mesleğinin gerektirdiği özeni göstermemesi nedeniyle yaralanmalarına neden olduğundan hakkında TCK.nun 459/2. maddesi uyarınca kamu davası açılmıştır.
Müşteki, açılan bu kamu davasına müdahil olarak katılmış ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirmiştir.
Mahkemece mağdurlar hakkında Adli Tıp Kurumu 3. ihtisas Kurulundan alınan raporlar nedeniyle, sanığın fiili TCK.nun 459/1. maddesinde belirlenen ve ön ödemeye tabi olan suça dönüşmekle sanığa karar celsesinde tebliğ edilen ön ödeme önerisine, uygulama maddesindeki para cezasının alt haddi ve Adli Tıp gideri ile davetiye ve posta gideri eklenmiş ve süresinde ödediğinden, kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.
TCK.nun 119. maddesi uyarınca, ön ödeme kapsamında kalan suçlarda, uygulama maddesindeki para cezası miktarı ile yargılama giderleri tam olarak merciine ödendiği takdirde kamu davası ortadan kaldırılacaktır. Yasalarda sayılan yargılama giderlerinin ön ödeme önerisine katılması ve ödenmesinin istenmesi, bu giderlerin harcamalarının yapılmasına bağlı kılınmıştır.
Vekalet ücretinin, yasalarda ve Yargıtay uygulamalarında yargılama giderlerinden olduğu kabul edilmiştir. Kendisini vekille temsil ettiren tarafın bu giderini telafiye yönelik vekalet ücreti, vekilin duruşmalara katılmasıyla, vekalet görevi yerine getirilmekle masraf yapılmış olacağından ön ödeme önerisine dahil edilmesi gerekeceği, eklenmeden yapılacak önerinin de TCK.nun 119. maddesine aykırı olduğu düşünülmektedir, görüşü ile itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Daire onama kararının kaldırılıp Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
Dosya Yargıtay 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
Sanık hakkındaki kamu davasının önödeme nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, katılanın avukatına verilmek üzere belirlenecek vekalet ücretinin önödemede önerilecek miktara dahil edilip edilmeyeceği hususuna ilişkindir.
Önödeme kurumu TCY.nın 3506 sayılı Yasa ile değişik 119. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan madde; "Yalnız para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezanın yukarı haddi üç ayı aşmayan suçun faili;
1- Para cezası maktu ise bu miktarı, aşağı ve yukarı hadleri gösterilmiş ise aşağı haddini,
2- Hürriyeti bağlayıcı cezanın aşağı haddinin her gün için 647 sayılı Cezaların infazı Hakkında Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının 1 numaralı bendinde belirtilen aşağı hadler üzerinden karşılayan miktarını,
3- Hürriyeti bağlayıcı ceza ile birlikte para cezası da öngörülmüş ise, hürriyeti bağlayıcı ceza için yukarıdaki şekilde belirlenecek miktar ile para cezasının aşağı haddini, soruşturma giderleri ile birlikte, Cumhuriyet Savcılığınca yapılacak tebliğden itibaren on gün içinde merciine ödediği takdirde hakkında kamu davası açılmaz.
Suçla ilgili kanun maddesinde, yukarı haddi üç ayı aşmayan hürriyeti bağlayıcı ceza veya para cezasından yalnız birisinin uygulanmasının öngörüldüğü hallerde, yukarıdaki fıkralara göre ödenmesi gereken miktar para cezası esas alınarak belirlenir.
Cumhuriyet Savcılığınca yapılacak tebligatta, ödenecek miktar, ödeme süresi ve belli edilen miktarın bu süre içinde ödenmesi halinde kamu davasının açılmayacağı ve ödemediği takdirde açılacak kamu davası üzerine suçu sabit görüldüğü takdirde mahkemece tayin edilecek cezanın yarı nispetinde artırılarak hükmolunacağı sanığa bildirilir.
Yukarıdaki fıkra uyarınca sanığa yapılacak tebligata rağmen belli edilen miktarın süresinde ödenmemesi halinde kamu davası açılır ve suç sabit olduğu takdirde tayin edilecek ceza, aşağı ve yukarı haddi gösterilen hallerde yukarı haddi geçmemek üzere yarı nispetinde artırılarak hükmolunur.
Özel kanun hükümleri gereğince işin doğrudan doğruya mahkemeye intikal etmiş olması halinde sanık sorgusundan önce hakim tarafından verilecek on günlük mehil içinde bu madde hükümlerine göre tespit edilecek miktardaki parayı yargılama giderleriyle birlikte merciine ödediği takdirde kamu davası ortadan kaldırılır. Verilen mehil içerisinde belirlenen paranın ödenmemesi halinde yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır.
Yukarıdaki fıkra kapsamına giren bir suçtan ötürü doğrudan doğruya mahkemeye intikal eden işin ceza kararnamesiyle sonuçlandırılmış olması halinde itiraz üzerine duruşma yapılır ve bu halde de anılan fıkra hükümleri uygulanır.
Bu madde gereğince kamu davasının açılmaması veya ortadan kaldırılması kişisel hakkın istenmesine, malın geri alınmasına ve zoralıma ilişkin hükümleri etkilemez.
Kanun maddesinde ayrıca bir meslek veya sanatın tatili cezasının bulunması bu madde hükmünün uygulanmasına engel olmaz.
Nispi para cezasını gerektiren suçlar hakkında bu madde hükmü uygulanmaz." hükmünü taşımaktadır.
Önödeme kurumu, 11.4.1983 gün ve 2-2 sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme kararında yapılan tanıma göre; bazı hafif suçlarda, o şahsın mahkûm olacağı para cezasını ödeyerek aleyhinde "kamu davasının açılmamasını" ve kamu davası açılmış ise "davanın ortadan kaldırılmasını-düşmesini sağlayan bir kurumdur. Mahkemelere intikal eden dava sayısının azaltılması ve bazı basit suçlarda sanıkların mahkemeye getirilmelerinin önlenmesi amacıyla kabul edilmiştir. Gerek madde metni gerekse yukarıdaki tanım gözetildiğinde, "Önödeme kurumu kamu davasının açılmasını önlemesi durumunda usul hukuku, açılmış olan davayı ortadan kaldırması halinde ise ceza ilişkisinin düşmesi sonucunu doğuran ve bu özelliği itibariyle de suç hukuku kurumu olan karma özellikli bir düzenlemedir.
Bu düzenlemede asıl olan, Önödeme önerisinin hazırlık soruşturması sırasında C.Savcıları tarafından yapılması ve önerilen miktarın yasada öngörülen süre içinde ödenmesi halinde hazırlık soruşturmasının koğuşturmama kararı ile sonuçlandırılmasıdır.
Hakim tarafından önödeme önerisinde bulunulması ise istisnaî olup, ancak; işin özel yasalar uyarınca doğrudan doğruya mahkemeye intikal etmesi, açılan davada suçun sonradan vasıf değiştirerek önödemelik suç niteliğini alması veya yasal zorunluluğa karşın önödemeye tabi suç için hazırlık soruşturmasında C.Savcılarınca tebligat yapılmadan dava açılması hallerinde söz konusu olacaktır.
Önödeme önerisi özü itibariyle, TCY.nın 119. maddesine göre belirlenecek miktar paranın on gün içinde ödenmesi önerisinden ibarettir. Maddedeki düzenlemeye göre, bu miktara C.Savcıları tarafından yapılan öneride soruşturma giderleri, hakim tarafından yapılan öneride ise yargılama giderleri dahil edilecektir. Ödeme halinde, açılmış bulunan davanın ortadan kaldırılmasına karar verilecek, bu karar sanığın adli sicil kaydına işlenmeyecek, tekerrür yönünden 2918 sayılı Yasanın 112. maddesi ile trafik suçları bakımından getirilen özel düzenleme dışında ileride işlenecek bir suçta tekerrüre esas olmayacak ve tecili engellemeyecektir. Bu özellikleri ve maddedeki tanımı dikkate alındığında, sanığa ödemesi önerilen "para cezası" olmayıp, 119. maddeye göre "belirlenen miktar para"dır.
Diğer yandan, çeşitli yargısal kararlarda avukatlık ücretinin yargılama giderlerinden olduğu belirtilmekte ise de; Ceza Genel Kurulunun 7.6.1971 gün ve 497-209, 7.2.1972 gün ve 447-72, 24.2.1975 gün ve 37-32 sayılı kararlarında açıkça vurgulandığı üzere, bu husus, avukatlık ücretinin kişisel hak olma niteliğini değiştirmez. Kaldı ki, 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 4667 sayılı Yasanın 77. maddesi ile değişik 164/son maddesinde "Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti, avukata aittir." hükmü getirilmiştir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 4.3.1974 gün ve 561-151 sayılı kararında, bu ücretin avukata değil CYUY.nın 406. maddesi gereğince katılan lehine hükmolunması gerektiği belirtilmiş iken, anılan Yasa değişikliği sonrasında Ceza Genel Kurulunun 9.7.2002 gün ve 185-300 sayılı kararı ile avukatlık ücretinin vekile ödenmesi esası kabul edilmiştir.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davaya katılma ancak kamu davasının açılmasından sonra mümkün olduğuna ve C.Savcıları şahsi hakka ilişkin bir tasarrufta bulunamayacaklarına göre, önödeme hususunda asıl görevli olan C.Savcılarının hazırlık soruşturması sırasında tebliğ ettikleri önödeme önerisine, avukatlık ücretini dahil edemeyecekleri açıktır. Keza, avukatlık ücretinin kişisel hak niteliğinde bulunması ve önödeme kurumunun
amacı dikkate alındığında, esasen önödeme ile ilgili görevleri istisnaî olan hakimlerce yapılacak önödeme önerisindeki miktara, katılan vekiline verilecek avukatlık ücretinin dahil edilmesine de olanak bulunmamaktadır. Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığının kendisini vekille temsil ettiren katılan yönünden avukatlık ücreti dahil edilmeden yapılan önödeme önerisinin usulsüz olduğu yolundaki itirazı isabetli bulunmamıştır.
Öte yandan, düzenlenen iddianamede, sanığın mesleğinin gerektirdiği dikkat ve özeni göstermeden mağdurlar Gökhan ve Ersan'ı hatalı sünnet etmesi sonucu her iki mağdurun yaralanmasına neden olduğu iddia edilmiş ve sanık hakkında tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu yaralamaya neden olma suçlarından dolayı TCY.nın 459/2. maddesinin iki kez uygulanması istemi ile iki ayrı kamu davası açılmıştır. Suç niteliklerinin değişmesi karşısında Yerel , Mahkeme, hangi mağdura yönelik eyleminden dolayı olduğunu belirtmeksizin, TCY.nın 459/1. maddesine uyan eylemlerinden sadece biri nedeniyle önödeme önerisinde bulunmuş, sanığın süresi içinde ödemeyi gerçekleştirmesi üzerine TCY.nın 119. maddesi gereğince kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar vermiştir.
Önödeme sanık lehine bir kurum olup, sanığa, öneriye uyması halinde hakkındaki davanın ortadan kaldırılmasını, suçsuz olduğunu veya cezayı hafifletici nedenlerin bulunduğunu savunmak istemesi halinde de öneriye uymayarak davaya devam edilmesini sağlama olanağı verdiğine göre, sanığın bu tercihini kullanabilmesi için hangi eylem nedeniyle önödeme önerisinde bulunulduğu bildirimde açıkça belirtilmelidir.
Önödeme nedeniyle davanın ortadan kaldırılmasına ilişkin kararlar, ceza ilişkisinin düşmesi sonucunu doğuran ve TCY.nın 253. maddesinde belirtilen hükümlerdendir.
Hükmün konusu ise CYUY.nın 257. maddesinin 1. fıkrasında; "Hükmün mevzuu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden ibarettir." biçiminde açıklanmıştır.
Buna göre, sanığın iddianamede gösterilen iki ayrı fiilinden hangisi yönünden yapıldığı açıkça belirtilmeden, soyut olarak sadece biri bakımından önödeme önerisinde bulunulması ve hangi eyleme ilişkin olduğu, dolayısıyla hükmün konusu açıklanmaksızın vaki önödeme nedeniyle kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi usule aykırıdır. Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının açıklanan bu değişik gerekçeyle kabul edilerek Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle (KABULÜNE), Yargıtay ikinci Ceza Dairesinin 15.5.2002 gün ve 3529-8804 sayılı onama kararının (KALDIRILMASINA), Yerel Mahkeme hükmünün BOZULMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 24.9.2002 günü oybirliği ile karar verildi.