 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 2001/3-10
K: 2001/18
T: 6.2.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- DİKKATSİZLİK VE TEDBİRSİZLİKLE ORMAN YANGININA NEDEN OLMA
- GERÇEK ZARARIN HESAPLANMASI
ÖZET:Bilirkişi raporu, sadece ağaçlandırma ve yangın söndürme giderlerini içerdiğinden; öncelikle yerinde yapılacak keşifte, ayrıca, yanan ağaçları, suceyrat, tohumlar, bitki örtüsü, yanan alandaki organik maddeler, mikroorganizmalar ve minerallerin yok olması, toprağın verim gücünün azalması, canlı varlıkların yok olması ya da kaçmasına bağlı tüm gerçek zararın hesaplattırılması gerekir.
(6831 s. OK. m. 110/2-3,112,114)
Dikkatsizlik ve tedbirsizlikle orman yangınına neden olmak suçundan sanık Aykut'un 6831 sayılı Yasanın 110/2-3 ve TCY.nın 59. maddeleri ile 6 ay 20 gün hapis ve 4.236.111.111. -TL. ağır para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının ertelenmesine, 43.937.500 TL. ağaçlandırma gideri ve 80.595.000.-TL. maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sanıktan tahsiline, nisbi harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine' hükmedilmesine ilişkin (Burdur Asliye Ceza Mahkemesi)nce verilen 16.6.1999 gün ve 483/325 sayılı hüküm, katılan vekilinin temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 3.4.2000 gün ve 3005/4071 sayı ile;
"1- Suç tarihi itibariyle yangın sebebiyle hasıl olan zarar fahiş olmasına rağmen pek hafif kabulüyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- 4421 sayılı Yasanın 4/6. maddesinin 9. bendiyle 6831 sayılı Yasanın 110/2. maddesinde yazılı ağır para cezaları 8 misli ile sınırlandırıldığından bu değişiklikler sanıl^. lehine sonuç doğurduğundan TCK.nun 2/2. maddesinin gözetilmesi zorunluluğu," isabetsizliğinden bozulmuştur.
(2) nolu bozma nedenine uyan Yerel Mahkeme (1) nolu bozma nedenine karşı 14.6.2000 gün ve 251/481 sayı ile; "Zararın miktarı ve buna bağlı olarak cezanın artırımı ve indirimi ile ilgili olarak, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 27.11.1996 gün ve 1996/9392-10703 E.K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere 110. madde 3. fıkrada belirtilen zararın ağaçlandırma tazminatı ve orman idaresinin maddi sarfiyatının dışında bunlardan farklı olarak gerçek zararı ifade ettiği, olayımızda da orman mühendisi marifeti ile yapılan keşifte ve bilirkişinin verdiği raporda ve orman idaresinin cevabi yazılarında yangın sonucu hayatiyetini kaybeden ardıçlardan yakacak cinsinden istifade edildiği, yapacak ve yakacak cinsinden gerçek zararın oluşmadığı, yangın alanında bulunan yapraklı yanmış orman altyapı elemanları pırnalların diplerinden sürgün vererek hayatiyetlerini devam ettirdiğinin belirtildiği, ortada maddenin aradığı anlamda gerçek bir zarar bulunmadığı" gerekçesiyle ilk hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de katılan idare vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C. Başsavcılığının "bozma" istekli 8.1.2001 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
Sanığın dikkatsizlik ve tedbirsizlikle orman yangınına neden olmak suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda; Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık yangın nedeniyle hasıl olan zararın derecesinin belirlenmesine ilişkindir.
11.10.1998 günü sanık Aykut'un yemek pişirmek için yaktığı ateşin rüzgarın etkisiyle ormanlık alana sirayet etmesi üzerine, Burdur İli, C... Köyü 120 nolu bölmede 16.475 m2.lik orman alanı yanmış, Yerel Mahkemece yangın sonucu gerçek zarar bulunmadığı, bu durumun sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle, hasıl olan zarar pek hafif kabul edilerek cezasından indirim yapılmış, hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece, zarar fahiş olmasına rağmen pek hafif kabul edilmesi ve para cezasında 4421 sayılı Yasanın lehe hükümlerinin uygulanması gerektiği gerekçeleriyle bozulmuş, Yerel Mahkemece (2.) bozma nedenine uyulmuş, (1) nolu bozma nedenine karşı direnilmiştir.
Doğal kaynaklarımızın en önemlilerinden olan ormanlarda çeşitli nedenlerden dolayı meydana gelen yangınlar, bitki örtüsü dahil ormanların zarar görmesi, av ve yaban hayvanlarının yanmaları veya bir daha geri dönmemek üzere kaçmaları, yararlı organik maddeler, mikroorganizmalar ve minerallerin yok olması, toprağın biyolojik dengesinin bozulması ve veriminin azalması sonucunu doğurmuştur.
Orman yangınlarının başlıca nedenlerinin,, ormanlık alanda ateş yakılması, mahallin yakılmış ateşin söndürülmeden terk edilmesi, ormanlara yanar sigara ve yakıcı maddelerin atılması ve anız yakılmasından kaynaklandığının saptanması üzerine, 4.7.1995 günü kabul edilip, 8.7.1995 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 4114 sayılı Yasanın 1. maddesi ile 6831 sayılı Yasanın 76. maddesi, aynı Yasanın 4. maddesi ile de 6831 sayılı Yasanın 110. maddesi değiştirilerek birinci fıkrasında 76. maddede belirtilen eylemlere aykırılık, 2. fıkrasında ise daha önce TCY.nın 383. maddesinde düzenlenen tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu orman yangınına neden olmak suçları bağımsız suç tipleri şeklinde düzenlenerek yaptırıma bağlanmış, 3. fıkrasında ise tamamlayıcı bir hüküm getirilerek, yangın sonucu meydana gelen zarar fahiş olduğunda cezanın artırılacağı, hafif ve pek hafif olması halinde belirli bir oran dahilinde indirilmesine karar verileceği, yangının bir kişinin hayatını tehlikeye koyması veya ölüm meydana gelmesi hallerinde ayrıca cezanın artırılacağı öngörülmüş, 4. fıkrasında kasten orman yakma, 5. fıkrasında terör amaçlı orman yakma suçları yaptırım altına alınmış, son fıkrasında ise bu maddede gösterilen cezalar için 647 sayılı Yasanın 4. maddesi hükmünün uygulanmayacağı belirtilmiştir.
Somut olayda; Özel Daire ile Yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, "hasıl olan zarar"ın fahiş mi, yoksa hafif mi olduğu noktasında toplandığından "yangın sonucu hasıl olan zarar" dan ne anlaşılması gerektiğinin saptanmasında zorunluluk bulunmaktadır.
6831 sayılı Yasanın 112. maddesinde; bu yasada yasaklanan dikiliden ağaç kesilmesi dışındaki fiillerin işlenmesi nedeniyle meydana gelen zarar için, istek bulunduğu takdirde ayrıca gerçek zarar üzerinden tazminata hükmolunacağı, dikiliden ağaç kesilmesi halinde ise tazminatın mahalli rayice göre hesaplanacağı, 114. maddesinde ise, her türlü orman suçları ile tahrip olunan veya yakılan sahalar için bu Kanunda yazılı tazminattan başka ayrıca, ağaç cinsine göre cari yıl içindeki mahalli birim saha ağaçlandırma gideri esas tutularak ağaçlandırma masrafına da hükmolunacağı" belirtilmiş, yangın nedeniyle idarenin uğradığı zararın ne şekilde tazmin edileceği hüküm altına alınmıştır.
4114 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 110. maddesinin 3. fıkrasında ise; "Orman alanında yangın sonucu hasıl olan zarar fahiş ise cezanın yarısına kadar artırılacağı, hafif ise yarısına ve eğer pek hafif ise üçte birine kadar indirileceği" belirtilmiştir.
Bu yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere; yangın nedeniyle idarenin uğradığı zarar, 112. ve 113. maddelerinde belirtilen tazminat, 114. maddesindeki ağaçlandırma giderini ve yangın nedeniyle doğan her türlü gideri kapsamasına rağmen, yangın sonucu hasıl olan zarar daha farklı olup, yanan ağaçlar, suceyrat. tohumlar, bitki örtüsü, yangın nedeniyle yanan alandaki yararlı organik maddeler, mikroorganizmalar ve minerallerin yok olması, toprağın biyolojik dengesinin bozulması sonucu toprağın verim gücünün azalması, canlı varlıkların yok olması bir daha geri dönmemek üzere kaçması gibi unsurları içermektedir.
Somut olay bu belirlemeler ışığında ele alınıp değerlendirildiğinde; 27.5.1999 tarihinde mahallinde keşif yapılmış ve Orman Yüksek Mühendisi tarafından düzenlenen 10.6.1999 tarihli rapor dosyaya sunulmuş ise de, raporda sadece ağaçlandırma gideri ile idarenin, yangının söndürülmesi sırasında yaptığı giderlerin belirlendiği, 110. maddenin üçüncü fıkrası bakımından ele alınması gereken unsurlar yönünden herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığı, hesaplamanın yangın sonucu doğan zararla değil, yangın nedeniyle idarenin uğradığı zarar ve istemiyle sınırlı olarak yapıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir sonuca ulaşabilmek için öncelikle, mahallinden yeniden keşif yapılarak orman alanında yukarda değinilen hususlarda nazara alınmak suretiyle yangın sonucu doğan gerçek zararın saptanmasında zorunluluk bulunmaktadır.
Bu itibarla Yerel Mahkeme direnme hükmü isabetsiz olup, açıklanan bu değişik gerekçeyle bozulmasına karar verilmelidir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle; Yerel Mahkeme direnme hükmünün (BOZULMASINA), dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 6.2.2001 günü tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.