 |
T.C
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 2000/9-24
Karar no: 2000/36
Tarih: 29.02.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu yangına neden olmak suçundan sanık Ramazan U...' nun TCY.nın 383/1. maddesi uyarınca 10 ay hapis ve 10.000.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Bergama Asliye Ceza Mahkemesince 10.5.1996 gün ve 513-231 sayıyla verilen kararın sanık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 9.Ceza Dairesince 21.5.1997 gün ve 6734-3687 sayı ile, "Sanığın suç tarihine göre azami haddin üzerinde ağır para cezası tayini " isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkemece 16.10.1997 gün ve 407-479 sayı ile bozmaya uyularak yapılan yargı-lama sonucunda bu kez sanığın TCY.nın 383/1.maddesi uyarınca 10 ay hapis ve 300.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Bu kararın da sanık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen 9.Ceza Dairesince 30.12.1998 gün ve 979-4412 sayı ile;
"Yasal ve yeterli olmayıp dosya kapsamına da uygun düşmeyen gerekçe ile yalnızca ka-
nundaki deyimler kullanılarak, sabıkası da bulunmayan sanığın erteleme talebinin reddine karar verilmesi" isabetsizliğinden, daire üyelerinden Ş.Erol'un "yapılan duruşmaya, toplanan delillere gösterilen gerekçeye binaen kararın onanması gerektiği" karşı oyuyla ve oyçokluğu ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 9.3.1999 gün ve 77-34 sayı ile, "Sabıkasız olan sanığın ilerde yeniden suç işlemeyeceği konusunda olumlu kanaat oluşmadığından cezası ertelenmemiştir. Bu konudaki talep yasa maddesinde belirtilen ifadeler kullanılarak red edilmiştir. Uygulamada genellikle bu gerekçenin kullanıldığı ve bu gerekçe ile erteleme talebi red edilen birçok kişi hakkındaki dosyaların Yüksek Yargıtayın denetiminden geçtiği de bilinen bir gerçektir.
Eğer geçmişte sabıkası bulunmayan kişilerin ilerde bir daha suç işlemeyeceklerini varsayarak cezalarının ertelenmesi yoluna gidilmesini genel ve herkes için uygulanabilir bir kural haline getirdiğimiz takdirde bu husus Ceza Yasamızın kabul ettiği temel prensiplerden olan cezaların şahsiliği ilkesi ile bağdaşmaz. Her olayı ve sanığı ayrı ayrı, özgül koşulları içerisinde değerlendirmek gerekir.
Erteleme kararı vermek için varlığı şart koşulan, sanığın suç işleme hususundaki eğilimi ve ilerde yeniden suç işlemekten çekineceği konusunda mahkemede oluşacak olumlu kanaat yolundaki olguların matematiksel bir ölçüsü bulunmamaktadır. Bu tamamen yargılamayı yapan Hakimin takdirine ilişen bir konudur. Dolayısıyla geçmişte sabıkası olmayan bir kişinin ilerde suç işlemekten çekineceğini kabul etmek için sanığın kişiliği konusunda elde çok olumlu veriler mevcut olması ve bunların dosyaya yansıması gerekir.
Her ne kadar sanığın işlediği suç kasıtlı suçlardan değilse de kişilik ve davranış olarak başlangıçtan beri olumlu bir performans göstermediği açıkça yargılama sürecinden anlaşıl-maktadır. Sanık başlangıçtan beri inkarcı ve umursamaz tavır takınmıştır. Sigara içmediğini söylemiştir. Oysa ki yangının atılan sigara izmaritinden meydana geldiği bilinen bir gerçektir. Başka şahısları suçlamaya kalkmış ancak yangının çıkmasından sonra olay yerini kaçarak terk etmesi de bu beyanının doğru olmadığını açıkça teyit etmiştir. Dolayısıyla bu göstergeler dikkate alındığında sanığın kişiliği hakkında olumlu bir kanıya varmak mümkün değildir. Ayrıca bu çıkan yangından birçok kişi büyük oranda zararlara uğradığı halde sanık bu olaydan pişmanlık duyduğunu gösterecek bir davranış da sergilememiştir." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtayca incelenmesi sanık vekili ile Yerel C.Savcısı tarafından süre-sinde istenmiş olmakla dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "onama"istekli 24.1.2000 günlü teb-liğnamesi ile 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu yangına neden olmak suçundan cezalandı-rılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığına, dosya kapsamına uyup uymadığına ilişkindir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 7.6.1976 gün ve 4/3 sayılı kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere erteleme , cezanın sanığın kişiliğine uydurulmasını sağlayan yargısal bir kişiselleştirilme kurumudur. Mahkemelerce cezanın ertelenmesine veya ertelemeye yer olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçenin, sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde dosya kapsamına uygun, yasal ve yeterli olması gerekir.
Cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçe, sanığın kişiliğinde var olan nedenlere dayanmalıdır. Sanığın geçmişteki kişiliği tartışılarak ileride suç işleme eğilimi değerlendirilmelidir.
Yerel Mahkemece ertelemeye yer olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçe "sanığın geçmişi ve suç işleme hususundaki eğilimleri dikkate alınarak sanığın cezasının ertelenmesi halinde suç işlemekten çekineceği konusunda mahkememizde olumlu kanaat oluşmadığı" şeklindedir.
Dosyadaki belge ve bilgilerden 1967 doğumlu, çiftci olan ve sabıkası bulunmadığı anla-şılan sanığın yetiştiği sosyal çevre koşulları ve somut olayda bir başka köyden gelerek traktörüne yüklediği samanların yanmaya başlaması olgusu da nazara alındığında, hayatın olağan akışına uygun olarak doğal bir tepki ile ve kurtulmak amacıyla traktörüyle olay yerinden uzaklaşması sanığın kişiliğinin olumsuzluğunu göstermez. Yasa metnini tekrar etmek gerekçe olmadığı gibi suçun unsurları ya da cezayı ağırlaştıran nedenler de gerekçe olarak kabul edilemez. Bu nedenle sanık hakkında tayin olunan cezanın, dosyadaki bilgi ve belgelere uymayan, yasal ve yeterli bulunmayan gerekçeyle ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi isabetsiz olup direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Başkanı ve üyeler, "Yerel Mahkemece gösterilen gerekçe yerinde olduğundan direnme hükmünün onanması gerektiği" görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 15.2.2000 tarihli birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından 29.2.2000 günü yapılan ikinci müzakerede tebliğnamedeki isteme aykırı olarak oyçokluğu ile karar verildi.