Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 2001/9-338
K: 2002/157
T: 5.2.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
765/m.119
1580/m.102
4483-1/m.1,3,9,12,13,16,geç.m.1
2709/m.129/son
 
2821 sayılı Yasaya aykırılık suçundan sanık Mehmet G. hakkında açılan kamu davasının TCY.nın 119. maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına ilişkin Altınözü Sulh Ceza Mahkemesince verilen 15.12.2000 gün ve 123/144 sayılı hüküm, Üst C.Savcısı tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 16.4.2001 gün ve 1054/1268 sayı ile; "Belediye Başkanı olan sanığın görevi nedeniyle işlediği iddia edilen suçla ilgili olarak 1580 sayılı Yasanın 102. maddesi aracılığı ile 4483 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 29.6.2001 gün ve 62/79 sayı ile;
"Ön ödeme kurumunun yargılamaya ve ceza hukukuna ilişkin yönleri vardır. Ön ödemenin amacı dava sayısını azaltmaktır. Bunu sağlamak için ön ödemeye bağlı bir olayda sanığa bildirim yapılması ve cezanın ödenmesi halinde kamu davasının açılamayacağının bildirilmesi yada kamu davası açılmış ise ön ödemenin yerine getirilmesi halinde kamu davasının ortadan kaldırılacağı TCY.nın 119. maddesinin sistemini oluşturur. Bu anlamıyla ön ödeme sistemi işleyişi ve sonuçları itibariyle genel olarak hem sanık yararına hem de yargılamanın süratle tamamlanmasını sağlaması nedeniyle uygulama alanı bulmaktadır.
Bu anlamıyla ön ödeme kurumu kendine özgü bir nitelikte olup aslında bir ceza yargılaması kurumudur. Yasa koyucu ceza siyasetine göre belirlediği hafif yaptırımlı suçlarda ceza yargılamasının amacı olan "maddi gerçeğe ulaşma" ilkesinden uzaklaşarak yasal gereklerini yerine getirdiği taktirde suçun failine, sanık statüsünde yargılanmama imkanı vermekte ve böylelikle uzlaşma sağlandığında "takipsizlik" veya "ortadan kaldırma" kararıyla konu yargılama gündeminden çıkarılmaktadır. Bir eylemin suç olup olmadığını ve failin bu suçu işleyip işlemediğini belgeleyen karar mahkumiyet kararıdır. Ortadan kaldırma kararları mahkumiyet kararları olmayıp yukarıda belirtilen özelliği nedeniyle kendine özgü olup tam olarak sanık lehine veya sanık aleyhine olduğu söylenemez.
Diğer yandan suç hukuku kurumu niteliği ön plana alındığında ön ödeme, suç işlemesiyle ortaya çıkan sanık ile Devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Düşme nedenlerinin bir özelliği bunların hakim tarafından diğer nedenlerden önce nazara alınmasıdır. Bir düşme nedeni bulunduğunda hakim başka hiçbir hususu araştırmaksızın olayın sanıklarına bu düşme nedeninin uygulanmasına yasal açıdan olanak bulunup bulunmadığını araştırır, uygulanabileceği sonucuna ulaştığında ise davanın ortadan kaldırılmasına karar verilir.
Dava konusu olayda müfettiş raporlarına dayalı olarak hazırlık soruşturması yapılarak sanık hakkında kamu davası açılmışsa da, sanığın mahkemece savunması alınmadan kamu davası konusu suçun ön ödemelik suçlardan olduğu görülerek sanığa usulüne uygun ön ödeme önerisinde bulunulmuş, sanık da süresinde ön ödeme önerisini yerine getirmiştir. Sanık ön ödeme önerisine uyduğundan mahkemece başka bir konunun araştırılmasına gerek bulunmaksızın kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.
Sanık Belediye Başkanı olmasına rağmen ön ödeme önerisine uyarak, hakkında açılan kamu davasının ortadan kaldırılmasını sağlayarak yararına hareket etmiştir. Sanığın Belediye Başkanı olmasına rağmen, yararına olan yasal durumu seçmesi ve ön ödeme koşulunu usulüne uygun olarak gerçekleştirerek hakkındaki kamu davasından kurtulması, dava konusu açısından açıkça sanık yararına bir durum oluşturmaktadır. Memur ya da kamu görevlisi olmayan sanıkların kendiliklerinden, yararlarına olduğunu düşündükleri ön ödeme önerisini kabul edip yerine getirerek kamu davasının ortadan kaldırılmasını sağlamaları mümkün iken kamu görevlisi olan Belediye Başkanı sanığın kendi yararına olan ön ödeme imkanından doğrudan yararlanamaması "yasalar önünde eşitlik" ilkesine aykırı sonuçlar doğurmaktadır. Ayrıca ön ödeme kurumunun basit suçların yargılamasını usul ekonomisine uygun sonuçlandırması gözönünde bulundurularak, yargılamanın hızla sonuçlandırılması sonucunu doğuracağı, oysa sanık Belediye Başkanının birçok farklı usullerle yeniden soruşturma ve yargılama konusu olacağı ortadadır.
Bu nedenlerle sanığın Belediye Başkanı olsa da göreviyle ilgili ön ödemeye bağlı bir suç işlediği taktirde, bu durumun özel soruşturma ve yargılama usullerinden ayrık tutularak, sanığın ön ödeme önerisini kabul edip usulüne uygun bir biçimde yerine getirmesi halinde, sanık yararının olduğu düşünülerek davanın ortadan kaldırılmasına karar verilebilecektir. Sanığın ön ödemeye uymaması halinde ise yargılama koşulu gerçekleşecek ve sanık hakkında 1580 sayılı Yasanın 102. maddesi aracılığıyla 4483 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması yoluna gidilecektir." gerekçesiyle ilk hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Üst C.Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istekli 6.12.2001 gün ve 144015 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR :
Suç tarihinde Altınözü ilçesi Belediye Başkanı olan sanık hakkında 47 işçinin işe girişini, 1 işçinin de işten çıkışını yasal süre içinde, ilgili kuruma bildirmemek suretiyle 2821 sayılı Yasanın 62 ve 59/1. maddelerine aykırı davrandığı iddiasıyla kamu davası açılmış, önödemeye tabi olan bu suçta Yerel Mahkemece sanığa önödeme önerisi tebliğ edilmiş, sanığın önödeme önerisinde belirtilen para cezasını ve yargılama giderlerini süresinde saymanlığa ödeyerek, vezne alındısını ibraz etmesi üzerine, hakkındaki kamu davasının önödeme nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.
1580 sayılı Belediye Yasasının 102 inci maddesinde, belediye başkanları ile belediye memurlarının görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri cürümlerden dolayı Memurin Muhakematı Hakkındaki Kanun hükümlerine tabi olacakları belirtilmiş, 2.12.1999 tarihinde kabul edilip 4.12.1999 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4483 sayılı Yasanın 118. maddesi ile Memurin Muhakematı Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmış, yasanın 16. maddesinde ise "Kanunlarda Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkatın uygulanacağı belirtilen hallerde bu Kanun hükümleri uygulanır."düzenlemesine yer verilmiştir.
4483 sayılı Yasanın 1. maddesinde, yasanın amacının memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili mercileri belirtmek ve izlenecek usulün düzenlenmesi olduğu belirtilmiş, 3 üncü maddesinde izin vermeye yetkili merciler 9 uncu maddesinde ise izin verilmesi veya verilmemesi halinde ilgililer hakkında başvurulacak yasa yolları düzenlenmiştir.
İzin, iddia makamının sorması üzerine yasalarca yetkili kılınan bir başka makamın, belirli ve somut bir olayda koğuşturma yapılmasında kamu kararı gördüğünü belirtmesi, belli suçlar bakımından yasanın koyduğu koğuşturma veya yargılama engelinin kaldırılmasıdır.
Koğuşturmanın kamusallığı ilkesini sınırlayan ve ceza davasının açılmasındaki zorunluluk prensibini yumuşatan bir önlem olan izin doktrinde aktif ve pasif olarak ikiye ayrılmakta; Kunter-Yenisey " Yargılama koşulu olan izin, sadece pasif izindir, yani belli suçlardan dolayı ceza davası açılıp yürütülmesinde kamu yararının bulunup bulunmadığı konusunda yasakoyucunun duyduğu tereddüdü yenmek üzere yetkili kılınan makamın kamu yararı gördüğünü belirtmesidir" ( Ceza Muhakemesi Hukuku 11. Bası, sh.84,85 )
Yargılama koşullarından biri olan izin; diğer yargılama koşulları gibi, gerçekleşmesi bakımından yargılama için bir koşul, gerçekleşmemesi bakımından ise bir engeldir. İznin olumlu etkisi yargılamaya olanak vermesi olumsuz etkisi ise gerçekleşmemesi halinde yargılamaya engel olmasıdır.
Anayasamızın 129/son maddesinde; "Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan dolayı ceza koğuşturması, kanunla belirtilen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağılıdır." hükmü ile izin sistemine yer verilmiş; 4483 sayılı Yasa ile de; memurin Muhakematı Hakkındaki Kanunu Muvakkat döneminde geçerli bulunan "idari kurul" sistemi kaldırılarak, "izin sistemi"ne geçilmiş, bu şekilde; memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri nedeniyle işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma yapılması yetkili makamın iznine bağlı kılınmış, Yasanın 3. maddesinde soruşturma izni vermeye yetkili, 12. maddesinde hazırlık soruşturmasını yapacak merciler, 13. maddesinde ise yetkili ve görevli mahkemeler belirtilmiştir.
4483 sayılı Yasanın Geçici 1. maddesinde; bu Yasanın yürürlüğe girmesinden önce MMHKM hükümlerine göre başlatılmış bulunan işlemlerin, adı geçen yasa hükümlerine göre sonuçlandırılacağı belirtilmiş ise de, somut olayda 4.12.1999 tarihinde önce sanık hakkında başlatılmış herhangi bir işlem bulunmadığından, MMHKM hükümlerinin de uygulanması olanağı bulunmamaktadır.
Sanık ilçe belediye başkanının 9.10.1998 tarihinde işlediği, işe alınan ve işten çıkarılan işçileri yasal süreci içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğüne bildirmeme suçu görev nedeniyle işlenmiş olup, sanık hakkında 1580 sayılı Yasanın 102 ve 4483 sayılı Yasanın 16 ve 1. maddeleri uyarınca anılan yasa hükümlerine göre işlem yapılmalıdır.
4483 sayılı Yasanın 3 üncü maddesinin ( ( h ) bendinde "İlçe belediye başkanları" hakkında soruşturma izni yetkisinin "İçişleri Bakanına" ait olduğu, 12 inci maddesinin ( b ) bendinde ise hazırlık soruşturmasının il Cumhuriyet Başsavcısı veya vekili tarafından yapılacağı, 13. maddesinde ise il Ağır Ceza Mahkemesinin yetkili ve görevli mahkeme olduğu belirtilmiş olup, sanık hakkında izin verilmediği taktirde koşul gerçekleşmediğinden yargılama yapılamayacak, koşul gerçekleştiğinde ise, hazırlık soruşturması yapacak merciler ile sanığın yargılanacağı yetkili ve görevli mahkeme değişecektir.
Bu nedenle sanık hakkında yetkili merciinden izin istenerek sonucuna göre işlem yapılması gerektiği halde, bu hususlar dikkate alınmadan sanık hakkındaki kamu davasının önödeme ile ortadan kaldırılması isabetsizdir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, tebliğnamedeki isteme uygun olarak 5.2.2002 günü oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini