Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 2001/9-32
K: 2001/37
T: 27.3.2001

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • 4616 SAYILI YASANIN UYGULAMA ALANI
  • ŞARTLA SALIVERME VE AFTAN YARARLANMIŞ OLANLAR
  • DENEME SÜRESİ
  • ADLİ SİCİLDEN ÇIKARILAMAZ SUÇTAN DOLAYI ŞARTLA SALIVERİLENLERİN CEZA ZAMANAŞIMI SÜRESİ İÇİNDE YENİDEN SUÇ İŞLEMELERİ
ÖZET: Daha önce şartla salıverilme hükümlerinden yararlandığı halde yeniden suç işleyerek hüküm giyenler ile daha önce çıkarılmış bir aftan yararlananlar, 4616 sayılı Yasanın 1/6. bendi hükümlerinden yararlanamazlar.
Madde metninde genel bir ifade kullanılmış olması karşısında, ikinci suçun, deneme süresi içinde işlenmesi gerektiğine dair bir sınırlama getirilmiş olduğundan söz edilemez.
Adli sicilden çıkarılması olanaksız bir suçtan dolayı şartla salıverildikten sonra ceza zamanaşımı süresi içerisinde yeniden suç işlediği ve esasen bu suçtan dolayı cezası,  tekerrür nedeniyle sehven artırıma tabi tutulmadığı anlaşılan hükümlünün 4616 sayılı Yasadan yararlanma olanağı yoktur.
(765 s. TCK. m. 17, 102,112)
(3682 s. Adli Sicil K. m. 8)
(4616 s. ŞSEK. m. 1/6)
Hükümlü Mehmet Nuri'nin terör örgütüne yardımda bulunmak suçundan dolayı TCY.nın 169, 59, 3713 sayılı Yasanın 5. maddeleri gereğince 3 yıl 9 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin olup 29.6.1998 tarihinde infazına başlanan (Diyarbakır Bir Notu Devlet Güvenlik Mahkemesi)nin 27.3.1996 gün ve 47/120 sayılı hükmünün infazı sırasında Yerel C. Savcılığınca, 4616 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesi nedeniyle hükümlünün bu yasa hükümlerinden yararlandırılarak şartla tahliyesine karar verilmesinin istenmesi üzerine, infaz evrakını inceleyen Mardin 2. Ceza Mahkemesince 23.12.2000 gün ve 180/174 sayı ile; hükümlünün 1.2.1983 tarihinde işlediği ırza geçme suçundan dolayı kesinleşen mahkumiyeti nedeniyle 18.1.1986 tarihinde şartla tahliye edildiğinden 4616 sayılı Yasanın 1/6. maddesi gereğince şartla tahliyesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bu karara karşı hükümlü Mehmet Nuri ile Yerel C. Savcılığı tarafından itiraz yoluna başvurulması üzerine, Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesince 24.12.2000 gün ve 167/158 sayı ile; "4616 sayılı Yasanın 1/6. bendinde hiçbir tartışmaya meydan bırakmayacak şekilde daha önce şartla salıverilme hükümlerinden yararlananların veya çıkarılmış herhangi bir aftan yararlananların 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinden yararlanamayacaklarının düzenlenmiş olduğu, Yasanın açık ifade ve hükmünden yasa koyucunun daha önce hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm olup şartla salıverilme hükümlerinden ya da aftan yararlanmak suretiyle işledikleri bir suçtan dolayı kısmen ya da tamamen Devletin ve yasanın atıfet ve müsamahasından yararlananların 4616 sayılı Yasanın hükümlerinden yararlanmamasını öngörmektedir.
Hükümlülüğe dair kayıtların adli sicilden çıkarılmasına dair 3682 sayılı Yasanın 8. maddesinin farklı bir alanı düzenlediği ve tartışılan konu ile ilgisi olmadığı" gerekçesiyle itirazların reddine karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığının 23.1.2001 gün ve 2681 sayılı ve CYUY.nın 343. maddesi gereğince yazılı emrine atfen Yargıtay C. Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname üzerine, dosayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 7.2.2001 gün ve 335/375 sayı ile;
"4616 sayılı Kanunun 1. maddesinin 6 nolu bendinde madde hükümlerinden yararlanamayacakları açıklananlardan, daha önce şartla salıverilme hükümlerinden yararlananlarla ilgili düzenlemenin şartla salıverildikten sonra hak ederek salıverilme tarihine kadar geçen deneme süresi içerisinde ve şartla salıverilme kararının TCK.nun 17. maddesi uyarınca geri alınmasını gerektiren bir suç işleyerek hüküm giyenleri kapsadığı ve bununla sınırlı olduğu;
Aksine bir kabul ve yorumun iyi halli hükümlü niteliğini kazanamamış ve şartla salıverilmeden yararlanamamış hükümlü ile şartla salıverilmeden yararlanmış hükümlünün bihakkın tahliye tarihinden sonra işledikleri suç nedeniyle hüküm giymeleri durumunda anılan kanun hükmünden her ikisinin de yararlanamamaları gibi bir sonuç doğuracağı, yasal düzenlemenin iyi halliliği saptanan hükümlü aleyhine olacak biçimde hak etmeyenin ödüllendirilmesine yol açacak eşitsizliği amaçladığının düşünülemeyeceği,
Gözardı edilerek verilen deneme süresi dışında işlediği suç nedeniyle hükümlünün anılan kanun hükümlerinden yararlanamayacağına ilişkin karara karşı itirazın kabulüne karar verilmesi yerine yazılı biçimdeki gerekçe ile reddi" isabetsiz görülerek, Daire üyelerinden Ş. Erol ile S. Erkan'ın, "hükümlü Mehmet'in 1.2.1983 tarihinde işlediği ırza geçmek suçundan 5 yıl 6 ay 20 gün ağır hapis cezasına mahkûm olduğu, bu kararın 16.8.1984 tarihinde kesinleştiği, hükümlünün 18.1.1986 tarihinde şartla salıverildiği, bihakkın tahliye tarihinin 20.8.1988 bulunduğu, 20.11.1992 tarihinde işlediği örgüte yardım ve yataklık suçundan 3 yıl 9 ay ağır hapis cezası alıp, bu kararın 30.3.1998 tarihinde kesinleştiği, hükümlünün 4616 sayılı Kanundan yararlanma isteğinin Mardin ikinci Ağır Ceza Mahkemesince uygun görülmediği incelenen dosya içeriğinden anlaşılmıştır.
4616 sayılı Yasanın 1/6. maddesinde "Daha önce şartla salıverilme hükümlerinden yararlandığı halde yeniden suç işleyerek hüküm giyenler ile daha önce çıkarılmış bir aftan yararlananlar bu madde hükümlerinden yararlanamazlar" denilmektedir.
Bu nedenle Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin itirazın reddi yolunda verdiği kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından çoğunluğun aksi yöndeki kararına iştirak olunmamıştır." karşı oylarıyla ve oyçokluğuyla kararın bozulmasına ve hükümlü hakkındaki infazın durdurularak salıverilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise 21.2.2001 gün ve 10529 sayı ile; "Bilindiği gibi, koşulla salıverilme, cezasının bir bölümünü infaz kurumunda iyi halli geçirdikten sonra geri kalanını, içinde hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren kasıtlı bir suç işlememe koşuluna bağlı olarak dışarıda geçirmesini sağlayan infaz hukukuna ilişkin bir bireyselleştirme kurumudur. Koşullu salıverilme tarihinden başlayarak cezanın tamamının çekilmiş sayılığı tarihe kadar olan zaman dilimine "deneme süresi" denilmektedir.
Yasalar yorumlanırken, o yasanın söylemi ve konuluş amacı ile sınırlı kalmak zorunluluğu vardır. Uygulayıcının, yasaları yerindelik açısından değerlendirmesi, yasa koyucunun takdirine karışması ve yasada bulunmayan bir kurumu yasaya taşımasının yorum tekniğine aykırı olacağı açıktır. Bu saptamanın ışığında, uyuşmazlık konusu olaya uygulanan 4616 sayılı Yasanın 6. bendi incelendiğinde, bu yasanın uygulamasına engel olarak sayılan ikinci mahkumiyete ilişkin suçun deneme süresi içinde işlenmesi gerektiği yolunda bir açıklama bulunmamaktadır. Karşıtı bir yorum yasa koyucunun deneme süresini  bilmediği ya da unutarak yasada yer vermediğini söylemek olur ki bu doğru olmaz. Bu durumda, koşullu salıverilmeden .sonra işlenen ikinci suçun kesinleşmiş olması yeterli olup deneme süresi içinde işlenmesi zorunluluğu bulunmadığının kabulü gerekir. İtiraz konuğu kararın gerekçesinde, "iyi halli hükümlünün korunması ve eşitliğin sağlanması" görüşüne yer verilmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki anılan hüküm infaz  hukuku  alanına giren  bir hüküm olduğundan  her zaman  eşitliği gözetmesi beklenmez. Kaldı ki Yasanın 5. bendinde bu hükme benzer ve yasanın uygulanamayacağı bir çok suç türü sayılmıştır. Öte yandan deneme süresi  içinde yeniden  suç işlemeyen  hükümlünün  korunmamış olması tümüyle yasa koyucunun takdirine ilişen bir konudur." görüşüyle itiraz yoluna başvurarak, Özel Dairenin bozma kararının kaldırılmasına ve yazılı emirle bozma isteğinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi 23.12.2000 gün ve 180/174 sayılı kararıyla hükümlünün, daha önce şartla salıverme hükümlerinden yararlandığı için 4616 sayılı Yasanın 1. maddesi hükmünden yararlanması isteğini reddetmiş,  bu  karara  yönelen  itirazın  da  Mardin  1.  Ağır  Ceza Mahkemesinin 24.12.2000 gün ve 167/158 sayılı kararıyla reddedilmesi üzerine Adalet Bakanlığı, 4616 sayılı Yasanın  1. maddesinin 6.  bendinde öngörülen istisnanın deneme süresi içersinde işlenmiş bulunan suçlardan dolayı verilmiş olan mahkûmiyet hükümlerine ilişkin olduğu, somut olayda ikinci suçun bu süreden sonra işlenmiş bulunduğu gerekçesiyle yazılı emir yoluna gidilmesini istemiş, bu istek 9. Ceza Dairesince yerinde görülerek Mardin  1. Ağır Ceza  Mahkemesinin  24.12.2000 gün  ve 167/158 sayılı kararının oyçokluğuyla bozulmasına karar verilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise yasada ikinci suçun deneme süresi içinde işlenmesinin gerektiği yolunda bir açıklama bulunmadığını bildirerek Özel Daire Kararının kaldırılması için itiraz yoluna başvurmuştur.
Görüldüğü gibi somut olayda çözümlenmesi gereken sorun 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin 6. bendinde öngörülen istisnanın, şartla salıvermeden yararlandıktan sonra yalnızca deneme süresi içinde işlenen suçlardan dolayı verilmiş mahkûmiyet hükümlerine mi ilişkin olduğunun belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlık konusunun çözümünde sağlıklı bir hukuki sonuca ulaşabilmek için 4616 sayılı Yasa, gerek bir bütün olarak gerekse ayrıntılı fıkra ve bentleri, alt bentleri itibariyle ele alınıp değerlendirilmeli, yasalaşmasında geçirdiği süreç nazara alınmalı, değişiklik öngördüğü hukuki müesseselerin nitelikleri ile bunlara ilişkin öğretideki görüşler ve yargısal kararlar üzerinde de durulmalı, gerekirse yorum yoluna başvurulmalıdır.
"23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıvermeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun" adını taşıyan ve 22 Aralık 2000 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren Yasanın 1. maddesiyle, özde, 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen suçlar nedeniyle, bazı suçlara ilişkin istisnalar ve koşullar altında, a- İnfaz şekli ve ceza indirimine, b- Şartla salıverilmeye, c- Davaların açılması veya kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine ilişkin düzenlemeler yapıldığı anlaşılmaktadır.
4616 sayılı Yasanın 1. maddesi bir bütün olarak incelendiğinde, aynı madde içersinde,  ayrı  ayrı  hukuki müesseselere ilişkin ayrıntılı düzenlemelere yer verildiği, hukuk sistemimize, 4304 ve 4454 sayılı Yasalardan önce bulunmayan, "davanın açılması veya kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi" gibi yeni sayılan hukuki müessesenin getirildiği görülmektedir. Yasanın 1. maddesinin 1. bendinde, ölüm cezalarının yerine getirilmeyeceği, 2. bendinde toplam hükümlülük sürelerinden 10 yıl indirim yapılacağı belirtildikten sonra 3. bendinde tutuklu ve hükümlüler hakkında yapılacak işlemler gösterilmiş, 4. bendinde davanın açılması veya kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine ilişkin kurallar düzenlenmiş, 5,6,7,8 ve 9. bentlerinde ise bu yasanın uygulanması olanağı bulunmayan suçlar ile koşullara yer verilmiştir. Anılan Yasanın yayımlanmak üzere Anayasanın 89. maddesi uyarınca Cumhurbaşkanına gönderildiği, infaz süreleri eşit hükümlüler arasında ayırım yapıldığının, hukuka aykırı ve çelişkili kuralları kapsadığının gerekçeleri detaylarıyla belirtilmek suretiyle uygun bulunmayarak Anayasanın 104. maddesi hükmü gereğince bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderildiği, konuya ilişkin gerekçelerden birinin de "geçmişte birkaç günlük cezayı gerektiren bir suçtan dolayı şartla salıverme ya da af hükümlerinden yararlananların, bu Yasa hükümlerinden yararlanmamaları hukuka uygun düşmemektedir. Ayrıca, iyi halli olmamaları nedeniyle şartla salıvermeden yararlanamayanlar Yasa kapsamına girerken bu kuralla iyi halli olmaları nedeniyle şartla salıverilenler Yasa'dan yararlanamamaktadır. Olumsuzluğun ödüllendirildiği bir haksızlık ortaya çıkmaktadır" şeklinde olduğu, Yasanın Parlementoca değişiklik yapılmadan aynen kabul edilmesi üzerine yayımlanarak yürürlüğe girdiği bilinmektedir.
Cezalandırma veya cezalandırmama yetkisi Devlete ait olup, bu konuda kurallar koyma yetkisinin yasa koyucu tarafından kullanılacağı doğaldır. Fakat, bu yetkinin kullanılmasında, ortada toplumdan kaynaklanan bir gereksinim olmalı ve bu gereksinimin giderilmesinde "insan haklarına saygılı hukuk devleti ilkesi" ve bunun bir sonucu olarak da adalete uygunluk ölçüsü gözetilmelidir. Adalete uygunluk, yasa önünde mutlak bir eşitlik değil, haklı nedenlerin bulunması durumunda farklı uygulamalara da olanak veren, ancak aynı durumda olanları birbirinden ayırmadan eşit uygulamaya tabi kılan bir olgudur.
Yine Hukuk ile Yasa ayrı kavramlar olup, hukuk normları yalnızca yasalardan ibaret değildir. Hukuki düzen anlamındaki "hukuk", organizasyon halinde yaşayan insanların yekdiğeriyle olan ilişkilerini düzenleyen hukuk normlarının bir bütünüdür. Bu nedenle yasa normları, hukuk normlarının ancak bir bölümünü oluşturur. Çağdaş hukuk, normların yazılı kaynaklar halinde olmasını  ister.  Ancak yazılı  hukukun  yararlarına karşın  bazı sakıncaları bulunduğu da ileri sürülür. Sıkça değişen gereksinimlerin süratle karşılanamaması,   fert   ile   toplum   diyalektiğinin   ahenkli   bir   şekilde uzlaştırılamaması ve en önemlisi yasaların bazen eşitsizlikleri, dolayısıyla haksızlıkları içermesi bu sakıncaların başında gelir. Bu itibarla hüküm verecek merci hukuki normun anlamını araştırmak zorundadır. Yorum denilen bu düşünsel araştırma işlemi, ortak hukuki değerlerin sistematik bütünü olarak hukuki  düzenin  bir bölümünün  bütünle karşılaştırılması  anlamındadır. Böylece yanlızca yasanın metnine bakmak veya yasa koyucunun iradesini bulmaya çalışmak tek başına bir yorum biçimi olarak kabul edilemez. Hukuk düzeni içinde olan bir normun anlamı birarada veya ayrı ayrı olmak  üzere çeşitli yollarla belirlenecektir. Diğer bir anlatımla yazılı hukukun (kanun) hak veya adalet denilen ve yazılı olmayan hukuka dayanması gerektiğinden, yasalar hak ve adaleti, eşitliği sağlayacak şekilde yorumlanmalıdır. Yasaların yanlışlıklarından veya yeni gereksinimlere yanıt veremeyişlerinden ortaya çıkabilecek sakıncalar ancak bu suretle giderilebilir.
Konumuzu ilgilendiren düzenleme, maddenin 6. bendindeki, "Daha önce şartla salıverilme hükümlerinden yararlandığı halde yeniden suç işleyerek hüküm giyenler ile daha önce çıkarılmış bir aftan yararlananlar, bu madde hükümlerinden yararlanamazlar" hükmüdür.
Diğer yararlanma koşullarının bulunması halinde istisnaya ilişkin bu kuralın  uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesi bakımından  anılan düzenlemenin, yalnızca deneme süresi içinde işlenmiş suçlardan dolayı verilmiş mahkûmiyet hükümlerini mi kapsadığı yoksa bu süreden sonra işlenmiş suçlardan dolayı kurulan mahkumiyet hükümlerini de istisna kapsamına almış   olup   olmadığı    hususunda  madde   metninde   yeterli   açıklık bulunduğundan   sözedilemez.   Bu   bakımdan   sorunun   çözümlenmesi bakımından yukarda değinilen ilkelerde gözönünde bulundurulmak suretiyle "yorum" yoluna başvurulmasında zorunluluk vardır. Yorum, hukuka kaynak oluşturan bir metnin anlamı ve kapsamının belirlemek amacıyla girişilen bir düşünsel işlem olduğuna göre, bu işlemde esas, yasa koyucunun metin ile öngörüldüğü  iradenin gerçek ve asıl anlamının  belirlenmesidir.  Burada araştırılması gereken husus, uygulandığı zamanın sosyal koşullarına göre yasanın nesnel iradesidir. Bu yola başvurulurken yorum araçları olarak yasa metninde kullanılan kelimelerin anlamları üzerinde durulacak, gramer ve mantık kuralları, yasanın yayınlanması hususundaki amaç nazara alınacak, yasanın genel sistemi, esas fikri değerlendirilecek, metin dışı olarak da hukukun genel ilkeleri ve yasanın hazırlık çalışmaları gözönünde bulundurulacaktır.
Maddenin tamamının ve 6. bendin yorumlanmasında yardımcı olmak üzere konuya ilişkin bazı hukuki müesseselerin hukuki niteliklerinin açıklanmasında da yarar vardır. Bunlardan "şartla salıverilme" yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere, cezaların infazına ilişkin bir sistem olup, özgürlüğü bağlayıcı ceza ile mahkûm olan kişinin, bu cezasının yasa koyucu tarafından belirlenen kısmını iyi halli olarak tamamlaması, diğer bir anlatımla uslanması, suç işlemekten dolayı pişman olduğunu ve cezasının tüm olarak infazı tamamlanmadan topluma kazandırılması halinde hem toplum hem de kendisi bakımından olumlu olacağını göstermesi nedeniyle cezasının kalan süresini dışarıda geçirmesine izin verilmesi ve o mahkûmun topluma uyum sağlamasının hedeflenmesidir. Şartla salıverilme, ancak kesin salıverilme gününe kadar geçecek süre içinde bazı kayıt ve koşullarla hükümlünün serbest bırakılmasını sağlar ve şartla salıverilmenin gereklerine uymazsa hükümlü hakkındaki şartla salıverilme kararı TCY.nın 17. Maddesi gereğince geri alınır.
Yine, bu bendin anlam ve kapsamının belirlenmesi açısından yasanın TBMM.de görüşülmesi sırasında ileri sürülen fikirlerin de incelenmesi gerekir. 6. bendin uygulanması konusunda sorulan bir soruya Adalet Bakanınca verilen yanıtta, "Daha önce bir aftan yararlananlar veya şartla salıvermeden yararlananların, yeni bir şartla salıvermeden yararlanmamaları hakkındaki hüküm, suçların tekerrürünü önleme düşüncesine dayanmaktadır. Bu hükmün işlerliği bakımından, elbette adli sicil kayıtlarından yararlanılabilir, adli sicil kayıtlarımız gayet düzenlidir." açıklamasına yer verilmiştir. Yasanın TBMM. sinde görüşülmesi sırasında ileri sürülen bu düşüncelerden de anlaşılacağı üzere suçların tekerrürü önlemek istenmiş ve birden f-azla suç işleyenlerin bu yasadan yararlanmasını engellemek düşüncesiyle hareket edilmiştir.
Somut olay tüm bu değerlendirmeler ışığında ele alınıp incelendiğinde; Özel Daire çoğunluğu, şartla salıvermeden yararlanma koşulu olarak mahkûmiyet hükmüne konu ikinci suçun deneme süresi içersinde işlenmiş olmasının gerektiğini kabul ederek Yerel Mahkeme hükmünü bozmuşsa da, Yasa metninde "Daha önce şartla salıverme hükümlerinden yararlandığı halde" şeklinde genel bir ifade kullanılmış olması karşısında metin itibariyle ikinci suçun deneme süresi içinde işlenmesi gerektiğine dair bir sınırlama getirilmiş olduğundan söz edilemez. Kaldı ki, Yasanın bu düzenleme biçiminin eşitsizliklere yol açacağına ilişkin gerekçeyle bir daha görüşülmesi isteğiyle geri gönderilmesine karşın Parlemento tarafından eski haliyle ve aynen benimsenmesi yasa koyucunun Özel Dairenin bozma kararında belirtilen şekilde bir sınırlamayı öngörmediğini ortaya koymaktadır.
Keza, şartla salıverildikten sonra yalnızca deneme süresi içersinde suç işlemeleri nedeniyle haklarında mahkûmiyet hükmü kurulanların 4616 sayılı Yasadan yararlanamayacaklarının kabulü, bu durumda esasen TCY.sının 17. maddesi hükmüne göre şartla salıverme kararının geri alınması gerekmekle şartla salıverildiklerinden söz edilemeyeceğinden, mantık kurallarına uygun bir hukuki yaklaşım biçimini oluşturmaz.
Diğer yandan TCY.sı 102 ve müteakip maddelerinde dava zamanaşımı, 112 ve müteakip maddelerinde ise ceza zamanaşımı düzenlemiş, belirtilen sürelerin bitiminden sonra hukuki amme davasının ve cezalarını ortadan kalkacağı kurallarına yer verilmiştir.
Yine 3682 sayılı Adli Sicil Kanunun 8. maddesinde, bazı adli sicil bilgilerinin adli sicilden çıkartılması hususu düzenlenmiş, çıkarılma olanağı bulunmayan suçlar ile yaş durumuna göre çıkarılma süreleri ve çıkarılma şekli belirlenmiştir. Gerek zamanaşımına uğramış gerekse adli sicilden çıkartılma süresi gerçekleşmiş mahkumiyetlerin, yasanın öngördüğü istisnalar dışında nazara alınmalarına olanak bulunmadığı süreklilik ve uyum gösteren yargısal kararlarda vurgulanmaktadır. Bu yasal düzenlemeler karşısında şartla salıverilme kararından veya af yasasından yararlanıldıktan sonra mahkumiyetle sonuçlanan diğer suçun işlenme tarihi bakımından adalet ve nesafeti, eşitliği sağlayan bir üst sınırın belirlenmesinde de zorunluluk bulunmaktadır. 4616 sayılı Yasanın metni, yayımlanmasındaki amaç, genel sistemi, esas fikri ve metin dışı olarak da hukukun genel ilkeleri ve yasanın hazırlık çalışmaları nazara alındığında bu suçun, şartla salıverilme veya af yasasına konu suçun zamanaşımı nedeniyle ortadan kalkma hali ile Adli Sicil Yasasında öngörülen silinme tarihinden önce işlenmesinin gerektiği kabul edilmelidir. Diğer bir anlatımla mahkumiyetle sonuçlanıp 4616 sayılı Yasa kapsamında ele alınan suç bu süre içersinde işlendiği takdirde 4616 sayılı Yasa hükümlerinden yararlanma olanağı ortadan kalkacak, bu süreden sonra işlenmesi halinde ise yararlanma olanağı bulunacaktır.
Bu itibarla adli sicilden çıkarılması olanaksız bir suçtan dolayı, şartla salıverildikten sonra ceza zamanaşımı süresi içersinde yeniden suç işlediği ve esasen bu suçtan dolayı cezası tekerrür nedeniyle sehven artırıma tabi tutulmadığı da anlaşılan hükümlünün 4616 sayılı Yasadan yararlanma olanağı bulunmadığından Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kurul üyesi, "itirazın reddine karar verilmelidir." görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının (KABULÜNE), 9. Ceza Dairesinin 7.2.2001 gün ve 335-375 sayılı kararının (KALDIRILMASINA), Adalet Bakanlığının yazılı emirle bozma isteminin (REDDİNE), dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 27.3.2001 günü oyçokluğu ile karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini