 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 2000/6-93
Karar no: 2000/98
Tarih: 09.05.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Hırsızlık suçundan sanık Ali T...'in TCY.nın 493/1, 522. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Zeytinburnu 1. Asliye Ceza Mahkemesince 16.7.1996 gün ve 253/578 sayı ile verilen kararın sanık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 12.6.1997 gün ve 6566/6398 sayı ile;
"Sanığın müsnet suçu işlediğine dair sonradan kabul etmediği ve zora dayalı olduğunu söylediği karakoldaki ikrarından başka mahkumiyetine yeterli, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden hükümlülüğüne karar verilmesi" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 4.12.1997 gün ve 864/1217 sayı ile; "olayın diğer faili olan sanık Ahmet'in ifadesinde ve yer gösterme tutanaklarında olayı sanık Ahmet ile birlikte gerçekleştirdiklerini söylediği, duruşmadaki kendini kurtarmaya yönelik ifadesine itibar edilemeyeceği" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu kararın da sanık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "onama" istekli 5.4.2000 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında hırsızlık suçundan yapılan yargılamada Yerel Mahkemece 16.7.1996 günlü ilk hüküm tutuklu olan sanığın yüzüne karşı tefhim edilmiş, sanığın cezalandırılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir. Bu ilk hüküm sanık vekili tarafından 9.9.1996 tarihinde temyiz edilmiştir.
CYUY.nın 310. maddesinin 1. fıkrasında "Temyiz talebi hükmün tefhiminden bir hafta içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanla olur..." hükmü yer almaktadır. Yargıtayda temyiz incelemesi yapılabilmesi için, bu maddede öngörülen sürede usulünce açılmış bir temyiz davasının var olması gerekir.
Öte yandan, CYUY.nın 423. maddesi hükmü gereğince, yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere, tutuklu, suçüstü hükümlerine tâbi ve acele sayılacak davalarda sürelerin adli ara verme içinde de işleyeceği açıktır.
O halde Yerel Mahkemece sanığın yüzüne karşı hükmün 16.7.1996 günü tefhim edildiği ve sanığın tutuklu olduğu gözetildiğinde, sanık vekilinin CYUY.nın 310. maddesinde öngörülen süreden sonra vaki 9.9.1996 günlü temyiz isteğine dayalı olarak temyiz incelemesi yapılması olanaksızdır. Süresinde açılmış bir temyiz davası bulunmadığından, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 12.6.1997 gün ve 6566/6398 sayılı bozma kararı ile buna yönelik direnme kararı hukuki değerden yoksun bulunduklarından, Zeytinburnu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.7.1996 gün ve 253/758 sayılı hükmünün kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, Özel Daire bozma ve Yerel Mahkeme direnme kararlarının kaldırılması ve sanık vekilinin hukuken geçersiz direnme hükmüne yönelik temyiz isteğinin CYUY.nın 317. maddesi uyarınca reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle hukuki dayanaktan yoksun bulunan 6. Ceza Dairesinin 12.6.1997 gün ve 6566/6398 sayılı bozma kararı ile Zeytinburnu 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 4.12.1997 gün ve 864/1217 sayılı direnme kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, sanık vekilinin hukuken geçersiz bulunan direnme hükmüne yönelik temyiz isteğinin CYUY.nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 9.5.2000 günü tebliğnamedeki isteme aykırı olarak oybirliği ile karar verildi.