Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 2000/9-104
Karar no: 2000/110
Tarih: 16.05.2000

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
Dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu  patlama ve yangına neden olmak suçundan sanıklar Osman E... Vahit K... ve Mustafa Necati B...'nın TCY.nın 383/2, 59. maddeleri uyarınca 10 ay ağır hapis ve 250.000 lira ağır para cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmalarına, bu cezalarının 647 sayılı Yasanın 6.maddesi uyarınca ertelenmesine ilişkin Ankara 8.Ağır Ceza Mahkemesince 24.5.1999 gün ve 53-103 sayı ile verilen kararın sanıklar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 9.Ceza Dairesince 13.4.2000 gün ve 916-1054 sayı ile;
"Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine. Ancak;
Sanıklar vekillerinin 647 sayılı Yasanın 4. maddesinin uygulanması istemleri hakkında olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmemesi" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 1.5.2000 gün ve 81310 sayı ile;
"1-Sanık Mustafa Necati B.... yönünden illiyet unsurunun oluşmadığı konusu;
TCK.nun 383. maddesi taksirle oluşturulan ve genel tehlike yaratan eylemleri kapsamakta olup, bu suçun maddi unsurunu maddede gösterilen tahribat ve musibetlerden birine taksirle sebebiyet vermek oluşturmaktadır.
Suçun manevi unsuru ise, taksir, tedbirsizlik veya dikkatsizlik veya sanat ve meslekte tecrübesizlik veya nizam ve kaidelere riayetsizlik olup, failin sorumluluğu için eyleminde taksirin bütün şartları oluşmalıdır. Eylemin taksirli sayılabilmesi için hareketin iradi olması, neticenin öngörülebilir fakat istenmemiş olması, netice ile hareket arasında uygun illiyet bağının bulunması lazımdır. (V.Savaş, S.Mollamahmutoğlu, TCK.nun Yorumu 3184 vd.)
Taksiri oluşturan, ana özelliğini veren unsurların 1- Tipik fiilin istenmemesi, 2- hukuken korunan, varlıklara zarar verilmesini önlemeye yönelik davranış kurallarına uyulmaması ve 3- bu uymamanın faile isnat edilebilir nitelikte öngörülebilir ve önlenebilir nitelikte olup failin davranışı ile sonuç arasında uygun nedensellik bağlantısı bulunması gerektiği vurgulanmıştır. (N.Toroslu Ceza Hukuku S.98 vd)
Diğer yandan birden çok kişinin faaliyetinin iştiraki söz konusu olduğu durumlarda, taksir sorunu, başkalarının doğru biçimde davranacağına güven ilkesi ile çözümlenmelidir. Böylece disiplinler arası bir ekip çalışmasında, herkes diğerlerinin doğru hareket ettiğine güvenmek zorunda olduğundan, grupta çalışanlardan her biri sadece kendi faaliyet tipine ait meslek kurallarına uyulmasından sorumludur.
Taksire dayalı ceza sorumluluğu yönünden bir insan davranışının ortaya çıkan bir sonucun nedeni sayılabilmesi için bu davranışın o sonucun zorunlu şartı (canditio sine gua non) olması, yani bu davranış olmadan o sonucun gerçekleşmemesi gerekir. Ayrıca sonucun istisnai etkenlerden ileri gelmemiş olması, yani davranışın gerçekleştirildiği anda dönemin en ileri bilim ve tecrübesine göre, o sonucun davranışın olağan sonucu olarak öngörülebilir olması aranır. Aksi takdirde failin tutumu ile sonuç arasında doğal, uygun ve insani nedensellik bağının bulunduğu söylenemez. (A.g.e. s.56-64)
Bu genel açıklamalardan sonra maddi olaya ve dosyadaki belgelere; bilirkişi raporlarına  ve tüm kanıtlara bakıldığında,
Ölüm ve yaralanmaya neden olan patlama ve yangının meydana geldiği benzin istasyonunun varılan anlaşma uyarınca Turcas Petrolcülük A.Ş. tarafından yaptırıldığı ve tapuya tescil edilen kira kontratosuna göre işletmesinin, B... Kardeşler A.Ş.ne  kiralandığı, tesisin periyodik kontrollerinin de Turcas A.Ş.nin teknik elemanlarınca yapıldığı, hal böyle iken bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere "tesisin hatalı kurulması, akaryakıt depo tanklarının hatalı tesis ve montajı sonucu oluşan parlayıcı buharlarının birikmesine elverişli hacimde taşan akaryakıt buharlarının yine bu alanda mevcut elektrik tesisatı veya başka bir ısı kaynağı ile teması sonucu patlama ve yangının meydana geldiği" belirtilmiştir. Olaydan bir hafta önce tesisin tuvaletlerinin bulunduğu bölgede kiralayan Turcas A.Ş.nin teknik elemanlarınca yapılan denetlemede benzin kokusu geldiği tesbit edilerek, kiracı B... A.Ş. yetkililerine tuvaletlerin işçilerce kullanıma kapatılması önerilmiş, bu öneriye uyularak tuvaletler kapatılmış, teknik elemanlarca başkaca bir tedbir öngörülmemiştir.
Bu duruma göre tamamen teknik bir sebepten kaynaklanan olaydan önce tesisi işleten konumunda olan sanık Mustafa Necati B... tarafından öngörülebilecek ve önlenebilecek nitelikte kusur yüklenmesini gerektirecek ve olayla illiyetli bir davranışı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Diğer yandan, tüm bilirkişi raporlarında sanık M.Necati B...'nın bu tesisi ruhsatsız olarak işlettiği belirtilerek kendisine izafe edilen 4/8 oranındaki kusur ağırlıklı olarak bu nedene dayandırılmış ise de;
Adı geçen sanık yargılamanın tüm aşamalarında tesisin ruhsatsız olmadığını, istasyona ait ilk ruhsatın 11.5.1992 tarih ve 41 sayılı olduğunu, 4.8.1993 tarihinde yapılan tadilatla benzinlik pompa yerinin 14 metre kaydırılarak Çankaya Belediyesince ruhsata bağlandığını, yapı kullanma belgesi (28.3.1993 tarih ve 421/93 sayılı) alındığını, bilirkişi raporlarında ifade edildiği üzere ruhsatların eski istasyona ait olmadığını, bilirkişilerin yetersiz inceleme ile bu sonuca vardıklarını ısrarla savunmuştur.
Çankaya Belediyesi İmar Müdürlüğünün 4.2.1999 tarih 15.07."/1880 199(1580) sayılı yazısının içeriğine göre, olay yeri olan 25360 ada 6 parseline ait dosyasında yapılan incelemede, 24.11.1989 tarih ve 466 sayılı makbuzla yeni inşaat ruhsatı, mağaza, kafeterya, pastane olarak ruhsat verildiği, 11.5.1992 tarih ve 41 sayı ile mağaza ve benzin istasyonu olarak tebligat ruhsatı verildiği. 8.7.1992 tarih ve 282/92 sayı ile benzin istasyonu izin yapı kullanma izin belgesi verildiği, 4.8.1993 tarihinde yapılan tashihatla benzinlik pompa yerinin 14 metre kaydırılarak ruhsata bağlandığı, 28.9.1993 gün ve 421/93 sayı ile benzin istasyonuna yapı kullanma izin belgesi verildiği, mağaza ve benzin istasyonunun yola bakan cephe genişliğinin 60 metre 90 santim olduğunun tesbit edildiği bildirilmiş, bu konulara ilişkin ruhsat ve belge örnekleri dosyaya ibraz edilmiştir.
Hal böyle iken, sanık M.Necati B... vekilinin itirazı üzerine Mahmut Ç..., Oğuz Rıza E... ve Türkan S..'dan oluşan bilirkişi kurulunca verilen ek raporda "Çankaya Belediye Başkanlığının 4.2.1999 tarih ve 1580 sayılı yazılarında belirtilen hususların gerçeği yansıtmadığı bahse konu yapı kullanma izin belgesinin eski petrol istasyonuna ait olduğu sonuç ve kanaatına varıldığı" bildirilmiş ve mahkemece bu rapora dayanılarak hüküm kurulmuştur.
Bilirkişi raporları takdiri kanıt niteliğinde olup hakimi bağlamaz. Delilleri serbestçe takdir edecek hakim oluşa ve delillere uymayan bilirkişi raporlarına aykırı karar verebilir. Yasalarımızda bunun aksine herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle maddi olayda anılan resmi belgelerin hangi nedenle gerçeği yansıtmadığı hususunda gerekçeyi ihtiva etmeyen, eksik incelemeye dayalı olup olaya uygun düşmeyen ve açıklamaları ile ulaştığı sonuç çelişkili olan ve sanığa kusur izafe eden bilirkişi kurulunun raporuna dayanılarak sanığın mahkumiyetine karar verilmesi yasaya aykırı olup sanık M.Necati B...'nın eylemi ile patlama ve yangın sonucu ölüm ve yaralanma olayı arasında illiyet rabıtasının mevcudiyetini gösteren herhangi bir halin sözkonusu olmadığı, tesisin kiralayan konumundaki Turcas A.Ş. tarafından hatalı olarak kurulması olgusundan olay öncesinde haberdar olduğu kanıtlanmayan sanığa izafe edilebilecek kusur bulunmadığı dolayısıyla sonucun sanık tarafından öngörülebilir ve önlenebilir nitelikte olmadığı dikkate alınmadan sanığın beraati yerine yazılı şekilde illiyet unsuru oluşmayan suçtan dolayı TCK.nun 383/2 inci maddesiyle cezalandırılması yasaya aykırıdır.
2-Kabule ve uygulama göre de, sanıkların hukuki durumlarına etkili olabilecek durumlar yönünden eksik inceleme ile hüküm kurulduğu konusu;
Yerel Mahkemece, dosyaya ibraz edilen Çankaya Belediye Başkanlığınca düzenlenen ruhsatların bu yere ait olmayıp evvelce bu yerin 60 metre ilerisinde kurulu bulunan eski istasyona ait olduğuna ilişkin ve dosyadaki belgelerle çelişen bilirkişi raporları ile yetinilmeyerek, aralarında Belediye İmar mevzuatına vakıf olan inşaat mühendisi de bulunan bir bilirkişi kuruluna, Belediyesinden ruhsat işlemleri ile ilgili tüm belge ve krokileri ihtiva eden dosya asılları da getirtilerek olay yerine tatbik edilmek suretiyle keşif yapılması, gerektiğinde belediyeden konuyla ilgili olarak tüm tereddütleri giderecek şekilde izahat alınması ve sonucuna göre sanık M.Necati B...'nın hukuki durumunun tayini gerekirken bilirkişilerin yetersiz açıklamaları ile yetinilerek eksik soruşturma ile hüküm kurulmuştur.
Diğer yandan sanık Osman Vahit Ethem Kerman vekilince verilen dilekçelerde ileri sürülen yakıt tanklarının montajı ve sistemin kurulması işini üstlenen müteahhit firma Seben A.Ş.nin ve özellikle montajı yapan Özer Tolunay'ın ve yapı ruhsatında fenni sorumlu olarak adı geçen Haldun Çetinkaya'nın olayda tedbirsizlikleri ile Yasa ve Tüzük hükümlerine aykırı davranışları ile ihmalleri bulunup bulunmadığının bilirkişilerden sorulması talep edildiği halde sanıkların hukuki durumlarına etkili olan ve teknik bir sebepten kaynaklanan olayda üçüncü kişilerin mütefarik kusurlarının sanıklar yönünden daha az kusurlu olmayı veya kusursuz sayılmayı gerektirebileceği nazara alınmayarak bilirkişilere anılan hususlarla ilgili olarak gerekçeli mütalaa alınmadan "olayda üçüncü kişilere  atfı kabul kusur bulunmadığı" biçiminde gerekçesiz ve yetersiz bilirkişi düşünceleri ile yetinilerek eksik inceleme ve soruşturma ile hüküm kurulmuştur.
3-Hükmün Yasal anlamda yeterli bir gerekçeyi ihtiva etmediği konusu;
CMUK.nun 32, 260, 308/7 ve Anayasanın 141/3 üncü maddeleri gereğince dayanılan gerekçe ile, iddia, savunma, sanıkların leh ve aleyhlerindeki deliller açıklanıp, tartışılmak sabit kabul edilen vakıalar gösterilmek suretiyle karar verilmesi gerekli iken bu hususları içermeyen, birbirleriyle çelişkili olan bilirkişi raporlarından hangisine dayanıldığı da açıklanmayan kusura dayanak yapılan davranışların niteliği ve bunlara ilişkin savunmaları irdelenmeden yetersiz ve gerekçeyle hüküm kurulmuştur."görüşleriyle itiraz yoluna başvurarak Özel Daire kararındaki "sair itirazların reddine" ilişkin kısmının kaldırılarak Yerel Mahkeme hükmünün bu nedenlerle de bozulması" görüşleriyle itiraz yoluna başvurarak, Özel Daire kararında yer alan "sair itirazların reddine" ilişkin kısmın kaldırılarak Yerel Mahkeme hükmünün bu nedenlerle de bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, öncelikler sıralaması da gözetildiğinde;
1-Yerel Mahkeme kararının yeterli gerekçeyi taşıyıp taşımadığı,
2-Soruşturmanın genişletilmesinin gerekip gerekmediği,
3- Sanıklardan Mustafa Necati B...'nın somut olaydaki kusurlu davranış biçimiyle, meydana gelen sonuç arasında nedensellik bağı  bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Bu uyuşmazlık nedenleri sırasıyla ele alındığında;
  1. Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere gerekçe, hükmün dayanaklarının akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun açıklanmasıdır. Gerekçenin, dosyadaki bilgi ve belgelerin yerinde değerlendirildiğini gösterir biçimde geçerli, yeterli ve yasal olması gerekir.
Yerel Mahkemenin kararı incelendiğinde;
Olayın ne şekilde meydana geldiği, ortaya çıkan sonuçların neler olduğu açıklandıktan sonra suçun yasal unsurları olmak üzere sabit ve muhakkak addedilen vakıaların belirtildiği, kanıtlar üzerinde durulduğu, hangi kanıtların hangi  nedenle geçerli kabul edildiğinin gösterildiği, uygulanan Yasa maddelerinin belirtildiği ceza miktarı ve yasal indirim oranını tayine sevkeden hallere değinildiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla Yerel Mahkeme kararı yeterli gerekçeyi taşıdığından bu husustaki itirazın reddine karar verilmelidir.
  • Soruşturmanın genişletilmesinin gerekip gerekmediği  sorununa gelince;
  • Dosyanın incelenmesinde hüküm kurmaya elverişli ve yeterli kanıtların toplandığı ve bu nedenle
    soruşturmanın genişletilmesine yer olmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim Mahkemece olaya, kusurluluğa, kusur oranına ilişkin kanıtlar toplanmış, bu arada bilimsel-teknik bilgileri gerektirmesi karşısında bilirkişi mütalaalarına başvurulmuş, sanıkların savunmalarında ileri sürdükleri,sonuca etkili olabilecek hususlar araştırılmıştır.
    Yine CYUY.nın "bilirkişinin tayini" başlığını taşıyan 66. maddesinde; "Çözümü özel veya teknik
    bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin rey ve mütalaasının alınmasına karar verilir"  hükmü yer almaktadır. Ayrıca aynı yasanın "Bilirkişi raporunun kafi görülmemesi halindeki muamele" başlığını taşıyan 76.maddesinde ise; "Hakim verilen raporu kafi görmediği takdirde aynı bilirkişi yahut tayin edeceği diğer bilirkişi tarafından yeni bir rapor tanzim edilmesini emredebilir" hükmüne yer verilmiştir.
    Bu hükümlerden açıkça anlaşılacağı gibi, yargıçlık mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümü olanaksız olan, özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi görüşüne başvurulacaktır. Öte yandan, bilirkişi görüşü mahkemeyi bağlamayacak, yargıç bir bilirkişi görüşünü yeterli görmezse yeniden bir başka bilirkişi görüşüne başvurabilecektir. Ancak, bilirkişi görüşüne itibar edilmemesi için inandırıcı gerçekçi ve akla uygun bir gerekçeye dayanılmalıdır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Olay tarihinden önce Turcas Petrolcülük A.Ş. tarafından kurulmuş olup kiraya verilerek B... A.Ş. tarafından işletilmekte bulunan akaryakıt istasyonunda meydana gelen patlama ve yangın sonucunda iki kişinin öldüğü ve birçok kişinin yaralandığı, yapılan soruşturma ve kovuşturma sırasında, konu teknik bilgileri gerektirdiğinden, somut gerçeğin saptanabilmesi amacıyla birden fazla bilirkişi raporu alındığı görülmektedir. Ayrıca, olayla ilgili olarak iş mevzuatı yönünden yapılan idari soruşturma sonucunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişlerince düzenlenen İş Kazası İnceleme Raporu da  dosya arasında bulunmaktadır.
    Anılan bu raporlar, tarihlerine göre incelendiğinde;
    İş Müfettişlerince düzenlenen 4.8.1995 günlü İş Kazası  inceleme raporunda; muhtelif akaryakıt türlerine ait 8 adet akaryakıt tankının, istasyonun alt katında 460 cm. yüksekliğinde, üç tarafı perde beton bir tarafı kiriş altı tuğla duvar ve üzeri 30 cm. betonarme plak olan bölmeye konularak, tankların kapak seviyesine kadar kumla gömülüp üzerlerinde 15-20 cm. kum tabakasından sonra 150 cm. yüksekliğinde hava boşluğu bırakıldığı, bu durumda tankların yerüstü veya  yeraltı deposu durumunda olmadığı, tankların taşma borusu bulunmayıp  aralarının 25 cm. olduğu ve üzerlerindeki boşluktan istasyonun enerji nakil hatlarının geçilerek izolasyon özelliği yetersiz aydınlatma tesisatı çekildiği;
    Ayrıca, elektrik ve topraklama tesisatının yıllık olağan kontrolünün ve tank dolumunda statik elektrik topraklamasının yapılmadığı, akaryakıt istasyonunun işletme belgesinin olmayıp, 50-60 m. ileride daha önce faaliyet gösteren istasyona ait işyeri açma ve çalışma ruhsatı ile faaliyet gösterildiği hususlarının tespit edildiği;
    Tesisi hatalı şekilde kurarak bu şekilde işletilmek üzere kiraya veren Turcas A.Ş.nin %50 oranında; hatalı kurulmuş olan tesisi kiralayarak aynı şekilde ve ruhsatsız olarak işleten B... A.Ş.nin de %50 oranında kusurlu bulundukları belirilmiştir.
    Keza, hazırlık soruşturması aşamasında C.Savcılığınca 26.7.1995 günü olay yerinde yapılan keşifte dinlenen bilirkişiler İş Müfettişleri Sadettin Baysal ve Bünyamin Taşdelen ile Petrol Ofisi A.Ş. pompacılarından Ali Bozkurt da 3.8.1995 günü hazırlayıp sundukları raporlarında; İş kazası inceleme raporunda belirtilen hususlara benzer tespitlere yer vermişler ve akaryakıt istasyonunu güvenlikten yoksun olarak inşaa edip, işletme hakkını kiraya veren Turcas A.Ş.ne izafeten bu şirketin genel müdürü sanık Osman Kerman'ın 4/8 oranında; güvenlikten yoksun olarak inşaa ve tesis edilmiş olan istasyonu ilgili kuruluşlardan izin ve ruhsat  olmaksızın işleten B... A.Ş.ne izafeten şirketin yönetim kurulu başkanı sanık Mustafa Necati B...'nın 4/8 oranında kusurlu olduğunu bildirmişlerdir.
    Son soruşturma aşamasında Yerel Mahkemece de re'sen bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, bilirkişiler İş Müfettişi Cafer Tekbaş, Petrol Ofisi A.Ş. Teknik İşler Daire Başkanı Akdoğan Çorbacıoğlu ile iş güvenliği müfettişi Öcal Dolanay'ın hazırladıkları 1.7.1998 günlü raporda;
    Akaryakıt istasyonunun projesi olmadığı halde inşaa eden, şartnamelere uygun olmayan tesisi kuran, taşaronlarla yaptığı sözleşmelerde kontrol görevini üstlendiği halde bu görevi yapmayan Turcas A.Ş.ni temsilen sanık Osman Kerman'ın 2/8 oranında;
    İstasyonu kurduran B... A.Ş.nin ise, kurma sözleşmesi yapmayıp, makina ve tesisat projesini istememekle, işin yapımı ile ilgili teknik şartnamelerini hazırlatmamakla, işin projesi olmadan yapılmasına rıza göstermekle, yapılan imalatın yeterince kontrolünü yapmamak, ilgili yerlere başvurarak inşaat veya tadilat ruhsatı, açma ve çalıştırma ruhsatı gibi izinleri almadan söz konusu istasyonu ruhsatsız çalıştırmakla, bu süre zarfında istasyonu yetkili teknik elemanlara kontrol ettirmemekle hatalı davrandığı, olaydan önce işçi soyunma yerleri ile tuvaletlerde başladığı bildirilen benzin kokusunun nedeni araştırılmayıp işveren sıfatıyla yetersiz önlemler aldığı, işyerinde iş güvenliği mevzuatında öngörülen hususları yerine getirmediği, bu hususları yerine getirmemekle şirketi temsilen sanık Mustafa Necati B...'nın 6/8 oranında kusurlu olduklarını belirtmişlerdir.
    Daha önceki bilirkişi raporları ile kusur oranları bakımından çelişkili sonuç doğması üzerine, Yerel Mahkemece yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, bilirkişiler İş Güvenliği uzmanları  Mahmut Çandır ve Oğuz Rıza Erkal ile Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Görevlisi Doç.Dr. Türkân Sancar tarafından hazırlanan 15.12.1998 günlü raporda;
    Patlamanın meydana geldiği istasyonun projesiz ve inşaat ruhsatsız ve kurma izni olmadan yapılmasında payı olan Turcas A.Ş.ni temsilen sanık Osman'ın 4/8 oranında; hatalı kurulan istasyonu hatalı şekilde işletmeye devam eden B... A.Ş.ni temsilen sanık Mustafa'nın da 4/8 oranında kusurlu oldukları bildirilmiştir.
    Ayrıca, sanık Mustafa Necati vekilinin savunmaya ilişkin olarak, söz konusu istasyona ait olduğunu ileri sürerek ruhsat ve yapı kullanma izin belgesi örneklerini ve buna ilişkin ilgili belediyeden aldığı yazıyı sunması üzerine aynı bilirkişi kurulundan alınan 26.4.1999 günlü ek raporda; ilgili belediyede bizzat yaptıkları incelemede İmar Müdürlüğü arşivinde söz konusu belgelerin bulunmadığı, patlamanın meydana geldiği istasyona ait olduğu iddia edilen belgelerin, eski istasyona ait olduğunun anlaşıldığı, önceki raporda varılan sonucun doğru olduğu bildirilmiştir.
    Görüldüğü gibi, bütün bilirkişi raporlarında özde tutarlı bir şekilde, meydana gelen olayın nedeni açıklandıktan sonra sanıkların kusurlu oldukları belirtilmiştir. Olayın teknik yönü de nazara alındığında, olaysal olarak birbirleriyle tutarlı olan ve dosya içeriğine ve toplanan delillere uygun bulunan, bilimsel ve teknik yönleri tartışma konusu olmayan bilirkişilerin raporlarının artık mahkemeyi bağlamayacağından söz etmek, soruşturmanın genişletilmesi gerektiğini ileri sürmek olanaksızdır. Yerel  Mahkemenin dosya içeriğine uygun bulduğu, birbirleriyle uyumlu bu bilirkişi raporlarına itibar ederek, hükme dayanak yapmasında, kararında belirlenen kusur oranlarını gözeterek hukuki nitelemeye yer vermesinde bir isabetsizlik görülmediğinden bu husustaki itirazın da reddine karar verilmelidir.
    3-Sanıklardan Mustafa Necati B... yönünden nedensellik bağı bulunmadığına ilişkin itiraz
    nedenine gelince;
    Sanığa yüklenen suç taksirli bir cürümdür. Türk Ceza Yasasında "taksir" kavramı açıklanmamış olmakla birlikte, kusurluluk hallerinin "tedbirsizlik", "dikkatsizlik", "meslek ve sanatta acemilik" ve "nizam, emir  ve kurallara uymamak" gibi haller olarak sayıldıkları görülmektedir. Esasen taksir kavramının hukuki esası öteden beri tartışılmış olup, çeşitli şekillerde açıklanmaya çalışılmıştır.
    Gerek yerleşmiş yargısal kararlarda (CGK.nun 13.12.1993 gün ve 221-317 sayılı; 21.10.1997 gün ve 99-202 sayılı kararları) gerekse, öğretide en çok benimsenen görüş "öngörebilme" teorisidir. Buna göre taksirin unsurları şunlardır;
    Eylemin taksirle işlenebilen bir suç olması,
    Hareketin iradiliği,
    Neticenin iradi olmaması,
    Hareketle netice arasında nedensellik bağının bulunması,
    Neticenin öngörülebilmesidir.
    Bu unsurlara göre, eylemin taksirle işlenebileceğinin yasada belirtilmesi gerekir. Çünkü, TCY.nın
    45. maddesi gereğince cürümlerin kasten işlemesi kural olarak kabul edildiğinden suçun taksirle işlenebileceği haller yasada gösterilmelidir. Bu taksirli hareket iradi olmalı, netice öngörülebilmeli ancak istenmemelidir. Hareket ile netice arasında uygun nedensellik bağı bulunmalıdır. Failin taksirli hareketine üçüncü bir kişinin kusurlu hareketinin eklenmesi halinde ise, her bir taksirli hareketin illi bir değer taşıması durumunda faillerden her biri neticeden sorumlu tutulacaktır. Mağdurun kusurlu hareketinin eklenmesi halinde ise fail, kendi kusuru oranında neticeden sorumlu olacaktır.
    Yasa koyucu, taksirli suçların neler olduğunu belirleyip cezalandırırken, toplumda o anda yaygın olan ortak deneyime dayanarak belirli meslek grubunda çalışanları daha dikkatli olmaya zorlamıştır. Kendi eyleminin olası ve öngörülebilen neticelerini hesaplamakta iradi olarak özen göstermeyen kişi taksirli sayılarak sorumlu tutulacaktır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Olay tarihinde ve öncesinde, akaryakıt istasyonunun bodrum katında, tuvaletlerde ve işçi soyunma yerinde normalden farklı akaryakıt kokusu hissedilerek sanık Mustafa Necati B...'ya da bildirildiği, hatta bu nedenle tuvaletlerin kullanıma kapatıldığı sabittir. Öte yandan, olayın teknik yönü gözetildiğinde yukarıda ikinci itiraz nedeni ele alınırken açıklanan bilirkişi raporlarında, birbirleriyle tutarlı şekilde bildirildiği üzere istasyonda gerek kurulurken gerekse işletmeye açıldıktan sonra teknik yönden birçok eksiklik bulunduğu gibi, iş güvenliği mevzuatı yönünden de yeterli önlem alınmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki son bilirkişi kurulu Yerel Mahkemenin verdiği yetki doğrultusunda ilgili belediyenin belgeleri üzerinde inceleme yapmak suretiyle istasyona ait projenin ve ruhsatın bulunmadığı hususunu tespit ederek raporunda bildirmiştir.
    Olayın meydana geldiği akaryakıt istasyonu "Parlayıcı, Patlayıcı, Tehlikeli ve Zararlı Maddelerle Çalışılan İşlerlerinde ve İşlerde Alınacak Tedbirler Hakkında Tüzük" kapsamında olup, bu tüzükte yer alan hükümlerin gereği yerine getirilmeden istasyonun projesiz ve ruhsatsız olarak işletmesinin yapılmasından sorumlu olan sanığın, emir ve nizamlara aykırı davrandığı, bu taksirli hareketi ile olayın meydana gelmesinde sorumlu olduğu, eylemi ile sonuç arasında uygun nedensellik bağı bulunduğu açıktır. Bu nedenle Yerel Mahkemenin ve Özel Dairenin kabulü yerinde olduğundan, sanık Mustafa Necati B... yönünden nedensellik bağı bulunmadığına ilişkin itirazın da reddine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan iki kurul üyesi ise Yargıtay C.Başsavcılığının bu husustaki itirazının haklı nedenlere dayandığından kabulüne karar verilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının REDDİNE, dosyanın gereği için yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 16.5.2000 günü 1. ve 2. itiraz nedenleri yönünden oybirliği, nedensellik bağına ilişkin itiraz nedeni yönünden ise oyçokluğu ile karar verildi.
    İçtihat:
    Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini