 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 2001/5-39
K: 2001/55
T: 3.4.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ZORLA IRZA GEÇME SUÇU
- DAVAYA KATILMA
ÖZET: 1- "Zorla ırza geçme"gibi aile düzenine karşı işlenen suçlarda, mağdure reşit olsa dahi- akıl hastası olması halinde de vasi belirtilmesine gerek olmaksızın- koşulsuz olarak ana-baba davaya katılabilir.
2- Aynı durumda kardeşlerin davaya katılmaları a) ana-babanın sağ olmamaları; b) mağdurun katılma isteminde bulunan kardeş tarafından bakılıp gözetilmesi koşullarına bağlıdır.
(765 s. TCK. m. 416/1)
(1412 s. CMUK. m. 365)
Zorla ırza geçmek suçundan sanık Emin'in TCY.nın 416/1, 59. maddeleri uyarınca 5 yıl 10 ay ağır hapis ve feri ceza ile cezalandırılmasına ilişkin (Balıkesir Ağır Ceza Mahkemesi)nce 18.2.2000 gün ve 123-22 sayı ile verilen kararın katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 27.9.2000 gün ve 6132-4466 sayı ile;
"Olay tarihinde reşit bulunan mağdureye akıl hastası olması nedeniyle vasi tayin edilip, MK. 405/8. maddesi uyarınca da husumet izni alınması gerektiği gözetilmeden vekilin 2.7.1999 tarihli dilekçesi üzerine kamu davasına katılma kararı verilmesi" isabetsizliğinden esası incelenmeyen hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 1.12.2000 gün ve 354-318 sayı ile;
"Mağdurenin babası olan katılan Muzaffer kendi namına düzenlemiş olduğu vekaletname ile vekil tayin etmiş ve yine kendi namına katılma talebinde bulunmuştur. Bu nedenle bozma kararında belirtildiği üzere, akli dengesi yerinde olmayan mağdure için vasi tayinine ve daha sonra da Mahkemesinden husumete izin 'alınmasına gerek yoktur. Mahkememizin bu görüşü, Ceza Genel Kurulunun 26.3.1990 tarih ve 76-97 sayılı kararıyla da doğrulanmaktadır. Katılan Muzaffer, kızı mağdure Zahide için velayeten veya vesayeten katılma talebinde bulunmadığı gibi, vekaletnamesi de bu hususlarda olmayıp bütün başvurusu şahsı adınadır." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu kararın da katılanlar vekili ve sanık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, "müşteki Ekrem'in temyiz isteğinin CYUY.nın 317. maddesi reddi; sanık ve katılan Muzaffer vekillerinin temyizlerine hasren yapılan incelemede hükmün onanması" istekli tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
Akli dengesi yerinde olmayan mağdurenin ırzına geçmek suçundan dolayı sanık Emin'in cezalandırılmasına karar verilen somut olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık yakınanlar Muzaffer ve Ekrem'in davaya katılmalarına ilişkin verilen kararın yasaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Mağdure Zahide hakkında Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunca düzenlenen 22.10.1999 günlü raporda "yapılan muayenesinde embesilite seviyesinde zeka geriliği tespit edildiği, hayatın ilk yıllarında başlayıp ömrü boyunca sürecek bu zeka geriliğinin, mağduresi bulunduğu olayın ahlaki redaetini idrak etmesine engel olduğu" bildirilmiştir. Ayrıca Sındırgı Nüfus Müdürlüğünce düzenlenen aile kayıt tablosuna göre yakınan Muzaffer mağdurenin babası, Ekrem ise ağabeyidir.
Yakınanlar, vekilleri aracığıyla sundukları 2.7.1999 havale tarihli dilekçe ile suçtan zarar gördüklerinden bahisle davaya katılma isteminde bulunmuş ve Yerel Mahkemece aynı günlü oturumda "suçtan zarar görmüş olmaları ihtimaline binaen" duruşmalara katılan sıfatı ile kabullerine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık konusunun çözümünde yakınanların mağdure ile aralarındaki akrabalık bağı da gözetilerek durumlarının ayrı ayrı değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
1- Yakınan Muzaffer'in kamu davasına katılma isteği yönünden yapılan incelemede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.3.1990 gün ve 76-97 sayılı, 30.11.1964 gün ve 453-482 sayılı kararlarında ve Özel Dairenin yerleşik uygulamalarında da vurgulandığı üzere, uyuşmazlığa konu suçun aile nizamı aleyhine işlenmiş suçlardan olduğu da nazara alındığında mağdurun reşit (ergin) olması halinde dahi ana ve babanın kendi adlarına davaya katılmaları olanaklıdır. CYUY.nın 365. maddesinde davaya katılma konusunda öngörülen "suçtan zarar görme" hali, aile düzenine karşı işlenen bu suçlarda mağdureye yakınlıkları itibariyle anne ve babayı da kapsar.
Somut olayda yakınan Muzaffer mağdurenin babası olup, suçtan zarar gördüğünden bahisle kendi adına davaya katılma talebinde bulunduğundan Yerel Mahkemece katılan sıfatıyla duruşmaları kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu itibarla Yerel mahkemenin katılan Muzaffer yönünden direnme kararı yerinde olup, temyiz isteğinin bulunmuş olması da nazara alındığında, esasa ilişkin temyiz incelemesi yapılması için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
2- Yakınan Ekrem'in kamu davasına katılma isteği yönünden yapılan incelemede;
Yukarıda açıklanan yerleşik yargısal kararlarda vurgulandığı şekilde ergin olan mağdurun ana ve babasının sağ olduğu hallerde kardeşlerin davaya katılmaları olanaksızdır. Kardeşlerin CYUY.nın 365. maddesi uyarınca davaya katılan sıfatını alabilmesi ancak ana ve babanın sağ olmadığı hallerde mağdurun kendisi tarafından yetiştirilip, bakılıp, gözetilmesi hallerinde olanaklıdır.
Somut olayda yakınan Ekrem'in, mağdurenin kendisi tarafından yetiştirildiğine ilişkin bir iddiası olmadığı gibi, yukarıda da açıklandığı üzere, aile reisi sıfatıyla babası yakınan Muzaffer suçtan zarar gördüğünden bahisle davaya katılma isteminde bulunmuş ve bu istemi Yerel Mahkemece kabul edilmiştir. O halde, suçtan doğrudan zarar görmesi söz konusu olmayan yakman Ekrem'in davaya katılması olanaksız olup, davaya katılma hakkı bulunmayan bir kimsenin hukuken geçersiz katılma kararına dayanarak hükmü temyize hakkı da yoktur.
Bu itibarla, yakınan Ekrem'in davaya katılma isteğinin kabulüne ilişkin karar hukuken geçersiz olup, temyiz hakkı sağlamadığından vekilinin temyiz isteğinin CYUY.nın 317. maddesi uyarınca reddine karar verilmelidir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün;
1- Katılan Muzaffer yönünden yerinde olduğuna,
2- Katılan Ekrem yönünden ise, vekilinin hukuken geçersiz katılma kararına dayalı temyiz isteğinin CYUY.nın 317. maddesi gereğince (REDDİNE), Dosyanın katılan Muzaffer vekili ile sanık vekilinin temyizleri bakımından, esasa ilişkin temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmesi için Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 3.4.2001 günü tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.