 |
T.C
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 2000/8-44
Karar no: 2000/48
Tarih: 07.03.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
466 sayılı Yasaya göre manevi tazminat isteğinde bulunan Mehmet E...'in, bu davanın kısmen kabulü ile lehine doksanbeş milyon lira manevi tazminata hükmedilmesine ilişkin Amasya Ağır Ceza Mahkemesince verilen 28.5.1998 gün ve 7-61 sayılı hükmün davacı ve davalı vekilleri tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen 8. Ceza Dairesi 2.12.1998 gün ve 14258/15915 sayı ile;
"Erzincan 3. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Nolu Askeri Mahkemesindeki 5.10.1983 gün ve 1983/185 sayılı karar bir kısım sanıkların mahkumiyetine, davacı sanık Mehmet E...'in beraatine ilişkin olup, 29.11.1984 tarihinde kesinleştiği karar altına verilen açıklamadan anlaşılmış, Amasya Ağır Ceza Mahkemesinden yazılan yazıya verilen 26.2.1998 günlü cevapta 353 sayılı Yasanın 174 ve 244. maddelerine göre işlem yapıldığı, kesinleşmiş kararın ikinci kez tebliğine yasal imkan bulunmadığı belirtilmiş, bu Yasanın 174. maddesinde sanığın gıyabında tefhim edilen hükümlerin usulen sanığa tebliğ edileceği öngörülmüş bulunmakla, hüküm mahkemesince gerekli tebligatın kesinleşme tarihinden önce yapıldığı belirlenmiş, nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.11.1997 gün 1997/1-223 esas ve 245 karar sayılı içtihatındaki hükme ilişkin bir başka davacı hakkındaki değerlendirmesi de dikkate alındığında 29.11.1984 tarihinde kesinleşmiş karar aleyhine 29.12.1997 yani 13 yıl sonra açılan davanın 466 sayılı Yasanın 2. maddesinde öngörülen süre içerisinde açıldığının kabulü mümkün olamayacağı halde yazılı şekilde tazminata hükmedilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise; 07.01.1999 gün ve 11-1 sayı ile
"Kesinleşmiş beraat kararı sanığa tebliğ edilmemiştir. Dava açma süresi kesinleşmiş kararın bizzat davacıya (sanığa) tebliğiyle başlar, tebligat yapılmamışsa kesinleşme tarihinden sonra geçen sürenin bir önemi yoktur." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu kararın da davalı vekili tarafından temyizi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istekli 03.02.2000 günlü tebliğnamesiyle 1. başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü
CEZA GENEL KURULU KARARI
Davacı vekili 29.12.1997 tarihli dava dilekçesinde, TCY.nın 313/2-5-6, 315, 264, 6136 S .Y.nın 13/1 ve 353 S.Y.nın 251/1. maddeleriyle cezalandırılması istemiyle açılan davada haksız olarak tutuklu kaldığını bir milyar lira manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiş, Amasya Ağır Ceza Mahkemesince istemin kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm Özel Dairece davanın süresinde açılmadığı" gerekçesiyle bozulmuştur.
Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan kimselere Tazminat Verilmesi Hakkındaki 466 sayılı Yasanın 2. maddesinde, "birinci maddede yazılı sebeplerle zarara uğrayanlar, kendilerine zarar vE... işlemlerin yapılmasına esas olan iddialar sebebiyle haklarında açılan davalar sonunda verilen kararların kesinleştiği üç ay içinde, ikametgahlarının bulunduğu mahal Ağır Ceza Mahkemesine bir dilekçeyle başvurarak uğradıkları her türlü zararın tazminini isteyebilirler." hükmü yer almaktadır. Maddede belirtilen üç aylık dava açma süresi, davacı hakkında açılan ve beraatle sonuçlanan ceza davasını kesinleştiğinin tebliği veya bu kesinleşmenin öğrenilmesinden itibaren başlamaktadır.
İncelenen dosyada Erzincan 3. Ordu ve Sıkıyönetim komutanlığı 1 nolu Askeri Mahkemesine, davacı Mehmet E...'in TCY.nın 313/2-5-6, 315, 264, 6136 S.Y.nın 13/1 ve 353 S .Y.nın 251. maddeleriyle cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır. 8.4.1982 tarihinde gözlem altına alınıp bilahare tutuklanan sanık 6.11.1982 tarihinde salıverilmiştir. 5.10.1983 gün ve 590/185 sayılı karar ile sanığın beraatine karar verilmiş, hüküm temyiz edilmeksizin 29.11.1984 tarihinde kesinleşmiştir. Hüküm sanığın yokluğunda verilmiş ise de, davacı adına tazminat isteğinde bulunan Av. Kazım Demir davacı sanık hakkında beraatle sonuçlanan davada vekil olarak bulunmuş ve karar yüzüne karşı verilmiştir.
Kaldı ki 466 sayılı Yasa uyarınca tazminat isteğine ilişkin dava 29.12.1997 tarihinde, beraat kararının verildiği 5.10.1983 tarihinden 13 yıl sonra açılmıştır. Davacı asilin bu uzun süre içerisinde hakkındaki hükmün kesinleştiğini bilmediğinden söz etmek normal yaşam gözlemlerine uygun bulunmamakta olup 1984 yılında kesinleştiği bildirilen beraat kararı nedeniyle süresinden sonra 29.12.1997 tarihinde açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle direnilmesi isabetsiz olup, direnme kararının bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki kurul üyesi, 3 aylık dava açma süresi, beraat kararının kesinleştiğinin davacı sanığa bildirilmesinden itibaren başlamaktadır. Kesinleşmiş kararın tebliğ edildiğine dair dosyada bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Bu nedenle direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir, gerekçesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün isteme aykırı olarak BOZULMASINA dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine 7.3.2000 günü oyçokluğuyla karar verildi.