 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 2000/7-75
Karar no: 2000/80
Tarih: 18.04.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İhtiyati tedbir kararına aykırı davranmak suçundan sanık Rüşdi Ö...'nın beraetine ilişkin Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 17.12.1996 gün ve 592/928 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesi 26.2.1998 gün ve 1087/1464 sayı ile;
"İhtiyati tedbir kararının infazına dair zaptın 16.2.1996 tarihinde sanığın işyerine usulüne uygun olarak tebliğ olunduğu cihetle, tedbir kararına konu yere hafriyat döküldüğünün tespit edildiği 24.2.1996 tarihli tutanakta imzaları bulunan müdahil banka güvenlik görevlileri dinlenerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik soruşturmayla yazılı şekilde hüküm tesisi" isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme 16.6.1998 gün ve 384/429 sayı ile;
"Dosya kapsamına ve toplanan kanıtlara göre, sanığın ihtiyati tedbir kararının tebliğinden sonra tekrar toprak döktüğü tespit edilememiştir."gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtayca incelenmesi katılan vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya; Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istemli 27.3.2000 tarihli tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
- Sanığın ihtiyati tedbir kararına aykırı davranmak suçundan beraetine ilişkin Yerel Mahkeme
kararı, katılan vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece; "tutanak tanıkları dinlenerek sanığın hukuki durumunun tayini" gerektiğinden bahisle aleyhe bozulmuştur.
Bozmadan sonra yapılan 24.4.1998 tarihli duruşma ön hazırlık tutanağında, "müşteki ve vekili ile
sanık ve vekiline duruşma gününü bildirir davetiye tebliğine" karar verilmiş fakat sadece katılan vekiline davetiye çıkartılmıştır. Sanık ve vekiline duruşma günü bildirilmeyerek taraf teşkili yapılmamış, katılan vekili tarafından açılan temyiz davasının sonucu bildirilmemiş, davanın safahatı hakkında bilgilendirilmemişlerdir. Bozma kararına karşı diyecekleri sorulmamış, yeni kanıt, bilgi ve belge sunmaları engellenerek savunma hakkı kısıtlanmıştır. Ceza yargılamasında savunma hakkı, sanığın en kutsal ve önde gelen haklarından olup hiçbir şekilde kısıtlanmamalıdır
Öte yandan CMUY.nın 326. maddesinde, "Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak mahkeme, ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar.
Sanık veya müdahil ve vekillerine davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları tespit edilmemiş olsa dahi duruşmaya devam edilerek dava gıyapta bitirilebilir: Ancak sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise herhalde dinlenilmesi gerekir." hükmü yer almaktadır. Savunma hakkının kısıtlanamayacağı ilkesine dayanmakta olan bu hüküm uyarınca sanıktan aleyhe bozmaya diyeceği sorulmalı, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğuracak olan hususlarda beyanda bulunması, kendini savunması sağlanmalıdır. Yasanın, emredici olan bu hükmüne uyulması zorunludur.
İncelenen dosyada ise, sanık hakkında verilen beraet kararı katılan vekilinin temyizi üzerine aleyhine bozulduğu halde, sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan CMUY.nın 326/2. maddesine aykırı davranılması bozma nedenidir.
Süreklilik gösteren yargı kararlarında da açıklandığı üzere bir karar, bozulmakla tamamen
ortadan kalkmaktadır. Bu nedenle Yerel Mahkemeler direnme kararı verirken CMUY.nın 260, 261, 268 ve 308. maddeleri uyarınca yeniden hüküm kurmak ve Anayasanın 141, CMUY.nın 32. maddeleri uyarınca gerekçe göstermek zorundadırlar. Dosyadaki bilgi ve belgelerin yerinde değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli gerekçe gösterilmemesi CMUY.nın 308/7. maddesi uyarınca "kanuna mutlak muhalefet" halini oluşturmaktadır.
Yerel Mahkemece önceki hükümde direnilirken bu ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış, bozulmakla tamamen ortadan kalkan eski hükümde direnilmesine karar verildikten sonra direnme nedenleri gösterilmemiş, bozma kararına niçin uyulmadığı yeterince açıklanmamış, "dosya kapsamı ve toplanan delillere göre eski kararda direnilmesine" denilmekle yetinilmiştir.
Bu itibarla, bozma kararına hangi nedenlerle uyulmadığı belirtilmeden, yasal ve yeterli direnme gerekçesi gösterilmeden önceki hükümde direnilmesi yasaya aykırı olduğundan hükmün bu nedenle de bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Sair yönleri incelenmeyen Yerel Mahkeme direnme hükmünün öncelikle, yukarıda açıklanan usuli nedenlerle ve "hükmün esastan bozulmasını" isteyen tebliğnamedeki düşünceden değişik gerekçe ile BOZULMASINA, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına gönderilmesine, 18.4.2000 günü oybirliği ile karar verildi.